17 Kasım 2013

Ruh ve Can



RUH ve CAN arasındaki fark koşuşturma içinde olduğumuz günlük yaşamda tam olarak anlaşılamamakta. Konu ile ilgili öğretilerde bu fark yüzeyde olmasada herzaman yer almakta. Vedik geleneğinden tutun da, tüm dinlerde, ruhsal uyanış, aydınlanma, yeni çağ... gibi son yıllarda ortaya çıkan öğretilere kadar olan tüm disiplinlerde konuya ilişkin açıklamalara raslamak mümkün. 
3. Boyuttan bakılınca kabaca şöyle ifade edilmekte; Bedenin içindekine Ruh (Soul), Ruhun içindekine de Can (spirit) denmekte. Bedenin içindeki Ruh’un bir formu vardır, Ruh olarak nitelendirilen, gerçek ‘SEN’in dış kabuğudur. Ruh, Vedik kültüründe ‘Anandamayaosha’ veya daha yaygın olarak ‘Atma’ olarak adlandırılır. Atma’nın ceviz büyüklüğünde ve kalpte yapılandığı söylenir. Ruh, Tanrının veya karışıklığı önlemek amacı ile tercih ettiğim tabir ile Kaynak’ın yarattığı  Eterik ortamda bir bedendir. Yok edilemez. Varlığımızın farkındalığı Ruh vasıtası ile olur. Değişik gezegenlerde bedenden beden girip reencarne olan budur. Ruh vasıtası ile Kaynak, olabildiğince çok ve değişik deneyimler yaşayarak kendini deneyimler. Ruhlar Kaynak’ın, ayrı ayrı kişilik verek  kendini bölmesinden oluşur. Ruh Kaynaktan ayrılmış olmayı bilinçli deneyimleyip bu farkındalığı yaşar, kendini kaynaktan ayrı bir birim olarak algılar. İşte bütün ruhsal, dini öğretiler, ibadetler, ritualler burada devreye girer. Bütün bu inanç ve eylemler bilincin ve duyguların kontrolü ve yönetimi üzerinde ustalık kazanıp Ruhun asıl kişiliğini öne çıkarmak içindir.
Aslında yukarıdaki öğreti ve eylemler bir nevi çelişki yaratmakta, eğer hepimiz ruhun asıl kişiliğini bilincimizde sürekli canlı tutup yaşarsak, olumsuzluk barınamayacağından deneyimlerimizde sınırlama  olacaktır, yani Kaynak herşeyi dolu dolu deneyimleyemeyecektir, bu açıdan bakıldığında durum yaradılışa aykırı görünmekte. Onun içindir ki ikilem, iyi ve kötü, beyaz ve siyah, üçüncü Boyutun vazgeçilmez unsurudur. Onun içindir ki Melek ve İblis kardeştir denmekte,  tokatı yiyince öbür yanağını çevir, kötülere karşı neğatif düşünme, sevgini ver denmekte, tam teslimiyet istenmektedir. Kötü ve iyi birlikte bütünü oluşturmakta. Belirtmekte yarar var, bize vaat edilenlerin aksine, olumsuzluk üst Boyutlarda da bulunmakta, özellikle 4. Boyutta. Çok daha üst Boyutlarda dahi olumsuz varlıkların olduğuna dair haberler gündemde.  
4. Boyuta geçtiğimizde ki bu durum yakında yaşanılır olacak, Ruh bir nevi beden olduğundan dolayı hali hazırda bir bünyemiz olacak, İlginçtir, Ruhun yüzü Veda bilminde 6 yaşındaki çocuk yüzü diye tarif etmekte. Yanı sıra, 4. Boyutta Ruh (Kaynak’ın bir parçası olmasından dolayı yaratabilir) istediği herhangi bir beden yaratarak kendini o görünüm içinde sunabilme yeteneğini kullanabilecek. Yakın bir gelecekte bizi bekleyen yaşamda, Dinazorlardan, mitolojik yaratıklardan tutunda aklınıza gelecek her türlü formdan oluşacak toplum hayatımızın görsel kısmının çok renkli olacağına inanıyorum. Dahası gözümüzdeki bu aptalca perde kalkarak, çok çeşitli formlarda olan insan ve insan olmayan Dünya dışı CANlıları da görerek renk cümcüşümüzü genişleteceğiz. 
CAN olarak isimlendirdiğimiz ise, Ruhun içinde yapılanmış olan Kaynak’ın kendisidir. Onun içindir ki Tanrı’yı bulmak için kendine dön denir,  bütün Uzakdoğu öğretilerinde hep sen ‘O’ sun denir. Kültürümüzde de Vedik geleneği ile İslam geleneğinin harmanlaması olan Sufizmde konuya ilişkin pek çok örneğe raslamaktayız. Hatırıma Yunus Emre geldi; 'Beni bende demen, ben de değilim, Bir ben vardır bende, benden içeru'. Can’ın bir formu olduğundan bahsedilmez. Parlak bir Işık olduğu söylenir. Hintlilerin ‘Paramatma’ dedikleri Can Ruh’un özüdür, ölümsüzdür, yok edilemez. Sahsen, 6. ve daha üst Boyutlarda varlığımızı Ruh olarak değil Can olarak sürdürdüğümüz kanısındayım.
   
Yazıyı daha fazla uzatmadan, ölüm korkusunun ne kadar yersiz ve gerçek olmadığını, aslında ölümün sadece şekil değiştirmekten ibaret olduğunu vurgulayarak bitirmek istiyorum.
Naci Gülşan

29 Temmuz 2013

Rezonans Değiştirme


Gaia için duyduğumuz sevgiyle açabileceğimiz dünyasal ‘Yıldız Kapılar’ın yanısıra, dünya dışında yine sevgimizle, Dünya dışı enerjiler için açabileceğimiz Yıldız Kapıları da mevcuttur. Bu kapılar her zaman vardı, sadece 3. Boyutta olmamızdan dolayı algılamalarınızın ötesindeydiler.
Beynimiz ÇokBoyutlu çalışma sistemi için hali hazırda hazır duruma getirildi, artık algılama kanallarımızı  ÇokBoyutlu sistemi günlük yaşamda yaşanılabilir hale getirmek için değiştirebilecek durumdayız. Sözü geçen değişim, algılama kanallarını değiştirme sürecinin Atlantis’in batışından bu yana (ki 10.000 yıldan uzun bir süre) nasıl değiştiğini dakika dakika hatırlamakla olacak.
Geçmiş yaşamlarımızda Papaz, Rahibe, Şaman.... ve Şifacı olduğumuzu hatırlayarak, bu bilgi birikimlerimizi şu andaki  reenkarnasyonumuza getirmemiz, yaşamımızı çok daha kolaylaştıracak. Farkında olmasak ta ÇokBoyutlu bilinci yaşadığımız bütün reenkarnasyonlarımızdaki fiziksel alemlerin hepsi Yüksek-Kişiliğimiz tarafından gözlenip algılandı. Bütün bu deneyimleri şu andaki hafızamızla hatırlamalı ve yaşamlar boyu süregelen alışkanlıklarımızı 3. Boyut gözü ile görme mekanizmasını etkisiz hale getirmemiz gerekir (son parağrafta daha fazla açıklama olacak). Reenkarnasyonlarımızın bazıları ‘geçmiş yaşam’ bazıları ise ‘paralel gerçekler’ idi.
Çok sayıda paralel gerçekler mevcut, Dünya gezegeni için, paralel gerçekler ÇokBoyutlu matriks içinde sonsuz frekanslarda ve hatta alt farkanslarda dahi titreşirler (rezonans). Bu kavramı açıklamak için; göle atılmış bir taşı düşünün, taş suya girdiği noktadan itibaren daireler halinde rezonansa yol açacak. Taşın suya girdiği noktaya en yakın dairesel rezonans 3. Boyutta olan bizlerin en rahat algıladığımız rezonans olacaktır. Uzaklaşan 1. daireden sonraki dairelerin rezonansları bizim için daha az belirgin olacak ve biz bu rezonansları algılamada güçlük çekeceğiz. Dünya göle atılan taşa benzer, bu taş suya değilde Uzaya atılmış bir taştır.
Uzaya atılmış Dünya'nın oluşturduğu 1. dairesel rezonans maddeyi daha fazla içerdiğinden daha yoğundur, dolayısı ile rezonans yavaştır, düşük frekanslarda oluşur. Dünyanın oluşturduğu diğer dairesel rezonanslar uzaklaşma ile doğru orantılı olarak daha az madde içermekteler. Bu durum da rezonansların daha yüksek frekanslarda oluşmasına neden olmakta. Böylelikle dördüncü, beşinci ve altıncı Boyutlar oluşmakta. ÇokBoyutlu ışığın ve yanlızca BİR olan Kaynaktan (Tanrı) akan karşılıksız sevginin birleşmesi, bizlerin ÇokBoyutlu olma mekanizmasını çalışır hale getirir. Bu harekete geçirme bizlere yüksek Boyutları algılama olanağı sunar.  
Dünyada yaşayanlar Dünyanın 5. ve 6. Boyutlardaki ifadelerini algılamaya başlayınca, artık gezegene bağımlı yaşam sürme yerine Galaksiler arası ve Boyutlar arası seyehat eden varlıklar haline gelecekler. O an bizim düşündüğümüzden de yakın. Aslında bu gerçek şu anda hali hazırda var, ancak 3. Boyutta olan bizler durumu algılayamamaktayız. Yukarıdaki bahsedilen ÇokBoyutlu sistemi çalışır hale getiren birleşmeyi anlayıp özümseyerek, radyo kanalını değiştirir gibi kanal değiştirip, 3. Boyut çalışma sisteminden sınırsız olan ÇokBoyutlu çalışma sistemine geçebiliriz.
Bize zor gelecek olan, ÇokBoyutlu sisteme geçtikten sonra bile ‘duygusal alışkanlık’ larımızdan ve bizi 3. Boyut gerçeğinin tehlikelerinden korumuş olan ‘korunma mekanizma’ sından vaz geçmek olacak. Bugüne kadar bizi koruyan bu alışkanlıklar bugünden sonra bizim önünüze engel olarak çıkacak. Bu alışkanlıklar yeni yaşamımıza sıçramayı engellemekteler. Korku, bilincimizi bu tür tehlikelerin olmadığı yüksel düzeylere yükseltecek olan ÇokBoyutlu ışığı ve karşılıksız sevgiyi kabullenmemizi çok zorlaştırmakta.
Dr. Suzan Corall’den esinlenerek yazılmıştır.
Naci Gülşan  

Korku hep alehimizde olan negatif bir duygu. Bizleri yaklaşık 13.000 yıldan beri sömüren Sürüngen ırklar da korkudan beslenmekteler. Eminin bu blokta yazdıklarımı sorgulayan çok insan vardır. İtiraf edmeliyim ki ben de bu tür insanlardanım, bilincimin arkasında her zaman ‘acaba’lar vardır. Bize öğretilen bu,  yaşadığımız yaşamın gerçeği de bu. Niye sorguluyoruz, doğruluğunu ıspatlamak için, acaba bu bilgi bizi kötü bir yere götürür mü KORKUsu için. 
Umarım gün geçtikçe, merkez Güneş’ten ki bir kara deliktir, bize ulaşan ışıklar korkularımızdan vazgeçmemize daha fazla yardımcı olur.

11 Temmuz 2013

Yükselişe Dair


Artık 2012 yılı adına yapılan yaygaraları geride bıraktık. O ne şamata idi öyle! Çoğumuzun aklına Dünyanın sonuna ulaştığımız bile geldi. 2013’ün sonuna doğru ilerlerken hala öngörülenlerden eser yok. Yükseliş veya yükselme olacaktı yani içinde bulunduğumuz 3. Boyuttan çıkarak 4. ve hatta 5. Boyuta yükselme. Bunun nasıl olacağı benim zihnimi hala çok meşkul etmekte.
Konuya birde Arcturlular tarafından nasıl bir açıklama getirildiğine bakalım. Arturus adıyla anılan yıldıza aittirler. Alpha Bootes takım yıldızında olan en parlak yıldızdır. Bizim Güneşimizden 18 kat daha büyük bir yıldızdır. Güneşten 1500 derece daha düşük bir sıcaklığa sahip olmasına rağmen kütlesinin büyüklüğünden dolayı Güneşten 105 kat daha parlak olup 10 milyar yıl önce oluşmuş bir yıldızdır.  Dünyadan alet kullanılmadan kolayca görülebilmekte.
Dünyada birçok insan Arcturlular ile haberleşmekteler, Meşhur Edgar Cayce Arcturların bu galakside en ileri medeniyete sahip olduklarını söylemekte, 5. Boyut ve daha ileri Boyutlara ait olmalarından dolayı yerinde ve doğru bir tanı. Aynı zamanda Dünyanın geleceğinin ne olacağına dair bir örnek. Dünyayının oluşmaya başlayan yeni gerçekliğinde öncülük yapmak amacı ile, Arcturluların enerjisini kullanmak isteyen herkez ile iletişim kurup  yardımcı olacaklarını beyan etmekteler.  
Işık frekansının yöneticisi olarak ta tanımlanan Arcturların yaptığı görev insanoğlunun kaçınılmaz olan yükselişine yardımcı olmaktır. Tabi bu görev bizim açımızdan bakıldığında böyle. Aslen görevleri bir gerçeklikten öteki gerçekliğe geçeceklere yardımcı olmak, başka bir değişle bir Boyuttan öteki Boyuta geçeceklere asistanlık yapmak. Bir başka bir açıdan baktığımızda da bilgi odaklılar, Dünyalılar ile ilgili öğretilerin olduğu adeta bir kütüpane gibiler. Bootes yıldız sistemi, prensipleri, teorileri herşeyin altında yatan gerçekleri  araştıran anlamaya çalışan ve geçmişin geleceği nasıl etkilediğini araştıran akılı ve bilge yaşlıları temsil eder. 
 Bizim daha önce Yıldız Geçit Kapıları olarak bildiğimiz Boyutlar arası seyehat için kullanılan tünellere koridor demekteler. Arcturluların koridorları adı ile adlandırılan bu korudorların yönetimi Arcturlulara ait. Arcturluların koridorları hakkında biraz bilgi vermekte yarar var. Koridorlar yuvaya-dönen ışınlama sağlarlar. Böylelikle koridorları kullanan herbir kullanıcı tekrar çokBoyutlu doğası ile ilişkiye geçer. Arcturların koridorları Yıldız Geçit Kapıları, dağıtım istasyonları veya hava alanlarımızda olan kontrol kulesi  gibi kullanılırlar. Bütün iç-boyut gezginleri Arcturların koridorlarını kullanırlar. Koridorlarda kalınabildiği gibi herhangi bir yıldız sistemine de gidilebilir. 3. Boyuttan koridorlara girebilmenin kuralı, sınırlar içinde ve bütünden kopmuş  olan inançlarımızın temizlenip yok edilmesidir. Biraz açmak gerekirse, şu anda içinde bulunduğumuz 3. Boyutun şu andaki inanç sistemleri bizlerin evriminin önünde engel oluşturmaktalar. Bu tür sistemler Anunaki tarafından kendi çıkarları doğrultusunda bizlere aşılanmış. Bunlardan kurtulmak gerek, biliyorum birçoğumuz hali hazırda bu aşamayı bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde geçmiş durumda. Şüpesiz bu tür inançlar bütünden kopmuş durumdalar, bütün nedir, Öz veya Kaynak olarak adlandırdığımız ilk yaratıcı. Kaynak kendini deneyimlemek istedi ve bütün yaradılış başladı. Bu gerçeğe aykırı olan her tür inanç sözü geçen koridorlara girmek için bir engel. Bütünden kopmama halinde veya ayrılığın olmadığı halde, sadece BİRlik vardır. Koridora 3. Boyuttan girip 4, 5, 6 ve 7. Boyutlara ulaşmak mümkün. Ancak durumu sadece bir teori olarak algılamakta fayda var, 3. Boyuttan giren birinin 7. Boyuttan çıkabilmesi herbir evrimleşme safhalarını tamamlamadan mümkün olamayacağı açıktır. Tabiki durum yukarıdan aşağıya gelenler için aynı değil. Şu anda aklıma geldiği için söylüyorum Krishna buna bir örnek. Mavi derili olan Krishna yanımıyorsam Orion takım yıldızından gelip yeryüzü insanına büyük katkılarda bulunmuş bir enerjidir.
9 Eylül 2002 de Arcturluların koridorları düzenlendi ve açıldı. Evrenin içinde bulunduğumuz kısmı bilinç değiştiriyor, dengeleri düzenliyor, enerjiyi  arıtıyor ve yoğunlaştırıyor.  Arcturluların koridorları da en iyi servis vermesi için düzenleniyor. 9 Eylül den sonraki 27 günde koridorlar 3. Boyutta olanlar için girilebilir hale getirildi. Ve ayrıca bütün Boyutlar tekrar hizaya getirilip Boyutların kapıları kusursuz bir hizaya dizildiği söylenmekte. Bu kusursuz düzenleme, koridorların içlerinde olan çok uzun zamandan beri bulunan fakat sadece Boyutların hizalandığı zaman açılan içsel Yıldız Geçit Kapılarının açılmasını da sağladı. Kapılar yüksek gerçekliklere çıkmak için hazırlanan ve isteyen bireyler, gezegenler ve diğer gerçekler var olduğu sürece açık kalacaklar. Arcturluların koridorlarında genlerimizin hafızalarını harekete geçirecek uyumlu titreşimler bulunur. Hafızadan kasıt Boyutlar arası hareket ve haberleşme yeteneğimizi tekrar hatırlayıp kullanmaktır. Unutmamalı bizler ÇOK BOYUTLU enerjileriz.  Herbirimizde, 5. Boyutta olan evimize ve ötesine gitme zamanının şimdi olduğunun idraki için Eylül 2002 den beri  süregelen ayarlamalar yapılmakta. Hissetsekte hissetmesekte kromozomlarımızda bu tür düzeltmeler yapılmakta. Benim için şunu belirgin hale getirmek çok önemli, burayı bırakıp hiç bir yere gitmiyeceğiz, olduğumuz yerde, bedenin içinde olacak, halihazırda Gaia da yükselişte. Yukarıdaki girişi hatırlarsak yükselişin nasıl olacağı sorgulaması içindeydim.
Gaia nın ne olduğunu birkez daha hatırlatmakta yarar var. Gaia üst Boyutta olan aslında Dünyamızın, bizlerin ve içindeki diğer herşeyin  ait olduğu bir gezegen. Bizler Gaia nın parçasıyız. Eninde sonunda Ona geri dönme isteğidir kromozomlarımızdaki kotlama. (Tara gezegenine burada değinmeyeceğim) Gezegenler de birer yaşayan varlıktırlar, onların da bir ruhu vardır. İçimizdeki ruh dediğimiz enerji esastır, yok olmaz ve evrime tabidir. Çok üst Boyutlara çıkan evrimleşmiş enejiler  isterse gezegen olarak alt boyutlarda bedenlenebiliyor. Bu açıdan baktığımızda Dünyayı kirletmek son derece olumsuz bir davranış.
Dolayısı ile Gaia ile iletişim de mümkün. Yaşayan bir beden. Bakalım Gaia ana ile ilgili neler söylenmekte.
Gaia da yükselişte. 5. Boyut ve ötesine yükselmekte. Bunun için kendisine ait olan herşeyi birlikte yüksetmek arzusunda. Bizler kendi frakanslarımızı yükseltmekle Gaiaya yardım etmekteyiz, Gaia ise bizlerin yeni Boyuta uyumunda bizlere yardımcı olacak.  Yolculuğumuzu yeni bir eve taşınıyormuşuz gibi düşünmeli, ancak yeni ev vucudumuz için değil, bilincimiz için yeni bir ev olacak. Bilincimiz ışıkbeden’e (ışıktan olan, daha hafif beden) taşınacak. Aslında yapılan bilincimizi 'ışıkbeden’imizin  içine genişletiyoruz. Topraktan oluşan bedenimizi de Gaia’nın bedeni  olarak devam ettirip koruyabiliriz. Bu şekilde 5. Boyut ve ötesine HER ZAMAN olduğumuz gibi, BİR varlık olarak taşınabileceğiz.
Işıkbeden’imizi  hiç kullanmadığımız fakat herzaman var olan tavan arasında unutulmuş olarak düşünebiliriz. Bu beden herzaman çokboyutlu zihnimizin tavan arasında bulunmaktaydı. Arcturluların yönetiminde olan koridordaki yolculuğumuz bilincimizi öyle genişletecek ki bilinçli olarak ışıkbeden’imize, halihazırda topraktan olan bedenimizde fiziksel gerçekler ile cebelleşir halde taşınabileceğiz. Hergünkü yaşamımızı sürdüreceğiz, fakat bu 3. Boyut’un yanılsamalarından, iyi ve kötü, doğru ve yanlış, zengin ve fakir kutuplaşmalarından ve 3. Boyutun sınırlamalarından uzak, onlardan etkilenmeden olacak. 3. Boyuttaki gerçekler ile 5. Boyutu yaşayacağız.
Hali hazırda topraktan olan bedeninize üst Boyutlardan gelen ışığı alarak yavaş yavaş ışıkbeden’i oluşturuyoruz. Dolayısı ile bedenimiz Dünyaya ait olduğu için Dünyada Gaia’nın parçası olduğu için yüksek rezonanslı ışığı Gaia gezegenine aktarıyoruz. Böylelikle gerçek kişiliğimiz olan çokboyutlu kişiliğimizle özleşmiş durumdayız, bundan sonra yapacağımız elektrik düğmesini döndürüp ışığı  açmak.
Üst kişiliğimiz ile kucaklaşmamıza gölge düşürecek olan yok edemediğimiz korku ve şüpelerimiz veya bunların izleri koridorda seyahat ederken yok olacaklar. Aynı zamanda yeryüzündeki bütün reenkarnasyolarımızda hatırlamak mümkün olacak.
Bizler Gaia’dan uzaklaşarak kendi halimizde yükselmeyeceğiz, bu üst Boyutlara yükseliş Gaia ile birlikte olacak. Bu birlikteliği gerçekleştirebilmek için yeryüzünün uzun süre beklediği yükselişe yardım edip tanık olacağız. Korku, acı ve kederin dışında hiç bir şey kaybedilmeyecek.  Cennet yeryüzünde yaşanacak.
Koridora girmek adına yapılacak hazırlık için sık sık şu cümleyi tekrarlamalı “ışıkbedenimi aktif hale getirmek için hazırım” .
Unutmamalı, bu tür yükseliş Evrende ilk defa yapılacak tam olarak ne olacağını, ne zaman olacağını, nasıl yapılacağını ayrıntıları ile kimse bilmemekte. Buna rağmen bu yıl geçen yıla nazaran nasıl olacağına dair çok daha fazla bilgi edinme imkanı bulmaktayız.

Dr. Suzanne Coroll’dan derlenmiştir.
Çeviren; Naci Gülşan 

8 Mart 2013

Eğer bütün deneyimler diğer paralel gerçekliklerde tekrar deneyimleniyorsa niye Ruh reenkarne olmakta?


Bir önceki çeviriye destek olacağını düşündüğüm başka birinden aynı konu üzerine, Taryn Crimi’den  size aktarıyorum.

Bu soruya cevap vermek için 3 konuya kısaca değineceğiz; paralel gerçeklikler, reenkarnasyon, zaman yanılsaması(illüzyonu). Daha önce paralel gerçeklikler hakkında söylemiş olduğumuz gibi, paralel gerçeklikler sonsuz sayıda olduğu gibi hepsi aynı anda deneyimlenmekteler. Her an yeni bir karar verme durumundasınız, verdiğiniz kararların bazıları su mu çay mı içeyim gibi  oldukça küçük seçimler olduğu gibi bazılarıda evlilik, nerede yaşayacağın, nerede çalışacağın, çocuk sahibi olma gibi önemli büyük kararlar olabilir. Şunu anlamalısınız ki bulunduğunuz gerçeklikte hangi seçimi yaptığınıza bağlı olmaksızın, yapmadığınız bütün diğer olası seçimler de aynı anda diğer gerçekliklerde gerçekleşmekteler (yaşanmakta). Bunun nedeni Ruhunuzun olabilecek bütün olası gerçekliklerde deneyim edinme isteğidir. Dolayısı ile ruhun deneyimleyebileceği her kararın sonsuza yayılması için diğer gerçeklikler yaratılır. Bizim görüş açısından baktığımızda bütün paralel gerçeklikler hali hazırda var ve deneyimlenmekteler. Çünkü zamanı sizin gibi sıra dizin (birbiri ardından gelen) olarak algılamamaktayız. Diğer yandan sizin görüş açınızdan baktığımızda her yeni karar alındığında yeni bir paralel gerçeklik yaratılıyor gibi algılanmakta.
Her bir Ruh aynı gerçekliğe tekrar reenkarne ile başka Dünyalara reenkarne etme arasında karar vermek durumundadır. Ruhun aynı gerçekliğe tekrer gelmek istemesinin amacı, düşük Boyutlara özgün olan ikilemi yaşayıp çok yararlı olan dersler, deneyimler elde etmektir. Süpesiz her bir gerçeklikte hangi Boyutta olursa olsun kendine has çok deneyim yatar,  bizim söylemek istediğimiz, bazı özgün dersler ancak sizin gerçekliğiniz gibi gerçekliklerden alınır. Dersler o gerçekliklerde kendine hastır, başka yerlerden aynı dersler öğrenilemez.
Bütün olası deneyimler hali hazırda deneyimlemiş ise (veya deneyimlenmekte ise) Ruh niye reenkarne olsun? Cevaplamadan önce ‘zaman yanılsamasına’ dönmek istiyoruz çünkü zaman kavramına bakış açısı soruyu algılama açısından çok önemli rol oynamakta. Müsade ederseniz açıklayalım. Bir çoğunuz ‘geçmiş’ yaşamlarını öğrenmek istemekteler; hepinizinde görülen ortak hata, bu deneyimlerin ‘geçmiş’te yapıldığını sanmak. Çoğunuz reenkarnasyonu birbiri ardından gelen, dizisel olduğunu sanıyor, önce eski Mısır’da idim bir sonraki reenkarnasyonum Amerikanın kuzeyi, bundan sonraki Türkiye’de İstanbul’da oldu gibi bir sıralama. Reencarnasyonlarınız size geçmişte olmuş gibi gelsede aslında bütün reenkarnasyonlarınız şu anda, şimdi, bu yazıyı okuduğunuz anda oluyor. Bütün bu geçmiş gibi algılanan zamanlar şu anda, burada varlar. Algılanan zaman farkı vibrasyon ve frekanstan kaynaklanmakta. Çoğunuzun farkında olmadığınız, şu anda, dinozorlar çayırda otlanmaktalar, Kızılderililer çadırlarını kurmuşlar ve aynı anada uzaya bir roket fırlatılıyor, bütün bunlar bu anda ve bulunduğun yerde olmaktalar. Sen onları algılamadığın gibi onlarda senin varlığını algılamamaktalar. Bütün bu olanların birbirinden ayrılması, birbirine karışmaması frekans ve vibrasyon farklığından dolayı olmakta.
Olan biteni daha iyi anlamanızı ümit ederek başka bir örnekleme yapalım. Çok sayıda kağıttan oluşmuş üst üste koyulmuş kağıt destesi düşünün. Her bir kağıdın yüzü farklı zaman dilimlerini temsil etsin(üst üste destelenmiş gerçeklikler/yaşamlar). Şimdi bu üst üste destelenmiş kağıtları, üst üste değilde tam bir daire oluşturacak şekilde dizelendiğini düşünün. Eğer size biri hangi kağıt önce gelir hangi kağıt sonra gelir diye bir soru sorsa ne derdiniz. Cevap vermeniz mümkün olmazdı değil mi? Çünkü kağıtlarda bir öncelik sırası yok. Daire dizin halinde değildir. Reenkarnasyonlarıda örnekteki gibi anlamalısınız.
Düşünme sisteminizin ard arda gelen, dizin halinde olduğunu bildiğimizden, herşeyin aynı anda oluştuğunu anlamanızın ne kadar zor olacağının da farkındayız. Her bir yaşama reenkarne etme kararı aynı anda alınır, her bir yaşam bir bir, ayrı ayrı deneyimlenmez. Bu gerçeği bir çoğunuzun kolaylıkla kabul etmesinin oldukça güç olduğunun farkındayız. Şu an bilincinizi biraz daha geliştirmeye hazır olduğunuzdan ve nelerin olası olduğunu anlamak için sınırlarınızı zorladığınızdan dolayı, amacımız bu tür gerçekleri size aktarıp anlamanızı sağlamak. Biliyoruz ki eğer bu mesajı duymaya hazır olmasanız, bu yazıyı okuyor olmazdınız.  
Yaşadığınız her yaşamın, diğer bütün yaşamlarınız üzerinde etkisi vardır. Şu anda verdiğiniz kararlardan geçmiş, şimdiki ve gelecek yaşamlarınız etkilenir. Etki senin geçmişe gittiğinden değil, geçmiş ve gelecek olmamasından dolayıdır. Bir başka örnek verecek olursak, göle taş attığımızda göldeki su kütlesinde sadece bir su molekülü mü etkilenir? Hayır, sizin her bir yaşamınız gibi, göldeki su molekülleri arasında ayrılık olmadığından, hepsinin birbirleri ile bitişik olmasından dolayı göldeki su kitlesinin tamamı etkilenir. Deneyimlemek için seçtiğiniz ‘zaman dilimleri’ (her bir yaşam) birbirinden ayrı değildir.
Özetler isek, birden fazla reenkarne olmak istemenin sebebi olabildiğince fazla deneyim edinmek. Yaşamda alabileceğin her olası karar bir başka paralel gerçeklikte oluşmakta. Buna rağmen ruhunun birden fazla kişilik seçmesi halinde çok daha fazla olası deneyimlerde bulunması mümkün, bunlar, birden fazla bölgeye, değişik zamanlara, birden fazla aileye doğma gibi seçenekler ile olur. Gördüğünüz gibi her bir yaşamınızda değişik ortamlar ile karşılaşırsınız, mesela aileniz, arkadaşlarınız, refah düzeyiniz, sağlığınız, hırslarınız, ırkınız, dininiz, ülkeniz v.b. değiştiğinde yaşam deneyimleriniz çok büyük ölçüde değişir.
Her bir yeni yaşamınızdaki çabalarınız sonucu daha fazla yeni deneyim elde edilecek ve bu deneyimler her defasında kendilerine has yeni paralel yaşamları oluşturacaklar.
Her bir deneyim bilincinizi geliştirmek için kullanılacak. Daha fazla deneyime izin vermek tüm olan biteni (dolayısı ile O’nu) daha fazla anlamanıza yarayacak. Bilincinizi daha da yükseltmek uğruna, Ruhunuz her zaman yeni ve heyacan verici deneyimleri arayacak. Her zaman söylediğimiz gibi bilincinizi geliştirmenin sonu yok. Öğrenebileceğiniz yeni deneyimler yaratmaya devam edeceksiniz. Sizler ölümsüz varlıklarsınız. Ruhunuz asla ölmez; var olduğunuz sürece gelişmeye devam edeceksiniz. Gelişmeyi durdurmak demek yok olmak demektir. 
Mesajımızın bir şekilde size hizmet ettiğini ümit ederiz.
 Çeviren; Naci Gülşan
Nacizane ; Sanırım, bilincimiz 5. Boyut'a yükselmeden  önce bu konuyu anlayıp özümsemek pek öyle kolay olmayacak.   

5 Mart 2013

ÇokBoyutlu Gerçekler


Onbinlerce yıl süren karanlığın artık yavaş yavaş aydınlandığına tanık oluyorum. Kendimize sık sık hatırlatmalıyız ki onbinlerce süren bu esaret, kölelik birkaç yıl içinde sonlanmayacak. Tek ayağı üzerinde kalan karanlık kabal, illuminati hala direnmekte, tam bilincimizi kazanacağımızın kaçınılmaz olduğunu bilmelerine rağmen kontrolu elinden bırakmamakta. Galaktik ırklar arasında yakında hak ettiğimiz yerimizi alacağız.
Bir önceki gün bana ulaşan emailden aldığım bir kaç satırı sizinle paylaşmak istiyorum,  sis perdesi aralanmakta. Yakın gelecekte yaşayacaklarımıza dair ışık tutulduğunu görmek rahatlatıyor insanı.
Arcturian’ların ana gemisinden verilen mesaj Dr. Suzan Caroll tarfından alındı. ÇokBoyutlu Gerçekler iki başlık altında öğretilmekte;  paralel gerçekler, alternatif gerçekler. Bu bilgi üst Boyutlardan gelmekte. Orijinaline sabit kalarak çeviride ‘Gerçekler’ olarak çevirdiğim,  yaşamlar olarak algılanabilinir. Yani Paralel yaşamlar ve altarnatif yaşamlar olarak. Yaşam demek pek doğru olmasada başlangıçta konunun anlaşılması için belki yardımcı olur düşüncesindeyim, yaşam belirli bir sınırlar (zaman) içinde oluşur oysa üst boyutlarda sınırlama yok, sonsuza kadar giden sadece saf bir enerji (bilinç) var. 

Çoklu Gerçeklik (tekil olmayan, birden fazla olan)
Çoklu gerçekler kavramı, paralel gerçekleri, alternatif gerçekleri ve çokBoyutlu gerçeklerin hepsini  kapsar. Bazı çoklu gerçekler, ifade edilmiş olanla(yaratılmış) aynı frekansında oluşurken bazen de ayrı frekanslarda oluşurlar. Buna rağmen 3. ve 4. Boyut frekanslarında oluşan çoklu gerçeklerin hepsi parelel gerçekler veya altarnatif gerçekler olarak bilinir. Diğer yandan aynı tecrübeye dayalı farklı frekanslarda oluşan gerçekler çoklu gerçeklikler olarak bilinir.
Dünya gezegeni daha yüksek boyutlara kayıyor. Bundan dolayı bütün paralel ve altarnatif gerçekler de biçimlenmenin(formun) daha  yüksek frakansına geçiyor. Ve bütün çoklu gerçekler 3. ve 4. Boyut varyantlarını yukarıya çekiyorlar. Size her bir gerçeklik hakkında kısa açıklamalarda bulunacağız. Açıklamaları içinde bulunduğunuz gerçekliği temel alarak yapacağız, dolayısı ile algıladığınız şu anı temel gerçekçilik olarak adlandıracağız.

Paralel Gerçekler
Hayatınızı değiştirebilecek olan önemli konularda ‘şu veya bu’ kararı verdiğinizde paralel gerçeklik yaratılır. Mesela, işinizi terk ettiğinizde, işe devam etmeniz halindeki gerçekliğe bir paralel gerçeklik oluşturursunuz. Şu anda içinde bulunduğunuz zamanı algılayan SEN, oluşacak olan paralel gerçeği bilmiyorken, ÇOKBOYUTLU SEN (sizin çok boyutlu olan kısmınız)bu durumu bilmekte.
ÇOKBOYUTLU olan SEN Kaynak’tan, Öz’den ayrılıp  form dünyasına girerek, bütün olası deneyimleri denemek için aşağıya doğru çok uzun yolculuk yaptın.  Bilinciniz hali hazırda doğasında olan ‘5. Boyutun Çokboyutlu Kişilik’in ‘çokBoyutlu düşünce’ sistemine geri döndüğünde, temel gerçekliğinizi ve ‘şu veya bu’ seçimlerinizin sonucunda ortaya çıkan bütün paralel gerçeklerinizi, kolaylıkla biranda algılayabileceksiniz. (bu olay 5. Boyuta geçmemiz halinde oluşacak) Bu durumda bütün deneyimlerden edindiklerini  öğrenmiş olacak vede öğrenilenleri Kaynak ile (Tanrı) paylaşacaksınız. (bu durum Kaynak’ın yaradılış isteğine daha fazla katkıda bulunmakta yani dinler açısından baktığımızda, sadece 5. Boyut’a yükselerek Tanrıya daha fazla ibadet etmiş olacağız)
Fiziksel dünyada olan siz ki  ‘Temel Gerçek’liğinizi yaşamaktasınız, büyük bir olasılıkla Paralel ve alternatif gerçeklerin bütün olası versiyonlarının hali hazırda yaşandığının bilincinde değilsinizdir (çünkü 3. Boyut’tayız). Paralel ve alternatif gerçekler arasında fark olduğu gibi ‘temel gerçek’liğindeki kişiliğiniz bütün paralel gerçekliklerinizde de birbirine çok benzemektedir. (şu andaki kişiliğimizden fazla bir sapma yok)    

Altarnatif gerçekler
Diğer yandan alternatif gerçeklerde ‘temel gerçek’liğinize yakın gerçekleri alternatif kişiliklerinizle yaşarsınız. Bundan dolayı alernatif gerçeklikleriniz temel gerçekliğinizle özleştirilebilir, bir  farkla ki o da aynı deneyimleri farklı bir kişilikle yaşıyorsunuz.  Bu şekilde farklı olan kişilikleri keşfeder ve hatta benzer fakat biraz farklı olan olaylarda, kendinin farklı tanrısal özelliklerini de keşfedersin. Durumlar farklıdır çünkü sen farklısın, hepiniz ayrı ayrı kendi yaşamlarını çizer.
Kendi yaşamını nasıl yaratacağın büyük ölçüde bilincinin durumuna bağlıdır. Bilincinin üst düzeylerinde olduğun zaman, doğuştan sende var olan bilgelik, güç ve sevgi ileilişkiye geçersin. Zaten sizin dünyanız gelişme(inkişaf) ve öğrenim yerlerinden biridir. Diğer yandan eğer bilincinizin durumu devamlı korku temelli düşünce ve duygular ile sınırlı ise dünyanız anlaşılmayan çelişkiler, başkaları üzerinde güç kurma çabaları veya çevreyi kaygısızca kirletme ile doludur.
Temel bilinciniz 4. Boyut’un üst kısımlarına ve 5. Boyut’un alt kısımlarına yükseldiği zaman, gelişen bilgeliğiniz sınırsız sevgi ile merkezinize yerleşip paralel ve alternatif gerçeklerin temel gerçekliğinize(şu andaki gerçeklik, bu yazıyı okuduğunuz gerçeklik) sık sık sızmasını sağlıyacak. Bu yolla paralel ve alternatif gerçeklikleriniz her zaman evrimleşme sürecinde olan tek olduğuna inandığın, egonun olduğu SEN i yanına alarak, çokboyutlu SEN ile birleşiyor.  
Aslında algılaman 5. Boyut ve ötesine yükseldiğinde 3. ve 4. Boyut’taki alternatif ve paralel kişiliklerinizin büyük bir bölümünü ön izleme yapabileceksiniz. Nihayetinde alt düzeydeki dünyalardaki geçirdiğiniz zamanlarınızdan öğrendiğiniz bilgilerin çoğuna sahip olabileceksiniz. Daha fazlası, üst Boyutlu ifadenizden baktığınızda tüm yaradılışınızın büyük bir bölümünü yargılamadan görebileceksiniz.
3. Boyut’ta olduğunuz da bütün alternatif ve paralel gerçeklerinizi görmek istememenizin sebeblerinden biri kendi kendini yargılama olasılığıdır. Bu yargılanma sizi yüksek bilinç düzeylerine yükselmenizi engeller. Nitekim yükselenlerin çoğu iyilrştiremeyecekleri alternatif gerçekleri algılamalarını sınırlamayı tercih ederler.
Özetlersek,  Alternatif gerçekler kalın dalları olan ağaç gibidir. Kalın dalların birçoğu büyük fırtınalara dayanıp kırılmaz iken bazı dallar ise kırılmaktalar. Sizin Ruhunuz da ağaç gibi bir çok paralel gerçekliler üretip kendi için olabildiğince çok deneyim imkanı yaratır.
Önemli seçim yaparak yaşamınızı değiştirdiğiniz her anda bir paralel gerçek yaratırsınız. Diğer yandan, alternatif gerçeklerde ise kompleks olan kişiliğinizin(birden fazla olan) birini kullanıp deneyimi  seçersiniz, dolayısı ile bir fiziksel yaşamınızda kişiliğinizin bir çok varsiyonlarını yaşarsınız.  

Çokboyutlu gerçekler
Yüce kimliklerinizle değişik Boyutlarda yaşayan hepiniz ÇokBoyutlu varlıklarsınız. Eğer Fiziksel bir formda iseniz, bu hal diğer Boyutlarda yaşayan kimliklerinizin demir atmış frekansıdır. Çok önce, zaman kavramı daha tasarı bile olmadan önce ÇokBoyutlu olan kişilikleriniz, Kaynaktan ayrılarak 12. Boyuta inmiştir. Frekans tablosunda aşağıya doğru, 3.Boyutun en alt frekansına doğru olan yolculuğunuza  devam ettikçe, her geçtiğiniz frekans gerçeğinde(yaşamlarda) paralel ve alternatif gerçekler yarattınız.
Gerçeklerin herbiri o gerçeğin bir üst frekansından (Boyut) görülüp tam olarak deneyimlenebilir (diğer enerjileri görenleriniz iyi bilir, onun içindir ki yaşadığımız her dakikada bu denli çok gözle görülen ve görülmeyen varlık vardır). Bir üst Boyuttaki gerçeği yaşayabilmek için bilincimizi o frekansa yükseltmek gerekir, böylelikle o frekansın (Boyut) gerçeği ile ilişki kurabiliriz. Sevgili yükselişte olanlar, gördüğünüz gibi siz sadece bedenden ibaret değilsiniz.  SİZ SAF BİLİNÇSİNİZ.  Her gün ne giyeceğinize karar verdiğiniz gibi çokBoyutlu kişiliğiniz de her seferinde hangi forma bürüneceğine karar verir. Bürünmüş olduğu kimlikte ne gerekiyorsa ona göre davranır. Bereket versinki bilincinizi yüksek beyin dalgalarından olan Theta ve Delta dalga boylarına ve ötesine yükseltiğinizde, daha üst dünyalarda bulunan yüksek kimliğinizle bilinçli bir ilişki kurabiliyorsunuz. Üst dünyalarda bulunan kimliğin ne forma ne de yaşama ihtiyacı vardır, saf bir bilinçtir. Yüksek kimliğiniz BİRLİK BİLİNCİN’de bulunur ve bireysel olma gibi hiç bir dileği veya isteği yoktur. Şu anda okuduğunuz bilgiyi veren Arturian’larda bu bilinçte bulunmaktalar.  8. Boyut’tan 10. Boyut’a kadar olan alanda sınırsız sevgi ve çokBoyutlu ışıktan oluşan bir birleşik alanda bulunmaktayız.   

Dünyanın paralel gerçeği
Bizim kahramanlarımız olan sizler, yerküreye tekrar tekrar döndünüz. Çoğunuz  -özü Gaia’nın bünyesinden oluşmuş olan-  bedenlenmelerinizde  Gaia’ı gerçek kimliğine döndürme çabalarınızda başarısız olup öldünüz. Aslında ölmediniz sadece aktif görevden bir süreliğine alınıp daha yüksek kişiliğinize geri döndürüldünüz. Bundan dolayı  size hatırlatmak isteriz ki Gaia anne için çalışıp ölenler aslında ölmedi. Sadece iyileşmeleri için eve geri çağırıldılar. (biraz açmak istiyorum, Gaia Dünya’nın üst Boyuttaki eşi, Ondan bir alt Boyuttaki eşi ise Tara. Dünya ve yerlileri – ki yerli olmayanlar da var – Gaia’dan kopup da oluştu. Dünya insanının hep birlikte aydınlanması  durumunda  yükseliş  olacak dolayısı ile Dünya ve üzerinde yaşayanlar  Gaia’ya geri dönecekler, yukarıda bahsedilen dönme budur. Ölme ise aydınlanmayı başaramama durumu).  
Ölerek eve geri dönmeyi konuşmak için burada değiliz. Eve bilinçli dönüşü gerçekleştirecek yükselişi konuşacağız. Bildiğiniz üzere gerçeğe uyanmamış ve karanlık amaçlı insanların yüzdesi, yükselme bilincine sahip olanlara oranla oldukça yüksek. Şükürler olsun ki yükseliş yolunda olanların sayısı belirli bir oranı bulduğunda bu geçiş sağlanabilecek (tümümüzün aydınlanması gerekmiyecek).
Araba sürerken durup geri istikamette gitmek isterseniz, biraz önce yaptığınız hıza ulaşmak bir süre alacak. Aynı anlamda İnsanlık gidişatını, niyetini değiştirip bir başka istikamete, tahribattan gelişmeye, yöneldiğinde elbette hız kazanması biraz zaman alacak.
Dünyanız başkalarını yönetme, başkaları üzerinde güç kurma modasına alışmış durumda. Bu durum Gaia’yı gerçeğin en düşük frekansına düşürmekteydi. Gerçeği algılamadaki kararınızı değiştiren bu keskin dönüşünüzü(hali hazırda başladı) Yüksek Kişiliklerinizle olan iletişim sağladı. Yüksek kişiliklerinizin vermiş olduğu servis Gaia’yı düşük freakanstan yüksek frekansa geçmesini sağladı.

Bu yoğun oluşum (geçiş) sırasında Paralel gerçeklerin içine çok sayıda filizlenmeler olacak. Dünyanızın İnsanlarına binlerce yıldan beri başkalarının emirlerine itaat etmeleri öğretilmekte, Fakir ol, soru sormadan itaat et,  hastalan ve genç öl gibi. Bu doktirinleştirme Dünyanın bazı bölgelerinde çok baskın. Bu beyni yıkanmışlar yükseliş için bir nevi frenlemeye neden olmaktalar. Doktirin Yükselişi durdurmak için verilen güçlü bir uyuşturucu. Güzel olan sizler hali hazırda istikameti değiştirmiş durumdasınız, size verilen doktrin ise arabanın arkasında sürüklediğiniz  tekerleksiz römork durumunda.
Toplumun büyük bir kısmı yaşamlarını daha yüksek Boyutlara yükseltmek için gerekli olan değişikleri yapmaya hazır olmamalarına rağmen, yükselişe uygun olan sizler kendi paralel gerçekliğinizi yaratmak zorundasınız.  Çok sayıda insan zorluklar ile yaşamda kalma mücadelesi vermekte, diğerleri korku ve nefretle dolu ve diğer bir kısmı ise kontrolü elinden bırakmak istemeyen karanlık kişiler tarafından beyinleri yıkanmış durumdalar. İçlerine işlemiş olan başkaları üzerinde güç kurma güdüsüne sahip olan bu tür karanlık kişilerin bir üst Boyut’a iştikali mümkün değildir.  Bu kıstlama onları pek etkilememekte çünkü başkaları üzerinde sağladıkları güçten oldukça fazla haz duymaktalar, bu haz ile 3. Boyut’taki yaşamlarına devam edecekler.
Asıl kimliğiniz olan ÇokBoyutlu titreşime geri dönmeyi hali hazırda şeçmiş olan ve bizim gözdelerimiz olan sizler, koşulların böyle olmasından dolayı, kendi paralel gerçeğinizi yaratma durumundasınız.  Hali hazırda sizin gerçek frekansınız başkaları üzerinde güç kuranlarla aynı spektrumda olduğundan başlangıçta, gelişmenizin çok yavaş olduğunu hissedebilirsiniz.
Sizin Dünyanız gibi, korku ve baskının hakim olduğu yerlerde yaratılan Paralel gerçeklikler için gerekli olan yeterli ortak gücü elde etmek için, olabildiğince fazla, sizin gibi sevgi temelli diğer İnsanlar ile bir araya gelmeniz gerekmekte.
Sizi temin ederiz, yeni Dünyanız bu paralel gerçekliğin baskın olduğu bir Dünya (gerçeklik) olacak. Bu gerçeklikten başka gerçeklik olmayacak, tıpki şu andaki korku ve baskı temelli gerçeklik nasıl baskın ise.  Umarım şimdi anlamışsınızdır, paralel gerçeklik aldığınız kararlara bağlı, yaptığınız seçimlere bağlı. Bu kararlar yaratıcı gücünüzdür, bunlarda bilincinize yerleşmesine izin verdiğiniz düşünceler ve bünyenizde barındırdığınız duygularınıza dayanır.
Sevgili Yükselişte olanlar, bireysel kişiliğiniz sandığınızdan çok fazla. (kendim diye algıladığımız, ben) Zaman ve boşluk hala sizin herbirinizi ayrı ayrı tutmakta.  Bakış açınızı ÇokBoyutlu kişiliğinize doğru genişledikçe,  içinizde hali hazırda yapılanmış olan bir nevi  ‘asansör’ ün olduğunu fark edeceksiniz, bu asansör sistemi sizi daha yüksek kişiliklerinize kolaylıkla çıkaracak.
Bilinciniz 5. Boyuta yükseldiğinde karşılaşacağınız ilk kişiliğiniz sizin ‘mükemmel tamamlayıcı’ kişiliğiniz olacak. 3. Boyuta doğduğunuzda, Boyutun frekansı ‘mükemmel tamamlayıcı’ kişiliğinizin frekansını da bardıramadığından bu kişiliğiniz 5. Boyutta kalmakta (5. Boyutta olan sen cinsiyetsizdir). Aslında her Dünyaya geldiğinizde kişiliğinizin bir kısmı vucut bulmakta. Yani yarısı 5. Boyut’ta kalmakta. ‘İkiz Alev’ olarak ta adlandırılan her iki kişiliğiniz de bazen bu dostça olmayan 3. Boyuta inmekte. Birinizin veya ikinizin bedenlenmesi halinde yüksek Boyutlardaki bağınızı kaybetmeden birbirinize kavuşmanız mümkün.  Eskiden bedenleşen bu iki ruhun fiziksel Boyutta birbirini bulması çok zor idi, ama şimdi teknolojinin ilerlemesiden dolayı ‘ruhumun eşi’ diyeceğiniz diğer yarınıza kavuşmak kolaylaştı (İnternet, telefon, uçak gibi araçlar ile birbirlerini bulmaktalar. Bazılarımız hep doğru kişiye raslayamadığımızdan yakınır dururuz, bundan dolayı hiç evlenmeyenler de vardır. Bazılarımız da diğer yarısını bulmaktan dolayı tarifsiz bir mutluluk içinde yaşamlarını geçirirler. Şimdi nedenini biliyoruz).   
Sizlerin yarattığı paralel gerçeklik, Gaia’yı  ÇokBoyutlu gerçekliğe dönüştürecek zemini yaratacak, bu da ‘YENİ DÜNYA’ olacak. (Dünya Gaia elementlerinden oluşmuştur, ne zaman Dünyada fiziksel bir değişiklik olsa, değişiklik Gaia’ya yansımakta) Gaia 4.5 Milyar yıldan beri fiziksek formda bulunmakta. Gerçek ÇokBoyutlu durumuna dömesi için Gaia’nın size ihtiyacı var. Her bir Gaia İnsanının(bizlerin)  ÇokBoyutlu kişiliğine dönmesi, Gaia’nın ÇokBoyutlu kişiliğine dönmesine yardım etmekte (büyük ölçekte).  
Gerçekte her zaman ÇokBoyutlu kişiliklerinizle bilinçli bir bağlantı kurduğunuzda, 3. Boyutun  yalanlarının ve ilüzyonlarının üzerinizde hiç bir etkisi olmayacaktır. 3. Boyut Dünyayı mezun olduğun ana okulu gibi göreceksin. Buna rağmen bazen başkalarına yol göstermek vede Gaia’ya yardımcı olmak için hala burada bir beden içinde olabilirsin. Sonuçta bir çoğunuz bir şekilde fiziksel yapınızda nasıl güvenli ve olabildiğince rahat olmayı öğrenmiş durumdasınız. Zaten her zaman sizin gibi yükselişte olanları bulup ilişkiye geçebilme imkanı bulabilmektesiniz.
Tam yükselişinizi hızlandırmanın bir yolu ÇokBoyutlu yüksek kişiliklerinizin biri ile birleşmenizdir. Bazılarınız önce ‘mükemmel Tamamlayıcınız’ ile birleşecek, sonra ‘Yüksek kişilikleriniz’ ile, bazılarınız ise önce Yüksek Kişiliklerinizle sonra Mükemmel Tamamlayıcınızla. 5. Boyutta dizisel zamanlama ve dizisel seçim olmadığından hangisi ile önce birleşmenizin bir önemi olmamakta. Bütün seçimler ve kararlar ŞİMDİ yapılmakta, bunlar da sayısız ÇokBoyutlu Dünyalarınızla kendiliğinden uyumlu olmaktalar, hiç çelişki yaratmamaktalar.  

Öğrendiklerimizi zaman içinde sindirmek umuduyla esen kalın. 
Çeviren Naci Gülşan

İletişim


Bilmiyorum sizler de benim gibi zaman zaman, sebebi ne olursa olsun, duygu ve düşüncelerin kelimelere dökülmesi konusunda şairimiz ile aynı düşünceyi paylaşıyor musunuz?  "Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerin kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum".

Sembol ve işaretlerin kelimelerden daha güçlü olduğunu hissetmişimdir. Düşüncelerimi bu yöne yoğunlaştırdıkça Dünyada olduğu kadar Evrende de kelimelerden ziyade sembollerin çok kullanıldığına tanık oldum.  Aşağıdaki yazı konuşulan dilin aslında algıda sınırlama olduğuna dair Taryn Crimi tarafından alınan kısa bir mesaj.
 Bugün dikkatinizi haberleşme üzerinde yoğunlaştırmak arzusundayız. Birçok insan gerçek duygu, düşünce ve inançlarını yakınlarına bile ifade edemezler. Çoğunuz haberleşmenin kelimeler ile olduğuna inanırsınız. Başkalarını anlamanız için dinlemenin gerekli olduğu öğretilmiştir, aslında anlamak için hissetmek gerek dinlemek değil. 
Kelimeler yolu ile kullanılan dil binlerce yıldan beri gezegeninizde kullanılmaktadır. Anlaşmanın herzaman böyle olmadığını ve kelimelerin gerekli de olmadığını bilmeniz gerekir. Hayvanlar alemine bakarak, sizin gibi konuşulan bir dil geliştirmemelerine rağmen Kuşların birbirleri ile uyum halde hep birlikte kalktıklarına, çok sayıda Balığın sanki sadece bir Balık gibi keskin manevralar, zikzaklar yaparak yüzdüklerine ve Fillerin kilometrelerce uzaklıktan birbirlerini bulduklarına tanık olmaktasınız. Bazılarınız hayvanların ses çıkararak birbirleri ile haberleştiklerini idda edebilirsiniz, bizler de hem fikiriz, ses yolu ile haberleşme sadece kullandıkları yöntemlerden biridir. Söylemek istediğimiz, sesin haberleşmenin gerekli olan bir parçası olmadığıdır. Haberleşme enerji yolu ile, frekans yolu ile olur.
İsteyip istememekle ilintisiz olarak her var olan canlı çıkardığı kendi enerjisini  saklayamayıp diğerleri ile paylaşır. Oluşturduğunuz düşünceler belirli frekanslarda titreşim yaratarak çevrenizdekiler tarafından algılanır. Böyle bir algılama sonucu konuşan birinin doğruyu söyleyip söylemediğini anlarsınız. İçgüdüsel olarak, düşüncenin titreşimlerini algılarsınız, söyledikleri ile karşılaştırıp karar verirsiniz, bunu bilinçsizce, içgüdüsel olarak yaparsınız. Kalbinize, bütün vucudunuza kanı pompalaması için nasıl talimat vermiyorsanız, başkalarının enerjilerini algılamak için onların yaydıkları frekanslarını bilinçli olarak sözlere çevirmek durumunda  da değilsiniz aslında. 
Verilen enerjiyi anlayıp iletişim kurmanın bir başka örneği ise İnsanlar ile hayvanlar arasında olan iletişimi verebiliriz. Sizinle aynı dili konuşmamalarına rağmen evde beslediğiniz hayvanlar ile mükemmel iletişim kuruyorsunuz. Bu iletişim hayvanların sizin konuştuğu dili anladıklarından değil siz ve hayvanlarda ortak olan çevredeki enerjiyi algılama yeteneğinin var oluşundandır. İletişimleri konuşulan bir dile bağlı olamadıkları için hayvanların başkalarının düşüncelerini hissetme yetenekleri daha gelişmiştir.
Bilgilerimizi, sizlere ulaştıran aracılara (medyum) gönderdiğimizde herhangi bir dil kullanmıyoruz. Sadece enerjimizi yolluyoruz, enerji, beyin epifizi (pineal gland) tarafından, alanın ana diline çevriliyor. Herşeye rağmen başkalarının enerjisini algılayan aslında kalptir. Bilinç sadece enerjiyi, alanın(medyum) bilincindeki kelimelere çevirir (ana diline). Kalp hali hazırda bütün dilleri konuşur.  Hepinizin diğer İnsanlar ile olan iletişimi kalp yolu ile olmalı.
Aslında kelimeleri kullanarak haberleşmiyorsunuz. Kelimeler yolladığınz ve algıladığınız enerjiler için bir araçtan öte gitmiyor. Kelimeler sadece enerjileri taşır, kendileri verilen mesajlar değildir. Bu durum hem yazılan hem de konuşulan kelimeler için geçerlidir. Kelimeler kendi hallerinde etkisizdir, onları etkili kılan yüklediğiniz enerjilerdir.
Yüksek Boyutlarda iletişim için dile ihtiyaç yoktur. Düşüncelerimiz anında diğerleri tarfından algılanır. Fiziksel gerçeklikte bulunmayı tercih etmediğimizden dolayı,  bizlerin ne fiziksel  sesi nede sesleri duyacak fiziksel kulakları vardır. Gerçekliğimizi fiziksel olmayan ortamda sürdürürüz. 5 fiziksel duyu çoğu zaman İnsanlar tarafından avantaj olarak algılanır, bu durum 3. Boyut için geçerlidir (kısıtlama), 5. Boyut ve ötesine geri döndüğünüzde fiziksel bedeniniz olmayacak.
Konuşulan dil kullanmadığımızdan, başkaları tarafından yanlış anlaşılmamız da mümkün değildir. Dil kullanılarak yapılan haberleşme türü, kalbin hissettiklerini kelimeler ile tam ifade edememe gibi  sınırlamayı bünyesinde barındırır. Dünyanızdaki münakaşaların bir çoğu farklı fikirler yüzünden değil, doğru anlaşılamamaktan kaynaklanmakta. Dünyanızda ne zaman herkes birbirini doğru anladığında savaşa gerek kalmıyacak.
Dolu dolu algılayıp yaşayamadığınız birçok derin düşünce ve duygular, aslında kelimelerden ziyade enerjiyi algılayarak tam yaşanlır kılınır. Örneğin; çocuğunuza karşı duyduğunuz sevgiyi kelimelerle hiçbir zaman tam ifade edemezken, beslediğiniz sevgiyi çocuğunuz hisseder. Düşünceler hissedilir, duyulmaz.
Buna rağmen Yüksek Boyutlarda farklı fikirler vardır. Bir kısmı konuşarak anlaşma halinde, varılan sonuca dair daha fazla, daha somut detay almak mümkün, diğeri ise bizim savunmamıza katkıda bulunarak, dili kullanmadığında başkaları ile daha önce bulunmadığın kadar daha fazla iletişimde bulunursun (sadece kelimelere döküleni değil, oluşan bütün duygu ve düşünceleri algılıyorsun, oluşacak trafiği düşünmek bile yoruyor). 
Sizin dışınızda, Balinalar, Yunuslar, Maymunlar ve Filler gibi yaşayan diğer canlılar da bir nevi sesli dil geliştirmişlerdir. Bu tür canlılar iletişim için sesli dile tamamen bağımlı olmaktan ziyade zaman zaman bu yolu bir tercih etmekteler  (oysa bizler, anlaşmak için tamamen dile bağımlıyız).
Her bir İnsan, dili kullanmadan, düşünce ve duyguları algılama yolu ile iletişim kurma yeteneğine sahip olarak doğar. Bu yetenek dil öğrenip sadece dile bağlı bir tür iletişim kullanılarak köreltilmekte. Tam olarak köreltildiğini de söylemek mümkün değil, bazılarımız hala bu yeteneği büyük ölçüde kullanırken(medyumlar), bazılarımız ise arada sırada kullanmaktalar(Hanımlarda kullanım sıklığına her zaman tanık olmuşumdur).
Bilinciniz genişlemeye devam ettikçe bu yeteneğinizi tekrar kazanacaksınız, bir kez daha hatırlatmak isteriz, kelimeler sadece araç, düşünce ve duyguları taşımaya yarar. Dinlemek, konuşanı sadece duymaya yarar, anlamak için kalbinizi açmanız gerekir, gerçek iletişim burada yatar.



2 Ocak 2013

Sevginin Gücü


Şu günlerde pek açık olmasa da yeni bir başlangıç yaptık. Önümüzdeki 7 yıl içinde ne olacağı pek dört başı mamur bir şekilde tarif edilememekte. Dünya dışı diğer canlılardan alınan haberlere bile dayanarak ne olacağı konusunda tahmin yapmak en azından benim için bu güne kadar mümkün olmadı. Bugün bana ulaşan Arcturianlar olarak adlandırılan At görünümlü İnsan soyundan gelen haberin bir bölümünü size aktaracağım. Haber Medyum Dr. Suzan Caroll tarafından alınmıştır. Haberin alınış tarihi 21.12.2012. Ben haberi derli toplu buldum.
Gaia (dünyanın 5. Boyuttaki eşi), bizim bakış açımızdan (Arcturianlar) Dünyada herkez tarafından  daha tam olarak algılanmamasına rağmen yükselen enerjiyi sezmekte. Gaia ve Ona ait olarak varlıklarını sürdürenler bu sessiz başlangıcı görmekten memnun olmaktalar. Kuzu gibi gelen bu yeni çağ çok güçlü olan Aslan’a dönüşecek. Sizin şu anki zamanınıza gelen bu sessizlik sizi normal günlük yaşamınızda gerçek kişiliğinize, özünüze döndürerek yaşamınızın devamına olanak tanıyacak. Bir çoğunuz yaşamın güçlüklerinden dolayı 3. Boyut’u terk etmek istiyorsunuz, oysa terk etmek diye bir şey söz konusu değil, siz bir yerde değil her-zaman her-yerdesiniz. Değişecek olan sizin bulunduğunuz yer değil algılama noktanız, bakış noktanızdır. Dikkatinizi verdiğiniz bu algılama noktası koşulsuz, kayıtsız, şartsız ve karşılıksız sevginiz ile değişecek. Zamanla algılama noktanızı (niyetinizi) nereye karşılıksız sevgiyle odaklarsanız orası sizin yeni algılama noktanız olacak. Başlangıçta sadece bir noktaya odaklanabilirken zamanla zamanı algılama mekanizmanızın nasıl çalıştığının farkına varıp aynı zamanda birden fazla algılama noktasına (farkındalığa) odaklanabileceksiniz.  Bu yetenek sizde hali hazırda var, 3. Boyut’un içinde bunu unutmuş durumdasınız. 5. Boyut olma durumundan ziyade sizler 5. Boyut’ta olmanın farkındalığının bilincine, bu algılama noktasına geri dönüyorsunuz, siz her zaman buradaydınız zaten, sadece unutmuş olduğunuz bu durumu hatırlayacaksınız. İçinde bulunduğunuz ‘yükseliş zamanı’ sizi daha gelişmiş bir varlık yapmayacak, daha ziyade sizlerin çok Boyutlu varlıklar olduğunuzun farkına vardıracak vede bu farkındalığı İnsan kimliği içinde yaşatarak sağlatacak. (bunu biraz açma ihtiyacı duydum, aslında bizler 15 Boyut’u yaşayabilme potansiyeline sahibiz. Biz O yani Kaynak (Tanrı) olduğumuzun farkındalığını İnsan kimliği içinde yaşayacağız, Peh Peh!!!....Benim tabirimle ERECEĞİZ.) Şu anda sizin fiziksel yaşamına yöneltilen ışık son 26.000 yılda alışılagelmiş,  görünen ışıktan çok çok yüksek frakansta. Bu enerji alanı ışığın en yüksek titreşim şeklidir, bu da karşılıksız sevgidir.
Kısacası çok uzun yıllar önce düştüğünüz 3. Boyut’un size unutturduğu çok Boyutlu olduğunuzu hatırlatacak. Bütün yaşamlar Kaynaktan (Tanrıdan) gelir ve frakanstan oluşmuş olan  gerçeklik sahnesinde aşağıya (daha yoğun frakanslara) doğru haraket etme eylimindedir. Ne yazık ki fiziksel ortamda uzun süre kalındığında yüksek kimlik unutulur (biz O’ yuz). Tekrar hatırlatmak istiyoruz, içinde bulunduğunuz “Yükseliş” başarma değildir, sadece çok boyutlu olmaya dönüştür.  
Evrendeki bütün canlıların tüm zamanlarda yaşadıkları ve algıladıkları Cosmik Matrix’te depolanır. Sizlerin deneyimleri de Akaşik Matrix’te depolanır. Bunlar gerçeklik alemine ve alt alemlere sarılıdırlar. Bilinç altıyolu ile yaşanmış tüm deneyimlerinizi hatırlayabilirsiniz. Zaman ve inanç sistemlerine bağlı olan zaman anlayışlarının değiştiği şu anda mantık ve kişisel algılamalar, insan kimliği ve üst kimlik birlikte algılanmakta. Bu çok katlı algılama ile gezegensel bilinç katlayarak artmakta. Artışla birlikte sizlerin çok boyutlu anlayışınız, haberleşmeleriniz ve deneyimleriniz birlik bilinci yolu ile herkez tarafından paylaşılacak. Ne zaman birlik bilinciniz bizim Galaksideki varlığımızı “normal” olarak algıladığında çok Boyut’lu düşünmenizi, nasıl Boyutlar arası yolculuk yapmanızı ve Boyutlar arası iletişim yapmanızı hatırlamanıza açıkça yardımcı olabileceğiz. (Yani Dünyaya inip bizlerin onları görme olanağı verilecek)
Ve devam etmekte.....  
 
Yazının ileriki bölümlerinde beni ayaklarımı yerden kesercesine sevinderen, bütün bu hatırlayıp yapacaklarımızın sonunda kazandıklarımızı birlik bilincine aktarıp tümümüz tarafından paylaşılabilecek olduğunu söylemeleri oldu. Bunu  Dünyada hayvan olarak adlandırdığımız canlılar arasında görmekteyiz. Bu bilinç Annunaki denilen Dünya dışı varlıklar arasında çok güçlü olduğu da bilinmekte, bunlar kimdir demeyin hepimizin çok yakından tanıdığı, binlerce yıldan beri bizi sömüren İLLUMİNATİ  Annunaki’nin İnsan formudur.
Umarım çeviri yardımcı olmuştur.   
ARCTURIANLAR kimdir?
Bootes adlı yıldızlar kümesinde yaşarlar. Bizden yaklaşık 36 ışık yılı uzaklıktadırlar, AT’a benzeyen yartıklardır. İnce ve uzun vucutlarının üstünde At başı gibi başları olup deri renkleri vanila koyuluğunda koyu kahverengidir. Başı ve boynunda at yelesi olup ince bir kuyrukları vardır. 4 parmakları olup kollar ve bacaklar güçlü kaslardan oluşur. Gözler Dünya insanında çok daha büyük olup açık mavi veya koyu kahverengidir. Kulaklar Dünyadaki Atlar gibi fakat Dünyadakilere göre daha yuvarlak ve küçüktür. Boyları 2.30 ile 2.60 metre arasındadır, dişiler genelde 2.10 ile 2.50 metre. Günde 1 ile 3 saat uyurlar. Çin veya Vietnam diline yakın dilleri vardır. Filozofi, bilim ve Uzay zamanın kayıtlarını tutmada uzman oldukları bilinir, kendi kişisel hislerimin de doğruladığı şıfa verme yetenekleri de vardır. Dünya İnsanına doğum ve ölüm süreçlerinde vede yaşamları süresince şifa verdikleri söylenmekte. 5. Boyut’ta bulunmaktalar. Bulundukları gezegenlerde yukarıdaki tarife uymayan canlıların da bulunduğunu hatırlatmak isterim, bunlara ve Evrende var olan diğer on binlerce canlıya dair sağlıklı ve etraflı bilgi edinmek şu anda pek mümkün olmamakta, üzerimizdeki bu karantinanın kaldırılmasını beklemekten başka yapılacak pek fazla birşey yok.