31 Ocak 2014

Şaman Seromonileri

Şamanların seramonilerindeki davranış ve bürünmüş oldukları kılıkları benim gibi kaçımız merak etmiştir bilmem ama, ben hep nedenleri konusunda uzun uzun düşünmüşümdür. 3. Boyut düşüncesi ile bize çok saçma gelmesine rağmen, sermonilerin öyle uydurma, deli saçmalıkları olmadığını kendi kendime tekrarlayıp durmuşumdur. Hastalıklarımızın ve devranışlarımızın sebeplerinin her zaman şu andaki yaşamımızdan kaynaklanmadığını, birçoğunun kökeninin diğer Boyut ve zamanlara dayandığını uzun yıllar yaptığım uygulamalar sonucunda bizzat yaşayarak farkına vardım (öğrendim). Önce tedavisi güç olan rahatsızlıkların sebeplerinin enerji kökenli olduklarını anladım, sonra bunların birçoğuyla bildiğimiz yöntemler kullanılarak  başedilemeyeceğini anladım. Bakınız aşağıdaki yaptığım çeviride atalarımızın da izlediği yol olan ‘Şamanizm’ de duruma hali hazırda çözüm getirilmiş.

..........
.... Cevap: Genellikle 3. Yoğunluk'taki canlı 4. Boyut'a geçirildiğinde (kaçırıldığında), tekrar 3. Boyut'a dönüş yoktur. Yaşamları 4. Boyut'ta devam eder. Ancak bazı durumlarda geriye yani 3. Boyut'a dönüş olur. Her nekadar 3. Boyut'ta, İnsan hislerinde değişiklik yaratmak, inceleme yapmak veya insanın fiziksel ve etherik vucuduna herhangi bir şey yerleştirmek için ‘tam kopyalama’ yöntemine ihtiyaç olmasada kalıcı sonuçlar istenildiğinde canlıyı 4. Boyut'a götürmek gerekir. 
Soru: Bünyeye yabancı madde yerleştirme veya başka bir değişle eklenti yapma nasıl olacak, vucut 3. Boyutta?
Cevap: Anlatmaya çalıştığımız yönteme moleküllere-ayırma denir. 4. Boyut'un 3. Boyut'a nasıl transfer edildiğini anlatmak ve transferi yapmak çok karmaşıktır. Şu kadarını söyleyebiliriz ki, kopya veya klonlanma yapıldığında klonlananın sadece kendisi değil bütün 4. Boyut gerçekliği de 3. Boyut'a taşınır. Değişime konu olan sadece cisim değil getirilen Boyut'un gerçekliğidir de aynı zamanda.
Soru: Başka bir değişle, 4. Boyut'a giden ve kullanılan sadece Ruhun kalıbı, bundan şablon yapılıp  karbondan oluşan bir kopya yapılmakta, istenen herşey bu kopyaya yüklenmekte ve bu kopya geriye gönderilmekte. Dünya üzerinde hali hazırda yaratılmış olan canlı yeniden düzenlenip değiştirilerek 3. Boyut'a müdahale edilmekte.  
Cevap: Kesinlikle öyle. 4. Boyut'taki yapılan değişikliklerin 3. Boyut'a tam olarak tranfer edilmesine özellikle özen gösterilmeli.
Soru: 4. Boyut'taki yapılan değişikleri etkisiz hale getirmenin veya tamamen söküp atmanın bir yolu var mı?
Cevap: Hayır, değişiklik, yapılan canlının ölümüne sebeb olmadan yapılamaz. Bu arada bunu yapabileceğini söyleyenlere de inanmayın. (ancak 3. Boyut'ta vucuda eklenenler sökülüp atılabilir, 4. Boyut'takiler değil)
.............
Cassiopaenlar yukarıda her nekadar, 4. Boyut'ta vucuda eklenenler sökülüp atılamazlar deseler de, eklenenlerin farkına vararak ve işleylerine izin vermeyerek, faal hale gelmelerini engelleyebiliriz.
Eski Şamanların uygulamalarında, hastalığa sebep olan büyüsel objelerin alınması ve kötü ruhlar tarafından kaçırılmış ruhun aranmasıyla veya işkal edilmiş ruhu işkalciyi kovarak  iyileştirme yapılmaktaydı.
Eliade (yazar) şöyle yazmakta: Bu tür tedaviyi sadece Şamanlar yapabilir. Kötü ruhu  ancak Şaman görüp defedebilir; Ruhun firarını sadece O farkeder ve ancak O yakalayabilir, kendinden geçerek, kaçan ruhu bedene ancak O getirebilir….  Dünyada ve Dünya ötesinde Ruhu ilgilendiren herşey ve ruhun serüveni Şamanın yetki alanındadır. İnsan ruhunun dramasını, kararsızlığını ve güvensizliğini Şaman bilir. Dahası, Şaman tehtit eden güçleri ve bu güçlerin hangi zeminlerde etkin olduklarını bilir. Eğer Şaman tedavisinde kendinden geçiyorsa bilinmeli ki ruhun istismar edilmesi, yabancılaştırlması hastalığın nedenidir.
…..Kötü ruhlarla mücadele tehlikelidir ve Şamanı çok yorar. Kötü ruhu hastadan uzaklaştırmak için genellikle Şaman kötü ruhu önce kendi üstüne alır, bunu yapmakla Şaman hastadan daha çok sıkılıp acı çeker. Sibiryalı Şamanlar üst ve alt Boyut'lara çıkıp inebilirler. Şamanların gücü ve saygınlığı ‘kendinden geçme’ yeteneklerinden gelir. Hastanın ruhunu saran kötü ruhu bulma ve onunla mücadele etme mistik gücünü ‘kendinden geçme’ tekniğinden alır. Kötü ruhla mücadele sadece dua ile defetmekle sınırlı kalmaz, kötü ruhları kendi bünyesine alıp, onları işkal eder, işkence ederek onları defender.  
Bugünkü Şamanizm bozulmuş ve amacını kaybetmiştir. Artık Şamanlar bu tür tehlikeli yolculuklar yapıp düşük Boyutlara inmektenler.


Cassiopaen web sayfasından alıntı.
Çeviren; Naci Gülşan

12 Ocak 2014

Sürüngen ırkın üzerimizdeki hakimiyeti

İnsanoğlunun bugünkü durumu ne kadar güzel özetlenmiş.

Soru: Sizlerin ilişki kurduğu kaynaklardan aldığınız bilgilerden dolayı ‘Özgür iradeyi’ iyi bilmelisiniz. Açıkçası Evrende de Özgür irade geçerli akçe olmalı. Neden içinde bulunduğumuz Boyutta özgür irademizi kullanmamız engelleniyor. Birçok kaynakta, bizlerin dünya dışı varlıklar tarafından kaçırılması kendi rızamız ile, dünyaya gelmeden önce yaptığımız bir çeşit anlaşma sonucu oldu, bu yaşamımızda da aynı şey tekrar söylendiğinde bu sefer inanmamayı seçmemiz tamamen kendi hür irademize dayalı şeçim olmakta (lütfen buna inanmamayı seçelim, kaderci olmayalım), Tabiki aynı şekilde onların bizlere yaptığı da onların hür iradesi sonucu tercihleri olduğundan bahseder. Bu pek inandırıcı gelmiyor bana.  

Cevap : Evren, özgür iradenin hakim olduğu bir Evren olarak yaratıldığı bize söylendi. Özellikle, bütün ruhlara yapmak istedikleri herşeyi yapmalarına izin verildi. Dolayısı ile, bütün ruhlar yapmak istedikleri herşeyi yapma seçimine sahip oldular. İnsanları kaçırıp, bedenlerine birşeyler yerleştiren Graysler veya Sürüngenler, her neyseler , buraya gelip bunları yapmaya hakları var çünkü özgür iradeye dayalı bir Evrendeyiz. Aynı zamanda yaptıklarını aklamak için her şeyi söyleme hakları da var

Bizleri kaçırıp deneyler yapanların söylediklerine inanmamak ta bizim hakkımız, bizim seçimimiz. Özgür irademizden dolayı onların söylediklerine inanıp inanmamak  bizim elimizde. Bir önceki yaşamımızda, bize yaptıklarının kendilerinin doğal hakkı olduğu söylendiğinde buna inanmayı seçmemiz ki böyle olmakta.
Burası özgür iradenin hakim olduğu bir Evren. Fikrimizi değiştirme hakkımız var. Böyle bir hakkımızın olmadığı, hiç başka bir seçeneğimizin olmadığı konusunda bizleri kandırmaya çalışıyorlar. Onlara inanıp inanmamak bizim terciğimiz.

Tabiki daha fazlası var, bizlerin fiziksel istismarı uzun yıllardan beri sürmekte. Fiziksel olarak bizlerden daha güçlüler. Bizlerin hayvanlar ile olan ilişkisi gibi düşünülebilinir. İneklerin, koyunların ve tavukların da özgür iradesi var, fakat bizlerin yaptırım gücü onlardan daha fazla ve onları (ve kendimizi) buna inandırmış durumdayız. Bizim besine ihtiyacımız var, dolayısı ile hayvanları tüketmekteyiz, bu durum hayvanlarında yararına çünkü onların yaşamda olmalarının nedeni de bu diyerek durumu aklamaktayız. Bizlerin hayvanları tükettiği gibi, bizlerden daha yüksek Boyutlarda olanlarda bizleri tüketmekte.
Bizlerin tüketimi, etimiz yenerek değilde, enerjimiz alınarak olmakta. Bazen etimizin yendiği de olmakta. Bizler besin zincirinin bir parçasıyız ama malesef en üst halkası değiliz.

300.000 yıl önce iki güç arasında, ‘kendine hizmet’ eden ile ‘başkalarına hizmet’ eden güçler arasında savaş vardı. Malesef kendine hizmet eden güçler savaşı kazandı. (KH, iyi olamayan, BH ise iyi olan enerjilerdir)
Sürüngen ırk (Reptaliens) 4. Boyutta olup kendine hizmet eden guruba dahillerdir. 3. Boyuta gelebilmekteler ancak sahip oldukları teknoloji ancak kısa bir süre 3. Boyutta kalmalarına olanak vermekte.

4. Boyutta hala teknolojiyi kullanmaktalar, hala metafizik ile uğraşmaktalar. Bizleri control altına aldılar, bedenlerimize ‘çip’ler yerleştirdiler, DNA’larımızle oynayıp kim olduğumuzu ve amacımızı unutturdular.
Sürüngen ırk Graysleri yarattı. Graysler, 4. Boyutta olan ruhsuz robot yaratıklardır. Doğruyu söylemek gerekirse, Graysler sürüngen ırk tarafından 3. Boyuta gönderilmek için yaratıldılar. Daha doğrusu, Sürüngenler kendi varlığının bir kısmını Grayslere yansıttılar, başka bir değişle Sürüngen ırk robot olan Graysleri sadece yönetmekten ziyade fiziksel olarak Grayslerin içindeler, Sonuç olarak Sürüngen ırk bu yolla 3. Boyuta inmiş durumda. (DNA mühendisliğinde çok ileri düzeydeler). Belkide tek bir Sürüngen birey kendini bölerek üç beş Grayse yansıtıp, bir parçasından ziyade tüm olarak 3. Boyuta indi? Bizleri control etmelerinin asıl amacı, bizleri besin olarak kullanmaktır. Genelde enejimizi alırlar, bizim enerjimize ihtiyaçları var. Enejiden oluşan varlıklar olarak 4. Boyutta olduklarından enerji ile beslenmekteler. 4. Boyutta ‘kendine Hizmet’ eden yaratıklar  3. Boyutta üretilen olumsuz enejiler ile beslenir (Kaynak’tan direk eneji almaları mümkün olmadığından), arada sırada 1. ve 2. Boyuttaki canlılar dahi bu yolu seçer (İnsanların hayvanlara olan abartılı, aşırı düşkünlüğü herzaman dikkatimi çekmiştir).

Duygularımız olduğundan Sürüngenlerin amaçlarına uygun kurbanlarız. Duygularımız enerji üretir. Bundan dolayıdır ki Graysler bizlerin sevgileri, nefretleri ve korkuları ile yakından ilgilenirler. Bizi control edip olumsuz enerji üreteceğimiz durumlar yaratırlar, bizleri sürekli kışkırtarak bu yöne iterler. Ne kadar çok olumsuz enerji üretirebilirlerse o kadar çok besine sahip olurlar. Yapılanın özeti budur. 
Bir başka amaç ise 3. Boyut fizikselliğine olan gıpta etmek ve imrenmektir. Çok uzun zamandan beri fiziksel, maddesel olamadılar, motivasyonları ‘kendilerine Hizmet’ olduğundan bu durum onlar için çok çekici gelmekte, planın bir başka parçası da kendileri için yeni bir ırk yaratmak.

http://cassiopaea.org’ dan çeviri yapıldı.
Çeviren; Naci Gülşan

Çeviri burada bitiyor, bundan sonra yazmaya ben devam ediyorum.
Yeri gelmişken söyleyeyim. Graysler insanları kaçırma müsadesini hükümetlerden özellikle Amerikan hükümetinden geçtiğimiz yüzyılın başlarında aldılar. Karşılığında teknoloji verdiler. Kaçırılan yüzlerce insanın söylediklerine dayanarak aktaracağım şu , kaçırıldıktan sonra üreme organlarına yapılan tıbbı müdahale, fiziksel cinsi münasebet vb. gibi yollarla birden fazla yeni ırk yaratılmıştır. DNA mühendisliğinde bizlerle kıyaslanmayacak kadar ileriler. Aralarında en çok bilineni ‘Sassani’ ırkı ki bu ırk bize Darryl Anka isimli Arap kökenli bir Amerikalı tarfından tanıtıldı. ‘Bashar’ ı konu ile ilgileneniz bilecek. Yükselişi veya geçişi yaptığımızda ilk karşılaşacağımızlar arasında bu yeni ırklar olacakmış, nede olsa bizler onların ana ve babalarıyız.

Kanatimce İslami toplumlarada ‘Cin’ olarak adlandırılan batıda ‘Arcon’ olarakta bilinen varlıklar da aynı katagoriye girmekteler. Olası açıklamalar arasında Cinlerin Dünya ve bizler üzerinde emeli olan başka negatif (KH) valıklar tarafından yaratılmış olması doğrultusunda görüşler olsada ben bu varlıkların Sürüngen ırkla doğrudan ilişkileri olduğu kanısındayım.

Savaşları, insanoğlunun yaşadığı şartları ‘Kendine Hizmet’ edenlerin lehlerine değiştirmenin en uç noktası olarak nitelendiriyorum. Savaş yolu ile kışkırtılan insan duygularının ürettiği negatif enerjinin büyüklüğünü ve gücünü hayal etmem bile zor. İşte günümüzde de durum bu, Dünyanın muhtelif köşelerinde durup bitmeyen savaşlar! 

Bizlere yaptıklarını karma adı altında başımıza kakmaktalar, evet karma var ama bize dayattırılan şekliyle değil. Bize inandırılan karma bizi yöneten baskın güçlerin yarattığı bir düzenek. Törenlerde Sürüngen ırkının elit kısmı için kurban edilen çocuklar için, evet ama şimdiki yaşamlarına gelmeden önce onlar böyle bir törende kurban edilmelerine razı oldular da bu yaşamlarına doğdular denmekte, hayır kim vahşi yolla ölmek, acı çekmek, açlıktan ölmek... için imza atar?

 Reenkarne doğal olmayan yolla şöyle gerçekleşiyor; öldükten sonra Ruhun 5. Boyuta gitmesi gerekiyor, orada yeni deneyimler yapıp öğreneceği yaşama geri dönmesi için bir seçim yapması gerekiyor. Bu seçim önceki yaşamlardaki deneyimlere, öğrendiklerine bağlı çerçevede yapılan bir seçim yani karmasına bağlı. Bu durum Ruhun normal şartlardaki seyri, malesef bedenden çıkan Ruh Sürüngen ırk tarafından yakalanıp, tutsak edilmekte. Sonrası da onların istekleri doğrultusunda bazı koşullara razı edilip Dünyaya gönderilmekte, buna da ‘Karma’ deyip bize yutturmaktalar. Karma özgür iradeyi kullanarak yapılandır! Esaret altında yapılan karmayı kabul etmem, bu yolla yaptırılan karma Evrensel kurallara aykırı illegal bir eylem olup Suçtur!
Lütfen sabah ve akşam, karmanızın insanlığa yararlı olan kısmının dışında olan tüm kısmını kabul etmediğinizi beş on defa sesli veya sessiz tekrarlayın. Madem özgür iradenin hüküm sürdüğü bir Evrende yaşıyoruz, özgür irademizi bu yolla kullanıp düştüğümüz bu esarete son vermeliyiz. Bu güne kadar öğrendiğim en etkili yolun bu olduğu kanısındayım.  

Sıradan bireyler olarak durumun büyük boyutundaki seyrini değiştiremeyeceğimiz aşıkar. Kendi ilişkilerimizde öfkeye, şiddete ve korkuya olabildiğince az yer vermeli, başkalarına acıyı yaşatacak durumlardan kaçınmalı. Yeni döneme giriyoruz, eski inançlarımızı ve özellikle korkuyu bünyemizde barındırmamalı.