29 Temmuz 2013

Rezonans Değiştirme


Gaia için duyduğumuz sevgiyle açabileceğimiz dünyasal ‘Yıldız Kapılar’ın yanısıra, dünya dışında yine sevgimizle, Dünya dışı enerjiler için açabileceğimiz Yıldız Kapıları da mevcuttur. Bu kapılar her zaman vardı, sadece 3. Boyutta olmamızdan dolayı algılamalarınızın ötesindeydiler.
Beynimiz ÇokBoyutlu çalışma sistemi için hali hazırda hazır duruma getirildi, artık algılama kanallarımızı  ÇokBoyutlu sistemi günlük yaşamda yaşanılabilir hale getirmek için değiştirebilecek durumdayız. Sözü geçen değişim, algılama kanallarını değiştirme sürecinin Atlantis’in batışından bu yana (ki 10.000 yıldan uzun bir süre) nasıl değiştiğini dakika dakika hatırlamakla olacak.
Geçmiş yaşamlarımızda Papaz, Rahibe, Şaman.... ve Şifacı olduğumuzu hatırlayarak, bu bilgi birikimlerimizi şu andaki  reenkarnasyonumuza getirmemiz, yaşamımızı çok daha kolaylaştıracak. Farkında olmasak ta ÇokBoyutlu bilinci yaşadığımız bütün reenkarnasyonlarımızdaki fiziksel alemlerin hepsi Yüksek-Kişiliğimiz tarafından gözlenip algılandı. Bütün bu deneyimleri şu andaki hafızamızla hatırlamalı ve yaşamlar boyu süregelen alışkanlıklarımızı 3. Boyut gözü ile görme mekanizmasını etkisiz hale getirmemiz gerekir (son parağrafta daha fazla açıklama olacak). Reenkarnasyonlarımızın bazıları ‘geçmiş yaşam’ bazıları ise ‘paralel gerçekler’ idi.
Çok sayıda paralel gerçekler mevcut, Dünya gezegeni için, paralel gerçekler ÇokBoyutlu matriks içinde sonsuz frekanslarda ve hatta alt farkanslarda dahi titreşirler (rezonans). Bu kavramı açıklamak için; göle atılmış bir taşı düşünün, taş suya girdiği noktadan itibaren daireler halinde rezonansa yol açacak. Taşın suya girdiği noktaya en yakın dairesel rezonans 3. Boyutta olan bizlerin en rahat algıladığımız rezonans olacaktır. Uzaklaşan 1. daireden sonraki dairelerin rezonansları bizim için daha az belirgin olacak ve biz bu rezonansları algılamada güçlük çekeceğiz. Dünya göle atılan taşa benzer, bu taş suya değilde Uzaya atılmış bir taştır.
Uzaya atılmış Dünya'nın oluşturduğu 1. dairesel rezonans maddeyi daha fazla içerdiğinden daha yoğundur, dolayısı ile rezonans yavaştır, düşük frekanslarda oluşur. Dünyanın oluşturduğu diğer dairesel rezonanslar uzaklaşma ile doğru orantılı olarak daha az madde içermekteler. Bu durum da rezonansların daha yüksek frekanslarda oluşmasına neden olmakta. Böylelikle dördüncü, beşinci ve altıncı Boyutlar oluşmakta. ÇokBoyutlu ışığın ve yanlızca BİR olan Kaynaktan (Tanrı) akan karşılıksız sevginin birleşmesi, bizlerin ÇokBoyutlu olma mekanizmasını çalışır hale getirir. Bu harekete geçirme bizlere yüksek Boyutları algılama olanağı sunar.  
Dünyada yaşayanlar Dünyanın 5. ve 6. Boyutlardaki ifadelerini algılamaya başlayınca, artık gezegene bağımlı yaşam sürme yerine Galaksiler arası ve Boyutlar arası seyehat eden varlıklar haline gelecekler. O an bizim düşündüğümüzden de yakın. Aslında bu gerçek şu anda hali hazırda var, ancak 3. Boyutta olan bizler durumu algılayamamaktayız. Yukarıdaki bahsedilen ÇokBoyutlu sistemi çalışır hale getiren birleşmeyi anlayıp özümseyerek, radyo kanalını değiştirir gibi kanal değiştirip, 3. Boyut çalışma sisteminden sınırsız olan ÇokBoyutlu çalışma sistemine geçebiliriz.
Bize zor gelecek olan, ÇokBoyutlu sisteme geçtikten sonra bile ‘duygusal alışkanlık’ larımızdan ve bizi 3. Boyut gerçeğinin tehlikelerinden korumuş olan ‘korunma mekanizma’ sından vaz geçmek olacak. Bugüne kadar bizi koruyan bu alışkanlıklar bugünden sonra bizim önünüze engel olarak çıkacak. Bu alışkanlıklar yeni yaşamımıza sıçramayı engellemekteler. Korku, bilincimizi bu tür tehlikelerin olmadığı yüksel düzeylere yükseltecek olan ÇokBoyutlu ışığı ve karşılıksız sevgiyi kabullenmemizi çok zorlaştırmakta.
Dr. Suzan Corall’den esinlenerek yazılmıştır.
Naci Gülşan  

Korku hep alehimizde olan negatif bir duygu. Bizleri yaklaşık 13.000 yıldan beri sömüren Sürüngen ırklar da korkudan beslenmekteler. Eminin bu blokta yazdıklarımı sorgulayan çok insan vardır. İtiraf edmeliyim ki ben de bu tür insanlardanım, bilincimin arkasında her zaman ‘acaba’lar vardır. Bize öğretilen bu,  yaşadığımız yaşamın gerçeği de bu. Niye sorguluyoruz, doğruluğunu ıspatlamak için, acaba bu bilgi bizi kötü bir yere götürür mü KORKUsu için. 
Umarım gün geçtikçe, merkez Güneş’ten ki bir kara deliktir, bize ulaşan ışıklar korkularımızdan vazgeçmemize daha fazla yardımcı olur.

11 Temmuz 2013

Yükselişe Dair


Artık 2012 yılı adına yapılan yaygaraları geride bıraktık. O ne şamata idi öyle! Çoğumuzun aklına Dünyanın sonuna ulaştığımız bile geldi. 2013’ün sonuna doğru ilerlerken hala öngörülenlerden eser yok. Yükseliş veya yükselme olacaktı yani içinde bulunduğumuz 3. Boyuttan çıkarak 4. ve hatta 5. Boyuta yükselme. Bunun nasıl olacağı benim zihnimi hala çok meşkul etmekte.
Konuya birde Arcturlular tarafından nasıl bir açıklama getirildiğine bakalım. Arturus adıyla anılan yıldıza aittirler. Alpha Bootes takım yıldızında olan en parlak yıldızdır. Bizim Güneşimizden 18 kat daha büyük bir yıldızdır. Güneşten 1500 derece daha düşük bir sıcaklığa sahip olmasına rağmen kütlesinin büyüklüğünden dolayı Güneşten 105 kat daha parlak olup 10 milyar yıl önce oluşmuş bir yıldızdır.  Dünyadan alet kullanılmadan kolayca görülebilmekte.
Dünyada birçok insan Arcturlular ile haberleşmekteler, Meşhur Edgar Cayce Arcturların bu galakside en ileri medeniyete sahip olduklarını söylemekte, 5. Boyut ve daha ileri Boyutlara ait olmalarından dolayı yerinde ve doğru bir tanı. Aynı zamanda Dünyanın geleceğinin ne olacağına dair bir örnek. Dünyayının oluşmaya başlayan yeni gerçekliğinde öncülük yapmak amacı ile, Arcturluların enerjisini kullanmak isteyen herkez ile iletişim kurup  yardımcı olacaklarını beyan etmekteler.  
Işık frekansının yöneticisi olarak ta tanımlanan Arcturların yaptığı görev insanoğlunun kaçınılmaz olan yükselişine yardımcı olmaktır. Tabi bu görev bizim açımızdan bakıldığında böyle. Aslen görevleri bir gerçeklikten öteki gerçekliğe geçeceklere yardımcı olmak, başka bir değişle bir Boyuttan öteki Boyuta geçeceklere asistanlık yapmak. Bir başka bir açıdan baktığımızda da bilgi odaklılar, Dünyalılar ile ilgili öğretilerin olduğu adeta bir kütüpane gibiler. Bootes yıldız sistemi, prensipleri, teorileri herşeyin altında yatan gerçekleri  araştıran anlamaya çalışan ve geçmişin geleceği nasıl etkilediğini araştıran akılı ve bilge yaşlıları temsil eder. 
 Bizim daha önce Yıldız Geçit Kapıları olarak bildiğimiz Boyutlar arası seyehat için kullanılan tünellere koridor demekteler. Arcturluların koridorları adı ile adlandırılan bu korudorların yönetimi Arcturlulara ait. Arcturluların koridorları hakkında biraz bilgi vermekte yarar var. Koridorlar yuvaya-dönen ışınlama sağlarlar. Böylelikle koridorları kullanan herbir kullanıcı tekrar çokBoyutlu doğası ile ilişkiye geçer. Arcturların koridorları Yıldız Geçit Kapıları, dağıtım istasyonları veya hava alanlarımızda olan kontrol kulesi  gibi kullanılırlar. Bütün iç-boyut gezginleri Arcturların koridorlarını kullanırlar. Koridorlarda kalınabildiği gibi herhangi bir yıldız sistemine de gidilebilir. 3. Boyuttan koridorlara girebilmenin kuralı, sınırlar içinde ve bütünden kopmuş  olan inançlarımızın temizlenip yok edilmesidir. Biraz açmak gerekirse, şu anda içinde bulunduğumuz 3. Boyutun şu andaki inanç sistemleri bizlerin evriminin önünde engel oluşturmaktalar. Bu tür sistemler Anunaki tarafından kendi çıkarları doğrultusunda bizlere aşılanmış. Bunlardan kurtulmak gerek, biliyorum birçoğumuz hali hazırda bu aşamayı bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde geçmiş durumda. Şüpesiz bu tür inançlar bütünden kopmuş durumdalar, bütün nedir, Öz veya Kaynak olarak adlandırdığımız ilk yaratıcı. Kaynak kendini deneyimlemek istedi ve bütün yaradılış başladı. Bu gerçeğe aykırı olan her tür inanç sözü geçen koridorlara girmek için bir engel. Bütünden kopmama halinde veya ayrılığın olmadığı halde, sadece BİRlik vardır. Koridora 3. Boyuttan girip 4, 5, 6 ve 7. Boyutlara ulaşmak mümkün. Ancak durumu sadece bir teori olarak algılamakta fayda var, 3. Boyuttan giren birinin 7. Boyuttan çıkabilmesi herbir evrimleşme safhalarını tamamlamadan mümkün olamayacağı açıktır. Tabiki durum yukarıdan aşağıya gelenler için aynı değil. Şu anda aklıma geldiği için söylüyorum Krishna buna bir örnek. Mavi derili olan Krishna yanımıyorsam Orion takım yıldızından gelip yeryüzü insanına büyük katkılarda bulunmuş bir enerjidir.
9 Eylül 2002 de Arcturluların koridorları düzenlendi ve açıldı. Evrenin içinde bulunduğumuz kısmı bilinç değiştiriyor, dengeleri düzenliyor, enerjiyi  arıtıyor ve yoğunlaştırıyor.  Arcturluların koridorları da en iyi servis vermesi için düzenleniyor. 9 Eylül den sonraki 27 günde koridorlar 3. Boyutta olanlar için girilebilir hale getirildi. Ve ayrıca bütün Boyutlar tekrar hizaya getirilip Boyutların kapıları kusursuz bir hizaya dizildiği söylenmekte. Bu kusursuz düzenleme, koridorların içlerinde olan çok uzun zamandan beri bulunan fakat sadece Boyutların hizalandığı zaman açılan içsel Yıldız Geçit Kapılarının açılmasını da sağladı. Kapılar yüksek gerçekliklere çıkmak için hazırlanan ve isteyen bireyler, gezegenler ve diğer gerçekler var olduğu sürece açık kalacaklar. Arcturluların koridorlarında genlerimizin hafızalarını harekete geçirecek uyumlu titreşimler bulunur. Hafızadan kasıt Boyutlar arası hareket ve haberleşme yeteneğimizi tekrar hatırlayıp kullanmaktır. Unutmamalı bizler ÇOK BOYUTLU enerjileriz.  Herbirimizde, 5. Boyutta olan evimize ve ötesine gitme zamanının şimdi olduğunun idraki için Eylül 2002 den beri  süregelen ayarlamalar yapılmakta. Hissetsekte hissetmesekte kromozomlarımızda bu tür düzeltmeler yapılmakta. Benim için şunu belirgin hale getirmek çok önemli, burayı bırakıp hiç bir yere gitmiyeceğiz, olduğumuz yerde, bedenin içinde olacak, halihazırda Gaia da yükselişte. Yukarıdaki girişi hatırlarsak yükselişin nasıl olacağı sorgulaması içindeydim.
Gaia nın ne olduğunu birkez daha hatırlatmakta yarar var. Gaia üst Boyutta olan aslında Dünyamızın, bizlerin ve içindeki diğer herşeyin  ait olduğu bir gezegen. Bizler Gaia nın parçasıyız. Eninde sonunda Ona geri dönme isteğidir kromozomlarımızdaki kotlama. (Tara gezegenine burada değinmeyeceğim) Gezegenler de birer yaşayan varlıktırlar, onların da bir ruhu vardır. İçimizdeki ruh dediğimiz enerji esastır, yok olmaz ve evrime tabidir. Çok üst Boyutlara çıkan evrimleşmiş enejiler  isterse gezegen olarak alt boyutlarda bedenlenebiliyor. Bu açıdan baktığımızda Dünyayı kirletmek son derece olumsuz bir davranış.
Dolayısı ile Gaia ile iletişim de mümkün. Yaşayan bir beden. Bakalım Gaia ana ile ilgili neler söylenmekte.
Gaia da yükselişte. 5. Boyut ve ötesine yükselmekte. Bunun için kendisine ait olan herşeyi birlikte yüksetmek arzusunda. Bizler kendi frakanslarımızı yükseltmekle Gaiaya yardım etmekteyiz, Gaia ise bizlerin yeni Boyuta uyumunda bizlere yardımcı olacak.  Yolculuğumuzu yeni bir eve taşınıyormuşuz gibi düşünmeli, ancak yeni ev vucudumuz için değil, bilincimiz için yeni bir ev olacak. Bilincimiz ışıkbeden’e (ışıktan olan, daha hafif beden) taşınacak. Aslında yapılan bilincimizi 'ışıkbeden’imizin  içine genişletiyoruz. Topraktan oluşan bedenimizi de Gaia’nın bedeni  olarak devam ettirip koruyabiliriz. Bu şekilde 5. Boyut ve ötesine HER ZAMAN olduğumuz gibi, BİR varlık olarak taşınabileceğiz.
Işıkbeden’imizi  hiç kullanmadığımız fakat herzaman var olan tavan arasında unutulmuş olarak düşünebiliriz. Bu beden herzaman çokboyutlu zihnimizin tavan arasında bulunmaktaydı. Arcturluların yönetiminde olan koridordaki yolculuğumuz bilincimizi öyle genişletecek ki bilinçli olarak ışıkbeden’imize, halihazırda topraktan olan bedenimizde fiziksel gerçekler ile cebelleşir halde taşınabileceğiz. Hergünkü yaşamımızı sürdüreceğiz, fakat bu 3. Boyut’un yanılsamalarından, iyi ve kötü, doğru ve yanlış, zengin ve fakir kutuplaşmalarından ve 3. Boyutun sınırlamalarından uzak, onlardan etkilenmeden olacak. 3. Boyuttaki gerçekler ile 5. Boyutu yaşayacağız.
Hali hazırda topraktan olan bedeninize üst Boyutlardan gelen ışığı alarak yavaş yavaş ışıkbeden’i oluşturuyoruz. Dolayısı ile bedenimiz Dünyaya ait olduğu için Dünyada Gaia’nın parçası olduğu için yüksek rezonanslı ışığı Gaia gezegenine aktarıyoruz. Böylelikle gerçek kişiliğimiz olan çokboyutlu kişiliğimizle özleşmiş durumdayız, bundan sonra yapacağımız elektrik düğmesini döndürüp ışığı  açmak.
Üst kişiliğimiz ile kucaklaşmamıza gölge düşürecek olan yok edemediğimiz korku ve şüpelerimiz veya bunların izleri koridorda seyahat ederken yok olacaklar. Aynı zamanda yeryüzündeki bütün reenkarnasyolarımızda hatırlamak mümkün olacak.
Bizler Gaia’dan uzaklaşarak kendi halimizde yükselmeyeceğiz, bu üst Boyutlara yükseliş Gaia ile birlikte olacak. Bu birlikteliği gerçekleştirebilmek için yeryüzünün uzun süre beklediği yükselişe yardım edip tanık olacağız. Korku, acı ve kederin dışında hiç bir şey kaybedilmeyecek.  Cennet yeryüzünde yaşanacak.
Koridora girmek adına yapılacak hazırlık için sık sık şu cümleyi tekrarlamalı “ışıkbedenimi aktif hale getirmek için hazırım” .
Unutmamalı, bu tür yükseliş Evrende ilk defa yapılacak tam olarak ne olacağını, ne zaman olacağını, nasıl yapılacağını ayrıntıları ile kimse bilmemekte. Buna rağmen bu yıl geçen yıla nazaran nasıl olacağına dair çok daha fazla bilgi edinme imkanı bulmaktayız.

Dr. Suzanne Coroll’dan derlenmiştir.
Çeviren; Naci Gülşan