Basit ve akıcı bir tarzda Boyut’un açıklaması. Ben
faydalı buldum, belki sizde benimle aynı fikirde olursunuz.
Konstantine Dracoslayer’den alınmıştır.
3. Boyut’u tanımlayalım. Yaşadığımız boyut 3cü Boyut’tur
(3B). Bu Boyut’ta ölçümün 3 boyutundan söz ediyoruz: 1) Uzunluk 2) En 3)
Yükseklik. Dolayısı ile bir boyutlu obje sadece düz bir çizgi Uzunluk, eğer bir
tane daha eklersen, en eklersen, kare veya dikdörtgen elde ederiz, böylelikle
‘iki Boyut’lu yüzey elde edilir. Yükseklik eklediğimizde küp veya kutu elde
ederiz, basitce anlatmak gerekirse. Eğer
eklemeye devam edersek ne olur? Daha ne ekleyebiliriz? Bir sonraki boyutun
‘zaman’ olduğu söylenir. Şimdi...,
herşeye rağmen bunun doğru olduğu bana inandırıcı gelmiyor, hadi doğru olduğunu
kabul edelim, ve ‘zaman’ gerçekten de 4cü Boyut diyelim. Bu durum bizim zamanı
daha iyi anlamamıza yardımcı olabilecekmi?? Görelim bakalım.....
2ci Boyut varlığa
göre 3B varlık -mesela insan- ‘Tanrı’ gibi belirir. Daha iyi açıklıyayım: Şirinler’in
bir resmini çizdiğini düşünelim ve mücize oldu bu resim canlandı. Karton
filimler gibi düşünün yalnız arka planda hiç bir şey olmayan iki Boyut’lu bir
karton film. Hatta ellerinizi resmin içine sokabileceğinizi de varsayın. Bu
durumda Şirinler için sen her fırsatta zırt pırt elerini sokup bazı şeyleri
değiştiren sıkıcı bir unsur olurdun. Onlar açısından bakıldığında kocaman
parmaklar, hayaletler gibi aniden ortaya çıkmaktalar. Unutmayın yarattığınız bu mücize 2. Boyut’ta,
sadece 2. Boyut algılanmakta, boy ve en. Yükseklik yok! Dolayısı ile bu tür
varlıklar için 3B varlıklar olağanüstü güçlere sahip, tanrı gibi güçleri olan
olarak belirir.
Ellerinizi dilediğiniz zaman onların dünyasına sokup
çıkararak dünyalarını değiştirebilirsiniz. Bu durum onların yaşamlarını alt üst
edecektir. 3B onların gerçekliği olmadığından bu yapılan değişiklikler doğaüstü
olarak algılanacaktır çünkü, oluşanlar onların anladığı fizik kurallarına
uymamakta. (Onlara göre sadece 2. Boyut gerçek, onun ötesindeki hiçbir şey
gerçek değil). 2B dışındaki gerçekleri
doğrudan yaşamayanlar, 2B ötesini deneyimleyenleri deli olarak damgalayacaklardır.
Şimdi bu seneryoyu bizim dünyamıza getirelim, 3B ve 4B gerçeklikleri.......
Bizler 3B varlıklarız, dolayısı ile %99’zumuz 3B’nin
ötesindeki Boyut’ları algılayamamakta. Eğer 3B’nin ötesinde daha yüksek
Boyut’lar var ise oralarda yaşayanlar da vardır, onların bizi nasıl
algıladıklarını düşünüyorsunuz? Sanırım, onlar da bizi yukarıdaki örnekte
olduğu gibi bizlerin 2B’yi algıladığımız gibi algılıyorlardır.
Belkide bize ‘zaman’ gibi görünen şey, onlara için sadece
fazladan başka bir Boyut olabilir. 4B’yi zaman olarak adlandırmamızın sebebi bizim
4B’yi tam olarak algılayamadığımızdandır. 2B medeniyetinin 2B’nin dikdörtgen
dünyasında yaşadığını düşleyin, yükseklik yok, sadece boy ve en. Bu düz
dünyanın yavaşca 3B’ye geçmek için hareketlendiğini düşleyin. Bahse girerim 2B
varlık, 3B’nin yüksekliğini bizim 4B’yi algıladığımız gibi algılayacaktır. İçinde bulundukları 2B’den farklı ‘bir şeyler’
olduğunu bilecekler ama tam olarak NE OLDUĞUNU bilemeyeceklerdir. Kendi
açılarından baktıklarında belkide 3B’i ‘zaman’ olarak adlandıracaklardır, bu da
muhtemelen doğru bir adlandırma olurdu bence.
Bütün bunlar bizi zaman nedir? sorusunu sormaya itiyor.
Zaman şu anda anlayamadığımız bir çeşit Boyut gibi geliyor. Şu ana kadar
‘Bilim’den zamanın ne olduğu sorusunun tatminkar bir cevabını alamadım, ya siz?
Basitce ‘bir sonraki üst Boyut’. Sadece
bu değil, 4B’yi daha gerçekten ne olduğunun göremediğimiz için, 4B’i ‘zaman’
olarak algılamaktayız! Dolayısı ile oradaki varlıklar 3. Boyut’u sadece doğal
başka bir Boyut olarak görürler ve diledikleri gibi girip çıkan olağanüstü
varlıklar olarak, Tanrılar olarak algılanırlar.
Ve bu yolla varlıklar (Archons/Cinler, Greyler,Sürüngen
ırklar, Dracolar vb.) ‘Matrix’ten gelen ajanlar gibi bizim gerçekliğimize girip
çıkmaktalar. Aynı zamanda bunlar bizlere ‘zamanın dışından’ gelen olarak
belirirler, görünüşe bakılırsa, belirli soylara sürekli reenkarne olarak veya
işkal ederek Dünya üzerinde işlerini yapmaktalar (İllumınati), bunu binlerce
yıldan beri yapmaktalar. 3B’nin dışında olduklarından dolayı çoğumuz için
görünmez varlıklardır. Bahsettiğimiz 3B’de olan vibrasyonlardan daha yüksek
enerji vibrasyonları. Bu enerjileri şu anda algılayamadığımızdan dolayı onların
var olmadığını söyleyemeyiz.
Yüksek Boyut’ların var olduğu hali hazırda matematiksel
olarak ıspatlanmıştır. Google’dan sizde
arayabilirsiniz inanmıyorsanız. Problem Yeni-Çağ anlayışında, uyuyan kitleler yüksek Boyut’larda
yüksek zekaların olduğunu kabul etmemekteler. Beynin sol tarafının yarattığı ‘MODERN
BİLİM’ her zaman Evrenin ‘ZEKA/ AKIL’ olduğu gerçeğini göz ardı etmiştir. Halbuki
eski medeniyetlerde durum böyle değildi. Yunan filozofları aksine beyanlar
vermiş ve hatta reenkarnosyondan bile bahsetmekteler.
M.Ö. 4. Yüzyılda devlet tarafından, Reinkarnasyon ile ilgili bütün
referanslar İncil’den çıkarılmıştır (oh! Niye olduğunu merak ediyorum), ve bir
asır kadar sonra ‘Pagan inaçlarını’ yayıyorlar diye Atina’daki üniversiteler
kapatıldı. Üneversiyeler reenkarnasyon hakkındaki gerçekleri konuşuyorlardı,
dolayısı ile Dünya yaşamının hayal olduğunu ve aşılması gerektiğini
söylüyorlardı. Gerçek bilmin bastırılıp yasaklanması, sonunda Karanlık Çağ’a
girilmesine neden oldu. 1000 yıl sonra Rönesans’ın yardımı ile bu çağdan
çıkıldı. Fakat, sonra, dini sansürden daha kötü bir şey oldu; 5 duyu bilim diktötörlüğü yaratıldı!
O zamanlar medeniyeti yöneten ülke olan İngiltere’de ‘Bilim Derneği’ (The
Royal Society), ‘Bilimsel’ in ne olup olmadığı konusunda karar merkezi oldu.
Bilim Derneği üzerinde, Isaac Newton’un inanılmaz etkisinden dolayı son 200 yıl
Dünyaya makineleşmiş Evren görüşü hakim olmaktadır, batı bilminde, bu kireç
tutmuş fikirle Evren, kocaman, cansız makine olarak algılanmakta!! Gerçeği
arayan bizler ne zaman yaşamın Ruhsal unsurlarından bahsetmeye başladığımızda hep
bu fikir karşımıza çıkmakta. İnsana komik gelen de şu, kendilerini ’modern’ ve
‘Bilimsel’ olarak düşünmeleri vede bizleri çatlak olarak görmeleri.......
Bugünlerde konuştuklarımızın eski çağlardan bu yana büyük düşünürler ve gurular
tarafından da söylendiğini hiç bilmemekteler. Oysa, yeni olan ‘Evrenin ölü bir
makine’ olduğu fikridir.
Eğer bu yazıyı okuyupta kendilerinin ‘Beynin sol tarafının hakim olduğu’
yaşam tarzına ait olduğunu keşfedenler, yukarıda söylediklerimi bir daha
düşünsünler, tümüne objektif baksınlar. Her gün öğrenerek sonsuza dek
evrimleşmekteyiz, dolayısı ile, zaman zaman yanlış olduğumuzu fark etmemizin
hiç bir sakıncası yoktur. Hatta iyi olduğunu bile söyleyebiliriz. Çünkü, yanlış
olduğumuzu farketmenin anlamı, yaşam ve Evren hakkındaki gerçeği bulmaya biraz
daha yakınlaşmış olmamızdır.
Çeviren; Naci Gülşan
Çeviren; Naci Gülşan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder