30 Ağustos 2012

Ziyaretçiler


Yıllardan beri UFO’ların dünyaya geldiği hep söylenilirdi. Birçoğumuz, ben dahil bu konuya pek dikkatimizi vermeyip alaycı bir tavır takınırdık. Büyük devletler konuyu hep inkar edip saklamaktaydılar, bugün dahi bu gizleme kısmen sürmekte, artık o kadar çok görgü tanığı ve devlet projelerinde çalışmış açığa çıkıp ta herşeyi anlatanlar varki gerçek artık saklanamayacak durumda,  çok yakında bire bir ‘ilk ilişki’ gerçekleşecek. Yani kitlelerin önüne inip bizler varız diyecekler. Bakınız gizli olan UFO dosyaları yavaş yavaş açılmaya başlandı. Artık uçan gemilerin varlığından şuphe duymamıza gerek yok. Bunların nereden ve neden geldikleri, kim oldukları ve amaçları konusunda kafa yormak lazım. Binlerce yıldan beri bizlerden saklanan geçeği öğrenmek için çaba sarfetmeli, görgü tanıklarına başvurup onların deneyimlerinden gerçeği öğrenmeli, zaten görgü tanıkları gönüllü olarak deneyimlerini paylaşmaktalar. Olanları öğrenmek bizlerin doğal hakkıdır, sözkonusu olan bizlerin yaşamı.
Farkında olsak ta olmasakta Dünya  ve Boyut dışı varlıklar bizi ziyaret etmekte, izlemekte vede bizler üzerinde bilimsel deneyler yapmaktalar. Deneyler ‘Uzay Gemi’ lerine kaçırılarak yapılmakta. Olayın bilincinde olanlar kendilerine neler yapıldığını kitaplarda,  internette anlatmaktalar. ‘Kaçırılma’ dan hiç kimsenin şüpesi olmamalı, sayı birkaç yüzbine varmış durumda.
Önceki kaynaklarda ziyaretçilere Melek, Devata, Tanrı günümüzde ise UFO’lar denmekte aslında kabaca aynı varlıklarlar kastediyor. Dünya dışı varlıkları, içinde bulunduğumuz 15 Boyut’tun her hangi bir yerinden olabileceği gibi Evrenin dışından da gelebilmekteler.  
568-570 Milyon yıl önce kurulmuş ve 1ci Yoğunluk’tan 4cü ‘Yoğunluk’ a kadar olan10 Milyon Yıldız ırklarına hizmet veren ‘Gardiyan Melekleri’ adı altınta oluşan konsey tarafından yazılan ‘ Voyagers – I’ kitabından şu bölümü özetlemek isterim; “gerçeklerin Matematik ve Geometride saklı olduğunu mutlaka anlamanız gerekir. Matematikte çok katlı dünyalar (paralel yeryüzü) ve Boyutlar belirtilmiştir, birgün bu teori, kanıtlanmış gerçeğiniz olacaktır. Evrende Yerüzüne paralel yeryüzü sistemleri ve sizi diğer dünyalarla birleştiren Yıldız Geçit Kapıları vede dünyanın diğer versiyonları mevcuttur. Sözü geçen Dünyaların birçoğu sizden daha ileri teknolojiye sahiptirler. Bunlarda bazıları Yıldız Geçit Kapı sistemlerinin nasıl çalıştığını bildiklerinden sizin Dünyanıza gelmekteler, siz de sistemin nasıl çalıştığını bilseydiniz onların dünyalarına gidip araştırma yapabilirdiniz. Görünen UFO’lar iki şekilde, fiziksel ve ışıksal olarak sizlere görünmekteler. Gördüğünüz uçan cisimlerin çoğu gerçek araçlar olup, Dünya kökenli yada Uzay kökenli olmaktalar vede sizin içinde bulunduğunuz Boyut’a aittirler. (Dünya kökenli diyorlar çünkü büyük devletlere uçan gemi yapma bilgisi hali hazırda verilmiştir yani büyük devletlerin de uçan gemileri var. Bundan başka gerçek Uzaylı yapımı, bozularak düşmüş gemilerde var ellerinde, tabi bunlar hep saklanmakta). Diğer UFO türü olan ışıksal oluşumlar flaş veya daha büyük ışık kümesi/kitlesi ve küresel ışık olarak belirir. Bina içinde veya dışında vede 3 boyutlu oluşabilirler. Fiziksel cisim gibi çok belirli olmadıklarından genellikle pek dikkate alınmazlar.
Yıldız Geçit Kapıları kullanılarak bizler ile birlikte yaşayan sanki Dünya evleriymiş gibi davranan aslında evrende başka Dünyalara ait olan bilinçli yaratıklar da vardır ki, bunlar Dünyaya yakın veya bitişik alt ve üst Boyut’lardan gelirler. Yani geçmişte, gelecekte ve altarnatif-şimdiki zamanda yaşayan bazı varlıklar hep birlikte Dünyada bulunmaktalar. Fakat bu canlıların büyük çoğunluğu bugünkü insan formunda değiller. Oldukça zeki olup insan olmayan türler de sizin Evreninizde bulunmaktalar. Şok olmamanız için bu gerçeği olabildiğince çabuk kabullenmenizi tavsiye ederiz. 
Uyan İnsanoğlu! Eğer hala devletin ve medyanın UFO lar ve dünya dışı canlılar hakkında sizlere söyledikleri yalanlara sorgusuz inanıyorsanız içinde bulunduğunuz yaşamın gerçeklerine etkin bir şekilde kendinizi körleştirip güçsüzleştiriyorsunuz. Eğer Evrende Dünya insanının yalınız ve çok gelişmiş olduğunu düşünüyorsanız, derin bir gaflet içindesiniz, önümüzdeki 50 - 60 yılda bu gerçek yaşanılır olunca kabullenmede çok güçlük çekeceksiniz. Eğer hazırlanırsanız bu gerçeğe uyanmak ve kabullenmek ağrılı ve sıkıntılı olmaz. 
Görünen cisim ve ışıklar her zaman bilinçli olarak yapılan ziyaretler olmayabilir. Bunlar çok katlı olan Boyut sisteminin çalışma mekanizmalarına ait, kendiliğinden doğal olarak da oluşabilirler. Bu türde beliren varlıklar değişik formlarda kısa sürelerde paralel sistemlerden gelerek belirmekteler. Bazen bizlere gökyüzünde beliren sigara şeklinde görülen obje, aslında paralel sistemde olan belkide ev, araba veya hiç alakası olamayan bir tür hava durumu, kaza ile bizim zaman alanına girip belirmiş olabilir. Yani her görülen cisim o varlığın veya cismin tam doğru formunu olmayabilir bu durum hazırlıklanmadan, kaza ile  Boyut’tan Boyut’a geçişin verdiği bozulma nedeni ile olmaktadır. Hatta Şimşek, Gök gürlemesi, manyetik alan dalgalanmaları bilim adamları tarafından dünyadan kaynaklandıkları ileri sürülse de aslında diğer Boyut’larda oluşan olayların artıklardır”. 
Görüldüğü üzere durum o kadar net değil, bu durumlar ile karşılaşıldığı zaman kimin ne olduğunu anlamak bizlere düşüyor. Görünmez olabildikleri gibi, üstelik, şekil değiştirebildiklerinden bizlere canlı veya cansız made olarak istedikleri şekilde görünürlerde.  
Bu olayın fiziksel boyutu, bir de fiziksel olmayan, gözle görülmeyen boyutu da varki bunlar rüyalarda gerçekleşmekte. Dünyada veya Dünya dışında yaşayan söz konusu canlılar bizlerle uykumuzda ilişkiye geçmekteler. Bilindiği üzere değişik bilinç durumları mevcut; uyku durumu, rüya durumu, uyanıklık durumu ve yüksek düzeyler. Her bilinç durumu içinde yaşadıklarımız bizler için gerçek olarak algılanmakta, rüyada yüksekten düşüyoruz ve bu durumu gerçek olarak algılıyoruz, değilmi? Rüya bilincinde rüyayı görürken gerçek olarak algılayıp yaşıyoruz. Rüyalar bir başka boyut’ta olmakta demek pek yanlış olmasa gerek, verdiğim örnekte yüksekten düşmemize rağmen ölmüyoruz çünkü o boyutta ölüm yok. Rüyalar çok derin düzeyde uyanıklık bilinç düzeyi ile bağlantılıdırlar aynı zamanda. Rüyalarda başka zamanlara ait olan canlılar ile ilişkiler de gerçekleşmekte. Genelikle bunun farkında olmayız. Hele hele bugünlerde rüyalardaki ilişki çok artmıştır. Durumu her zaman negatif olarak algılamamak gerekir, aynı zamanda öğretim amaçlıdır. Özellikle ilişkiye geçenler Aghartalılar ise ki Aghartalılar dünya küresinin içinde yaşayan insan ırkıdır. İnsan rüyalarda alınıp eğitimden geçirilmekte, edinilen deneyimler yeri geldiğinde kullanılmak üzere depolanmaktadır. Dünya, düşük seviye ve yüksek seviye olarak ikiye ayrılmakta. Tahmin edeceğiniz gibi düşük seviyede, Dünyanın dış yüzeyinde yaşanlar yani bizler, yüksek seviyede, yer küresinin içinde yaşayan Aghartalılar bulunmakta. Aghartalılar teknolojik açıdan bizlerden ileri, oldukça iri, uzun boylu insanlardır. Zaman zaman Dünya işlerine karışmaktadırlar da, Kurtuluş Savaşında İngilizlerin anlattıkları gibi “Dev gibi insanlar dev gibi atların üstünde belirdiler ve bizleri yerle bir ettiler”. 

Zeta(aşağıda bahsedilecek), resmi devletler ve bizi yöneten insan olmayan kitle (illuminati) çok iyi iş başarıp dünya insanına, ziyaretçilere karşı korku ve inançsızlık aşılamışlardır. Kitlelerin beyni yıkanarak, kendi deneyimlerini ve Dünya içi ve dışında bulunan kardeş insan ırklarının varlıklarına karşı duyarsız ve inkarcı kılınmışlardır. Bundan dolayıdır ki yararlı ve yararlı olmayan ziyaretçiler bireysel insanları ve küçük toplulukları seçip haberleşme yolunu seçmişlerdir. (yararlı olmayanlar, kolaylıkla kandırılabilecek bireyleri seçmekteler. Kandırma Keylonta kodları kullanırak yapılmakta). Sonuç olarak bizler en doğal hakkımız olan Ziyaretçileri tanıyıp Onlar ile karşılaşmaya kitlesel olarak hazırlanamadık. Bu tür ilişkiden bizlerin kazanacağı çok şey var. Bu kadar hastalığın olmadığı, aramızda savaşın olmadığı, yüksek teknolojinin kullanımı ile refah ve uzun yaşamı düşünün.   
İki çeşit zaman kapısından söz edilmekte;
Zaman Portal Sistemi; İçinde bulunduğumuz 3 Boyut’lu zaman frekansı sisteminde, Boyut’lar arasında oluşan kapılar sistemi. Aynı ‘Yoğunluk’ (zaman dilimi) içindeki zamanlara geçişi sağlayan kapılar. Bizim Evrende 5 Yoğunluk, her bir yoğunluk ta 3 Boyut bulunmakta. Bizler 1. Yoğunluk’ta 3. Boyut’ta bulunmaktayız. 4230 yılında 3. Boyut’u bitirip 4. Boyut’a geçeceğiz. Böylelikle 1. Yoğunluk’u tamamlayıp 2. Yoğunluk’a geçmiş olacağız.   
Boyutsal Kilit Sistemi; Bu kapı sistemi ise Yoğunluk’lar arasında hareket etmek için kullanılmakta. Oysa Zaman Portal Sistemi sadece Boyutlar arasında kullanılmataydı. 
Voyager adlı kitapta belirtilen Ziyaretçilere kabaca göz atalım;
Zeta Reticuli : (Küçük Grey’ler)







Zeta’ların ruhsal açıdan gelişime olanakları yoktur. Bu yüzden diğer ırklarla kardeşce bir bağlantı kurma ihtimali olamamaktadır. Onlarda bizler gibi evrimleşme safasındalar. Zetalar bizimle birlikte vede fiziksel formda yaşamaktalar, sen ve ben gibi aramızdalar ama orijinali bizim gezegenimize ait olmamakta, Yıldız Zaman Kapılar’ının bilgisine hakim oldularından 3. Boyut’un başka zamanına ait olan gezegenden gelmekteler. Sürüngen Draco adı altında olan başka yaratıklarla birlikte, büyük devletlerle anlaşma yaparak ‘Kaçırılma’ denilen eylemlerin sorumlusudurlar. Dünya insanına yararlı varlıklar değildir. Soyları kurumaya yüz tutmuş bir ırk olmalarından dolayı insan ırkı ile birleşip soylarının devamını sürdürme peşindeler. Hali hazırda bunu gerçekleştirdikleri biliniyor, yani Zeta Reticuli – İnsan (homosapien) soyu türetilmiştir. Şu anda yeni tür varlık Dünya atmosferine uyum sorunu nedeni ile Dünyada bulunmamakta. Bashar isimli varlıklar bu yeni türdendir, medyumlar vasıtası ile bizlere yardım etmekteler. Nede olsa yarı yarıya Dünya insanı, Beyni Zeta kalbi insanmış. Bizlerden 300 yıl sonraki zaman diliminde Düyaya benzeyen başka bir gezegende yaşamaktalar. 
Zeta canlı türü çok değişik formlarda var olmaktalar. Yukarıda görülenler sadece bir kaç örneği. Sürüngen, Sinek/Örümcek şeklinde olanlarıda var. Yalınız küçük olanlar Dünya atmosferine girebilmekteler. Türler hep Gen mühendisliği ile yaratılmışlar. Boyutsal Kilit Sistemi bilgisine çok azda olsa hakim olduklarından dolayı 3. Boyut’un biraz dışında ‘görüntülerini tutarak’ görünmez olabilmekteler. Zetalar bitişik Boyut’larda da belirirler, hologram tekniğini de hakimdirler.
Zetalar bedenin bio-enerjik yapısından olan, duygusal enerjisinden yoksullardır. Dolayısı ile tam olarak ‘Değişme tekniği’ni kullanamamaktalar. Fiziksel olarak şekilden şekile girmeği yapabilmelerine rağmen, uygulama aslında onların biyolojik yapısını çok yıpratmakta, dolayısı ile daha çok başka bir frekans  tekniği olan ‘Frakans Karıştırma’ yı kullanmaktalar. Kendilerini görenlerin beyin frakanslarını bozup, görünmez oluyorlar.  
Iyi bir haber, Zetaların tümü Dünyadan sürülmüşlerdir. Artık Yeraltında Zeta bulunmamakta.
Aethien :


Uzun iskelet gibi, ‘Peygember Devesi’ görünümlü insanlığa faydalı yaratıklar. Genellikle Öğretmen görevini üstlenmişlerdir. Boyları 3,5 metreye varır. Dünya İnsanlarının yanısıra, Zetalara ve diğer Boyut’lardaki ırklarada yardımcı olurlar. 3. Boyuta ve paralel Dünyalara ait değiller, Yaşadıkları Evren, Boyut’lar arasında bulunmakta ve Yıldız Geçit Kapılarını kullanarak Dünyaya ulaşmaktalar. Zetalara göre daha üstün teknolojileri vardır. Her zaman birlik için, kardeşlik için çalışırlar. Zetaların bazı türlerini iyileştirip adam ettikleri bilinir.

Rhanthunkeana : (Ranthia)
(Resim bulamadığım için bulana kadar resimsiz idare edeceğiz.)
Ranthia’lar da 3. Boyut’a ait yaratıklardır. Çok uzak yıldız sistemlerinden gelmekteler. Yıldız Geçit Kapılarının bilgisine tam sahiptirler. Ekinler üzerinde oluşan geometrik şekilleri yapanlardır. İnsanoğlunun Dünyada var oluşundan bu yana Dünyaya gelip Dünya işleri ile ilgilenmekteler. İnsanlığa yararlı varlıklardır. İç ve dış kötü güçlere karşı insanlığa ve Dünyaya gardiyanlık yapmışlardır. Zetalar gibi Onlar da görünmez olabilmekteler ama madde gibi yoğun değiller, bizler gibi bedenleri yok, istediklerinde bedenleşebilmelerinin yanısıra ayrıca hologram teknolojisine de hakimler. Hologramı kullanmak daha az enerji sarfına neden olmakta,  genellikle ışık formunda oluşurlar. Su gibi, değişik formlara bürünebilmekteler.
Yukarıda sayılanların dışında Dünya işlerine karışan başka varlıklar da var, daha ileriki yazılarımda yeri geldikçe değineceğim.
Altta “Meleklere özgü gerçekler’ adlı kitaptan alınmış insan ırkları yer almakta. Irklar ‘Gardiyan Melekleri Konsey’ üyeleridirler aynı zamanda.
Sol kısım, yukarıdan aşağıya;
- Zionite ‘Arion’: Altın soyundan gelen (İnsanın Yardılışı başlıklı yazıya bakınız) , insan-Aethien-Zephelium karışımı Balık Adam.
- Turanism-1Azara’: Zümrüt - Altın soyu karışımı, orijinal Taran melek insan ırkı. (İlginç, Turanism, insan ırkını yaratmak için kurulan projelerden biri, 3 projede 3 değişik insan yaratılmıştır, umarım zamanım olurda bu konuları da Türkçeleştiririm.)
- Zeta-Reticuli Grey ‘Amera’ : Zümrüt – Altın Soyu (geliştirilerek devamlı yapılan biolojik yapıyı yenileme çalışmaları ile ortaya çıkmış Orionlı Zeta, bilindiği gibi Zetanın çok çeşiti var.)
Orta kısım, yukarıdan aşağıya;
- Anuhazi Büyüğü : Zümrüt Soyu. (‘Sirian Beyaz’ Lyran-Sirian-Elohei Yüksek Konseyinin üyesi)
- İnsan-Zionite karışımı ‘Jonathan’ : Zümrüt – Altın Soyu (Ur din adamı, Dünyanın iç küresinde)
Sağ kısım, yukarıdan aşağıya;  
- Aethien : Altın Soyu (Peygember Devesi şeklinde, Pagasus sistemi)
- Queventelliur : Zümrüt – Altın Soyu (Dünyanın iç küresi, maymun-insan karışımı. (Big Foot)
- Arcturian ‘Dralov’ : Ametis  - Altın Soyu (hem karada hem suda yaşayan ‘yüzer-gezer’  İnsan)
- Rhanthunkeana ‘Suehenatunaz: Altın Soyu (Lyralı ‘Kristal varlıklar- Procyon yıldızı Kuş İnsanlar’ karışımı.)

Çeviren Naci Gülşan

6 Ağustos 2012

2012

2012 de ne olacağı yıllarca zihnimizi meşkül etti durdu. Hali hazırda yarısından fazlasını yaşadığımız 2012 yılında neler olacak? Mayaların öngördüğü bir son olma ihtimaline rağmen aslında 2012 bir  başlangıçtır. Bu güne kadar görülmemiş çok büyük bir değişme gerçekleşecek, bir dönüşüm olacak. Bu süreç 2000-2017 zaman aralığı içinde gerçekleşecek. Bizden önceki nesilin görmediği bir değişim. İnsanlık tarihinde olacak büyük bir devrim. Dünya dışı varlıkları ile ilk temas 2012 - 2017 arasıda olacağı söylenmekte, eğer Dünya yaiamı olduğu gibi devam ederse, bundan sonraki 200 yıl içinde Evrende yaşayan diğer varlıklar yaşamımızın bir parçası olacaklar. Dünya İnsanı Evrende gerçek yerini alacak.   
Güneş sistemindeki gezegenler sadece birbirleri etrafında dönmekle kalmayıp aynı zamanda ileriye doğru gitmekteler, bu gidiş spiral bir yol izleyerek olmakta. İki boyutlu baktığımızda durumu düz bir çizgi üzerinde çizginin altına ve üstüne doğru hareket eden dalga boyu olarak görürüz. Düz çizgi evrenin merkezi, şu anda bu merkeze yaklaşmaktayız. Dolayısı ile enejimiz artmakta. Her şeyi değiştirecek olan da bu enerji. Peki bu nasıl olacak? Olay ‘Yıldız Geçiti kapılar’ının açılması ile ilgili. Yıldız geçitleri bir nevi koridordurlar. Bu koridorlar doğal olup, açılma da bir doğal döngüdür. Bir önceki açılım M.Ö. 22.346 da olmuştur. Yıldız Geçit Kapıları 200 yıl açık kalacaklar.
Yıllardan beri hep Guru’lardan duyduğumuz, Altın Çağ ‘ın çok yaklaştığı, hemen köşede olduğu yönünde oldu. Gerçeği bizlere bu şekilde sade, kendi egolarından kurtulup sanki bu çağı onlar getiriyormuş gibi göstermeden anlatmalarını çok arzulardım. Geçenlerde oldukça genç olan Guru Nityanandayı dinledim, malesef O da aynı şeyi yaptı, pek yakında kitleler halinde insanları aydınlatacağını söyledi. Halbuki bu doğal olarak olacak. 
Ashayana Deane hanım mekanizmanın şöyle çalışacağını açıklıyor;  Şu anda Dünya içinde olduğu 1.‘Yoğunluk’ 3. ‘Boyut’ tan, 2.‘yoğunluk’ a yükselerek  Tara  gezegeni ile birleşecek. Dünya Tara gezegeninin başına gelen bir felaketten sonra, Tara’nın enerjisinin bir alt Yoğunluk’a uzay tozu olarak düşen parçasından oluşmuştur. Daha sonra Dünya tekrar olduğu zamana geri dönecektir. Yani zaman içinde ileriye doğru bir sıçrama olacak. Buna ‘Yükseliş’ denmekte.  ‘Yükseliş”  bir üstteki Yoğunluğa, Yıldız Geçit Kapıları (Koridorlardan)kullanılarak gerçekleştirilmekte. Sıçrama 2012-2017 yıllarından 7549 yılına yapılacak (Tara’nın şimdiki zaman dilimi), bazılarımız kabaca 5.500 yılı yaşamadan, bir çırpıda geçip evrimleşecek.  İçinde bulunduğumuz Yükseliş döneminde Doğal olarak yeryüzünde bulunan 12 Yıldız Geçit Kapı’larının kullanılması planlanmaktaydı. Malasef sözü geçen kapılar 2003’te İnsana zararlı varlıkların kontroluna geçti. Bunun anlamı artık insanlık bu koridorları kendi planları doğrultusunda kullanamayacak. Durum sanki Yükseliş’in olmayacağı sonucunu doğurmakta, çıkmamış candan ümit kesilmez sözünü doğrularcasına Gardiyan Melekleri tarafından yer altında bulunan çok eski 5 tane olan Yıldız Geçit Kapılarının aktif edileceği müjdesi verildi. Doğal olarak işkal altındaki 12 kapının açılıp açılamıyacağı ve bu kapılar kimler tarafından kullanılacağı sorusu akla gelmekte. Evet onlar da açılacakmış. Bu 12 kapı malasef Karadelik sistemlerine açılacak, yani kapılardan öteye geçenler bir nevi BESİN olacaklar. Kapılar kayan/düşen sistemlerini bir süre daha idare ettirecek enerji sağlayacak onlara.
Kapıların açılması, enerjilerin artması kargaşaya açık davet çıkarmakta, gelen enerji ve açılan kapılar, yaşam enerjilerini yitirmekte olan canlılar tarafından sistemlerini ayakta tutmak için vazgeçilmez bir ziyafet sofrası olarak görülmekte. Zaten binlerce yıldan beri bunu bekleyip durumu nasıl kendi amaçları doğrultusunda kullanabilecekleri  konusunda çalışmaktaydılar. Şu anda, oldukça büyük ölçekli bir ‘Refah’ savaşı sürmekte. Bu sofradan her kez, en fazla ne kadar alırım savaşını vermekte, gerçekten uzayda savaş yaşanmakta. Bizlerden çok ileri olan teknolojilerini kullanarak bizleri binlerce yıl (en az 13.000) köle ettikleri yetmez gibi, Kutupları değiştirerek felakete yol açıp insan varlığının tamamına yakınını yeryüzünden sileceklerdi. Tabi ki bu Gardiyan Melekleri tarafından engellendi.  Kanımca Maya’lar bu durumu bilmekteydiler ve onun içindir ki takvimlerini sonlandırdılar. İtiraf etmeliyim, 1yıl öncesi benimde eylimim bu yöndeydi.  Eklemeden geçemeyeceğim, Güneşte olan değişiklikler Dünyamızın sonuna yaklaştığına dair deliller vermekte, Güneşsiz bir yaşam düşünülemeyeceği için Gardiyan Dostlarımızın öngörüsü 2976 yılından önce Yeryüzününü mutlaka terk etmek gerektiği yönünde. Fakat yine karamsar olmamakta yarar var, 2012 de olacak, dost olmayan güçlerin gerçekleştirecekleri felaket nasıl önlendi ise 2976 da olacak olan Dünyanın sonu da önlenebilir. Fakat Güneş Sistemimizin hatta Galaksimizin tam anlamı ile doğal anlamda çalışmadığından bahsedilmekte bundan dolayı ki bizler dünyaya takılıp kalmaktayız. Başka bir değişle belirli bir süre yaşadıktan sonra bir üst basamağa yükselmek yerine, burada ölmekteyiz. Bu durum doğal olan bir süreç değil. Buraya kilitlenmiş, hapsedilmiş durumdayız, enazından bu durum son 13.000 yıldan bu yana böyle.  
Kısacası 2012 de ölmeden bedenimizin içinde Aydınlanmayı yaşayacağız. Bu durum 2 sarmallı olan DNAlarımızın sarmallarının sayısı arttırılarak olacak zira insan DNA’sının orijinali 12 sarmallı imiş. Düşman güçlerinin malesef azimli çalışmaları ile sarmallarımız 2’ye düşürülüp köle haline getirilmişiz. Bakınız İluminati bizleri nasıl köle gibi yönetmekte ve bakınız bizler bunun için neler yapabilmekteyiz, koca bir HİÇ.

Yazı genelde Keylontic Öğretisinden esinlenerek Naci Gülşan tarafından yazılmıştır.

3 Ağustos 2012

Evren Bilgisini İçeren Diskler


Saklı bilgiler metal veya başka tür plakalara veya özel bazı malzemelere yazılıp binlece yıldan beri saklandıklarını hep duymaktayız. Bu rivayet değil gerçektir. Tapınaklarda, kutsal yerlerde yüzbinlerce sayfadan oluşan bilgi gerek yazıya dökülmüş halde gereksede sembollerden oluşmuş halde saklanmakta. Yanlış ellere düşen bilgi sadece kendi çıkarlarına hizmet eden canlılar tarafından yaşayan diğer canlılara karşı kullanılmakta. Bilgi herşeydir, refahtır, gelişmedir, hakimiyettir. Bakınız günümüzde, yeryüzünde modern bilme sahip olan ırklara, refah ve bolluk içinde yaşamktalar. Dünyanın diğer bölgelerine hakimler. Daha cok dallanıp budaklanmadan asıl konuya geçmek istiyorum.
Evrenin bilgisini kapasadığı ileri sürülen CDT Plakalarından bahsedeceğim. Tam adı Cloister-Dora-Teura Plates Libraries(kapalı -Dora-Teura plakalar kütüpanesi). 12 adet olan bu plakalar Atlantis öncesi Holografik disk kayıtlarından oluşur. Metalik gümüş rengindeki Plakalar M.Ö. 246.000 yılında imal edilmiş. Kayıtlar fiziksel şifreli elektomanyatik hologram halindedir. CDT disk aktif edildiğinde diskin içindeki bilgi üç boyutlu halde diskin belirlediği alan içinde canlanmakta.
Plakalar “2. Yoğunluk”ta olan gezegen Sirius B ye ait olan “striated-selenit-quartz” (yivli  selenik kuvars) dan yapılıp dünyada bulunan gümüşün bir tür geliştirilmiş hali ile kaplanmıştır. Azurite veya Eieyani Konseyinden Ur veya Maharaji Sirianlı-Mavi-İnsan soyundan olan din adamları tarafından yapılmıştır. Plakalar Urtite İnsan ırkına, hali hazırda kurulmuş olan “Zümrüt birlikte evrimleşme antlaşma” konseyine  kabul edilme nedeni ile Urtite İnsan ırkını onurlandırmak için verilmiştir.  Genelde CDT Plakaları içinde bulunduğumuz 15 boyutaki ırklara, temel insan ırkı olan 3 ana insan ırkı tarafından (Zümrüt Soyu Elohei-Elohim,  Altın Soyu Seraphei-Seraphim , Ametist Soyu Bra-ha-Rama) armağan edilmiştir.
CDT plakalarında ciltlerce şifrelenmiş fiziksel ve ruhsal evrimleşme ile ilgili ileri düzeyde öğretiler bulunmakta. CDT deki öğretiler bu matrixte ilk yaşam tohumlarının atıldığı günümüzden 950 Milyar yıl öncesinden başlıyarak günümüze kadar olan tüm evrim tarihini kapsamaktadır.  Zaman kavramı doğada eşzamanlıdır; geçmiş-şimdi-gelecek, çok katlı hallerde,evrimin olabilecek olası oluşumununu da içeren,  içten ilişkili döngüler halinde vardır. CDT Plakaları insanın,  içinde bulunduğumuz zamanın boyutlarının, ırklarının, galasilerin şimdiki-zamanda özgür iradenin değişik kullanılmasından dolayı değişecek olan olası gelecek- zamanların da çoğunu kapsamaktadır.  Şimdiki zaman sürecinde kullanacağımız Özgür iradenin hangi yönde kullanılacağı, geleceği sabit durumdan çıkarıp kullanım şekline bağlı olarak değiştirmekte, şekillenmekte. Karmayı özgür iradeyi kullanarak bir ölçüde değiştirmek mümkün. İnanması biraz güç ama CDT plakaları bu olasılıkların birçoğunu da kapsamakta.
CDT Plakalarının bize şu anda ne yararı olmakta, onlardan nasıl yararlanabiliriz. CDT Plakaları temel ırkların nasıl yaratıldıklarına, Evrensel Birleşik Alan Fiziğine, Birlik Bilincine, ruh halimize, Gizli ruhsal bilim olan “Yükseliş - Merkaba” eğitimine dair ucsuz bucaksız bilgi içermektedir. Dahası Dünyadaki , Galasideki ve Evrendeki “Yıldız Geçiti Kapılarının” mekanizmalarını, “DNA”, “biolojik yenilenme” ve “Kathara şifa” sağlık sistemlerinin bilgilerini içermekte. Bu Ustaların öğretileri, Dünya İnsanına görevini layiki ile yerine getirsin diye verilmiştir. Dünya insanın görevide Evrensel Tapınak Yapısının bekçisi ve gardiyanı olmaktır.
CDT Plakaları Urtites insan ırkına verildğinden bu yana (M.Ö. 246,000) Dünya İnsanının evriminde çok önemli rol oynamıştır.  İlk çeviri CDT Plakaların veriliği zaman Urtite insan ırkı tarafından yapılan yazılı kitaplardan oluşur. Kitabın adı ise “Maharata”. Bu kitap 500.000 sayfa ve 590 bölümden oluşur. Maharata “2. Yoğunluk” ta bulunan Taran medeniyetinde sık kullanılan bir kumaş-kağıt karışımından olan malzemeye el yazısı ile yazılmış yazı dilide “Anuhazi dil”i ile yazılmış (Anuhazi “4. Yoğun” lukta bulunan Zümrüt soyundan olan Elohei-Elohim-Anuhazi (kedi insan)temel insan soyu tarafından kullanılan, ilk konuşulan-yazılan dildir. Bizim zaman matriximize mevcut olan bütün diller bu dilden türetilmiştir. Yanlız kitabı Hintlilerin Maharabarata kitabı ile karıştırmamak gerekir, Hintlilerin kitabı Maharata nın çok az bir bölümünü içerir. CDT Plakalarının tamamının gün ışığına çıkarıldığına dair hiç bir bilgiye raslayamadım. Değişik zamanlarda kısım kısım çevrilmiştir, Örnek olarak M.Ö. 10 yüzyılda çevrilmiş İncil’in kayıp kitapları.
12 tane olan CDT Plakaları M.Ö. 246.000 yılından M.Ö. 208.216 yılına kadar Urtite insan ırkının gözetiminde yeryüzünde saklandı. M.Ö. 208.216 da kutupların değişmesi  ile oluşan felakette Urtite insan ırkı katledildi, 12tane olan CDT Plakaların 10 tanesi Sirius B gezegenine ait olan Azurite insan ırkı tarafından alınıp “Azurite Evrensel Tapınak Güvenlik Ekibi”nin gözetimi altına alındı. Bu arada Disklerin2 tanesi çalındı. Daha sonar çalınan CDT Diskleri bulunmuştur.
CDT Plakaları (diskleri) sadece içerdiği pratik bilgilerden dolay dünya dışı, yıldızlar arası ırklar tarafından gıbta edilip ele geçirilmek istenmiyor,  CDT diskleri aynı zamanda 12 ana “Yıldız Geçit Kapıları” nın nasıl açılabileceğine dair bilgi içermektedirler.  Bu durum birçok insan ve insan olmayan ırkın iştahını kabartmakta. Bahsedilen 12 CDT plakalarla ilintili olan daha büyük 12 Gümüş Diskler bulunmakta, bu büyük disklere “Mühürlü Zırhlar” denmekte ve bunlar da CDT plakaları ile aynı zamanda yapılmışlardır. Dünya yaşayan bir canlı organizmadır, kendine has bir ‘çekirdek enerji’si olmaktadır, bu bağlamda, Dünyaya ait olan organik ‘çekirdek enerji sistem’i içinde değişik karekterlerde enerjiler bulunmakta, bunlardan bir kaçı; “Yıldız Geçiti Kapıları”, “Enerji akış yolları-Ley Lines”, “Değişik amaclı kullanılan kapılar-Portals”, “Girdap enerjiler-Vortex”…….. İşte, “ Mühürlü Zırh disk”leri de, 1. boyuttan 12. boyuta kadar olan Yıldız Geçiş Kapılarının nasıl açılacağının bilgisini içermektedir.  Yeryüzünde olan Yıldız Geçit Kapıları 12 tanedir. Mühürlü Zırhların aktif edilebilmesi için de 12 CDT Plakalarına ihtiyaç vardır. 12 Yıldız Kapısı sırası ile;  1 den 6 ya kadar olan kapılar, 1. ve 2. ‘Yoğunluk’ ğa açılmakta, buda 1. ve 6. Boyutlara karşılık gelmekte.   7. Kapı Arcturus’ a, 8. Kapı Mintaka-Orion’a, 9. Kapı da Mirach-Andromeda sistemlerine açılmaktadır. 10., 11., 12. kapılar ise madde öncesi durumun yaşandığı “4. Yoğunluk ” a açılmakta, bu var oluş alanı “Sıvı Işık Kutsal Alan” olarak adlandırılmakta. Sırası ilebu alanlar 10. Boyut Vega’da, 11. Boyut Aveyon’da, 12. Boyut Aramatena’da,  genel olarak hepsi Lyran Takınyıldız’ında bulunmaktadırlar.  Görüldüğü üzere kapılar Boyutan boyuta geçmeyi sağlamakla kalmayıp, aşağı boyutlardan yukarıya yükselişi de sağlamaktalar. Bu yükseliş kapıların doğal açılması ile belirli zamanlarda kendi kendine gerçekleşmektedir. Yani bedeni terk etmeden aydınlama, veya islami deyimle Erme gerçekleşir. 2000 ile 2017 tarihlerinde bu açılış gerçekleşecektir, onun için şu an yaşayan herkez bu olaya tanık olacaktır. Bahsettiğim 12 Yıldız Geçit Kapıları doğal olup bildiğim kadarı ile bizim içinde bulunduğumuz 15 boyut içinde kapıların nasıl yapıldığını ve kimler tarafından yapıldığını hiç kimse bilmemekte.  Hatta çatlaklar oluştuğundan dolayı bazı güçlüklerin yaşandığından ve tamirlerinin yapılamayacağından bahsedilmekte.  

Bunun yanı sıra 50 den fazla insan yapımı kapılardan bahsedilmekte, tabiki bu kapılar Yıldız geçidi Kapıları olmayıp diğer kapılara geçiş veya başka amaçlı kullanılmaktadır, örnek gerekirse, yapma kapılar kullanılarak gelecek olasılıklarınını görme aygıtları yapılmakta,  bunun adına da Ayna denmekte, 2000’in başlarında bu teknikler rafa kaldırıldığı biliniyor ama yakında tekrar su yüzüne çıkarılır söylentileri hakim. Tabi bu teknolojiler Dünya dışı teknolojileri olup Dünya İnsan’nına verilmiştir.


Voyagers adlı kitaptan alınmıştır.
Çeviren Naci Gülşan 

İnsanın Yaratılışı


Biraz hafızamızı zorlar isek, Evrende Trilyonlarca galaxinin olduğunu, sadece Samanyolunda 104 Milyar Güneş’in var olduğunu, 200 ile 400 Milyar yıldızın ve bir o kadar gezegen vede bu gezegenlerden tahmini olarak 10 Milyarı yaşanabilir olduğunu,  çapının da 100 ile 120 Milyar ışık yılı olduğunu hatırlıyacağız. Bu da bize dünya dışında başka yaratıkların yaşama ihtimalinin ne kadar yüksek olduğunu göstermekte. Yanlız olduğumuzu düşünmek veya savunmak akıla aykırı olmakla kalmayıp kendi dünya insanı ırkımızın gelişmesinin önünü tıkamakta.  Birçoğumuzun bildiği üzere insan sadece yeryüzünde bulunmamakta. Evrenin %40 insandan oluşmaktadır. 
 İnsan ırkının yaratılışına bir göz atalım; Önce kavramları kendilerini “Gardiyan Melekleri” olarak adlandıran dünya insanına yardım eden dünya dışı insan topluluklarından oluşmuş konseyin öğretisi  ile tanımlayalım.
YUNASAİ
Bütün oluşumun ve sadece tek olan ölümsüz bilincin merkez noktası.  Aynı zamanda, Yüce Ruh, İlk Kaynak veya Tanrı olarak ta adlandırılmakta. Klasik olarak hepimizin bildiği üzere Ondan başka olmayan, sadece bir olan ilk yaratıcı.     

YANALAR

Ölümsüz ortak bilinç, Tanrı (Yunasai) tarafından tasarlanmış, 3 Temel ses alanı oluşturdu. Bizim 15 boyut olan zaman matrix’in ötesinde olan Khundaray  denilen eneji matrix’inden, içinde bulunduğumuz zaman matrixsimizin “bilinçli yaşam” alanı ekildi. Şu anda içinde bulunduğumuz yaşam dalgası 950 Milyon yıl önce ekildi. (belki bu zaman matrixinde daha öncede bilinçli veya bilinçsiz yaşam vardı?).
Üç Temel Ses alanlarına; Khundaray, Enerji Matrixsi, Gökkuşağı ışını da denmekte.  Bu alanlar bilinçli enerji alanlarıdır. Tanrının yaradılış sahnesinde ilk belirmesi.  Üç Temel Ses alanı aktif olmayan, uyuyan vabrosyon öncesi durumu olarak tarif edilir. ‘Kee-Ra-ShA ‘ana yaşam- gücü akımları (sesleri) da bu alandan ortaya çıkmakta.
 Tanrının bir sonra kendini ifade etme şekli ise ‘İlk Işık Alanları’ ile olmuştur, durum Tanrının yaradılış merdivenlerinde bir basamak daha aşağıya inmesi gibi düşünülebilinir. Işık alanları ses alanlarına nazaran daha yoğun frakanslardan oluşur. Daha maddeseldir. Daha somuttur.

Üçlü - Yaşamın temel enerji bileşimi;

Grandeyanas – Yanaların ilk ana ses alanı, boşluk hali (Eckatic Level) Tanrı’nın ilk bireyselleşmiş enerji  matrix’i. Aynı zamanda Zümrüt Sınıfı Yana veya Mavi Alev Yana olarak ta adlandırılır. 

Wachayanas – Yanaların ikinci ses alanı. Kutuplaşma (polarite) hali (Polaric Level) Tanrı’nın ikici bireyselleşmiş enerji  matrix’i. Aynı zamanda Altın Sınıfı Yana veya Altın Alev Yana (Altın renkli)olarak ta adlandırılır. 

Ramyanas - Yanaların üçüncü ses alanı. Üçlü hali (Triadic Level) Tanrı’nın üçüncü bireyselleşmiş enerji  matrix’i. Aynı zamanda Ametist Sınıfı Yana veya Menekşe Alev Yana (Menekşe, Mor renkli)olarak ta adlandırılır.

 
 TEMEL IRKLAR 

Bilincin 3 ölümsüz varlıkları, YANASAİ yinin isteği (yansıması, projesi) ile 13cüncü, 14düncü ve 15şinci boyutlarda, 3 ana (öz) ışık alanını oluşturdu-Kee-Ra­-ShA.

“Kee-Ra-ShA” noktası bilincin” 5. Yoğunluk” ta  ışık radyosyonu olarak yaratılışa giriş noktasıdır. Bu üçlü ışık aynı zamanda Rishi, Solar Rishi, Fiziksel olmayan (madde öncesi) veya genel olarak bilincin 3 yaratıcı ırkı veya Bilincin Evrensel Ailesi veya da Evrensel Üçlü olarak adlandırılır. Hatırlarsak, Vedik bilminde de bu üçlü Brahma, Siva ve Visnu olarak adlandırılmakta.  

 
İLK YARATILAN İNSANLAR 

Zümrüt Soyu Elohei-Elohim:  Bilinç kaynağı’nın ilk ışığının yaradılışa girişi Mavi alev enerji alanından yansıtıldı. 950 Milyon yıl önce Anuhazi – (kedi cinsinden- insan, Elohei – Elohim seçilmiş kurucu ırk) yaratıldı (ekildi). Nerede oldu; 4. Yoğunluk’ ta 12. Boyuta, madde öncesi gezegen Lyra-Aramatena’da  12. Yıldız geçit kapısı kullanılarak yaratıldı. ( ‘Gardiyan Melek’lerinin kullandığı ekildi ibaresinin yerine yaratıldı ibaresini kullanacağım). Zümrüt soyuna Yanalar, içinde bulunduğumuz zaman matrix’in ana koruyucucu görevini vermiştir, asıl insan yaradılışının en önemli sebebi de budur.  

Altın Soyu Seraphei-Seraphim :  Bilinç kaynağı’nın ikinci ışığının yaradılışa girişi Altın alev enerji alanından yansıtıldı. 950 Milyon yıl önce Cerez  – (Kuş cinsinden- insan, “Böcekçil-Sürüngen-Dinozor” gibi, seçilmiş kurucu ırk) yaratıldı. Nerede oldu; 4. Yoğunluk’ ta 10. Boyuta, madde öncesi gezegen Lyra-Vega’da  10. Yıldız geçit kapısı kullanılarak yaratıldı. Altın Soyu, Matrixsimizin 2. Gardiyanları olarak atandı.  

Ametist Soyu Bra-ha-Rama :  Bilinç kaynağı’nın üçüncü ışığının yaradılışa girişi Menekşe alev enerji alanından yansıtıldı. 950 Milyon yıl önce Inyu Cetacean   (Balina İnsan-suda yaşayan Yunus balıkları, kanatlı At ‘Pegasus’, uçan-At-Geyik  cinsinden- insan, suya ait Maymun Bra-ha-Rama seçilmiş kurucu ırk) yaratıldı. Nerede oldu; 4. Yoğunluk’ta 11. Boyuta, madde öncesi gezegen Lyra-Aveyon’da  11. Yıldız geçit kapısı kullanılarak yaratıldı. Ametis soyuna Yanalar içinde bulunduğumuz zaman matrixin Altın soyu gibi Ametist soyunada ikinci koruyucu görevi vermiştir. 

İki temel insan soyu sonra yaratılacak olan “Eieyani Soyu ve Oraphim-Turaneusiam-Melek” İnsan soyunun ana kurucuları (tohumları,) sonraki ana soy olan Ametist katkı sağlayan ikincil soy olacaktır.

Doğal olarak bu ilk yaratılan 3 ana insan soyu tüm sonra gelecek olan insan soylarına temel (tohum) oluşturmakta ve “interdimentional association of free worlds”,” Azurite universal templar security team” , “Gardiyan Alliance”  ve “Emerald Covenant Co-Evolution Agreement” larına taraftardırlar, üyedirler. Bu konseyler Evrenin birlik ve beraberliği için kurulmuş olup barışı amaçlamaktadırlar.  

İnsanın yaratılışının diğer nedeni de, 15 boyuttan oluşan bu zaman diliminde doğru yoldan çıkmış, birlik bilincine hizmet etmeyen,  insan veya insan olmayan ırkların bekçiliğini yapıp ve bu ırkları ıslah etme çabalarında görevlendirilmesidir.  


Not: Bazı terimler anlaşılması zor, uzun ve anlamsız gelebilir. Unutulmaması gereken bu bilgi dünya dışında yaşayan insanlar tarafından direct olarak Ashayana Deane verilmekte ve Ashayane hanım bilgiyi İngilizce diline aktarmakta. Vurgulanması gereken bir başka nokta da, üst Yoğunluk’larda dil pek kullanılmamakta, anlaşma şekli telapati ve semboler ile yapılmakta. Kendinize biraz zaman tanıyıp terimlere alışmak lazım.

Not: Voyagers adlı kitaptan alınmıştır.

Boyutlar


Zaman matrixi 15 Boyuttan oluşur. Bu 15 Boyut her birine 3 Boyut düşmek üzere 5 ‘Yoğunluk’ içinde oluşur. Yukarı düzeylere çıktıkça maddenin yoğunluğu azalır. Alt ‘Yoğunluk’larda maddenin titreşimi yüksek salınımı/dalgalanması azalırken üst boyutlarda mesela 5. ‘Yoğunluk’ta bu tam tersi olmakta. Her bir ‘yoğunluk’ta olan 3 değişik ‘Boyut’ değişik algılama düzeyleridir. Boyutlar 15 şerli olarak düzenlenmekte, çok sayıda 15 şerli boyutların varlığından söz ederken, bunun yanı sıra hatırlamamız gereken  Galaksi'lerin, Evren'lerin vede Cosmos'ların da çok sayıda olduğudur.
5 ‘Yoğunluk’ ve 15 ‘Boyut’un hepsi aynı yerde, aynı boşlukta, birbirinden bağımsız ve birbirine görünmeden mevcuttur.  Bu durum anlaması biraz zor gibi görünse de, her bir ‘Yoğunluk’un mekanizmasının açısı birbirine göre farkılı kılınması ile sağlanmıştır. Yani her Yoğunluk’un atomları veya parçacıkları birbirlerine göre değişik açılarda dönmekte. Sözü gerçen bu sistem içinde evrimleşen bir Gezegenin parçacık ışıma hızı ve dönme hızı giderek artarken yoğunluğu da azalır, böylelikle bir üst ‘Yoğunluk’a geçer.

Fizikçi Nassim Haramein’nin söylediğine kulak verirsek, Evrenin %99.9999 u boşluktan oluşur, (tabiki bu hiç bir şeyin olmadığı bir boşluk değil) dolayısı ile tüm boyut’ların aynı mekanda oluşması için yeteri kadar yer olduğu açık.

Manyetik itme ve çekme güçleri de ‘Yoğunluk’ların birbirinden ayrımasını sağlar.  
1 ‘Yoğunluk’ = 26.556 Yıldan oluşur.
1 ‘Boyut’ ise = 8.852  Yıldan oluşur.
1 ‘Boyut’ 2 eşit sürece (Octav) ayrılır. Evrim, her bir sürecin bir sonraki sürece 45 derecelik bir açısal dönüşümü ile gerçekleşir. Yani bizi, her 90 derecelik dönüş bir sonraki ‘Boyut’a atar.
Şu anda yaşayan Dünya İnsanı 1. ‘Yoğunluk’ ta, 3. ‘Boyut’ un 2. yarısında bulunmaktayız.

Yoğunluk derecesi
Boyut karşılığı
Madde düzeyi, biolojısi
Varlık’ veya Kimlikler
5nci Yoğunluk
13,14,ve 15nci Boyut
Madde öncesinin öncesi, Termo ışık plazma düzeyi
Rishi veya Yüce Varlık kimliği
4düncü Yoğunluk
10,11,ve 12nci Boyut
Madde öncesi, yoğun olmayan sıvı ışık plazma  düzeyi
Avatar veya peygamber Kimlikiği
3cüncü Yoğunluk
7,8,ve 9uncu Boyut
Boşluk maddesi, Silika kökenli bioloji
Ruh ötesi kimliği
2nci Yoğunluk
4,5,ve 6ıncı Boyut
Fiziksel madde, Karbon-Silika kökenli biyoloji.
Ruh kimliği
1nci Yoğunluk
1,2,ve 3üncü Boyut
Yoğun Fiziksel madde kökenli bioloji
İnsan kimliği


Her Yoğunlukta ki ‘Benlik’in fizyolojisi, cisim hali birbirinden farklılık gösteriyor. Benlik diyorum çünkü her yoğunluk oluşan madde Tanrı’ nın bireyselleşmesidir. 1. Yoğunluk’ taki madde Karbon-Kökenlidir, 2. Yoğunluk’ta olanlar da Karbon-Silika-Kökenli olmaktalar.  Mesela 4. Yoğunluk’ta madde Sıvı-Işık halinde iken 5. Yoğunluk’ta ise ‘Bilinç’ daha yaradılışa girmemiş, biyolojik bir forma bürünmemiştir, bundan dolayı ‘madde öncesi’ durum olarak adlandırılırlar. Başka bir tarifi de ‘ilk Işık Alanı’ olarak yapılmakta. 5. Yoğunluk; 1. den 4. ye kadar olan Yoğunluk’lardaki biyolojik formları oluşturan ‘yaratıcı kaynak bilincinin birleşik alanlar’ını barındırır. Sade bir değişle 1 den 4. ‘Yoğunluk’a kadar olan alanlardaki varlıklar 5. Yoğunluk’tan yaratılmakta.

Cisimlenme                       Boyut 1,2, ve 3. te olur veya 1. Yoğunluk ta bulunur
Ruh                                   Boyut 4, 5, ve 6. da olur veya 2. Yoğunluk ta bulunur
Ruh ötesi                           Boyut 7, 8, ve  9. da olur veya 3. Yoğunluk ta bulunur
Peygamber veya Avatar    Boyut 10, 11, ve  12. de olur veya 4. Yoğunluk ta bulunur
Rishi                                  Boyut 13, 14, ve 15. te olur veya 5. Yoğunluk ta bulunur

Bunun yanısıra Dünyanın başka Yoğunluk’lardaki karşılığı olan gezegenler de şöyledir; (Dünya da yaşayan bir varlıktır)

1. Yoğunlukta olana Dünya
2. Yoğunlukta olana Tara
3. Yoğunlukta olana Gaia
4. Yoğunlukta olana Aramatena denir

Not: Aslında ‘Varolma’ idraki, belirlenmiş 3 boyutlu yoğunluk içinde oluşur. Akan zaman ve uzay kavramları ‘Boyutsal Hologram’ olarak adlandırılan mekanizmanın doğası sonucudur. Tanrının ifadesi olan biz insanlar çoğu zaman kendimizi Tanrı’dan kopmuş, ayrı bir varlık gibi deneyimleriz. Aslında bu sadece ve sadece ‘Boyutsal Hologram’ tarafından oluşturulmuş hayalden ibarettir. Tabi bunu anlamak işin bir ucu yaşanılır hale getirmekte öbür ucu.

Keylontic Öğretisinden alıntı.