Vaz geçtikten sonra Beni Özgürleştiren 10 Şey
Biliyorum
Yükselişteki gecikme ve enerjilerdeki değişmeler nedeni ile çoğumuz tuhaf bir
sıkıntı içindeyiz. Belki biraz rahatlama sağlar diye aşağıdaki yazıyı çevirdim.
Umarım yararlı olur.
"Sorunları
düzeltmem. Düşüncemi düzeltirim. Ardından sorunlar kendini düzeltir. " ~ Louise Hay
Hayatıma baktığımızda,
mükemmelliğin en kötü düşmanım olduğunu anlamaya başladım. Yüksek beklentileri
olan bir ortamda yetiştim ve okuldaki her gün başkalarıyla yarışıyormuşum gibi
hissettim ve sınıfın en iyisi olmak için savaştım.
On yaşında fizik ve
matematik problemlerini çözemediği için aptal olduğuma inandım. Edebiyat, sanat
ve yabancı dillerde iyiydim, ancak bu beni şekillendiren Doğu Avrupa kültüründe
zekilik işareti değildi.
Çok daha sonra,
yetişkin bir kadın olarak kendimi yeterince iyi, yeterince güzel, yeterince
akıllı veya yeterince başarılı göremedim. Harika bir adam tarafından sevilmeye
değmezdim, yeteneklerimi ve becerilerimi yansıtacak iyi bir maaş almaya
değmezdim, iş yerinde cazip bir mevkiye terfi için başvuru yapmaya bile layik
değildim.
Bugün hayatım tamamen
farklı bir görünümde, ve yeni beni, memnuniyet ve sevinçle kucaklıyorum.
Kendimi olduğum gibi seviyorum. Mutlu bir evliliğim var ve dünyada yapmak için
doğduğum şeyi yapıyorum.
Peki bu değişim
nasıl oldu?
Kendimi, iş yerinde
yapılan uzun bir toplantıdan sonra boğulmuş hissediyordum ve stres'ten
kurtulmak ve kendimi daha iyi hissetmek için bana yardımcı olacak ilham kaynağı
arıyordum. YouTube'da "Gizli Film"i aradığımda,
"yanlışlıkla" direk kalbime giren başka bir videoyu açtım: bu da Louise Hay'in "Hayatını
Düzeltebilirsiniz" videosu idi.
Bugün, bunun bir
kaza olmadığını biliyorum. Öğretmen, öğrenci hazır olduğunda ortaya çıkıyor
-çok doğru! O filmde algıladıklarımdan çok
etkilenmiştim, izlemeyi durduramadım. Louise'i dinlemek sanki bir mucize idi;
Her kelime kalbimimin derinliklerine indi. Sonunda kendimi evde hissettim,
benim için mükemmel olan bir yerdeydim:
"Kendimi olduğum için seviyorum ve onaylıyorum. Eksizsiz bütünsel bir
bireyim ve hayatım beni seviyor. "
Bir sonraki sene, beni
değerli, kendini - yansıtmaya ve derin öğrenmeye davet eten uyanmış insanların - Wayne Dyer, Byron Katie ve Don
Miguel Ruiz'in - eserlerini keşfettim. Öğretileri, bana hizmet etmeyen eski
düşünce kalıplarını ve kültürel sınırlayıcı inançları bırakmamda yardımcı oldu.
Onlardan
öğrendiklerimi uygulayarak çok fazla deneme yanılma yaptıktan sonra, yeni bir
özgürlük duygusu buldum. Nasıl mı? İşte böyle:
1. Mükemmel olma isteğimi bıraktım.
Ben mükemmel güzel olduğum kadar aynı zamanda dört dörtlük kusurluyum da
ve beni ben yapan da bu.
Mükemmellik bir yanılsamadır - var olan bir şey değil. Mükemmel olmak
için stres almayı bıraktım ve şimdi hep "yeterince kadar" olmayı hedefliyorum.
Hatalarımı, büyümem için gerekli olan fırsatlar olarak kabul etmeyi öğrendim, beni
daha akıllı hale getiren gizlenmiş memnuniyettir. Herhangi bir işin üstesinden
gelemezsem, bu başarısız biri olduğum anlamına gelmez, çünkü ben yaptığım iş
değilim. Bazen kazanırız, bazen öğreniriz. Ama asla kaybetmeyiz.
"Elinden gelenin en iyisi, andan ana değişecek; sağlıklı olduğunda yapabileceklerin hasta olduğunda yapabileceklerinden elbette daha iyi olacaktır, kendi kendinizi eleştirmeden, kendi kendinizi suistimal etmekten ve pişmanlık duymadan her koşulda, en iyisini yapın". ~ Don Miguel Ruiz
2. Her zaman meşgul olmama izin vermedim.
Aceleci olmak bir meziyet değildir. Bedenimi dinlemeyi öğrendim ve artık hiçbir şey yapmadığım zaman kendimi suçlu hissetmiyorum. Bazen vücudumun ve ruhumun pillerini şarj etmem gerektiğini biliyorum ve bunu yaparken kimseye açıklama yapma gereği hissetmiyorum.
Kendim için vaktim yoksa, vakit yaratıyorum. İyi bir film seyretmek,
rahatlatıcı müzik dinlemek, iyi bir kitap okumak, şarkı söylemek, doğa ile iletişim
kurmak için yürüyüşe çıkmak - kalbimin sarkı söylemesi için herşeyi yaparım.
"Ben insanım, yaptıklarım değilim. Öz değerinizi hayatta ne kadar iyi şeyler yaptığınla eşitlemeyin. Senin yaptıkların sen değilsin. Eğer yaptıklarınsan, yapmadığın zaman... sen bir hiçsin". ~ Dr. Wayne Dyer
3. Öz-eleştirileri bıraktım.
İç konuşmamı önemsiyorum; Kendime lakap takmıyorum ve kendime saygınlık gösterip kendime itibar ediyorum. Kendime asla iyi bir arkadaşıma söylemeyeceğim şeyler söylemeyi bıraktım. Ben yeterince, eksizsiz, bütünsel bir bireyim.
Hayatta istediğimizi alamayacağımızı anlamaya başladım. Ne hak ettiğimizi düşünüyorsak onu elde edeceğiz. Bu yüzden kendimize yeterince inanmamız ve kendimizi hayatın sunabileceği en iyi şeylere layık görmeliyiz.
"Sen yıllardır kendini eleştiriyorsun, çaban hiç bir işe yaramadı. Kendini kabul etmeye çalış ve neler olacağını gör." ~ Louise Hay
4. Suçlamayı bıraktım.
Biliyorum ki ne
zaman başkasını suçladığımda, kendimi madur hale getiriyorum. Zamanımı, paramı
veya sevgimi çaldığı için başkalarını suçlamak haksızdır, çünkü ne kadar ve
kime verdiğim konusunda hep seçici oldum. Çünkü hiç kimse bilinçli (ve
genellikle bilinçsiz) rızamı almadan bana zarar verip beni üzemez.
Bunun yerine, şimdi
hissettiklerimin, hareketlerimin ve düşündüklerimin sorumluluğunu alıyorum.
Eylemlerimin sorumlusu benim, geleceğimin şimdiki seçimlerimin bir sonucu
olduğunu biliyorum. Ben inandığım ve olmayı istediğim biriyim.
"Tüm
suçlamalar zaman kaybıdır. Başkalarında ne kadar çok hata bulursanız bulun, bu sizi
değiştirmiyecek. Bir başkasını suçlayarak onu suçlu hissettirmekte başarılı
olabilirsiniz, ancak bunu yapmakla sizi mutsuz eden şeyi değiştirmeyi
başaramazsınız." ~ Wayne Dyer
5. Yargılamayı
bıraktım.
Herkesin kendi yolculuğunda
olduğunu ve yapmam gerekenin kendime
odaklanmak olduğunu biliyorum. Ayrıca ne zaman insanları yargılandığımda
kendim hakkında beni rahatsız eden bir şeyin farkına varıyorum. Eğer birinin pinti
olduğuna inanıyorsam, bunun anlamı ben de pinti olabilirim; Bu sonuca nasıl varabilirim
aksi halde?
"Suçu veya
yargıyı başkasına yüklemek, deneyiminizi değiştirmede sizi güçsüz bırakır; inançlarınızdan
ve yargılarınızdan sorumlu olmak size onları değiştirme gücünü kazandırır" ~
Byron Katie
6. Başkalarının ne hissettikleri,
ne istedileri veya ne düşündüklerine dair varsayımlar yapmayı bıraktım.
Ben onlar değilim,
bu yüzden ne hissettiklerini ve düşüncelerini öğrenmenin bir yolu yok.
Hayali senaryolar
oluşturmayı bıraktım ve aklımın benimle oynamasına izin verdim. Her zaman insanların
yaptığı ya da söylediklerinden rahatsız oldum, artık bir gerçeklik - kontrolu
yapmanın zamanı geldiğini biliyorum.
Byron Katie'nin yazdığı
"İşi" kitabından, beni rahatsız eden düşüncelerimi incelemeyi
öğrendim ve kendime sordum: "Bu doğru mu?" Benim varsayımlarımın çoğu
muhtemelen doğru değil. Örneğin, birisinin beni sevmediğini düşündüğümde, aslında
beni sevmediğini sandığım kişi, gerçekten kötü bir gün geçiriyor olabilir.
Belki de sadece utangaçtır. Herkes aynı değildir.
Kişinin ne
düşündüğünü bilemediğimin farkında olduğum an, çünkü ben o değilim, aklım
netleşiyor ve onunla açık bir kalp ile iletişime geçme imkanı bulabiliyorum.
"Sorgulanmamış
varsayımlarımın dünyadaki tüm savaşın ve tüm barışın nedeni olduğunu
gördüm." ~ Byron Katie
7. Başkalarıyla
yarışmayı bıraktım.
Artık kavga etme isteğimin,
ego'mun kendini - doğrulama haykırışından başka bir şey olmadığını biliyorum.
Kendimi iyi hissetmem için hiç kimsenin herhangi bir oyunu kaybetmesi gerekmiyor.
Uyumu, işbirliğini ve hep kazanmayı severim.
Kendimi başkaları
ile karşılaştırmayı bıraktım. Korkudan çok sevgi dolu bir yerden insanlarla
bağlantı kurmayı seçiyorum ve bolluğa inanıyorum. Kendim de dahil olmak üzere
herkese yetecek her şeyin olduğu bir evrende yaşadığımıza inanmayı tercih ettim.
"Aşk, rekabet'ten
ziyade işbirliğidir." ~ Dr. Wayne Dyer
8. Mutluluğu
kovalamayı bıraktım.
Artık mutluluğumu
hayali bir geleceğe bağlamıyorum, bir gün, bu işe başladığım, şu evi aldığım, o
arabaya sahip olduğum, o başarıyı elde ettiğim gün mutlu olacağım sanısından
vaz geçtim. Yaşamın küçük zevklerinde mutluluk bulmayı öğrendim ve var olan
gerçekliğin şu andaki gerçeklik olduğunu, memnuniyetle ve sevinçle karşılar
oldum.
Yaşadığımı hissetmek
için hafta sonunu beklemekten vazgeçtim çünkü her gün bir hediye ve her an
değerli ve eşit derecede önemlidir.
Dikkatimi stres
dolu bir yaşam biçiminden memnuniyet dolu bir yaşam biçimine değiştirdiğim gün
herşey değişti. Ben, ben olduğumdan mutluyum ve sahip olduğum her şeyden:
sağlıklı bir beden ve zihinden; Sevgi dolu bir aileden; zamanla yaptığım
samimi, uzun süreli arkadaşlıklardan; Ve sevdiğim ve inandığım mesleğimden.
"Evren'in memnuniyet
halini sevdiğini fark ettim. Ne kadar memnun iseniz o kadar iyi ve güzel şeyler
elde ediyorsunuz" ~ Louise Hay
9. Geleceği merak
etmeyi bıraktım.
Kontrol etmeye ne
kadar çok çalışşam da, hayatta kontrol edemediğim şeyler olduğunu kabul
ediyorum. Ne zaman endişelendiğimin farkına vardığımda, kendi kendime
"Zaman gösterecek" diyorum.
İstediğim her şeyi
her zaman elde edemeyebilirim, ancak biliyorum ki ihtiyacım olan her şeyi elde
ediyorum. Yaşam akışına güveniyorum ve her şeyin mükemmel şekilde ortaya
çıktığı zeki bir Evrende yaşadığımıza inanmayı tercih ediyorum. Bazen hayatta
zamanın bile zamana ihtiyacı vardır.
"Hayat basit. Olan
biten her şeyi senin başına gelenlerden ziyade, senin için olanlar olarak
algılamalı. Her şey tam da doğru zamanda olur; ne çok erken, ne çok geç. Hoşlanmak
zorunda değilsin ... eğer hoşlanırsan daha kolay olur." ~ Byron Katie
10. Başkalarını
hoşnut etmeyi bıraktım.
Sevilen ya da kabul
edilen olmak için artık dıştan gelen onaya ihtiyaç duymuyorum. Başkalarının ne
düşündüğü hakkında endişelenmek zaman kaybıdır. Diğer insanların benim hakkımdaki
fikirleri ve bende gördükleri her şey onlarla ilgilidir ve gördükleri kendi
lenslerinden süzülenlerdir; Benimle ilgisi sadece koca bir sıfır'dır.
Kendime
vermediklerimi, başkalarının bana vermesini beklemekten vaz geçtim: sevgi,
dikkat ve ilgi. Kendimi bir bütün - beden, zihin ve ruh - olarak sevmek bencillik
değildir. Bardağımı kendi kendini sevme ile dolu tutuyorum ve ihtiyaçlarımın ve
kalbimin isteklerini yerine getiriyorum.
Beni çok daha
geliştirecek olan seçimlerimi, başkalarını hayal kırıklığına uğratıp
uğratmayacağını tasa etmeden yapmayı öğrendim. İnsanlar, benim kim olmam
gerektiğini ve ne yapmam gerektiğini kendileri belirleyerek, kendi kendilerini
hayal kırıklığına uğratıyorlar.
Yapmak
istemediğimiz şeylere hayır demek, öğrenilen bir uygulamanın ve kendine bakmanın
bir işaretidir. "Yapmalıyım" gerekliliği var ise, yapmam. İstediğimi
hissettiğim şeylere yönelirim. İsteklerim, başkaları tarafından benim üzerime
dayatılmasından ziyade, kendi içimden gelmelidir. Ben her zaman değerli zamanımı
nasıl ve kiminle geçireceğim konusunda seçici oldum. Biliyorum, zamanım benim
hayatım ve harcadığım zaman asla geri dönmeyecek.
Hayatım benim
hakkımdır ve hayatımda kendi seçimlerimi yapma hakkım var. Hayat yaşamak
içindir, sadece var olmak için değil, yaşamımı özür dilemeden ve pişmanlık
duymaksızın otantik olarak yaşamayı seçtim.
"Başkalarının
yaptığı hiçbir şey senin yüzünden değildir. Başkalarının söylediği ve
yaptıkları kendi realitelerinin ve kendi hayellerinin bir izdüşümüdür.
Başkalarının görüşlerine ve davranışlarına karşı duyarsız olduğunuzda, gereksiz
acıların mağduru olmazsın." ~ Don Miguel Ruiz
Sara
Fabian
Çeviren Naci Gülşan