3 Nisan 2014

4. Boyut’un mantıklı açıklanması


Basit ve akıcı bir tarzda Boyut’un açıklaması. Ben faydalı buldum, belki sizde benimle aynı fikirde olursunuz.

Konstantine Dracoslayer’den alınmıştır.

3. Boyut’u tanımlayalım. Yaşadığımız boyut 3cü Boyut’tur (3B). Bu Boyut’ta ölçümün 3 boyutundan söz ediyoruz: 1) Uzunluk 2) En 3) Yükseklik. Dolayısı ile bir boyutlu obje sadece düz bir çizgi Uzunluk, eğer bir tane daha eklersen, en eklersen, kare veya dikdörtgen elde ederiz, böylelikle ‘iki Boyut’lu yüzey elde edilir. Yükseklik eklediğimizde küp veya kutu elde ederiz, basitce anlatmak gerekirse.  Eğer eklemeye devam edersek ne olur? Daha ne ekleyebiliriz? Bir sonraki boyutun ‘zaman’ olduğu söylenir.  Şimdi..., herşeye rağmen bunun doğru olduğu bana inandırıcı gelmiyor, hadi doğru olduğunu kabul edelim, ve ‘zaman’ gerçekten de 4cü Boyut diyelim. Bu durum bizim zamanı daha iyi anlamamıza yardımcı olabilecekmi??   Görelim bakalım.....

 2ci Boyut varlığa göre 3B varlık -mesela insan- ‘Tanrı’ gibi belirir. Daha iyi açıklıyayım: Şirinler’in bir resmini çizdiğini düşünelim ve mücize oldu bu resim canlandı. Karton filimler gibi düşünün yalnız arka planda hiç bir şey olmayan iki Boyut’lu bir karton film. Hatta ellerinizi resmin içine sokabileceğinizi de varsayın. Bu durumda Şirinler için sen her fırsatta zırt pırt elerini sokup bazı şeyleri değiştiren sıkıcı bir unsur olurdun. Onlar açısından bakıldığında kocaman parmaklar, hayaletler gibi aniden ortaya çıkmaktalar.  Unutmayın yarattığınız bu mücize 2. Boyut’ta, sadece 2. Boyut algılanmakta, boy ve en. Yükseklik yok! Dolayısı ile bu tür varlıklar için 3B varlıklar olağanüstü güçlere sahip, tanrı gibi güçleri olan olarak belirir.  

Ellerinizi dilediğiniz zaman onların dünyasına sokup çıkararak dünyalarını değiştirebilirsiniz. Bu durum onların yaşamlarını alt üst edecektir. 3B onların gerçekliği olmadığından bu yapılan değişiklikler doğaüstü olarak algılanacaktır çünkü, oluşanlar onların anladığı fizik kurallarına uymamakta. (Onlara göre sadece 2. Boyut gerçek, onun ötesindeki hiçbir şey gerçek değil).  2B dışındaki gerçekleri doğrudan yaşamayanlar, 2B ötesini deneyimleyenleri deli olarak damgalayacaklardır. Şimdi bu seneryoyu bizim dünyamıza getirelim, 3B ve 4B gerçeklikleri.......

Bizler 3B varlıklarız, dolayısı ile %99’zumuz 3B’nin ötesindeki Boyut’ları algılayamamakta. Eğer 3B’nin ötesinde daha yüksek Boyut’lar var ise oralarda yaşayanlar da vardır, onların bizi nasıl algıladıklarını düşünüyorsunuz? Sanırım, onlar da bizi yukarıdaki örnekte olduğu gibi bizlerin 2B’yi algıladığımız gibi  algılıyorlardır.

Belkide bize ‘zaman’ gibi görünen şey, onlara için sadece fazladan başka bir Boyut olabilir. 4B’yi zaman olarak adlandırmamızın sebebi bizim 4B’yi tam olarak algılayamadığımızdandır. 2B medeniyetinin 2B’nin dikdörtgen dünyasında yaşadığını düşleyin, yükseklik yok, sadece boy ve en. Bu düz dünyanın yavaşca 3B’ye geçmek için hareketlendiğini düşleyin. Bahse girerim 2B varlık, 3B’nin yüksekliğini bizim 4B’yi algıladığımız gibi algılayacaktır.  İçinde bulundukları 2B’den farklı ‘bir şeyler’ olduğunu bilecekler ama tam olarak NE OLDUĞUNU bilemeyeceklerdir. Kendi açılarından baktıklarında belkide 3B’i ‘zaman’ olarak adlandıracaklardır, bu da muhtemelen doğru bir adlandırma olurdu bence.

Bütün bunlar bizi zaman nedir? sorusunu sormaya itiyor. Zaman şu anda anlayamadığımız bir çeşit Boyut gibi geliyor. Şu ana kadar ‘Bilim’den zamanın ne olduğu sorusunun tatminkar bir cevabını alamadım, ya siz?  Basitce ‘bir sonraki üst Boyut’. Sadece bu değil, 4B’yi daha gerçekten ne olduğunun göremediğimiz için, 4B’i ‘zaman’ olarak algılamaktayız! Dolayısı ile oradaki varlıklar 3. Boyut’u sadece doğal başka bir Boyut olarak görürler ve diledikleri gibi girip çıkan olağanüstü varlıklar olarak, Tanrılar olarak algılanırlar.

Ve bu yolla varlıklar (Archons/Cinler, Greyler,Sürüngen ırklar, Dracolar vb.) ‘Matrix’ten gelen ajanlar gibi bizim gerçekliğimize girip çıkmaktalar. Aynı zamanda bunlar bizlere ‘zamanın dışından’ gelen olarak belirirler, görünüşe bakılırsa, belirli soylara sürekli reenkarne olarak veya işkal ederek Dünya üzerinde işlerini yapmaktalar (İllumınati), bunu binlerce yıldan beri yapmaktalar. 3B’nin dışında olduklarından dolayı çoğumuz için görünmez varlıklardır. Bahsettiğimiz 3B’de olan vibrasyonlardan daha yüksek enerji vibrasyonları. Bu enerjileri şu anda algılayamadığımızdan dolayı onların var olmadığını söyleyemeyiz.

Yüksek Boyut’ların var olduğu hali hazırda matematiksel olarak ıspatlanmıştır. Google’dan sizde  arayabilirsiniz inanmıyorsanız. Problem Yeni-Çağ anlayışında, uyuyan kitleler yüksek Boyut’larda yüksek zekaların olduğunu kabul etmemekteler. Beynin sol tarafının yarattığı ‘MODERN BİLİM’ her zaman Evrenin ‘ZEKA/ AKIL’ olduğu gerçeğini göz ardı etmiştir. Halbuki eski medeniyetlerde durum böyle değildi. Yunan filozofları aksine beyanlar vermiş ve hatta reenkarnosyondan bile bahsetmekteler.

M.Ö. 4. Yüzyılda devlet tarafından, Reinkarnasyon ile ilgili bütün referanslar İncil’den çıkarılmıştır (oh! Niye olduğunu merak ediyorum), ve bir asır kadar sonra ‘Pagan inaçlarını’ yayıyorlar diye Atina’daki üniversiteler kapatıldı. Üneversiyeler reenkarnasyon hakkındaki gerçekleri konuşuyorlardı, dolayısı ile Dünya yaşamının hayal olduğunu ve aşılması gerektiğini söylüyorlardı. Gerçek bilmin bastırılıp yasaklanması, sonunda Karanlık Çağ’a girilmesine neden oldu. 1000 yıl sonra Rönesans’ın yardımı ile bu çağdan çıkıldı. Fakat, sonra, dini sansürden daha kötü bir şey oldu; 5 duyu bilim diktötörlüğü yaratıldı!


O zamanlar medeniyeti yöneten ülke olan İngiltere’de ‘Bilim Derneği’ (The Royal Society), ‘Bilimsel’ in ne olup olmadığı konusunda karar merkezi oldu. Bilim Derneği üzerinde, Isaac Newton’un inanılmaz etkisinden dolayı son 200 yıl Dünyaya makineleşmiş Evren görüşü hakim olmaktadır, batı bilminde, bu kireç tutmuş fikirle Evren, kocaman, cansız makine olarak algılanmakta!! Gerçeği arayan bizler ne zaman yaşamın Ruhsal unsurlarından bahsetmeye başladığımızda hep bu fikir karşımıza çıkmakta. İnsana komik gelen de şu, kendilerini ’modern’ ve ‘Bilimsel’ olarak düşünmeleri vede bizleri çatlak olarak görmeleri....... Bugünlerde konuştuklarımızın eski çağlardan bu yana büyük düşünürler ve gurular tarafından da söylendiğini hiç bilmemekteler. Oysa, yeni olan ‘Evrenin ölü bir makine’ olduğu fikridir.


Eğer bu yazıyı okuyupta kendilerinin ‘Beynin sol tarafının hakim olduğu’ yaşam tarzına ait olduğunu keşfedenler, yukarıda söylediklerimi bir daha düşünsünler, tümüne objektif baksınlar. Her gün öğrenerek sonsuza dek evrimleşmekteyiz, dolayısı ile, zaman zaman yanlış olduğumuzu fark etmemizin hiç bir sakıncası yoktur. Hatta iyi olduğunu bile söyleyebiliriz. Çünkü, yanlış olduğumuzu farketmenin anlamı, yaşam ve Evren hakkındaki gerçeği bulmaya biraz daha yakınlaşmış olmamızdır. 

Çeviren; Naci Gülşan

Amaan!.... beni dinlemeyin, gerçekten, burada bahsettiklerim hakkında kendi araştırmanızı yapın ve araştırmanızın sizi nereye yönlendireceğini kendiniz bulun....  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder