Galaksi Tarihi 7
LW: 7. Bölüme hoş geldiniz. Orion savaşları veya Sirian savaşları hakkında konuşacağız ve sonra bunlar üzerine
eklenen başka bir konu da nükleer patlamalar olacak, yoğunluğu düşürmek için
devam eden nükleer patlamalar, nereden başlamak istersiniz?...
AB: Hadi Orion savaşlarından başlıyalım. Orion ırkları bizlere akraba,
biliyormusun bizlerin Ruh Akrabalarıdır onlar. Onlar burada mülteci idi, bizler
orada mülteci idik; bizde olduğu gibi, onlarda da iyi ve kötü olanlar var. Savaşları
anlamak için, toplumların ve Irkların birbirleri ile savaşmak için nasıl
gruplaştıklarına bakmak gerekir. İpleri ellerinde tutan kukla Varlıklar
oynadıkları bu tür küçük oyunları severler... Sirian, Gray ve Orion savaşları esasen
karmanın sonuçlandığı veya Ruh Ailelerini birbirlerine düşüren, devasa olan kukla
dünyasının yarattığı bir durumdur. Orion savaşlarının zirveye ulaştığı 2006
yılında, savaşın asıl nedeni teknolojinin ruhsallığa karşı olmasıdır. Ruhsal
olan yan bazı teknolojileri benimsedi; teknolojik olan yan ise bütün ruhsal
tarafı redetti. Bundan dolayı her iki taraf
yaşam ağaçlarına bağlı olmayan Varlıklar yaratmaktadı, sadece savaşçı olan
klonlar yaptılar ve bu durum Evrensel Yasa’a hakaretti.
LW: Üstelik Süper Askerler de......
AB: Süper Askerler de yapıldı. Çalıştırmak için diğer Dünya’lardan Varlıklar
da kaçırıldı, mesela mükkemmel Gemi Mühendisi olabilme potansiyeli olanlar
gibi. Psisik enerjilerine göre bu Varlıklar seçilip kaçırıldılar, gerçek
anlamda bedenlerinden zorla alınıp, gemileri idare etmek için gemilere
nakledilmişlerdir. Bu da Evrensel yasa’lara karşı yapılan diğer bir hakaretti.
Teknolojik kısım, eylemlerinde Bağımsız Özgür İradeyi hiç dikkate almadı, diğer
Varlıklar sadece numaradan öte bir şey değildi onlara. Böyleydi. Sen sadece
onlar için bir numaraydın. Savaşın doruk noktasında 350 Gezegende
oparasyonlarını sürdürmekteydiler. Burada, bizi karantinada tutan ‘Birleşmiş
Irklar’ karantinayı korumak için 84 değişik Reptoid cinsi ile çatışma içindeydi
aynı zamanda. Bize saldıranlar kırmızı kökenli Reptoid’lerdi. Bu Reptoid’ler Dünya’nın
‘denetim’den önce, ‘Olay’ ı deneyimleme tarihi olan 2006 yılını erteleme imkanı
olduğunu anladılar. Ne yaptıklarını en iyi şöyle tarif edebilirim; bir kaç bin
Dünya’yı işkal ederek oluşturdukları köle gücünün yönetim ve bakımını aniden
bıraktılar ve ‘Pekiala, iyi olan milletler, bu 7 Trilyon Varlığa siz gidin ve
yardım edin şimdi’ dediler. Bu durum devasa mülteci akımını başlattı.
Teknolojinin olmadığı, çok az suyun, çok az yiyeceğin olduğu bir durum. Daha sonra Dünya’daki ablukayı kırmak için
tüm güçlerini bir araya topladılar. Bu noktada 2006 yılında, Reptoid gemileri
Solar Sistemimize girmeye çalışırken, İyi Güçler ise Orion savaşını
sonlandırmaya çalışıyorlardı. Her yerde çatışmaların yaşandığı bir ortam vardı. Orion
savaşlarında teknolojinin yüksek olduğu araçlar kullanıldı, dolayısı ile
saldırdıkları Dünyaların karantinalarını kırabilmek için Trilyonlarca uzay
gemileri kullanıldı. Teknolojilerin işkal edilmek istenen Gezegenlerden
alınmaması için Gezegenler karantina altına alınıp korunmaktaydı. Orion savaşları bittiğinde, son kalan zorbalar
da temizlendiğinde, çok sayıda Varlık Merkez Güneş’e gönderidi (öldürüldü).
Reptoid’lerin bıraktıkları ile uğraşmak zorunda kaldılar, bundan dolayı bizler
2006 yılında mevzuniyet sınıfları oluşturamadık, gerçekleştirecek yeteri kadar
güç yoktu. Doğrusu birkaç kez barikatları delip saldırdıkları Dünya’lardan
Varlıklar kaçırmayı başardılar, yanısıra farklı DNA’lar da aldılar. Her bir
detaya girebilirim ancak bu yapmak gereksiz, çünkü oldukça kötü şeyler oldu. Bu
tarafsızlıkta yapılanarak çok kötü şeyler görüp yaşadım. Nasıl anlatayım
bilemiyorum, Quantum Alanında olmadığımda, AkaşikKayıtları okumadığım bir başka zamanda, benim
hakkımda konuşup tartışabiliriz. Kayıtları okuyup onların sadece bilgi olduğunu
görüp olan bitenin tümünü anlattığımda, söylediklerim insanlarda korku yaratır,
korku yaratmak istemiyorum. Almanya
savaşı kaybettiğinde, Hitler sığınaktaydı, aynı durum Orion’lılarda da oluştu,
savaşı kaybedecekleri hiç akıllarına gelmedi, son saniyeye kadar egoları
kaybolmadı. Masum olan kendi insanlarını katlettiler. Savaş cehennemdir. Savaş
hiç hoş bir şey değil. Uzayda olan büyük çatışmalardan biraz bahsedebilirim;
devasa Gezegen Gemileri, diğer devasa Gezegen Gemileri ile savaşıyor..., Boyut’lar
arasındaki farklı Gerçeklik’lerden ve
diğer Evren’lerden gelen paralı askerler
iki tarafta da savaşmaktalar. ‘Gümüş Alay’ı gibi guruplarımız var, kim
olduklarını biliyor musun?
LW: Hayır, bilmiyorum.
AB: Herkese bu grup hakkında araştırma yapıp öğrenmelerini tavsiye ederim
(önceki yazılarıma bakın-Naci). Boyutlar arası olan bu güç, Oterite ve Kontrol
mekanizmasının kurulduğu dönemlerdeki dağınık olan Işık güçlerinin bir araya
gelmesinden oluşmuştur, gezegen gezegen dolaşarak baskıcı ve işkalci güçlere
nasıl saldırılacağını öğretmekteler (Gümüş Alayı vurucu güçtür). Belirli bir
zaman hizmet vermek için yüksek enerjisi olan Varlıkları silah altına alırlar.
Bu guruba benzeyen başka guruplar da vardır. Şu anda aktif rol oynadıklarından
dolayı onları örnek verdim. Aktif rolün tanımı; Rüya Alemini savunup, Rüya
Aleminde savaşmak. Varlıkları, aramızda yayılacak olan gündüz ve gece
teröründen korumaktalar.
LW: Bundan böyle, gözleyip farkında olacağımız şeyler bunlar; bu tür bilgileri
nekadar öğrenirsek, karşımıza çıkacak olan sorunlarla o kadar rahat başa çıkıp
sorunu bertaraf ederiz: korkarak değil, yargılayarak değil, sonucu doğru
kararlar ile etkisiz hale getirmeliyiz. İnternette Galaksi savaşının olacağına
dair çok propaganda yapılmakta; bizi korkuttukları planlardan biri, sahte bir
Dünya dışı savaşı yaratıp, bizleri kurtarmak için iyi Varlık gibi gelenlerin de
gene kendileri olacağı konusunda söylentiler dolaşmakta. Böyle bir şey olabilir mi?
AB: Sanırım bu projeyi Mavi Işın olarak adlandırmaktalar.
LW: Evet.
AB: Bu bir raslantı mı? Hayır. Planlarının büyük bir kısmı etkisiz hale
getirildi. Dünya temelli hologramları kullanarak sahte işkal yapabilecek
teknolojileri yok. Bütün teknolojiler hali hazırda ellerinden alındı. Aynı
zamanda önemli oyuncular da içinde bulunduğumuz zaman akımından atıldılar. Dolayısı
ile ‘büyük Korku’ yaratabilecek şeyleri yapamazlar. Yapacakları tek şey
propaganda yaparak belirli bir kesimdeki insanları korkutarak küçük çaplı
geçici yıkıma yol açmak.
LW: Doğru.
AB: Volkanlar, depremler; şu andaki anlayışıma göre, korku yaratmak için
yapılan propagandaya kanıpta yöresel gerçekliklerde bu felaketlerin oluşmasına
izin vermeğin sürece büyük yıkımlar olmaz.
LW: Bizlerin Astroid kuşağında olduğumuz konusunda ne diyorsunuz? Galaksimizin
farklı bir bölümüne girdik.......
AB: Bu yapan bilimdir; bilim yanlış yönlendirilmekte.
LW: Açıkça belli... etrafımızda kaç tane Gezegen olduğunu bilmedikleri gibi!
AB: Kastettikleri Astroid Teorisi, var olduklarını söyledikleri Yıldızların arkasındakileri görmemizi engellemek
içindir.
LW: Haklısınız.....
AB: Gördüğümüz Yıldız kümeleri değişmeye başlıyacak. İnsanlar gökyüzüne
bakarak, ‘Şurada Büyük Ayı Takım Yıldızı olacaktı’ diyecekler ve Gökyüzünde
tamamen yeni Yıldız kümeleri var ve herkes bunları görecek. Çünkü Gerçek
değişmeye başlıyor, Gökyüzünün görünümü değişik olacak, Gökyüzüne baktığınızda milyolarca yıl önce gördüğünüz Gökyüzünün görünümünü görüp UYANMA süreciniz
tetiklenecek. Ve bazı insanlar Orion savaşlarında bulunduğu zamanı
deneyimleyecek; Gemilerdeydiler, ÇokBoyut’lu olan kişiliklerinin biri oradaydı,
Gemi yere çakılıpta ölmeden önce Gökyüzüne bakıp gördüğü Gökyüzü kalıbını
hatırlayacaklar. Bütün bu tür hafıza veya deneyimler oralarda farklı parçaları
bulunmuş olan, Avatar olan bireye, bize geri dönecek. Evet bizler birer
Avatarız. Avatar Varlıklar usta bilinçler olup Bağımsız Özgür İradeye sahip
olmak ve yaşamı deneyimlemek için bir parçalarını başka yerlere gönderirler,
böylelikle Çok-Boyutlu genişler, öğrenir, sever ve yaşarız.
LW:
Anlaşıldı. Onu bize yaşatan zaman dilimi oldukça zor bir zaman dilimi, Evrenin
yoğun tarafından geçmekte olduğumuz için zor, fakat hali hazırda çok yoğun olan
bu kısımdan çıkmadık mı?
AB: En zor olan yoğunluk.
LW: Sert olan yoğunluk. Dolayısı ile bizler......
AB: Sadece Mars ve Dünya hala yoğun kısımda bulunmakta, bizi buraya demirleyenler
nufusun hala UYANMAMIŞ olan kısımıdır. Solar sistemimizin bir kısmı hali
hazırda yayılan sinüs dalgasında bulunmakta. Sinüs Dalgası, herkesin aynı Rüya Aleminde olduğu
durumu deneyimleyene kadar yayılmaya devam edecek. 21 Aralık, 28.000 yıldan
beri yaşadığımız ilk deneyimdi. Birlik olma anı deneyimi ise çok daha şiddetli.
Bilincin genişlediğini deneyimlemekte olduğunuzu düşünün, sonsuzluğu anladınız
ve deneyim sona erdi... wow.
LW: Eveet. (gülüyor).
AB: Boşluğa atladığınızdaki yaşanılan his gibi, luna parktaki yükseklere
çıkıp birden inen heyecanlı trende yaşanılan gibi.
LW: Bekleyemeyecek kadar sabırsızlanıyorum...
AB: Haaaa.. elerini havaya kaldır!
LW: Doğru, doğru...
AB: Nükleer patlama. Nükleer patlama deneylerini başlattıklarında yapılanlar
deney değildi. Belirli bir amaç için yapılan nükleer patlamalardı. Her yerde
bilerek yapılan bu tür nükleer patlamaların amacı ya Boyutlar arası
çatlaklıklar yaratmak veya Yeryüzü içindeki boşlukta olan Dünyada bulunan Varlıkları öldürmek yada
Astral Gerçeklikte yaşamış olup yeryüzünde bulunan Varlıkları öldürmekti. Yapılan
bütün yörüngesel patlamalar yeni gelen tüm göçmenleri ortadan kaldırmak için
yapılmıştır; tamamı ile Astral deneyimlerden yoksun bırakmak ve canlı olmalarını
engellemekti amaçları. Gerçekten çok büyük kısmı Venüs’e götürülerek acil
servislere kaldırılmışlardır, Ruhsal Acil servisler parçalanan Ruhların
parçalarını birer birer taplayıp birleştirmek zorunda kalmışlardır.
LW: Nükleer patlamalardan dolayı Dünya’nın normal yaşamını sürdürememe durumu
var mı?
AB: Doğru bir soru. Eğer bunu yapabilselerdi Yeryüzü içindeki boşlukta bulunan Dünyaya girebilirlerdi. 1940’lardan
bu yana yapılan nükleer patlamaları gösteren bir web sitesi var. Amerika’nın
yaptığı 1500 (bildiğimiz), Fransa’nın yaptığı 11, Rusya’nın yaptığı 700 nükleer
patlamayı ve patlamaların nerelerde olduğunu bu siteden görmek mümkün. Rakım ve
derinliliği ile. Herkesin arama motorlarını kullanarak patlamaların grafiğini
bulup kendi gözleri ile durumu görmesini tavsiye ederim, yapılan bütün bu
patlamaların Dünya enerji ağı üzerinde yapıldığını göreceksiniz. Piramit Ağı
nedir? Giza Ağı üzerinde olan Ağdır. Bütün bu patlamaların ana amacı Dünya’nın
enerji Ağını bozup etkisiz hale getirmekti. (yukarıda verilen sayılar 1945 ten
önce yapılan nükleer patlamaları göstermiyor).
LW: Doğru.
AB: Ve Bilincin düzeyini düşürmek, Bilinci mahvetmek...... Ayrıca Dünya’dan
kaçırabilmek için kaçakçılık yolları oluşturacak Portal’lar (kapılar) yaratmak.
Aslında M.Ö. 400 yılından bu yana karantina altındayız, karantinayı yapan gücün
elinde bu günkü kadar araç yoktu, sadece, daha önce olduğu gibi, insanların
kitleler halinde yeryüzünden alınıp köle yapılmak üzere satılmasını önleyecek
sayıda gemileri vardı. Savaşmak için çok
kez Dünya’ya gelip gittiler; 1566 da Almanya’yı ele geçirmek için yapılan büyük
çatışma. Kuşatmadaki tüm Gezegene yayılmış araç sayısı 250 ile 300 bin
arasındaydı, Devasa işkal. Nasıl söylesem..... bu durum o günden bu yana
Bilinci değiştirdi. Bu tür Oterite ve Kontrol Sisteminde olan biteni örtbas etmek
gerektiğinden, Veba hastalığını yaydılar. Veba aynı zamanda Ruhsal Kodların tam
olduğu DNA’lara sahip olan aileleri yok etmek için de kullanıldı. Veba’dan ölen
bütün insanlar, Astral Dünyada yaşamlarını gözden geçirmek için harfi harfine
bir kaç saniye tutulup Dünya’da tekrar doğmak için zorla geri gönderildiler. İstemedikleri
DNA’lardan kurtulup, kullanmak üzere istedikleri Ruhları tekrar oyuna
soktular.
LW: Wow.... gerçekten akıllıca; George Kavassilas’ın söylediği gibi ‘Onlara
saygı duymalısın; üstün yetenekliler’.
AB: Yeteneklerini taktir etmemek elde değil. Hiç bir fırsatı kaçırmadılar, hiç
bir şeyi.
LW: Dünyada olup bitene baktıkça, kaza ile hiç bir şey olmadığı kanısına
varıyorum, özellikle olumsuz olaylar söz konusu olunca, ve korku yaratacak her
kangi bir şey olduğunda, en yüksekten en alt kademeye kadar olan bütün her şey
planlanıp yazılmış.
AB: Nükleer patlamalar hakkında biraz daha söylemek istediklerim var.
LW: Ah evet... Size soracaktım.
AB: Bizim Bilim Adamlarımız denemelere başladığında pozitif ve negatif olan
Dünya dışı Varlıkların her iki kesiminden de etkilenmekteydiler. ‘Dünya’nın sonunu getiriyoruz’ dendi, sanırım bunu
Rosenberg söyledi. Yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak için belirtmem
gereken, Dünya dışı Varlıkların bazıları iyi bazıları ise iyi değildirler. Birçoğu
‘Ataş (veya kağıt maşası)’ projesinden geldi. Nazilerin kimin üye olup olamayacağı
ve sonuçlanan her şey hakkında karar verdiği bir proje. Şimdi İskandinav
ırkının onlardan etkilendiği söylenmekte, etkilenen kısım, bu tür bilim
adamları ile birlikte eylemde bulunan ve günün sonunda Zaman Akımı
Savaşlarından dolayı Amerika’ya gidetmek zorunda olduklarını bilenlerin
oluşturduğu cemaattir. Amerika’ya gitmek zorundaydılar. Dolayısı ile
teknolojiyi Alman kalıpları içine taşıdılar çünkü verilen teknolojiyi anlama
yeteneği olan yeğane canlı Varlıklar onlardı, çünkü Bilim bu tür teknolojileri
anlamaya başlıyacağı bir seviyede bile değildi. Aslında telepati kullanılarak
kişiye, kendisine verildiğinin bile farkına varmadan, bu tür teknolojilerin
bilgisi küçük dozlar halinde verilebilirdi. 2. Dünya savaşından sonra çok büyük
teknoloji devrimi oldu. Gerçekten detaylı düşündüğümüzde, 1900 yılından 1930
yılına kadar kanalizasyon sisteminin bile olmadığı, tuvaletlerin asıl binadan
ayrı, dışarıda olduğu bir durumdan katı hal devresinin kullanımına ve 1960’larda
herkezin radyosu olduğu bir duruma, 20 yıl sonra, bilgisayarlara ve cep
telefonlarına 80’lerdeki sosyal ağlara ve internet çağına ulaştık, buradan
sonra teknoloji bizi başka nereye götürebilir ki. Teknoloji bizi daha ileri
götüremiyecek duruma geldi, reklam endüstrisi
bizim üzerimizden çok para yaptı, çıkılacak bir sonraki seviyeyi bize
göstermeleri gerekir, ancak bunu yapabilecek durumda değiller.
Bunu nasıl
anlatayım? Söyleyeceklerimin anlamını sınırlamayan kelimeler seçmek istiyorum. Vibrasyonlarımızı
ritim ve ton ile sınırlıyan İnsan dil bilimlerini kullanarak kendimizi ifade
etmeye çalışıyoruz. Sözlü geleneğimizin ta başından beri bizi sınırlamak için
tasarlanmış dil bilmine, Gizemli Geometri Dil Bilmi diyorum. Gerçekten
abartmasız, bu kadar ileri gittiler. Nükleer patlamaların etkileri çoğumuzda hala sürmekte. Beyaz kumlar gibi; patlama
anında orada bulunan Granit, radyosyonun etkilerini hala taşımakta vebünyesindeki
radyosyonu devamlı bizim Ağımıza yansıtmaktadır.
Uçaklardan atılan kimyasalların bazıları patlamaların yapıldığı yerleri
etkileyerek ardı ardına ÇokBoyutlu portal’ların açılmasını sağlıyor, böylelikle
diğer Boyut’lardan veya karantinanın dışındaki diğer zaman akımlarından
istedikleri Varlıkları getirmeleri mümkün olmakta. Şu anda, şu dakikada bile
kaçakçılık devam etmekte. Vede aynı zamanda bu konuştuğumuz anda kaçakçılığı
önleme operasyonları da yapılmakta. Evlerinden kaçırılıp üzerlerinde bilimsel
deneyler yapılan insanlar var, bu insanlar daha sonra başka Dünyalarda olan
kölelere katılacaklar.
LW: Wow, bunlar normal insanlar mı, her hangi birimizin başına da
gelebilir.....
AB: Genetik yapıları onları normal insanlardan ayırmakta.
LW: Ahh. Anladım.
AB: Veya Ruhları onları normal insandan ayırmakta.
LW: Ve şupesiz Ruhları içinde bulunduğu bedenden alınıp başka bir yere
nakledilebilinir.
AB: Başka bir yere, evet.
LW: Her hangi birinin başına gelebilecek bir şey bu.
AB: Herkesin. Gray’ler (Grey olarak okunuyor) bunu çok yapar. Bedenlerin olduğu Süpermarket yapıp, gerektiğinde
model numası 3,4,5,6,7,8 veya 9 olan bedenlerden birini seçip, bilinçlerini
birinden öbürüne nakledip anında değiştirmekteler, benim üzerimdeki elbiseyi
çıkarıp başka elbise giymem gibi.
LW: Hımm.. ilginç. Dünya liderlerinden kaçı klonlandı? Duyduğum kadarı ile
herbiri...
AB: hımm.. onlar gerçek klonlar değiller. Ruhsal kontratları ellerinde tutmak
zorundalar. Eğer Devlet kademesinde isen Baskı ve Kontrol Sisteminin Ruhsal
kontratlarını elinde bulundurmakla yükümlüsündür. Fiziksel olarak birileri bu
kontratların hamili (sahibi) olmak zorunda.
LW: Bekiala, bunlar durumlarının farkında mı?
AB: Hayır, bir çoğu farkında değil. Çok azı farkında, bilinç düzeyine gelmemiş
bir durum, bu durum Baskı ve Kontrol Sistemini ayakta tutan Ruhsal Kontrat
çalışma Sisteminin bir parçası. Kontrat mutlaka olmalı. Eğer Ruhsal Kontratlar
hakkında hiç bir şey bilmiyorsan kontratların hamili olduğunu da
bilmiyorsundur. İngiltere Kraliçesi, Baskı ve Kontrol Ssisteminin baş hamili.
Kraliçenin elinde bulundurduğu kontratların işlevi, Krallık ve Lordluk enerjisini zor ile
Dünyamıza sokulan zaman gezginlerine karşı savunmaktır. Niye ‘Tanrı Kraliçeyi
korusun’ şarkısı var? Niye şarkı Amerikada da söylenmekte? Britanya Kraliçesine
biz önem vermeyiz. Medya ikonu olmasının bir nedeni var: çünkü, Kraliçenin
görünümü her zaman kamu önünde olmalı, çünkü idrak ettiğimiz enerji, bu krallık
anlayışının devamını sağlıyor ve Kraliçe, bilincimizi çalan dinlerin Ruhsal
Kontratlarının sahibidir.
LW: Ahh. Katolik dini gibi. Anlaşılan Kraliçe Vatikan ile çok yakın
çalışmakta.
AB: Doğru.
LW: Doğrusunu söylemek gerekirse, aslında el ele birlikte çalışıyorlar.
AB: Umm, evet. Satrançtaki At’lara veya Fil’lere veya Piyon’lara benzetilebilir.
Gerçek Kraraliçe satrançtaki Vezir (Kraliçe) değil. (İngilizcede satrançtaki Vezir,
Kraliçe olarak adlandırılmakta)
LW: Doğru, Kraliçe yönetimin bir kurumu.
AB: Evet, Ama Cin’lerin oluşturduğu sistemde sözü geçmez; gerçekte Cinler
üzerinde sözü geçen çok az Varlık vardır Dünyada, belkide Cinler üzerinde sözü
geçecek olanlar banka sistemini yöneten üst düzeydeki ailelerdir, Onların bile
Cinler üzerindeki oteriteleri kulağa söylenen fısıltıdan öte gitmez.
LW: Nasıl iletişim kurarlar?
AB: Kara ritüeller yolu ile. Bu tür iletişim konseptin içine işlenmiş. Oterite
ve Kontrol Sisteminin bir parçası olmak için yaşamlarının hepsinde bu tür
ritüellerde defalarca bulunmuş olman gerekir, bu yolla Bağımsız Hür İradeni Oterite ve Kontrol Sistemine teslim edersin. Bu ritüellerde ant içip Oterite ve
Kontrol Sistemine söz verirsin, Ondan başka bir Tanrı yoktur ve olmayacaktır, O
ise Oterite ve Kontrol Sistemidir.
LW: Evet. İdda edildiği gibi orijinal imrenilecek Tanrı, Yahova ve Yahweh (Elohim
veya başka biri..)veya bunlara benzer diğerleri, bütün bunlar Uzaylı mı?
AB: Bütün bunlar Dünya dışı varlıklar, propaganda yapmak için buradaydılar.
LW: Tanrı Bilinci Yaratmak, Tanrının Kitapları, Tanrı Programları.... bütün bunlar dua eden insanların enerjilerini
sağmak yolu ile elde edilen enerjiler ile yapıldı.
AB: Doğru. İncil - düzeltme yapmam gerek – dinde iyi insanlar var. İncil zaman
içinde kurbağa sıçraması yapan ÇokBoyutlu varlıklar tarafından yazıldı, her bir
baskısı değişik kuşakları etkiledi, dolayısı ile herkes istedikleri format
altında tutuldu. Evrim teorisi korku
yaratmak için uydurulmuş bozuk bir teori ve bugüne kadar yediğimiz sucuklu
sandaviçe eklenmiş bir malzeme. Bizler Tanrı’yız, gerçek İncil, gerçek ruhani
bilgi budur, anlaşıldı mı? Ve aynı İncil adalet içinde yargıla der; adalet kör
yargı değildir, adalet her iki tarafı da gözetir. Adalet kavramı her kesin,
karanlık güçlerin bile affedilmeye ihtiyacı olduğunu bilir, ışık insanlar olan
bizlerin affedemeyen kısmı, yanlızca acı çeker ve yükselemez.
LW: Çok yararlı bir noktaya değindiniz!
AB: Yükselişi engelleyen bizleriz. Eğer affedemezsen, engel sensin.
LW: Doğru. Çok iyi bir nokta. Bu aynı zamanda kişisel yargılamanın da gereksiz
olduğu anlamında... buna rağmen günün sonunda mahkeme kurulup yargılama
olacaktır, haklı öfkemizin hesabı sorulacaktır.
AB: Doğru, haklı öfke!
LW: Ne zaman olacağını bilmek zorundayız ve 15 ÇokBoyutlu Varlıklar tam ne
zaman .....
AB: (kameraya bakarak) İşiniz bitti! Gizli saklı hiç bir şey yok artık.
LW: Kesinlikle. Hadi eteklerin uçuralım! Şimdi, biliyoruz ki Nazi hareketi ‘Kağıt
Maşası’ projesi ile bütün bu farklı bilim adamlarını Amerikaya getirdi, bu bilim adamlarının hepsi büyük şirketlere ve
ilaç endistrülerine.....
AB: Zaman Akımı Savaşlarının bir parçası olarak.
LW: İhtimalen Monosanto, NASA – hiç direct cevaplama olmamasına rağmen – ve
buna benzer yerlere. Her tarafa yayıldılar, öyle değil mi? İleri teknolojinin
olduğu yeraltı üstlerinin varlığı konusunda çok şey duydum, inanılmaz şeyler,
Altın adeta fışkırıyor, kıçlarından akacak kadar çok....
AB: Altını yaratabilecek teknolojiye sahipler.
LW: Altın yaratabilirler...
AB: Fakat bizim doğal Altın anahtardır. Kaçırılan DNA veya insanları gizlemek
için doğal Altın kullanılmakta.
LW: Gerçekten mi?!...
AB: Çünkü Altın’da yeryüzünün enerjisi var. İnsan yapımı kiristal gibi
değildir; doğal olarak oluşmuş mineraldir. Kasalarda saklı tutulan Altın insan
yapımı olan Altın değildir, doğal olarak oluşmuş olan Altındır onlar, çünkü Altın teknoloji ile değiş tokuş yapılabilen
bir değerdir.
LW: Öyleyse kaçakçılığı nasıl yapıyorlar...
AB: Kaçıracağı bireylerin üzerine sıvı altın
püskürtüyorlar, böylelikle
kaçakçılığı gözleyip önleyen, Boyutlar
arası enerjiden korunmaktalar… kaçakçıların çalışma yöntemi; Atmosferin üst
katmanında, çok safhalı nükleer patlamaların sonucunda oluşmuş Boyutsal bir
portal bulmaları gerekmekte önce, bundan sonra başka bir kaçakçı araç başka
yerdeki Galaksi Güneşini hedef alıp, Ruh Kodları kullanarak oradaki Galaksi
Güneşini açarak bizim Galaksinin Güneşine gelmesini sağlar, aynı zamanda, başka
bir Galaksiden kendilerinin zaman değerleri yükseltilerek süper uzun sinüs dalgası olarak geri gelmeleri
sağlanır. Sinüs dalgasının ucu Boyutsal Portal’a değer değmez, Dünya’nın
Boyutsal Korunma Ağı durumu fark eder ama olay aniden olduğundan Boyutlasal
denetimden Altın püskürtülerek saklanmış beden götürüleceği yere nakledilir ve
kaçakçılar aynı anda geri dönerler. Kaçakçılar, Boyutsal yarıkların oluşmasına neden
oldukları her zaman, binlerce Astral Varlığın ölmelerine de neden olurlar. Bu
tür kaçakçılık yapmak yasa ve düzene karşı çok büyük bir ihlaldir.
LW: Altın Parmak filminde olanlar anlamlı.
AB: Sakin ‘açığa çıkma’.
LW: Sakin ‘açığa çıkma’, evet.... başka bir sorum vardı, o soruyu şu an sormak
istiyorum çünkü bu soru hakkında çok fazla konuşmadık, soru şu; Melekler ve
Melekler Alemi hangi bölümde yer almakta, Nephilim ve Elohim hakkında hikayeler
var, Onların Dünya’yı yarattıkları söylenmekte ayrıca yarı Karanlık yarı Işık
Varlıklar olduğu da söylenmekte,
Melekler hakkındaki gerçek nedir?
AB: Melekler sistemini iyi anlamak gerekir, sandığımız hiyararşik yapıları
başlı başına bir propaganda ürünü.
LW: Doğru.
AB: Tamam mı? Onları belli bir hiyararşik yapıya sokmak ve Onları güce dayalı
bir tür rütbe sistemine oturtmak, kendi gücünüzü onlara vermeniz anlamındadır.
Gerçek Melek Varlıklar Özgür İradenizi ihlal etmezler. Gerçek Melekler aslen
Yükseliş Ustalarının bir simgesidir ve her nasılsa Ruh Ailenizle bir ilişkisi
de vardır. Melek Varlıklar konseptine deyinmek istersek, Evrenin oluşumuna
kadar geri gitmek gerekir. Evrenimizdeki ilk Galaksiyi yapıp ilk Işık Irklarını
oluşturan Evrenin Yaratıcısı daha sonra Galaksiyi ikiye ayırdı, 3’çe ayırdı,
4’de ayırdı. Her ayırdığında başka Evrenlerden Ruhlar davet edip yarattığı
Evrenin nufusunu arttırdı. Özür dilerim baş yaratıcıdan sanki bireymiş gibi
bahsediyorum, aslında O herşey, Ondan birey olarak bahsettiğimde aslında ben
bunu kastediyorum. 1., 2., 3., 4 ve 5. Göçmen kuşakları ile gelenler Melek
Varlıklardır; Evrenin var oluşundan beri var olan Varlıklardır. Evrenimizdeki
Büyükler’imizdir onlar. Özgür İradeleri ile büyük bir kısım Melek Evrenimizden
ayrıldı, daha sonra başka bir Melek topluluğu Evrenimize göç etti; daha sonra
da ayrılan eski Melekler geri geldi ve sonradan göç etmiş olan yeniler
Evrenimizden ayrıldılar. Çoğu zaman yeni gelen Melekler ayrılan Meleklerin
adlarını kullandı, dolayısı ile yeni gelenler, Melek olarak bildiğimiz aynı
Melekler değiller; değiştiler. Ancak Melek Varlıklar iyidirler. Işık
Varlıklardır. Fakat onların karşıtları da vardır, bunlar Şeytani Varlıklardır....aynı
zamanda Şeytani Varlıklar da Evrenin Yaratıcı tarafından davet edildiler, çünkü
kötü olmadan iyi var olamaz. Işık, Karanlık olmadan var olamaz. Burası Özgür
İradenin hüküm sürdüğü yerdir. Aynı zamanda Tarafsız Varlıklar da burada
bulunmakta, bunlarda diğer Melek grubunu oluştururlar, aynı anda Melek veya
Şeytan olabilirler veya ne Melek nede Şeytan olurlar.
LW: Dengeyi sağlarlar.
AB: Işık Karanlıksız, Karanlık Işıksız var olamaz. Bundan dolayı İncil’deki
Melek ve Şeytan savaşları hep propaganda, fakat içinde gerçeğin bir kıvılcımı
da var, çünkü başlangıçta birbirleri ile çatışmaya girdiler; fakat sadece
çatışma idi, bir süre sonra, değişik Dünyalara yükselerek Yükseliş Ustaları
oldular. İniş değil(düşüş) - Lucifer’in inişi – daha düşük olan formlara daha
fazla Bilinç yaratmak için yapılan Yükseliş, yaşamın daha genişlemesi,
dolayısıla Evrenin Bilincinin genişlemesi, duyarlı canlıların toplam Bilinç
artışı. Genişlemekte olan tüm Evren Bilincinin genel toplamı.
Teyp bittiğinden
dolayı kapanış konuşması yapılamadı.
Çeviren: Naci
Gülşan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder