Bu gün 22 Aralık 2012. Yeni bir başlangıcın ilk günü. Tüm dünya İnsanı adına bayram ilan edilmesi gereken gün.. Üzerimizdeki karantinanın kalkıp, tam bilincimize kavuşacağımız, Galaktik ailemizle birleşme olanağının ilk günü.
22 Aralık 2012
30 Ağustos 2012
Ziyaretçiler
Yıllardan beri UFO’ların dünyaya geldiği hep söylenilirdi.
Birçoğumuz, ben dahil bu konuya pek dikkatimizi vermeyip alaycı bir tavır
takınırdık. Büyük devletler konuyu hep inkar edip saklamaktaydılar, bugün dahi
bu gizleme kısmen sürmekte, artık o kadar çok görgü tanığı ve devlet
projelerinde çalışmış açığa çıkıp ta herşeyi anlatanlar varki gerçek artık
saklanamayacak durumda, çok yakında bire
bir ‘ilk ilişki’ gerçekleşecek. Yani kitlelerin önüne inip bizler varız
diyecekler. Bakınız gizli olan UFO dosyaları yavaş yavaş açılmaya başlandı.
Artık uçan gemilerin varlığından şuphe duymamıza gerek yok. Bunların nereden ve
neden geldikleri, kim oldukları ve amaçları konusunda kafa yormak lazım. Binlerce
yıldan beri bizlerden saklanan geçeği öğrenmek için çaba sarfetmeli, görgü
tanıklarına başvurup onların deneyimlerinden gerçeği öğrenmeli, zaten görgü
tanıkları gönüllü olarak deneyimlerini paylaşmaktalar. Olanları öğrenmek
bizlerin doğal hakkıdır, sözkonusu olan bizlerin yaşamı.
Farkında olsak ta olmasakta Dünya ve Boyut dışı varlıklar bizi ziyaret etmekte,
izlemekte vede bizler üzerinde bilimsel deneyler yapmaktalar. Deneyler ‘Uzay
Gemi’ lerine kaçırılarak yapılmakta. Olayın bilincinde olanlar kendilerine
neler yapıldığını kitaplarda, internette
anlatmaktalar. ‘Kaçırılma’ dan hiç kimsenin şüpesi olmamalı, sayı birkaç
yüzbine varmış durumda.
Önceki kaynaklarda ziyaretçilere Melek, Devata, Tanrı günümüzde
ise UFO’lar denmekte aslında kabaca aynı varlıklarlar kastediyor. Dünya dışı
varlıkları, içinde bulunduğumuz 15 Boyut’tun her hangi bir yerinden olabileceği
gibi Evrenin dışından da gelebilmekteler.
568-570 Milyon yıl önce kurulmuş ve 1ci Yoğunluk’tan 4cü
‘Yoğunluk’ a kadar olan10 Milyon Yıldız ırklarına hizmet veren ‘Gardiyan
Melekleri’ adı altınta oluşan konsey tarafından yazılan ‘ Voyagers – I’
kitabından şu bölümü özetlemek isterim; “gerçeklerin Matematik ve Geometride
saklı olduğunu mutlaka anlamanız gerekir. Matematikte çok katlı dünyalar
(paralel yeryüzü) ve Boyutlar belirtilmiştir, birgün bu teori, kanıtlanmış
gerçeğiniz olacaktır. Evrende Yerüzüne paralel yeryüzü sistemleri ve sizi diğer
dünyalarla birleştiren Yıldız Geçit Kapıları vede dünyanın diğer versiyonları
mevcuttur. Sözü geçen Dünyaların birçoğu sizden daha ileri teknolojiye
sahiptirler. Bunlarda bazıları Yıldız Geçit Kapı sistemlerinin nasıl
çalıştığını bildiklerinden sizin Dünyanıza gelmekteler, siz de sistemin nasıl
çalıştığını bilseydiniz onların dünyalarına gidip araştırma yapabilirdiniz. Görünen
UFO’lar iki şekilde, fiziksel ve ışıksal olarak sizlere görünmekteler. Gördüğünüz
uçan cisimlerin çoğu gerçek araçlar olup, Dünya kökenli yada Uzay kökenli
olmaktalar vede sizin içinde bulunduğunuz Boyut’a aittirler. (Dünya kökenli
diyorlar çünkü büyük devletlere uçan gemi yapma bilgisi hali hazırda
verilmiştir yani büyük devletlerin de uçan gemileri var. Bundan başka gerçek
Uzaylı yapımı, bozularak düşmüş gemilerde var ellerinde, tabi bunlar hep
saklanmakta). Diğer UFO türü olan ışıksal oluşumlar flaş veya daha büyük ışık
kümesi/kitlesi
ve küresel ışık olarak belirir. Bina içinde veya dışında vede 3 boyutlu
oluşabilirler. Fiziksel cisim gibi çok belirli olmadıklarından genellikle pek
dikkate alınmazlar.
Yıldız Geçit Kapıları kullanılarak bizler ile birlikte
yaşayan sanki Dünya evleriymiş gibi davranan aslında evrende başka Dünyalara
ait olan bilinçli yaratıklar da vardır ki, bunlar Dünyaya yakın veya bitişik
alt ve üst Boyut’lardan gelirler. Yani geçmişte, gelecekte ve altarnatif-şimdiki
zamanda yaşayan bazı varlıklar hep birlikte Dünyada bulunmaktalar. Fakat bu
canlıların büyük çoğunluğu bugünkü insan formunda değiller. Oldukça zeki
olup insan olmayan türler de sizin Evreninizde bulunmaktalar. Şok olmamanız için
bu gerçeği olabildiğince çabuk kabullenmenizi tavsiye ederiz.
Uyan İnsanoğlu! Eğer hala devletin ve medyanın UFO lar ve
dünya dışı canlılar hakkında sizlere söyledikleri yalanlara sorgusuz
inanıyorsanız içinde bulunduğunuz yaşamın gerçeklerine etkin bir şekilde
kendinizi körleştirip güçsüzleştiriyorsunuz. Eğer Evrende Dünya insanının
yalınız ve çok gelişmiş olduğunu düşünüyorsanız, derin bir gaflet içindesiniz,
önümüzdeki 50 - 60 yılda bu gerçek yaşanılır olunca kabullenmede çok güçlük
çekeceksiniz. Eğer hazırlanırsanız bu gerçeğe uyanmak ve kabullenmek ağrılı ve
sıkıntılı olmaz.
Görünen cisim ve ışıklar her zaman bilinçli olarak
yapılan ziyaretler olmayabilir. Bunlar çok katlı olan Boyut sisteminin çalışma
mekanizmalarına ait, kendiliğinden doğal olarak da oluşabilirler. Bu türde beliren
varlıklar değişik formlarda kısa sürelerde paralel sistemlerden gelerek belirmekteler.
Bazen bizlere gökyüzünde beliren sigara şeklinde görülen obje, aslında paralel
sistemde olan belkide ev, araba veya hiç alakası olamayan bir tür hava durumu, kaza
ile bizim zaman alanına girip belirmiş olabilir. Yani her görülen cisim o
varlığın veya cismin tam doğru formunu olmayabilir bu durum hazırlıklanmadan,
kaza ile Boyut’tan Boyut’a geçişin
verdiği bozulma nedeni ile olmaktadır. Hatta Şimşek, Gök gürlemesi, manyetik
alan dalgalanmaları bilim adamları tarafından dünyadan kaynaklandıkları ileri
sürülse de aslında diğer Boyut’larda oluşan olayların artıklardır”.
Görüldüğü üzere durum o kadar net değil, bu durumlar ile
karşılaşıldığı zaman kimin ne olduğunu anlamak bizlere düşüyor. Görünmez
olabildikleri gibi, üstelik, şekil değiştirebildiklerinden bizlere canlı veya
cansız made olarak istedikleri şekilde görünürlerde.
Bu olayın fiziksel boyutu, bir de fiziksel olmayan, gözle
görülmeyen boyutu da varki bunlar rüyalarda gerçekleşmekte. Dünyada veya Dünya
dışında yaşayan söz konusu canlılar bizlerle uykumuzda ilişkiye geçmekteler. Bilindiği
üzere değişik bilinç durumları mevcut; uyku durumu, rüya durumu, uyanıklık
durumu ve yüksek düzeyler. Her bilinç durumu içinde yaşadıklarımız bizler için gerçek
olarak algılanmakta, rüyada yüksekten düşüyoruz ve bu durumu gerçek olarak
algılıyoruz, değilmi? Rüya bilincinde rüyayı görürken gerçek olarak algılayıp
yaşıyoruz. Rüyalar bir başka boyut’ta olmakta demek pek yanlış olmasa gerek,
verdiğim örnekte yüksekten düşmemize rağmen ölmüyoruz çünkü o boyutta ölüm yok.
Rüyalar çok derin düzeyde uyanıklık bilinç düzeyi ile bağlantılıdırlar aynı
zamanda. Rüyalarda başka zamanlara ait olan canlılar ile ilişkiler de
gerçekleşmekte. Genelikle bunun farkında olmayız. Hele hele bugünlerde rüyalardaki
ilişki çok artmıştır. Durumu her zaman negatif olarak algılamamak gerekir, aynı
zamanda öğretim amaçlıdır. Özellikle ilişkiye geçenler Aghartalılar ise ki
Aghartalılar dünya küresinin içinde yaşayan insan ırkıdır. İnsan rüyalarda
alınıp eğitimden geçirilmekte, edinilen deneyimler yeri geldiğinde kullanılmak
üzere depolanmaktadır. Dünya, düşük seviye ve yüksek seviye olarak ikiye
ayrılmakta. Tahmin edeceğiniz gibi düşük seviyede, Dünyanın dış yüzeyinde
yaşanlar yani bizler, yüksek seviyede, yer küresinin içinde yaşayan
Aghartalılar bulunmakta. Aghartalılar teknolojik açıdan bizlerden ileri,
oldukça iri, uzun boylu insanlardır. Zaman zaman Dünya işlerine karışmaktadırlar
da, Kurtuluş Savaşında İngilizlerin anlattıkları gibi “Dev gibi insanlar dev
gibi atların üstünde belirdiler ve bizleri yerle bir ettiler”.
Zeta(aşağıda bahsedilecek), resmi devletler ve bizi
yöneten insan olmayan kitle (illuminati) çok iyi iş başarıp dünya insanına, ziyaretçilere karşı
korku ve inançsızlık aşılamışlardır. Kitlelerin beyni yıkanarak, kendi
deneyimlerini ve Dünya içi ve dışında bulunan kardeş insan ırklarının varlıklarına
karşı duyarsız ve inkarcı kılınmışlardır. Bundan dolayıdır ki yararlı ve
yararlı olmayan ziyaretçiler bireysel insanları ve küçük toplulukları seçip
haberleşme yolunu seçmişlerdir. (yararlı olmayanlar, kolaylıkla
kandırılabilecek bireyleri seçmekteler. Kandırma Keylonta kodları kullanırak
yapılmakta). Sonuç olarak bizler en doğal hakkımız olan Ziyaretçileri tanıyıp Onlar
ile karşılaşmaya kitlesel olarak hazırlanamadık. Bu tür ilişkiden bizlerin
kazanacağı çok şey var. Bu kadar hastalığın olmadığı, aramızda savaşın olmadığı,
yüksek teknolojinin kullanımı ile refah ve uzun yaşamı düşünün.
İki çeşit zaman kapısından söz edilmekte;
Zaman Portal Sistemi; İçinde
bulunduğumuz 3 Boyut’lu zaman frekansı sisteminde, Boyut’lar arasında oluşan
kapılar sistemi. Aynı ‘Yoğunluk’ (zaman dilimi) içindeki zamanlara geçişi
sağlayan kapılar. Bizim Evrende 5 Yoğunluk, her bir yoğunluk ta 3 Boyut
bulunmakta. Bizler 1. Yoğunluk’ta 3. Boyut’ta bulunmaktayız. 4230 yılında 3.
Boyut’u bitirip 4. Boyut’a geçeceğiz. Böylelikle 1. Yoğunluk’u tamamlayıp 2.
Yoğunluk’a geçmiş olacağız.
Boyutsal Kilit Sistemi; Bu kapı sistemi
ise Yoğunluk’lar arasında hareket etmek için kullanılmakta. Oysa Zaman Portal
Sistemi sadece Boyutlar arasında kullanılmataydı.
Voyager adlı kitapta belirtilen Ziyaretçilere kabaca göz
atalım;
Zeta Reticuli : (Küçük
Grey’ler)
Zeta’ların ruhsal açıdan gelişime olanakları yoktur. Bu
yüzden diğer ırklarla kardeşce bir bağlantı kurma ihtimali olamamaktadır.
Onlarda bizler gibi evrimleşme safasındalar. Zetalar bizimle birlikte vede fiziksel
formda yaşamaktalar, sen ve ben gibi aramızdalar ama orijinali bizim
gezegenimize ait olmamakta, Yıldız Zaman Kapılar’ının bilgisine hakim
oldularından 3. Boyut’un başka zamanına ait olan gezegenden gelmekteler.
Sürüngen Draco adı altında olan başka yaratıklarla birlikte, büyük devletlerle
anlaşma yaparak ‘Kaçırılma’ denilen eylemlerin sorumlusudurlar. Dünya insanına
yararlı varlıklar değildir. Soyları kurumaya yüz tutmuş bir ırk olmalarından
dolayı insan ırkı ile birleşip soylarının devamını sürdürme peşindeler. Hali
hazırda bunu gerçekleştirdikleri biliniyor, yani Zeta Reticuli – İnsan (homosapien)
soyu türetilmiştir. Şu anda yeni tür varlık Dünya atmosferine uyum sorunu
nedeni ile Dünyada bulunmamakta. Bashar isimli varlıklar bu yeni türdendir, medyumlar vasıtası ile bizlere yardım etmekteler. Nede olsa yarı yarıya Dünya insanı, Beyni Zeta kalbi insanmış. Bizlerden 300 yıl sonraki zaman diliminde Düyaya benzeyen başka bir gezegende yaşamaktalar.
Zeta canlı türü çok değişik formlarda var olmaktalar. Yukarıda görülenler sadece bir kaç örneği. Sürüngen, Sinek/Örümcek şeklinde olanlarıda var. Yalınız küçük olanlar Dünya atmosferine girebilmekteler. Türler hep Gen mühendisliği ile yaratılmışlar. Boyutsal Kilit Sistemi bilgisine çok azda olsa hakim olduklarından dolayı 3. Boyut’un biraz dışında ‘görüntülerini tutarak’ görünmez olabilmekteler. Zetalar bitişik Boyut’larda da belirirler, hologram tekniğini de hakimdirler.
Zeta canlı türü çok değişik formlarda var olmaktalar. Yukarıda görülenler sadece bir kaç örneği. Sürüngen, Sinek/Örümcek şeklinde olanlarıda var. Yalınız küçük olanlar Dünya atmosferine girebilmekteler. Türler hep Gen mühendisliği ile yaratılmışlar. Boyutsal Kilit Sistemi bilgisine çok azda olsa hakim olduklarından dolayı 3. Boyut’un biraz dışında ‘görüntülerini tutarak’ görünmez olabilmekteler. Zetalar bitişik Boyut’larda da belirirler, hologram tekniğini de hakimdirler.
Zetalar bedenin bio-enerjik yapısından olan, duygusal
enerjisinden yoksullardır. Dolayısı ile tam olarak ‘Değişme tekniği’ni
kullanamamaktalar. Fiziksel olarak şekilden şekile girmeği yapabilmelerine
rağmen, uygulama aslında onların biyolojik yapısını çok yıpratmakta, dolayısı
ile daha çok başka bir frekans tekniği
olan ‘Frakans Karıştırma’ yı kullanmaktalar. Kendilerini görenlerin beyin
frakanslarını bozup, görünmez oluyorlar.
Iyi bir haber, Zetaların tümü Dünyadan sürülmüşlerdir. Artık Yeraltında Zeta bulunmamakta.
Iyi bir haber, Zetaların tümü Dünyadan sürülmüşlerdir. Artık Yeraltında Zeta bulunmamakta.
Uzun iskelet gibi, ‘Peygember Devesi’ görünümlü insanlığa faydalı yaratıklar. Genellikle Öğretmen görevini üstlenmişlerdir. Boyları 3,5 metreye varır. Dünya İnsanlarının yanısıra, Zetalara ve diğer Boyut’lardaki ırklarada yardımcı olurlar. 3. Boyuta ve paralel Dünyalara ait değiller, Yaşadıkları Evren, Boyut’lar arasında bulunmakta ve Yıldız Geçit Kapılarını kullanarak Dünyaya ulaşmaktalar. Zetalara göre daha üstün teknolojileri vardır. Her zaman birlik için, kardeşlik için çalışırlar. Zetaların bazı türlerini iyileştirip adam ettikleri bilinir.
Rhanthunkeana :
(Ranthia)
(Resim bulamadığım için bulana kadar resimsiz idare
edeceğiz.)
Ranthia’lar da 3. Boyut’a ait yaratıklardır. Çok uzak
yıldız sistemlerinden gelmekteler. Yıldız Geçit Kapılarının bilgisine tam
sahiptirler. Ekinler üzerinde oluşan geometrik şekilleri yapanlardır.
İnsanoğlunun Dünyada var oluşundan bu yana Dünyaya gelip Dünya işleri ile
ilgilenmekteler. İnsanlığa yararlı varlıklardır. İç ve dış kötü güçlere karşı
insanlığa ve Dünyaya gardiyanlık yapmışlardır. Zetalar gibi Onlar da görünmez
olabilmekteler ama madde gibi yoğun değiller, bizler gibi bedenleri yok,
istediklerinde bedenleşebilmelerinin yanısıra ayrıca hologram teknolojisine de
hakimler. Hologramı kullanmak daha az enerji sarfına neden olmakta, genellikle ışık formunda oluşurlar. Su gibi,
değişik formlara bürünebilmekteler.
Yukarıda sayılanların dışında Dünya işlerine karışan
başka varlıklar da var, daha ileriki yazılarımda yeri geldikçe değineceğim.
Altta “Meleklere özgü gerçekler’ adlı kitaptan alınmış insan
ırkları yer almakta. Irklar ‘Gardiyan Melekleri Konsey’ üyeleridirler aynı
zamanda.
Sol kısım, yukarıdan aşağıya;
- Zionite ‘Arion’: Altın soyundan
gelen (İnsanın Yardılışı başlıklı yazıya bakınız) , insan-Aethien-Zephelium
karışımı Balık Adam.
- Turanism-1 ‘Azara’: Zümrüt -
Altın soyu karışımı, orijinal Taran melek insan ırkı. (İlginç, Turanism, insan
ırkını yaratmak için kurulan projelerden biri, 3 projede 3 değişik insan
yaratılmıştır, umarım zamanım olurda bu konuları da Türkçeleştiririm.)
- Zeta-Reticuli Grey ‘Amera’ : Zümrüt
– Altın Soyu (geliştirilerek devamlı yapılan biolojik yapıyı yenileme çalışmaları
ile ortaya çıkmış Orionlı Zeta, bilindiği gibi Zetanın çok çeşiti var.)
Orta kısım, yukarıdan aşağıya;
- Anuhazi Büyüğü : Zümrüt Soyu.
(‘Sirian Beyaz’ Lyran-Sirian-Elohei Yüksek Konseyinin üyesi)
- İnsan-Zionite karışımı ‘Jonathan’ : Zümrüt
– Altın Soyu (Ur din adamı, Dünyanın iç küresinde)
Sağ kısım, yukarıdan aşağıya;
- Aethien : Altın Soyu
(Peygember Devesi şeklinde, Pagasus sistemi)
- Queventelliur : Zümrüt – Altın
Soyu (Dünyanın iç küresi, maymun-insan karışımı. (Big Foot)
- Arcturian ‘Dralov’ :
Ametis - Altın Soyu (hem karada hem suda
yaşayan ‘yüzer-gezer’ İnsan)
- Rhanthunkeana ‘Suehenatunaz’ : Altın
Soyu (Lyralı ‘Kristal varlıklar- Procyon yıldızı Kuş İnsanlar’ karışımı.)
Çeviren Naci Gülşan
6 Ağustos 2012
2012
2012 de ne
olacağı yıllarca zihnimizi meşkül etti durdu. Hali hazırda yarısından fazlasını
yaşadığımız 2012 yılında neler olacak? Mayaların öngördüğü bir son
olma ihtimaline rağmen aslında 2012 bir
başlangıçtır. Bu güne kadar görülmemiş çok büyük bir değişme
gerçekleşecek, bir dönüşüm olacak. Bu süreç 2000-2017 zaman aralığı içinde
gerçekleşecek. Bizden önceki nesilin görmediği bir değişim. İnsanlık tarihinde olacak büyük bir devrim. Dünya dışı varlıkları ile ilk temas 2012 - 2017 arasıda olacağı söylenmekte, eğer Dünya yaiamı olduğu gibi devam ederse, bundan sonraki 200 yıl içinde Evrende yaşayan diğer varlıklar yaşamımızın bir parçası olacaklar. Dünya İnsanı Evrende gerçek yerini alacak.
Güneş sistemindeki
gezegenler sadece birbirleri etrafında dönmekle kalmayıp aynı zamanda ileriye
doğru gitmekteler, bu gidiş spiral bir yol izleyerek olmakta. İki boyutlu
baktığımızda durumu düz bir çizgi üzerinde çizginin altına ve üstüne doğru
hareket eden dalga boyu olarak görürüz. Düz çizgi evrenin merkezi, şu anda bu
merkeze yaklaşmaktayız. Dolayısı ile enejimiz artmakta. Her şeyi değiştirecek
olan da bu enerji. Peki bu nasıl olacak? Olay ‘Yıldız Geçiti kapılar’ının
açılması ile ilgili. Yıldız geçitleri bir nevi koridordurlar. Bu koridorlar
doğal olup, açılma da bir doğal döngüdür. Bir önceki açılım M.Ö. 22.346 da
olmuştur. Yıldız Geçit Kapıları 200 yıl açık kalacaklar.
Yıllardan beri
hep Guru’lardan duyduğumuz, Altın Çağ ‘ın çok yaklaştığı, hemen köşede olduğu
yönünde oldu. Gerçeği bizlere bu şekilde sade, kendi egolarından kurtulup sanki
bu çağı onlar getiriyormuş gibi göstermeden anlatmalarını çok arzulardım. Geçenlerde
oldukça genç olan Guru Nityanandayı dinledim, malesef O da aynı şeyi yaptı, pek
yakında kitleler halinde insanları aydınlatacağını söyledi. Halbuki bu doğal
olarak olacak.
Ashayana Deane hanım mekanizmanın şöyle çalışacağını açıklıyor; Şu anda Dünya içinde olduğu 1.‘Yoğunluk’ 3.
‘Boyut’ tan, 2.‘yoğunluk’ a yükselerek Tara gezegeni ile birleşecek. Dünya Tara gezegeninin
başına gelen bir felaketten sonra, Tara’nın enerjisinin bir alt Yoğunluk’a uzay
tozu olarak düşen parçasından oluşmuştur. Daha sonra Dünya tekrar olduğu zamana
geri dönecektir. Yani zaman içinde ileriye doğru bir sıçrama olacak. Buna
‘Yükseliş’ denmekte. ‘Yükseliş” bir üstteki Yoğunluğa, Yıldız Geçit Kapıları (Koridorlardan)kullanılarak
gerçekleştirilmekte. Sıçrama 2012-2017 yıllarından 7549 yılına yapılacak
(Tara’nın şimdiki zaman dilimi), bazılarımız kabaca 5.500 yılı yaşamadan, bir
çırpıda geçip evrimleşecek. İçinde
bulunduğumuz Yükseliş döneminde Doğal olarak yeryüzünde bulunan 12 Yıldız Geçit
Kapı’larının kullanılması planlanmaktaydı. Malasef sözü geçen kapılar 2003’te
İnsana zararlı varlıkların kontroluna geçti. Bunun anlamı artık insanlık bu
koridorları kendi planları doğrultusunda kullanamayacak. Durum sanki
Yükseliş’in olmayacağı sonucunu doğurmakta, çıkmamış candan ümit kesilmez
sözünü doğrularcasına Gardiyan Melekleri tarafından yer altında bulunan çok eski
5 tane olan Yıldız Geçit Kapılarının aktif edileceği müjdesi verildi. Doğal
olarak işkal altındaki 12 kapının açılıp açılamıyacağı ve bu kapılar kimler
tarafından kullanılacağı sorusu akla gelmekte. Evet onlar da açılacakmış. Bu 12
kapı malasef Karadelik sistemlerine
açılacak, yani kapılardan öteye geçenler bir nevi BESİN olacaklar. Kapılar
kayan/düşen sistemlerini bir süre daha idare ettirecek enerji sağlayacak
onlara.
Kapıların
açılması, enerjilerin artması kargaşaya açık davet çıkarmakta, gelen enerji ve
açılan kapılar, yaşam enerjilerini yitirmekte olan canlılar tarafından
sistemlerini ayakta tutmak için vazgeçilmez bir ziyafet sofrası olarak
görülmekte. Zaten binlerce yıldan beri bunu bekleyip durumu nasıl kendi
amaçları doğrultusunda kullanabilecekleri
konusunda çalışmaktaydılar. Şu anda, oldukça büyük ölçekli bir ‘Refah’
savaşı sürmekte. Bu sofradan her kez, en fazla ne kadar alırım savaşını
vermekte, gerçekten uzayda savaş yaşanmakta. Bizlerden çok ileri olan
teknolojilerini kullanarak bizleri binlerce yıl (en az 13.000) köle ettikleri
yetmez gibi, Kutupları değiştirerek felakete yol açıp insan varlığının tamamına
yakınını yeryüzünden sileceklerdi. Tabi ki bu Gardiyan Melekleri tarafından
engellendi. Kanımca Maya’lar bu durumu
bilmekteydiler ve onun içindir ki takvimlerini sonlandırdılar. İtiraf etmeliyim,
1yıl öncesi benimde eylimim bu yöndeydi.
Eklemeden geçemeyeceğim, Güneşte olan değişiklikler Dünyamızın sonuna
yaklaştığına dair deliller vermekte, Güneşsiz bir yaşam düşünülemeyeceği için
Gardiyan Dostlarımızın öngörüsü 2976 yılından önce Yeryüzününü mutlaka terk
etmek gerektiği yönünde. Fakat yine karamsar olmamakta yarar var, 2012 de
olacak, dost olmayan güçlerin gerçekleştirecekleri felaket nasıl önlendi ise
2976 da olacak olan Dünyanın sonu da önlenebilir. Fakat Güneş Sistemimizin
hatta Galaksimizin tam anlamı ile doğal anlamda çalışmadığından bahsedilmekte bundan
dolayı ki bizler dünyaya takılıp kalmaktayız. Başka bir değişle belirli bir
süre yaşadıktan sonra bir üst basamağa yükselmek yerine, burada ölmekteyiz. Bu
durum doğal olan bir süreç değil. Buraya kilitlenmiş, hapsedilmiş durumdayız,
enazından bu durum son 13.000 yıldan bu yana böyle.
Kısacası 2012 de
ölmeden bedenimizin içinde Aydınlanmayı yaşayacağız. Bu durum 2 sarmallı olan
DNAlarımızın sarmallarının sayısı arttırılarak olacak zira insan DNA’sının
orijinali 12 sarmallı imiş. Düşman güçlerinin malesef azimli çalışmaları ile
sarmallarımız 2’ye düşürülüp köle haline getirilmişiz. Bakınız İluminati
bizleri nasıl köle gibi yönetmekte ve bakınız bizler bunun için neler
yapabilmekteyiz, koca bir HİÇ.
Yazı genelde
Keylontic Öğretisinden esinlenerek Naci Gülşan tarafından yazılmıştır.
3 Ağustos 2012
Evren Bilgisini İçeren Diskler
Saklı bilgiler metal
veya başka tür plakalara veya özel bazı malzemelere yazılıp binlece yıldan beri
saklandıklarını hep duymaktayız. Bu rivayet değil gerçektir. Tapınaklarda,
kutsal yerlerde yüzbinlerce sayfadan oluşan bilgi gerek yazıya dökülmüş halde
gereksede sembollerden oluşmuş halde saklanmakta. Yanlış ellere düşen bilgi
sadece kendi çıkarlarına hizmet eden canlılar tarafından yaşayan diğer
canlılara karşı kullanılmakta. Bilgi herşeydir, refahtır, gelişmedir,
hakimiyettir. Bakınız günümüzde, yeryüzünde modern bilme sahip olan ırklara,
refah ve bolluk içinde yaşamktalar. Dünyanın diğer bölgelerine hakimler. Daha
cok dallanıp budaklanmadan asıl konuya geçmek istiyorum.
Evrenin bilgisini
kapasadığı ileri sürülen CDT
Plakalarından bahsedeceğim. Tam adı Cloister-Dora-Teura
Plates Libraries(kapalı -Dora-Teura plakalar kütüpanesi). 12 adet olan bu
plakalar Atlantis öncesi Holografik disk kayıtlarından oluşur. Metalik gümüş
rengindeki Plakalar M.Ö. 246.000 yılında imal edilmiş. Kayıtlar fiziksel şifreli
elektomanyatik hologram halindedir. CDT disk aktif edildiğinde diskin içindeki
bilgi üç boyutlu halde diskin belirlediği alan içinde canlanmakta.
Plakalar “2.
Yoğunluk”ta olan gezegen Sirius B ye ait olan “striated-selenit-quartz” (yivli selenik kuvars) dan yapılıp dünyada bulunan
gümüşün bir tür geliştirilmiş hali ile kaplanmıştır. Azurite veya Eieyani
Konseyinden Ur veya Maharaji Sirianlı-Mavi-İnsan soyundan olan din adamları
tarafından yapılmıştır. Plakalar Urtite İnsan ırkına, hali hazırda kurulmuş olan “Zümrüt
birlikte evrimleşme antlaşma” konseyine kabul edilme nedeni ile Urtite
İnsan ırkını onurlandırmak için verilmiştir. Genelde CDT Plakaları içinde bulunduğumuz 15
boyutaki ırklara, temel insan ırkı olan 3 ana insan ırkı tarafından (Zümrüt
Soyu Elohei-Elohim, Altın Soyu Seraphei-Seraphim , Ametist
Soyu Bra-ha-Rama) armağan
edilmiştir.
CDT plakalarında
ciltlerce şifrelenmiş fiziksel ve ruhsal evrimleşme ile ilgili ileri düzeyde
öğretiler bulunmakta. CDT deki öğretiler bu matrixte ilk yaşam tohumlarının
atıldığı günümüzden 950 Milyar yıl öncesinden başlıyarak günümüze kadar olan
tüm evrim tarihini kapsamaktadır. Zaman
kavramı doğada eşzamanlıdır; geçmiş-şimdi-gelecek, çok katlı hallerde,evrimin
olabilecek olası oluşumununu da içeren, içten ilişkili döngüler halinde vardır. CDT
Plakaları insanın, içinde bulunduğumuz
zamanın boyutlarının, ırklarının, galasilerin şimdiki-zamanda özgür iradenin
değişik kullanılmasından dolayı değişecek olan olası gelecek- zamanların da
çoğunu kapsamaktadır. Şimdiki zaman
sürecinde kullanacağımız Özgür iradenin hangi yönde kullanılacağı, geleceği
sabit durumdan çıkarıp kullanım şekline bağlı olarak değiştirmekte, şekillenmekte.
Karmayı özgür iradeyi kullanarak bir ölçüde değiştirmek mümkün. İnanması biraz
güç ama CDT plakaları bu olasılıkların birçoğunu da kapsamakta.
CDT Plakalarının
bize şu anda ne yararı olmakta, onlardan nasıl yararlanabiliriz. CDT Plakaları temel
ırkların nasıl yaratıldıklarına, Evrensel Birleşik Alan Fiziğine, Birlik
Bilincine, ruh halimize, Gizli ruhsal bilim olan “Yükseliş - Merkaba” eğitimine
dair ucsuz bucaksız bilgi içermektedir. Dahası Dünyadaki , Galasideki ve
Evrendeki “Yıldız Geçiti Kapılarının” mekanizmalarını, “DNA”, “biolojik
yenilenme” ve “Kathara şifa” sağlık sistemlerinin bilgilerini içermekte. Bu
Ustaların öğretileri, Dünya İnsanına görevini layiki ile yerine getirsin diye
verilmiştir. Dünya insanın görevide Evrensel Tapınak Yapısının bekçisi ve
gardiyanı olmaktır.
CDT Plakaları
Urtites insan ırkına verildğinden bu yana (M.Ö. 246,000) Dünya İnsanının
evriminde çok önemli rol oynamıştır. İlk
çeviri CDT Plakaların veriliği zaman Urtite insan ırkı tarafından yapılan
yazılı kitaplardan oluşur. Kitabın adı ise “Maharata”. Bu kitap 500.000 sayfa
ve 590 bölümden oluşur. Maharata “2. Yoğunluk” ta bulunan Taran medeniyetinde
sık kullanılan bir kumaş-kağıt karışımından olan malzemeye el yazısı ile
yazılmış yazı dilide “Anuhazi dil”i ile yazılmış (Anuhazi “4. Yoğun” lukta
bulunan Zümrüt soyundan olan Elohei-Elohim-Anuhazi (kedi insan)temel insan soyu
tarafından kullanılan, ilk konuşulan-yazılan dildir. Bizim zaman matriximize mevcut
olan bütün diller bu dilden türetilmiştir. Yanlız kitabı Hintlilerin
Maharabarata kitabı ile karıştırmamak gerekir, Hintlilerin kitabı Maharata nın
çok az bir bölümünü içerir. CDT Plakalarının tamamının gün ışığına çıkarıldığına
dair hiç bir bilgiye raslayamadım. Değişik zamanlarda kısım kısım çevrilmiştir,
Örnek olarak M.Ö. 10 yüzyılda çevrilmiş İncil’in kayıp kitapları.
12 tane olan CDT Plakaları M.Ö. 246.000 yılından M.Ö.
208.216 yılına kadar Urtite insan ırkının gözetiminde yeryüzünde saklandı. M.Ö.
208.216 da kutupların değişmesi ile
oluşan felakette Urtite insan ırkı katledildi, 12tane olan CDT Plakaların 10
tanesi Sirius B gezegenine ait olan Azurite insan ırkı tarafından alınıp
“Azurite Evrensel Tapınak Güvenlik Ekibi”nin gözetimi altına alındı. Bu arada
Disklerin2 tanesi çalındı. Daha sonar çalınan CDT Diskleri bulunmuştur.
CDT Plakaları (diskleri) sadece içerdiği pratik
bilgilerden dolay dünya dışı, yıldızlar arası ırklar tarafından gıbta edilip
ele geçirilmek istenmiyor, CDT diskleri
aynı zamanda 12 ana “Yıldız Geçit Kapıları” nın nasıl açılabileceğine dair
bilgi içermektedirler. Bu durum birçok
insan ve insan olmayan ırkın iştahını kabartmakta. Bahsedilen 12 CDT plakalarla
ilintili olan daha büyük 12 Gümüş Diskler bulunmakta, bu büyük disklere
“Mühürlü Zırhlar” denmekte ve bunlar da CDT plakaları ile aynı zamanda yapılmışlardır.
Dünya yaşayan bir canlı organizmadır, kendine has bir ‘çekirdek enerji’si
olmaktadır, bu bağlamda, Dünyaya ait olan organik ‘çekirdek enerji sistem’i
içinde değişik karekterlerde enerjiler bulunmakta, bunlardan bir kaçı; “Yıldız
Geçiti Kapıları”, “Enerji akış yolları-Ley Lines”, “Değişik amaclı kullanılan
kapılar-Portals”, “Girdap enerjiler-Vortex”…….. İşte, “ Mühürlü Zırh disk”leri de,
1. boyuttan 12. boyuta kadar olan Yıldız Geçiş Kapılarının nasıl açılacağının
bilgisini içermektedir. Yeryüzünde olan
Yıldız Geçit Kapıları 12 tanedir. Mühürlü Zırhların aktif edilebilmesi için de
12 CDT Plakalarına ihtiyaç vardır. 12 Yıldız Kapısı sırası ile; 1 den 6 ya kadar olan kapılar, 1. ve 2. ‘Yoğunluk’
ğa açılmakta, buda 1. ve 6. Boyutlara karşılık gelmekte. 7. Kapı Arcturus’ a, 8. Kapı
Mintaka-Orion’a, 9. Kapı da Mirach-Andromeda sistemlerine açılmaktadır. 10.,
11., 12. kapılar ise madde öncesi durumun yaşandığı “4. Yoğunluk ” a açılmakta,
bu var oluş alanı “Sıvı Işık Kutsal Alan” olarak adlandırılmakta. Sırası ilebu
alanlar 10. Boyut Vega’da, 11. Boyut Aveyon’da, 12. Boyut Aramatena’da, genel olarak hepsi Lyran Takınyıldız’ında
bulunmaktadırlar. Görüldüğü üzere
kapılar Boyutan boyuta geçmeyi sağlamakla kalmayıp, aşağı boyutlardan yukarıya
yükselişi de sağlamaktalar. Bu yükseliş kapıların doğal açılması ile belirli
zamanlarda kendi kendine gerçekleşmektedir. Yani bedeni terk etmeden aydınlama,
veya islami deyimle Erme gerçekleşir. 2000 ile 2017 tarihlerinde bu açılış
gerçekleşecektir, onun için şu an yaşayan herkez bu olaya tanık olacaktır. Bahsettiğim 12 Yıldız Geçit Kapıları doğal olup
bildiğim kadarı ile bizim içinde bulunduğumuz 15 boyut içinde kapıların nasıl
yapıldığını ve kimler tarafından yapıldığını hiç kimse bilmemekte. Hatta çatlaklar oluştuğundan dolayı bazı
güçlüklerin yaşandığından ve tamirlerinin yapılamayacağından bahsedilmekte.
Bunun yanı sıra 50 den fazla
insan yapımı kapılardan bahsedilmekte, tabiki bu kapılar Yıldız geçidi Kapıları
olmayıp diğer kapılara geçiş veya başka amaçlı kullanılmaktadır, örnek
gerekirse, yapma kapılar kullanılarak gelecek olasılıklarınını görme aygıtları
yapılmakta, bunun adına da Ayna
denmekte, 2000’in başlarında bu teknikler rafa kaldırıldığı biliniyor ama
yakında tekrar su yüzüne çıkarılır söylentileri hakim. Tabi
bu teknolojiler Dünya dışı teknolojileri olup Dünya İnsan’nına verilmiştir.
Voyagers adlı kitaptan
alınmıştır.
Çeviren Naci Gülşan
Çeviren Naci Gülşan
İnsanın Yaratılışı
Biraz hafızamızı zorlar isek, Evrende Trilyonlarca galaxinin
olduğunu, sadece Samanyolunda 104 Milyar Güneş’in var olduğunu, 200 ile 400 Milyar yıldızın ve bir o kadar gezegen
vede bu gezegenlerden tahmini olarak 10 Milyarı yaşanabilir olduğunu, çapının da 100 ile 120 Milyar ışık yılı
olduğunu hatırlıyacağız. Bu da bize dünya dışında başka yaratıkların
yaşama ihtimalinin ne kadar yüksek olduğunu göstermekte. Yanlız olduğumuzu
düşünmek veya savunmak akıla aykırı olmakla kalmayıp kendi dünya insanı
ırkımızın gelişmesinin önünü tıkamakta. Birçoğumuzun
bildiği üzere insan sadece yeryüzünde bulunmamakta. Evrenin %40 insandan
oluşmaktadır.
İnsan ırkının yaratılışına
bir göz atalım; Önce kavramları kendilerini “Gardiyan Melekleri” olarak
adlandıran dünya insanına yardım eden dünya dışı insan topluluklarından oluşmuş
konseyin öğretisi ile tanımlayalım.
YUNASAİ
Bütün oluşumun ve sadece tek olan ölümsüz bilincin merkez noktası. Aynı zamanda, Yüce Ruh, İlk Kaynak veya Tanrı
olarak ta adlandırılmakta. Klasik olarak hepimizin bildiği üzere Ondan başka olmayan,
sadece bir olan ilk yaratıcı.
YANALAR
Ölümsüz ortak bilinç, Tanrı (Yunasai) tarafından tasarlanmış, 3 Temel ses alanı oluşturdu. Bizim 15 boyut olan zaman matrix’in ötesinde olan Khundaray denilen eneji matrix’inden, içinde bulunduğumuz zaman matrixsimizin “bilinçli yaşam” alanı ekildi. Şu anda içinde bulunduğumuz yaşam dalgası 950 Milyon yıl önce ekildi. (belki bu zaman matrixinde daha öncede bilinçli veya bilinçsiz yaşam vardı?).
Üç Temel Ses alanlarına; Khundaray, Enerji Matrixsi,
Gökkuşağı ışını da denmekte. Bu alanlar bilinçli enerji alanlarıdır.
Tanrının yaradılış sahnesinde ilk belirmesi. Üç Temel Ses alanı aktif olmayan, uyuyan
vabrosyon öncesi durumu olarak tarif edilir. ‘Kee-Ra-ShA ‘ana yaşam- gücü
akımları (sesleri) da bu alandan ortaya çıkmakta.
Tanrının bir sonra
kendini ifade etme şekli ise ‘İlk Işık Alanları’ ile olmuştur, durum Tanrının
yaradılış merdivenlerinde bir basamak daha aşağıya inmesi gibi düşünülebilinir.
Işık alanları ses alanlarına nazaran daha yoğun frakanslardan oluşur. Daha
maddeseldir. Daha somuttur.
Üçlü - Yaşamın temel enerji bileşimi;
Grandeyanas – Yanaların ilk
ana ses alanı, boşluk hali (Eckatic Level) Tanrı’nın ilk bireyselleşmiş
enerji matrix’i. Aynı zamanda Zümrüt Sınıfı Yana veya Mavi Alev Yana
olarak ta adlandırılır.
Wachayanas – Yanaların
ikinci ses alanı. Kutuplaşma (polarite) hali (Polaric Level) Tanrı’nın ikici
bireyselleşmiş enerji matrix’i. Aynı
zamanda Altın Sınıfı Yana veya Altın
Alev Yana (Altın renkli)olarak ta adlandırılır.
Ramyanas - Yanaların üçüncü
ses alanı. Üçlü hali (Triadic Level) Tanrı’nın üçüncü bireyselleşmiş
enerji matrix’i. Aynı zamanda Ametist Sınıfı Yana veya Menekşe Alev
Yana (Menekşe, Mor renkli)olarak ta adlandırılır.
TEMEL
IRKLAR
Bilincin 3 ölümsüz varlıkları, YANASAİ yinin isteği (yansıması,
projesi) ile 13cüncü, 14düncü ve 15şinci boyutlarda, 3 ana (öz) ışık alanını
oluşturdu-Kee-Ra-ShA.
“Kee-Ra-ShA” noktası bilincin” 5. Yoğunluk” ta ışık radyosyonu olarak yaratılışa giriş
noktasıdır. Bu üçlü ışık aynı zamanda Rishi,
Solar Rishi, Fiziksel olmayan (madde öncesi) veya genel olarak bilincin 3 yaratıcı ırkı veya Bilincin Evrensel Ailesi veya da Evrensel Üçlü olarak adlandırılır. Hatırlarsak,
Vedik bilminde de bu üçlü Brahma, Siva ve Visnu olarak adlandırılmakta.
İLK YARATILAN İNSANLAR
Zümrüt Soyu Elohei-Elohim: Bilinç kaynağı’nın ilk ışığının yaradılışa
girişi Mavi alev enerji alanından yansıtıldı. 950 Milyon yıl önce Anuhazi – (kedi cinsinden- insan,
Elohei – Elohim seçilmiş kurucu ırk) yaratıldı (ekildi). Nerede oldu; 4.
Yoğunluk’ ta 12. Boyuta, madde öncesi gezegen Lyra-Aramatena’da 12. Yıldız geçit kapısı kullanılarak yaratıldı.
( ‘Gardiyan Melek’lerinin kullandığı ekildi
ibaresinin yerine yaratıldı ibaresini kullanacağım). Zümrüt soyuna Yanalar, içinde
bulunduğumuz zaman matrix’in ana koruyucucu görevini vermiştir, asıl insan yaradılışının
en önemli sebebi de budur.
Altın Soyu Seraphei-Seraphim
: Bilinç kaynağı’nın ikinci ışığının
yaradılışa girişi Altın alev enerji alanından yansıtıldı. 950 Milyon yıl önce Cerez – (Kuş cinsinden- insan, “Böcekçil-Sürüngen-Dinozor”
gibi, seçilmiş kurucu ırk) yaratıldı. Nerede oldu; 4. Yoğunluk’ ta 10. Boyuta,
madde öncesi gezegen Lyra-Vega’da 10.
Yıldız geçit kapısı kullanılarak yaratıldı. Altın Soyu, Matrixsimizin 2.
Gardiyanları olarak atandı.
Ametist Soyu Bra-ha-Rama : Bilinç kaynağı’nın üçüncü ışığının yaradılışa
girişi Menekşe alev enerji alanından yansıtıldı. 950 Milyon yıl önce Inyu Cetacean – (Balina
İnsan-suda yaşayan Yunus balıkları, kanatlı At ‘Pegasus’, uçan-At-Geyik cinsinden- insan, suya ait Maymun Bra-ha-Rama
seçilmiş kurucu ırk) yaratıldı. Nerede oldu; 4. Yoğunluk’ta 11. Boyuta, madde
öncesi gezegen Lyra-Aveyon’da 11. Yıldız
geçit kapısı kullanılarak yaratıldı. Ametis soyuna Yanalar içinde bulunduğumuz
zaman matrixin Altın soyu gibi Ametist soyunada ikinci koruyucu görevi vermiştir.
İki temel insan soyu sonra yaratılacak olan “Eieyani Soyu ve
Oraphim-Turaneusiam-Melek” İnsan soyunun ana kurucuları (tohumları,) sonraki ana
soy olan Ametist katkı sağlayan ikincil soy olacaktır.
Doğal olarak bu ilk yaratılan 3 ana insan soyu tüm sonra gelecek olan
insan soylarına temel (tohum) oluşturmakta ve “interdimentional association of
free worlds”,” Azurite universal templar security team” , “Gardiyan Alliance” ve “Emerald Covenant Co-Evolution Agreement” larına
taraftardırlar, üyedirler. Bu konseyler Evrenin birlik ve beraberliği için
kurulmuş olup barışı amaçlamaktadırlar.
İnsanın yaratılışının diğer nedeni de, 15 boyuttan oluşan bu zaman
diliminde doğru yoldan çıkmış, birlik bilincine hizmet etmeyen, insan veya insan olmayan ırkların bekçiliğini
yapıp ve bu ırkları ıslah etme çabalarında görevlendirilmesidir.
Not: Bazı terimler anlaşılması zor, uzun ve anlamsız gelebilir.
Unutulmaması gereken bu bilgi dünya dışında yaşayan insanlar tarafından direct
olarak Ashayana Deane verilmekte ve Ashayane hanım
bilgiyi İngilizce diline aktarmakta. Vurgulanması gereken bir başka nokta da,
üst Yoğunluk’larda dil pek kullanılmamakta, anlaşma şekli telapati ve semboler
ile yapılmakta. Kendinize biraz zaman tanıyıp terimlere alışmak lazım.
Not: Voyagers adlı kitaptan alınmıştır.
Boyutlar
Zaman matrixi 15 Boyuttan oluşur. Bu 15 Boyut her birine 3 Boyut düşmek
üzere 5 ‘Yoğunluk’ içinde oluşur. Yukarı düzeylere çıktıkça maddenin yoğunluğu
azalır. Alt ‘Yoğunluk’larda maddenin titreşimi yüksek salınımı/dalgalanması azalırken
üst boyutlarda mesela 5. ‘Yoğunluk’ta bu tam tersi olmakta. Her bir ‘yoğunluk’ta
olan 3 değişik ‘Boyut’ değişik algılama düzeyleridir.
Boyutlar 15 şerli olarak düzenlenmekte, çok sayıda 15 şerli boyutların varlığından söz ederken, bunun yanı sıra hatırlamamız gereken Galaksi'lerin, Evren'lerin vede Cosmos'ların da çok sayıda olduğudur.
5 ‘Yoğunluk’
ve 15 ‘Boyut’un hepsi aynı yerde, aynı boşlukta, birbirinden bağımsız ve
birbirine görünmeden mevcuttur. Bu durum
anlaması biraz zor gibi görünse de, her bir ‘Yoğunluk’un mekanizmasının açısı
birbirine göre farkılı kılınması ile sağlanmıştır. Yani her Yoğunluk’un
atomları veya parçacıkları birbirlerine göre değişik açılarda dönmekte. Sözü
gerçen bu sistem içinde evrimleşen bir Gezegenin parçacık ışıma hızı ve
dönme hızı giderek artarken yoğunluğu da azalır, böylelikle bir üst
‘Yoğunluk’a geçer.
Fizikçi
Nassim Haramein’nin söylediğine kulak verirsek, Evrenin %99.9999 u boşluktan
oluşur, (tabiki bu hiç bir şeyin olmadığı bir boşluk değil) dolayısı ile tüm
boyut’ların aynı mekanda oluşması için yeteri kadar yer olduğu açık.
Manyetik itme
ve çekme güçleri de ‘Yoğunluk’ların birbirinden ayrımasını sağlar.
1 ‘Yoğunluk’
= 26.556 Yıldan oluşur.
1 ‘Boyut’ ise
= 8.852 Yıldan oluşur.
1 ‘Boyut’ 2
eşit sürece (Octav) ayrılır. Evrim, her bir sürecin bir sonraki sürece 45
derecelik bir açısal dönüşümü ile gerçekleşir. Yani bizi, her 90 derecelik
dönüş bir sonraki ‘Boyut’a atar.
Şu anda yaşayan Dünya İnsanı 1. ‘Yoğunluk’ ta, 3. ‘Boyut’
un 2. yarısında bulunmaktayız.
Yoğunluk
derecesi
|
Boyut
karşılığı
|
Madde
düzeyi, biolojısi
|
‘Varlık’ veya
Kimlikler
|
5nci Yoğunluk
|
13,14,ve 15nci Boyut
|
Madde öncesinin öncesi, Termo ışık plazma düzeyi
|
Rishi veya Yüce Varlık kimliği
|
4düncü Yoğunluk
|
10,11,ve 12nci Boyut
|
Madde öncesi, yoğun olmayan sıvı ışık plazma düzeyi
|
Avatar veya peygamber Kimlikiği
|
3cüncü Yoğunluk
|
7,8,ve 9uncu Boyut
|
Boşluk maddesi, Silika kökenli bioloji
|
Ruh ötesi kimliği
|
2nci Yoğunluk
|
4,5,ve 6ıncı Boyut
|
Fiziksel madde, Karbon-Silika kökenli biyoloji.
|
Ruh kimliği
|
1nci Yoğunluk
|
1,2,ve 3üncü Boyut
|
Yoğun Fiziksel madde kökenli bioloji
|
İnsan kimliği
|
Her Yoğunlukta ki ‘Benlik’in fizyolojisi, cisim hali birbirinden
farklılık gösteriyor. Benlik diyorum çünkü her yoğunluk oluşan madde Tanrı’ nın
bireyselleşmesidir. 1. Yoğunluk’ taki madde Karbon-Kökenlidir, 2. Yoğunluk’ta
olanlar da Karbon-Silika-Kökenli olmaktalar. Mesela 4. Yoğunluk’ta madde Sıvı-Işık halinde
iken 5. Yoğunluk’ta ise ‘Bilinç’ daha yaradılışa girmemiş, biyolojik bir forma
bürünmemiştir, bundan dolayı ‘madde öncesi’ durum olarak adlandırılırlar. Başka
bir tarifi de ‘ilk Işık Alanı’ olarak yapılmakta. 5. Yoğunluk; 1. den 4. ye
kadar olan Yoğunluk’lardaki biyolojik formları oluşturan ‘yaratıcı kaynak
bilincinin birleşik alanlar’ını barındırır. Sade bir değişle 1 den 4.
‘Yoğunluk’a kadar olan alanlardaki varlıklar 5. Yoğunluk’tan yaratılmakta.
Cisimlenme Boyut 1,2, ve 3. te olur
veya 1. Yoğunluk ta bulunur
Ruh Boyut 4, 5, ve 6. da olur
veya 2. Yoğunluk ta bulunur
Ruh ötesi Boyut 7, 8, ve 9. da olur veya 3. Yoğunluk ta bulunur
Peygamber veya Avatar
Boyut 10, 11, ve 12. de olur veya
4. Yoğunluk ta bulunur
Rishi Boyut 13, 14, ve 15. te olur veya 5.
Yoğunluk ta bulunur
Bunun yanısıra Dünyanın başka Yoğunluk’lardaki karşılığı olan gezegenler de
şöyledir; (Dünya da yaşayan bir varlıktır)
1. Yoğunlukta olana Dünya
2. Yoğunlukta olana Tara
3. Yoğunlukta olana Gaia
4. Yoğunlukta olana Aramatena
denir
Not: Aslında
‘Varolma’ idraki, belirlenmiş 3 boyutlu yoğunluk içinde oluşur. Akan zaman ve
uzay kavramları ‘Boyutsal Hologram’ olarak adlandırılan mekanizmanın doğası
sonucudur. Tanrının ifadesi olan biz insanlar çoğu zaman kendimizi Tanrı’dan
kopmuş, ayrı bir varlık gibi deneyimleriz. Aslında bu sadece ve sadece
‘Boyutsal Hologram’ tarafından oluşturulmuş hayalden ibarettir. Tabi bunu
anlamak işin bir ucu yaşanılır hale getirmekte öbür ucu.
Keylontic
Öğretisinden alıntı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)