Gaia için
duyduğumuz sevgiyle açabileceğimiz dünyasal ‘Yıldız Kapılar’ın yanısıra, dünya
dışında yine sevgimizle, Dünya dışı enerjiler için açabileceğimiz Yıldız Kapıları
da mevcuttur. Bu kapılar her zaman vardı, sadece 3. Boyutta olmamızdan dolayı
algılamalarınızın ötesindeydiler.
Beynimiz
ÇokBoyutlu çalışma sistemi için hali hazırda hazır duruma getirildi, artık algılama
kanallarımızı ÇokBoyutlu sistemi günlük
yaşamda yaşanılabilir hale getirmek için değiştirebilecek durumdayız. Sözü geçen
değişim, algılama kanallarını değiştirme sürecinin Atlantis’in batışından bu yana
(ki 10.000 yıldan uzun bir süre) nasıl değiştiğini dakika dakika hatırlamakla olacak.
Geçmiş yaşamlarımızda Papaz, Rahibe, Şaman....
ve Şifacı olduğumuzu
hatırlayarak, bu bilgi birikimlerimizi şu andaki reenkarnasyonumuza getirmemiz, yaşamımızı çok
daha kolaylaştıracak. Farkında olmasak ta ÇokBoyutlu bilinci yaşadığımız bütün reenkarnasyonlarımızdaki
fiziksel alemlerin hepsi Yüksek-Kişiliğimiz tarafından gözlenip algılandı. Bütün bu
deneyimleri şu andaki hafızamızla hatırlamalı ve yaşamlar boyu süregelen
alışkanlıklarımızı 3. Boyut gözü ile görme mekanizmasını etkisiz hale getirmemiz
gerekir (son parağrafta daha fazla açıklama olacak). Reenkarnasyonlarımızın
bazıları ‘geçmiş yaşam’ bazıları ise ‘paralel gerçekler’ idi.
Çok sayıda
paralel gerçekler mevcut, Dünya gezegeni için, paralel gerçekler ÇokBoyutlu
matriks içinde sonsuz frekanslarda ve hatta alt farkanslarda dahi titreşirler
(rezonans). Bu kavramı açıklamak için; göle atılmış bir taşı düşünün, taş suya
girdiği noktadan itibaren daireler halinde rezonansa yol açacak. Taşın suya
girdiği noktaya en yakın dairesel rezonans 3. Boyutta olan bizlerin en rahat
algıladığımız rezonans olacaktır. Uzaklaşan 1. daireden sonraki dairelerin rezonansları
bizim için daha az belirgin olacak ve biz bu rezonansları algılamada güçlük
çekeceğiz. Dünya göle atılan taşa benzer, bu taş suya değilde Uzaya atılmış bir
taştır.
Uzaya atılmış Dünya'nın
oluşturduğu 1. dairesel rezonans maddeyi daha fazla içerdiğinden daha yoğundur,
dolayısı ile rezonans yavaştır, düşük frekanslarda oluşur. Dünyanın oluşturduğu
diğer dairesel rezonanslar uzaklaşma ile doğru orantılı olarak daha az madde
içermekteler. Bu durum da rezonansların daha yüksek frekanslarda oluşmasına
neden olmakta. Böylelikle dördüncü, beşinci ve altıncı Boyutlar oluşmakta. ÇokBoyutlu
ışığın ve yanlızca BİR olan Kaynaktan (Tanrı) akan karşılıksız sevginin
birleşmesi, bizlerin ÇokBoyutlu olma mekanizmasını çalışır hale getirir. Bu
harekete geçirme bizlere yüksek Boyutları algılama olanağı sunar.
Dünyada
yaşayanlar Dünyanın 5. ve 6. Boyutlardaki ifadelerini algılamaya başlayınca,
artık gezegene bağımlı yaşam sürme yerine Galaksiler arası ve Boyutlar arası
seyehat eden varlıklar haline gelecekler. O an bizim düşündüğümüzden de yakın.
Aslında bu gerçek şu anda hali hazırda var, ancak 3. Boyutta olan bizler durumu
algılayamamaktayız. Yukarıdaki bahsedilen ÇokBoyutlu sistemi çalışır hale
getiren birleşmeyi anlayıp özümseyerek, radyo kanalını değiştirir gibi kanal
değiştirip, 3. Boyut çalışma sisteminden sınırsız olan ÇokBoyutlu çalışma
sistemine geçebiliriz.
Bize zor gelecek
olan, ÇokBoyutlu sisteme geçtikten sonra bile ‘duygusal alışkanlık’ larımızdan
ve bizi 3. Boyut gerçeğinin tehlikelerinden korumuş olan ‘korunma
mekanizma’ sından vaz geçmek olacak. Bugüne kadar bizi koruyan bu alışkanlıklar
bugünden sonra bizim önünüze engel olarak çıkacak. Bu alışkanlıklar yeni yaşamımıza
sıçramayı engellemekteler. Korku, bilincimizi bu tür tehlikelerin olmadığı
yüksel düzeylere yükseltecek olan ÇokBoyutlu ışığı ve karşılıksız sevgiyi
kabullenmemizi çok zorlaştırmakta.
Dr. Suzan Corall’den
esinlenerek yazılmıştır.
Naci Gülşan
Naci Gülşan
Korku hep
alehimizde olan negatif bir duygu. Bizleri yaklaşık 13.000 yıldan beri sömüren
Sürüngen ırklar da korkudan beslenmekteler. Eminin bu blokta yazdıklarımı
sorgulayan çok insan vardır. İtiraf edmeliyim ki ben de bu tür insanlardanım,
bilincimin arkasında her zaman ‘acaba’lar vardır. Bize öğretilen bu, yaşadığımız yaşamın gerçeği de bu. Niye
sorguluyoruz, doğruluğunu ıspatlamak için, acaba bu bilgi bizi kötü bir yere
götürür mü KORKUsu için.
Umarım gün
geçtikçe, merkez Güneş’ten ki bir kara deliktir, bize ulaşan ışıklar
korkularımızdan vazgeçmemize daha fazla yardımcı olur.
yazılarınız güzel..en güvenilir olan tarafıysa sorguları ve acabaları olan yaklaşımınız..kolaylıklar dilerim
YanıtlaSilRezonans ile titreşim farklı kavramlar ,sanırım sizin bahsettiğiniz titreşim .Rezonans ise titreşimin sonsuza doğru ilerlemesidir. Bu gerçekle yola çıkınca yazınızdan çok farklı anlamlar çıkıyor.
YanıtlaSilselam