Galaksi Tarihi 18
LW: Geriye hoş geldiniz! Galaksi Tarihimizin 18. Bölümü, ben Lance White ve
Andrew Bartzis ile birlikteyim.
AB: Nasılsınız?
LW: Merhaba! Piramitlerin 2. güçlendirmesi konusunda yaptığımız yoğun
konuşmada kalmıştık, bıraktığımız yerden başlarsak iyi olacak zira konuşma 3.
güçlendirmeye doğru gitmekte.
AB: Savaş Galaksisi kaşifleri ve ilk işkal güçleri Yeryüzünü ele geçirdi. İlk
Duyarlı Varlıkların savunmaları yoktu; savaşın ne olduğunu dahi bilmiyorlardı,
dolayısı ile, kıçları tekmelenip atıldılar, bazıları da esir edildi. Karanlık
güçler ilk teknolojilerini getirdiler, Yeryüzünü teknolojik düzeyde
güçlendirdiler ve Piramitlere bakarak “Burada biz kazandık, savaşmayı bile
bilmiyorlar” dediler. Astral Ağı güçlendirdiler ve 2. katman Piramitleri inşa
ederek buraya kimin reenkarne olup olamayacağını tayin eden bir bariyer yaptılar.
Yeryüzü ışınlandı, Işık Güçler gezegenlerini eski yerine almak istediler,
yaptıkları işi iyi yapabilmek için Yeryüzünü Evrenin boş bir yerine ışınladılar.
Yeryüzü, ışınlanmaktan dolayı çok ama çok hasar gördü; ölüme yakındı, bu Evrene
ve diğer 17 Evrene çığlık attı, trilyonlarca Varlık çığlığına cevap vererek akımlar
halinde Yeryüzünü iyileştirmek için göçe başladı. Karanlık güçlerin 35 ile 45
milyon yıl gibi bir hakimiyeti vardı, fakat Yeryüzü zaman değişimleri göz
önünde bulundurulursa kesin bir rakam söylemek gerçekten zor. Kimsenin onları işkal
edemediği zamanlar oldu ve nerede olduklarını kimse de bilmiyordu, dolayısı ile
süvarileri kitleler halinde enkarne edip onları eğittiler, teknoloji ile
donalttılar, Yeryüzünün Rahim Şakralarını kullanarak refahları için DNA
sistemleri yarattılar. Çabuk zaferler için her tarafa yayıldılar, binlerce
gezegeni ele geçirdiler ve halkalar halinde Oterite ve Kontrol katmanları
oluşturdular, Yeryüzünü bu sistemlerin merkezine koymak istemekteydiler, Oterite
ve Kontrol Sistemleri yayıldıkça, Yeryüzü'nün yerini tekrar, tekrar, tekrar
değiştirmek isteyebilirlerdi. Yeryüzü ışınlanacak durumda değildi, dikkate
almadılar ve başka yerleri işkal etmeye devam ettiler. O zaman Yeryüzü'nü kuran
Varlıklar “Olanı gördük, oraya mutlaka gitmeliyiz” deyip Yeryüzü'nü iyileştirmek
için Yeryüzü'ne giden enerji Can’larının (ruhun özü) oluşturduğu göçmen
akımlarına katıldılar ve kafilelere
katılıp sisteme girdiler. Oluşan bu yeni enkarnasyon ağının altında ve
Karanlık Güçler ile birlikte içeriden devrim yapmak için enkarne oldular, aynı
yolu Karanlık Güçler daha önce Yeryüzüne enkarne olmak için kullandı. Anahtar,
her zaman gezegende yaşayan nufustan biri
olmaktı, böylelikle enkarne olan Işık Güçlerinin kollektif Bilinci,
Yeryüzünün orijinal amacını gerçekleştirmek için, Yeryüzü kollektif bilinci ile
birleşip kaynaşarak amaca ulaşıldı. Yeryüzü tekrar ele geçirildi, fakat bu
arada hali hazırda Baskı ve Kontrol sistemi onbinlerce gezegende sürmekteydi.
Yeryüzü ele geçirildikten sonra, enerji sistemi güçlendirildi, ve Yeryüzü her
yardımı geri çevirerek “Kendi kendime iyileşeceğim” diyerek kendini yeni, gizli
bir yere ışınladı, her iki taraf tekrar O’nu aramaya başladı. Lemurian’lar
Yeryüzünün zamana ihtiyacı olduğunu anladılar, hali hazırda daha önce
söylediğim havada asılı şehirlerini bilinç keşif araçları ile başka
gerçekliklere göndermişlerdi, Yeryüzündeki değişimleri göz önünde tutarak,
zaman seyahati yapabilecek enejiyi aramaktaydılar. Sonunda aradıklarını bulup
Yeryüzüne geri gelip gelemeyeceklerini sordular, aldıkları olumlu cevaptan
sonra, Yeryüzü kendini iyileştirir iyileştirmez kitleler halinde Yeryüzüne
enkarne oldular.
LW: Eveet.
AB: Lemuria’lı
Tür’ler, havada asılı şehirleri geri geldi çünkü, daha önce anlattığım gibi,
zaman içinde geriye kurbağa sıçraması yapıyorlardı, çünkü Yeryüzü hali hazırda
onları yaratmıştı. Bu durum Savaş Galaksisinin gelmeden önceki Galaksinin
bilinciydi, burada oynanan oyunun çok uzun süre için planlandığını anlamaya
başlamışlardı ve savaş Galaksisine karşı yapılacak savunma için bir çok Evrendeki
Tür’lerin kitleler halinde enkarne olmaları gerekiyordu, ve ilk baştan bu yana
olan tüm Karmanın çözülmesi gerekmekteydi.
LW: Tamam; öyleyse bu da bizi buradan alıp..... 2. Lemuria var mı....?
AB: Bu Lemuria’nın 1. yükselişi. Teknolojileri ve ruhsallıkları birbirine
uymadığı için ortadan kalktılar, bulundukları zaman akımından alındılar ve
Yeryüzü tekrar ışınlandı. Her şey “zaman seyahati ile ilintiliyken, Lemuria
toplumunun zaman ile hiç bir ilgisi yoktu. Dolayısı ile geriye geldiler.
Gezegene nasıl geri gelebileceklerini bulup, durumu iyileştirene kadar zamanın
dışında takılı kaldılar. Bundan dolayıdır 3 düşüş yaşadılar ve Atlantis te 3
düşüş gördü.
LW: Wow... kopmuş zaman bağlantılarından dolayı.
AB: Doğru; çünkü gezegenin yerini sürekli değiştiriyorlardı. Her zaman yerini
değiştirdiklerinde gezegeni güçlendirerek içeri girmeyi ve dışarı çıkmayı
zorlaştırıyorlardı.
LW: Bu koruyucu band sisteminden önceydi, bu sistem içeri girişi ve dışarı
çıkışı engelliyor...
AB: Tamam,
Karantina.
LW: Karantina.. doğrumu.
AB: Bu sistemden önceydi. Bir başka Duyarlı Varlıklar bu sistemden sorumlu
idiler.
LW: Pekala.
AB: Yeryüzü kendi karantinasını sağlar, fakat Kontrol Odaları bu iş için
kullanılmıyordu; bundan dolayıdır ki Yeryüzü, herkesin yardımını rededip kendi
enerji sistemini kullanarak “Hayır, iyileşiyorum” diyebildi.
LW: Tamam. Ve sonra kendi ilk Tür’ünü yarattı, sadece bir Tür’dü, bu Tür
hakkında bir şeyler biliyormuyuz?
AB: Bizim büyük
versiyonumuz: daha uzun, daha geniş, daha fazla enerji dolu, 200 sarmal DNA.
LW: 200 sarmal..!
AB: Evet.
LW: Şu an kaça düştük.... bir kaç çift sarmal?
AB: 42, veya buna yakın bir şey, veya 48, her neyse, sadece... hiç bir önemi
yok, çünkü bazı insanlar daha da sınırlı, DNA’yı bu seviyede tam algılayacak
bilincimiz yok.
LW: Evet, teknik açıdan, ne kadar çok sarmalın varsa ÇokBoyut alanlara o
denli rahat girişiniz var demektir.
AB: Doğru. İlk
Tür yaratıldığında, Varlıklar gelip bu deriden elbiseye enkarne olmak
istiyorlardı, bu toprak deri elbisenin her yere gidebilmesi, yaratılmasındaki
ana fikirdi, hatırlarsanın bunun hakkında konuşmuştum, lazım olan bütün kodlar
bu deri elbisede mevcut. Bir araç yapıyorsunuz, bütün spor arabanın
özelliklerini bulunduran, gerekli olan bütün kodları barındıran Varlıkları
kendine çeken üstüne üstük ışınlama ile Çok Zamanlılığı da bünyesinde bulunduran
ve enkarne olmak isteyen kitlelerce Varlığı olan “kusursuz elbise”.
LW: Hmm, evet...
AB: Kusursuz bie elbise.
LW: Şimdi, bu durum ne kadar sürdü? Biraz önce çok uzun sürmediğinden söz
ettiniz, çünkü Yeryüzü bazı şeylerin....
AB: Kapılar açılır açılmaz, geleceklerini biliyordu.
LW: Evet, İlk Tür’den (gerçek) sonra ne
oldu?
AB: İlk Tür burada 2,5 ile 3,5 milyon yıl yaşadı, yaklaşık, sıralı bir zaman
olmadığından kolayca tarif edemiyorum, takminim: 99 ile 199 milyon yıl, bu
yıllar arasında. O zamanlarda Dinazorlar gezegendeydi, fakat onlar farklı tipte
Duyarlı Varlıktılar. Savaşcı Tür’ler ile Işık Tür’leri arasında barış sağlamak
için burada değillerdi. Bu onların en son işlevi idi, barışı sağlamayı buraya
gelenlerden istiyorlardı, buraya gelen herkes Işık Güçlerinin ve Karanlık
Güçlerin burada olan herşeyi parçalamak için buraya çabuk çabuk indiğini
bilmekteydi. Çünkü bu gezegeni istemekteydiler; ruhsal aileleri dikkate
almıyorlardı, çünkü kendi ruhsal ailelerini buraya getirmek istiyorlardı.
LW: Dinazorlar ne olacaklarını biliyorlarmıydı...
AB: Hayır, Dinozorların Yeryüzünde olmasını istiyorlardı, Dinazorlar başka
gezegenlere gönderilebilecek kaynaklardı onlar için.
LW: Orijinal 15 Varlığın ilk işkali ne zamandı?
AB: Onlar hakkında söylediğim şu; Evrenin bu parçasında oluşan dramatik
durumların şu an farkına varıyorlar.
LW: Tamam.
AB: Bulundukları yerde çok sıkılmış durumdalar, yapacak hiç bir şeyleri
kalmamıştı, şavaş olduğunu duyup “Bu ne?” diyerek yola koyuldular. Seyahate
başladılar, belirli bir noktaya ulaştığında geriye bakarak gerideki kalan
parçalarını akordiyon misali bulundukları yere çekerek, gerideki parçalarını da
ilerledikleri noktaya taşıdılar, bu durumu tekrarlıya tekrarlıya “Oh, şuna
bakın! Şuna bakın..” dedikleri noktada tüm parçalarını bir araya getirip
seyahatlerini sonlandırdılar. Bir tarafta “mola”da olan Tür’ler var, diğer
tarafta Yeryüzünün “Hayır, benim üzerimde yaşayamazsın” dedikleri var vede
ÇokBoyutlu Varlıkların akordiyon gibi Yeryüzüne yaklaşıp Yeryüzünde; ağaç,
bitki, Dinazor, yumurta, taş v.b. olanlar var. Hepsi Yeryüzü ile kontrat yaptı
çünkü Yeryüzü hala kontratlar hazırlıyordu; bu farklı seviyede olan bir
ticaret, Yeryüzü gerçekten ÇokBoyut’luların yaptığının “boylu boyunca uzanmak” olduğunu
anlamıyordu. Daha önceki ruhsal işkalde olduğu gibi içeriye durup dinlenmeden
girdiler. Yeryüzü Karanlık Güçler ve hali hazırda Yeryüzünde olan ÇokBoyutlu
Varlıklar tarafından işkal edildi ve Yeryüzü “Aman Tanrım, öğretmenler!” diye
haykırıp yardım istedi. Gelenler, Karanlık Varlıkları atana kadar hücre olarak
Yeryüzünde bulundular ve sonunda hakimiyeti ele geçirdiler. İyiler geri gelip,
ÇokBoyutlu Varlıkların kötü olduklarını düşündüler, bu Varlıkların
yüzeydekilerini söküp attılar ve Yeryüzünü ele geçirdiler ama derinlerdekiler
kaldı, sesizce olan bitene müdahale etmediler ve daha sonra, bulundukları
yerden çevresindeki güçleri kışkıtmaya devam edip Yeryüzünü ele geçirme çabalarını
sürdürdüler. Fakat Yeryüzü'nün içindeki boşlukta olan Dünyasına
hiç bir zaman ulaşamadılar, sadece yeryüzü mezun olma zaman akımı diliminde
kaldılar.
LW: Tamam...
AB: Ve daha sonra 66 ana dramatik gezegenden oluşan Galaktik Yükseliş
Makinesi biçimlendi, Güneşimiz ile birlikte Merkez Güneş Sistemine ışınlanan
bütün bu gezegenler “Bundan daha iyisi olmaz” dediler.
LW: Pekala....
AB: Tamamen.
LW: 15 ÇokBoyutlu Varlıkları gündeme
getirdiğinizde, biliyormusun; akordiyon gibi açılıp genişledim, kum tepecikleri
göz önüme geldi... Varlıklar...
AB: Solucan delikleri?
LW: Solucan delikleri...evet... zaman seyahati. Kim bilebilir, belkide...iyi
olurdu. Dolayısı ile çatışıp bu zemini hazırlayan ve ışınlayan Karanlık, bütün
bu gibi şeyleri yapıyor, gerçekten 15 Varlık için “sahneyi hazırlıyor”, 15
ÇokBoyutlu Varlıklar ise oturup seyrediyorlar ve içeri sızacakları zamanı bekliyorlar.
AB: Evet.
LW: Fakat orada olan Varlıklar yolu ile olması gerekmemekte. Bütün hepsi
enkarne olmadı. (15 tane olan ayrı ayrı ÇokBoyutlu Varlıklardan sadece biri
Yeryüzüne tam enkarne oldu.)
AB: Doğru.
LW: 15 Varlığın sadece bir kısmı ağaçlara, araziye, taşlara enkarne oldular,
orada olan başka Varlıklar nelerdi?
AB: Nihayetinde
orada olan Varlıklara da enkarne oldular.
LW: Onlarla birlikte üreyerek, onların ruh ailesinin bir ferdi oldular!
AB:Konuyu anladın!
LW: Ve DNA’larımızın kodlarına da sahip olmalılar.
AB: Konuyu anladın.
LW: Ve başlayabilirler...
AB: Oyunu
oynamaya kendi düzeylerinde başlayabilirler.
LW: Tanrı oyunu, evet. Bütün bu savaşları yapan ve ele geçirmenin keyfini
süren Karanlık Güçler, büyük bir ihtimal ile 15 Varlığı Yarı-Tanrı veya Büyük
Öğretmenler veya buna benzer şeyler olarak görmekteydiler...?
AB: Bu alay konusu olan bir şey: Rekabet.
LW: Oh, yaptılar mı!
AB: Savaş Galaksilerinde hiç rekabet imkanları olmadı; en iyisinin
iyisiydiler.
LW: Oh!
AB: Rekabet.
LW: Dolayısı ile 15 ile çatılıyorlardı.
AB: Bazı zamanlarda çok şiddetli....çok şiddetli.
LW: Tamamm, çok sayıda katliyamın yapıldığı bir yerdi öyleyse.
AB: Eeee; o tür bir tutum içinde değil. 15 ÇokBoyut’lu Varlıklar Karanlığın astral
Dünyası ile tam anlamı ile “göğüs göğüse” savaşmışlardır...Çünkü birbirlerine
“kaba kuvvet” kullanmaktaydılar. Fakat 15 Varlığı yenemediler, 15 Varlık
Yeryüzüne enkarne olmuştu ve arkalarında Yeryüzü Varlığı vardı.
LW: Evet.
AB: Karanlık
Varlıkların Piramit katmanları arasında onlara verdiği bir alet bu. Güçlendirme
sürecine kim hakim ise Yeryüzü anne ile olan iletişime de hakimdir ve savunma
esnasında onlara enerji yükleyebilir.
LW: Aman Tanrım.... Dolayısı ile daha önceden hazırlanıp as kartlarını gömlek
kollarında saklamışlar, öyleyse; onlar için olan bitenin anlamı, savaşı hali
hazırda kazandıklarını bilmeleridir.
AB: Evet. Kısacası olan biten; enkarne olmak ve Karanlık Varlıklarının
kıçlarına tekmeyi vurup Yeryüzü yüzeyinin kontrolünü ele geçirme. Sonrasında
kendileri de başkalarının gelip kendilerini tekmeleyip atmaları için beklemeye
başladılar. Çünkü bütün hepsi yüzeyde olan mezun olma Zaman-Akımını ele
geçirmek için, kendilerinin “titreşimli olan kısımlarını” enkarne ediyorlardı.
LW: Ah; 9 Piramit sıralamasını göz önüne alındığında bu hangi noktada oldu,
3. Veya 4.?
AB: Hayır, 5., 6. veya 7. Atlantis’in yıkılışıdır. Atlantis’in 2.
yıkılışında.
LW: Tamam, 2. yıkılış 7. kaddeme. Bu parçalar sanki başlangıç.....
AB: Birbirine
ekle. Evet. Ne zaman bir ağ(savunma) olduğunda, ışınlama var demektir. Ne zaman
bir ışınlama olduğunda, o Zaman –Akımının sonu demektir. Bunların anlamı da
bütün bu Varlıkların tekrar geri gelip ilk Tür’ü elde ederek yeni bir başlangıç
yapmalarıdır; bundan dolayı Yeryüzünün 72 Tür’ü vardır. (72 kez yeniden
yaratılmış insan Tür’ü-Naci).
(Not: “Tanrının
72 ismi” olması bir raslantı mıdır? Kabbalak 72 Melekten, 72 çeşit bilgiden,
erdemden, güçten v.b. bahseder. Bütün her şeyin ÇokBoyutlu olmasından dolayı,
72, ezoterik katmaların en üst uç, dış kesimlerinde bile çalışır, vede ezoterik
katmanların en derinlerinde de ve ötesinde de çalışır. “Yukarıda olan her şey,
aşağıda da vardır.”)
LW: Evet.... fakat bütün hepsi birbirleriyle ilintilidir.....
AB: Evet, bütün hepsi bu sistemden gelir, herkesin ele geçirmesi için burada
olandan, bu elbiseden.
LW: Ve her şey Karanlık Varlıkların bu şekilde etkileyip değiştirdikleri
yönde değil de bu etkinin olmadığı yönde gelişseydi, bilmem...belkide, bu tür
yaşam Rahim Şakralarında çoğaltılarak pozitif bir yaşam gücü olarak
yaratılabilirdi.
AB: Hiç bir uyarı olmadan, “Pekala, hemen işkal edin” yerine; gelişme daha
dikkatli bir kontrol altında olabilirdi.
LW: Doğal enkarnasyon süreci devam edebilirdi; hangi noktada Cin’lerin ağı kuruldu?
AB: 5. nin ortasında.
LW: 5. nin ortasında. Tamam, öyleyse Cin’leri 15 Varlık getirdi.
AB: Evet. Doğrusu Cin’lerin başka gezegenlerde kendi Baskı ve Kontrol
Sistemleri vardı, bundan dolayı “oyunu nasıl oynayacaklarını” bilmekteydiler. Galaksi
kümelerinde sadece bir Baskı ve Kontrol Sistemi uygulanmaktaydı. Ve ÇokBoyutlu
Varlıklar “Pekala, öyleyse bizimle çatışan bu Melek Güçlerinden uzakta, ben de
bu sistemi bir küme buraya, bir küme şuraya koyarak başlatabilirim” dedi.
LW: Ah... sonra ne oldu...
AB: Kaynaklarını bu yöne yönelttiler.
LW: Evet. Enkarnasyon sürecini nasıl ele geçirdiler?
AB: Biraz zaman
aldı. Bunu yapmak biraz zaman alır.
LW: Teknik olarak organik süreci kontrol sistemine, kontrol ağlarına
döndürmek yüzbinlerce yılı alır.
AB: Doğru. Bir süre alır... ve boyutsal olarak Yeryüzü enerjisi
düşürüldüğünde, tamamen yeni bir control sistemi yaratmaları gerekiyordu. Çünkü
enerjiyi en yoğun durumuna gelmesi için sıkıştırıyorsun.
LW: Ah. 9. Piramit katmanının yapıldığı zamana kadar.
AB: En son güçlendirme yapıldığı zamana kadar.....
LW: Gezegenin yoğunluğu 3. Yoğunluğa kadar düşürülmüştü.
AB: 3. Yoğunluğun
en düşük seviyesine.
LW: Çünkü her bir güçlendirme safhasında yoğunluk daha da
düşürüldü... dolayısı ile her güçlendirme durumu dahada zorlaştırdı... hangi
noktada izole edildik, karantinaya alındık?
AB: Yaklaşık 306.000 yıl önce, fakat Zaman Seyahati savaşı oldu ve bu zamanı
400.000 yıl yaptı, bu da sonlandı, dolayısı ile 300.000 yıl önce oldu
diyebiliriz.... Fakat karantinanın amacı doğrultusundaki desteğin sağlanması
konusunda bir çok sorunlar/olaylar vardı. Çünkü “iyi güçlerin” hiç “güçleri,
enerjileri” kalmamıştı, yorgunlardı. Karanlık taraf ta aynı durumdaydı. Gerçek
anlamda birkaç milyon süren çatışmalardan sonra aniden savaşı durdurdular,
çünkü artık devam edecek güçleri yoktu.
LW: Bu birkaç milyon yıl içinde olan bir barış süreci var mıydı?
AB: Evet. Gezegen tekrar iyileşti.
LW: Tamam, öyleyse yaralarını sarıp
iyileştirdikten sonra tekrar baştan başladılar....
AB: Evet.
LW: Fakat her zaman Karanlık Güçler savaşı başlatıyordu, doğru mu?
AB: Hayır...
LW: Böyle bir zorunluluk yok? Işık..?
AB: Mutlaka böyle olma zorunluluğu yok. Çok kez Işık Güçler uzanıp çırayı
alarak savaşı ateşledi.
LW: Tastamam.... Bunlar Işık Güçlerinin banaz moduna girdiği zamanlar.
AB: Banaz modu.
LW: ... karanlık taraf kadar zararlı olan?
AB: Doğru.. banaz modunda olduğunda.
LW: Dolaysı ile her iki uç ta aynı düzeyde tehlikeli.
AB: Eğer Özgür İrade’nin kaynağına inmeyi tercih edebilselerdi her iki taraf
ta iyileşebilirdi.
LW: İyileşebilirlerdi... bunu biliyorlar mıydı?
AB: Büyük ihtimal
ile hepsi değil; banaz modu içinde boğulmuş olanların gördüğü sadece banazlıktan
başka bir şey değildi.
LW: “Olay” süresi içinde, bu durumda olanlara olasılıkları görme imkanı
verilecek mi?
AB: Eğer onlar da “Olay”ın içine dahil edilirlerse, onlara da görme imkanı
verilecek... Şu anda beni dinleyenlere sesleniyorum, böyle bir seçiminiz var ve
bunu biliyorsunuz, bunu bilmeyenler, yaptığınıza devam etmeniz...
LW: Taki bunu yapma imkanı kalmayana kadar.
AB: Taki senin verdiğin service hiç ihtiyaç kalmayıncaya kadar ve işten
çıkarıldığını belirten belge eline verilip geri-dönüşüm için geriye gönderilene
kadar.
LW: Ve geri-dönüşümün anlamı 2. ölümdür. (Not: kastedilen “ölümsüz Varlıklar
veya Yarı-Tanrılar”ın kimliklerini kaybedip “eritilerek” Kaynak’ın enerjisine, geriye dönüşü
deneyimlemesidir. Bu durumun çok nadir olduğu söylenir, Varlığın
“kristalleştirildiği” ve değişme ve iyileştirme olanağının tamamen ortadan
kalktığı durumlarda olur.)
AB: Kesinlikle doğru!
LW: Dolayısı ile, milyonlarca ve tirlyonlarca yıl nelerin olduğuna dair elde
ettiğin uyanıklık ve bilinci kaybetmek istemiyorsan değişmen çok akıllıca bir
seçim olur. “Geri-dönüşüme” dahil edilmek yerine sonunda insanları mezun edecek
olan şu andaki oyuna katıl.
AB: Sana başka yerlere gidip iyi vakit geçirebileceğin olanaklar sunulacak,
dolayısı ile....
LW: Doğru, doğru.. orada “Eeee, Işık Güçlerini destekliyor gibi görüneceğim”
diyebileceğin bir barınak olmayacak.
AB: Bir orta yol var, hatırlarsan? Orta bir yol var, ışık karanlıksız var
olamaz, karanlık ta ışıksız var olamaz, ancak her ikisi de aynı anda, beraber
tarafsızlık içinde var olamazlar. (Not: Karanlık nihayetinde Işık’a hizmet
eder.)
LW: Karanlık Güçlerin avantajı, yaptıkları işlerde çok ustalar, dolayısı ile
yeni bir oyuna başlayıp eyleneceklerse, belirli çerçevelerde durumları
hafifletip, tatlılaştırabilirler ve bize kendilerinin...
AB: Kim
olduklarını (gösterirler).
LW: Kesinlikle. Karanlık için heyecanlı bir rol olabilir ve bütün savaşları vede
açıkçası ”ayrıntısız düzeylerdeki” oyunu sonlandırabilir. Zekice bir oyun
haline gelebilir ve sen de yararlanacağını bilince daha zevkli bir oyun olurdu.
AB: Kesinlikle.
LW: Evet, süphesiz, kendi rollerini
oynayarak bizlerden bir şekilde faydalandıklarını biliyorlar, fakat bu onlar
için de tamamen yeni bir düzey veya yükseliş basamağı.... başka bir.....
AB: Kendi-Yükselişine-Hizmet.
LW: Ah! Felsefik açıdan bilmediğimiz bir şey, Venüs’lüler bu konuyu
tartışıyorlar, ah; Kendi-Yükselişine-Hizmet’in olup olamayacağını henüz
bilmiyoruz.
AB: Bunun
anlamını dahi henüz bilmiyoruz, tamamı ile varsayım.
LW: Fakat, bunun oluşabileceği yerin burası olacağı gibi görünüyor veya bu
final mezuniyet döneminde sadece bir “tohum fikir” olabilir; çünkü, Baş
Yaratıcı buraya gelip bütün duyarlı yaşam formlarının hepsinin kayıtlarını
okudu.
AB: Başlangıçtan sonuna kadar.
LW: Başlangıçtan sonuna kadar (Alpha’dan Omega’ya), bütün permütasyonlarda ve
zaman savaşları dahil, bu zor iş bile değil Baş Yaratıcı için.
AB: Hayır. Evrenin Baş Yaratıcısı.
LW: Evrenin...
AB: ....Her bir
Galaksinin aynı zamanda Baş Yaratıcsı olan, küçük bir fark ile, küçük parçalar
halinde. Avatar – parçaları/kısımları, Avatar – parçaları/kısımları, Avatar –
parçaları/kısımları. (Evrenin Yaratıcısı kendini bölerek, her bir Galaksinin
Baş Yaratıcısı oldu-Naci).
LW: Ve Avatar ise....
AB: Bir merkez göbek.... Avatar’ın datasını besleyen parçaları/kısımları kontrol
eder ve Avatar da “Kollektifler” olan diğer Avatarlar’ın datasını besler.
LW: Ne zaman bir ...
AB: Sinirsel yapısı olan bir ağ, Kendi sisteminin içindeki iletişim ile
ilgili.
LW: Ne zaman kendinin “gerçek” olduğunu algılıyorsun?
AB: Ne zaman
kendimizin gerçek olduğunu algılıyoruz? Doğduğumuz zaman? Rahimden çıktığımız
zaman? Çok-Yönlü alanımız olduğu, meşime torbasının Anneden ayrıldığı zaman?
LW: Fakat doğmadan önce de duyarlı Varlıklardık.
AB: Zaman çerçevesi içinde bir deri elbise ile birlikte Duyarlı Varlıklar.
LW: Fakat, bedene girmeden önce...
AB: Sonsuzsun.
LW: Sonsuzsun.
AB: Zamansız.
LW: İşlevini sürdürdüğün yer, hepimizin işlevini sürdürdüğü yer, “zamanın olmadığı”
yerde, bir zamanlar, zamanın olmadığı gerçeğini idrak etmeye başladığımız gibi,
zaman soyal bir anlaşmadır, zaman parçalara böler.
AB: Anlamaya başladın! Bu bölümlerden kaç tane var, 25 dakika sanki 5 dakika
gibi?
LW: Oh...Phhh....çoğu,
hemen hemen hepsi. Belkide sadece bir tanesi 15 dakikaya indirgenmiş olabilir,
but...uh, dolayısı ile evet.
AB: Fakat hala ağzımızı şapırdatıyoruz. (her ikisi de gülüyor)
LW: Şimdi şu ana kadar kapsadıklarımız.... sanırım kayboldum, nerede
kalmıştık...
AB: Piremit
ağlarının 4. güçlendirme aşamasındaydık.
LW: 4. Piramit Ağı.
AB: Lemuria’nın dönüşü.
LW: Birinci dönüşü?
AB: Geriye geldik! Zaman seyehati sayesinde, havada asılı şehirler, daha
önceki bölümde bahsettiğim gibi.
LW: Tamam..... bu Lemuria’nın ilk dönüşü.
AB: İlk yükseliş.
LW: İlk yükseliş!
AB: İlk yükseliş.
POOF, bizler BURADAYIZ, GERİ geldik! Dünyanız ile aynı ırmakta akmaktayız.
Yeryüzü ile hali hazırda gelecekte yapılmış kontratları var ellerinde, Toplum
oluşturdular, Rahim Şakralarını tekrar kullandılar, eninde sonunda Işık
güçlerini besleyecek Ticareti tekrar canlandırdılar ki Karanlık Güçler ile olan
çatışmalara devam edebilsinler. O esnada, ÇokBoyutlu varlıklar “um, bekleyelim,
ne olacağını görelim, biraz eylenceli olacağa benziyor” dediler.
LW: Doğru.... (hatırlıyor)
AB: Enkarnasyon Ağında hafif bir kontrolleri vardı, tam kontrolde değillerdi.
LW: Doğru; 4. Piramit Ağı dönemindeki
kontrol güçleri çok hafiflemişti ve sonra 5. nin ortasında, Cin’ler geldiğinde
iskelet bütünüyle hazırdı.
AB: Evet.
LW: Dolayısı ile Ruh contratları için küçük harfler ile yazılmış şartname ve
birakmama... tamammı. Pekala; öyleyse burada, 4. Piramit Ağında ve Lemuria’nın
dönüşünde bırakalım.
AB: Olur.
LW: Benim için de uygun... ara veriyor muyuz? Evet veriyoruz, mükemmel.
Geriye döneceğiz!
Çeviren Naci
Gülşan.
elinize emeğinize sağlık naci bey ....
YanıtlaSilya şu sunucu sürekli ağzından bal damlayan insanın sözünü bölüyor gıcık oldum, yahu sus be adam, tarihçiyi dinleyelim :D
YanıtlaSil