27 Şubat 2015

GALAKSİ TARİHİ 3



Galaksi Tarihi 3 

Lance White: 3. Bölümdeyiz. ‘Olay’dan ve Lemuria’dan bahsediyorduk.
Andrew Bartzis: Lemuria hakkında biraz daha konuşalım. Havada asılı şehirlerin zaman içinde kurbağa sıçramaları yaptıklarından bahsediyordum, Diğer canlı Tür’lerin zor ile gelip zaman şavaşları yaptıkları zaman dilimlerini adeta zımparalayarak düzelmek ve sonuçta onları durdurmaktı amaçları. Bazılarını  durdurabildikleri noktaya ulaştıklarında, zaman içinde geriye dönüp, Lemurnia’nın ilk gerilemeye başladığındaki 170 milyar olan nufusun, zaman savaşlarının yapıldığı bu zaman dilimlerinde tıkılıp kalmamaları için kurbağa sıçraması yaptılar.... Dünya gerçekten büyük bir gezegendi o zaman.  Onca insanı yeni zaman dilimine (akışına) taşımayı başardılar. Diğer zamanları özellikle gezegenlerin yerlerini değiştirdikleri zamanları ortadan kaldırdılar. Lemuria’nın ikinci yükseliş döneminde 85 Milyar insan yaşamaktaydı, ancak bu 85 Milyar orijinal ilk Tür değildi, çoğu göçmenlerden oluşmuştu, bu göçmenleri Dünya orijinal ilk Tür gibi bağrına bastı. Göçmen varlıklar gezegenleri dışında seyehat ederken kendi gezegenleri ‘Oterite ve Kontrol’ altına girdiğinden gezegenlerine geri dönemediler ve dişi gezegen olan Yeryüzü’ne sığınmak zorunda kaldılar. Eğer serbest dolaşan Galaktik gezegenin var ise ve her hangi bir şekilde gezegende yaşayanlar kendi vibrasyonlarının büyük bir kısmını yitirirse, üremek için klonlama teknolojisini kullanmak zorunda kalırsın. O zamanda Yeryüzüne sığınan Tür’lerin çoğu çocuk sahibi olamıyorlardı, hamile kalmayı bilmiyorlardı..... Bu Tür’lerin Yeryüzü'ne gelmesi ile Yeryüzü nufusu yükseldi, aynı zamanda Yeryüzü bilinci de yükseldi dolayısı ile Solar sistemimizin ve Güneş’imizin bilinci de yükseldi. Galaktik merkez Güneşin etrafında sipiral dönen Güneş sistemimizi temsil eden sinüsün bilincinin yükselmesi sonucu, Solar sistemimizin Galaksimizin Güneş’i etrafındaki dönüşü hızlandı. Bu noktada zaman tekrar tanımlanır. Bugün algıladığımız zamanla hiç ilgisi olmayan bir zaman algısı sözkonusu. Bugün kitaplarda okutulan milattan önce 300 bin yılında şu, 200 bin yılında bu oldu gibi anlatımlar doğru değil, çünkü zaman böyle çalışmıyordu geçmişte. Şu andaki zaman anlayışını esas alıp tanımlama yapıyoruz, şu andaki zaman anlayışımız sadece sosyal anlaşmanın sonucudur, bakın kaç tane takvimimiz var bugün, kaç tane tarih var, Evrensel zaman, Greewich zaman dilimi, kış zamanı, yaz zamanı ayarlamaları ile oluşan zaman.  Zaman Evrensel bir kavram olmayıp sosyal yaşamımıza uygun bir kavram haline getirilmiş. Zaman, 2011 yılında ne olacağını bilen, zaman seyehati  yapanlar tarafından sık sık  değiştirilmiştir, dolayısıyla geçmişe yönelik yapılan zamanlama doğru sonuç vermeyecektir, aynı zamanda yazılı tarihimizi de değiştiren onlardır.    
Lance White: Kutsal kitaplar da dahil mi?
Andrew Bartzis: Birçoğu aslından saptırılmıştır. Fakat eğer bir din yaratacaksan mutlaka iyilikler de dinin içinde olmalı. Mutlaka olmalı, yoksa ‘sahtelik’ kendi başına yaratamaz. Lemuria’nın ikinci yükselişinde ruhsallığın etkisi büyüktü, ..... ki bu ruhsallık.... dinlerin ilk görünümlerini oluşturdu. O dönemde, ayrı ayrı cematlar farklı dinleri (kurumları) oluşturdular.  Bunların bazıları sex hakkında, bazıları teknoloji, bazıları ise Birlik Bilinci seyehati hakkındaydı. Hiç teknolojinin olmadığı, çamurun içinde yaşanılan fakat fiziksel bedenin yüksek  DNA teknolojisine sahip olduğundan dolayı istediğin yere gidip tekrar geri gelip saygı duyduğun çamurun içinde yalın ayak, hemen hemen çıplak yaşamına devam ettiğin, evini Yeryüzü’nün sana bahşettiklerini kullanarak yaptığın, sözlü geleneğini yaratıp, ruhların ilk Rüya-Alemi'nde biraraya gelip sonra fiziksel yaşamda biraraya gelerek yeni Ruhsal akrabalıklar yarattığı bir yaşam vardı. Bütün bunlar Lemuria Yeryüzü’nün yaradılışının gereği olan işlevine, Evren için tohum üreten bir Gezegen olduğu gerçeğine geri dönmesini istemekteydi.  DNA ilmini yeni veya genç gezegenlere götürerek ruh akrabaları oluşturup böylelikle daha sonra gidebilecekleri Dünyalar yaratarak, 'Bilinç Ticareti'ni  Evrene yaymak istemekteydiler. Çünkü bizim Evrenimiz sürekli genişleyen Evrendir.  Lemuria’da Atlantis’te olacağı gibi teknolojik bir sorun vardır, bu da belirli bir teknolojik seviyeye geldiklerinde, yeni gelen ruhların, mezun olup ayrılan ruhlarla aynı görüşe sahip olmamalarıdır (Ulaşılan teknolojiyi kaynayan su gibi düşünürsek, eklenen soğuk suyun ısıyı düşürdüğü gibi veya göçlerin Türkiyedeki büyük şehirlere yaptığı zarar gibi). Dolayısıyla teknolojilerden biri olan 'Birlik-mutluluğu tipi' silaha dönüştürülerek farklı başka bir gerçeklikte kullanılabilir.  Bazı zaman dilimlerinde Lemuria 'Oterite ve Kontrol' altında olan gezegenleri kurtarmak için istemesede bir askeri güç kurarak bazı zaman dilimlerini sonlandırmak zorunda kalmıştır. Oterite ve Kontrol altında olan gezegen sayısı 200 bini bulmuştu. Çok ama çok büyük sayıları bulan ruhlar Oterite ve Kontrol altında yaşam sürmekteydi. Bu durumu durdurmak ve sorunu kaynağından çözmek gerekiyordu. Bu noktada Dünya’nın köklü, en güçlü şakraları üzerinde kristallerden yapılan şehirler inşa edildi, yüksek derecede psişik (medyum-psychic) yeteneği olan 300 bin kadar insan bu kristal şehirlere gelip uzaktan görme ve deneyimleme tekniklerini kullanarak o Gezegenlerde yaşayan canlılara saldırıp onları öldürmüşlerdir. İşkali önlemenin tek yolu buydu. Kullanılan diğer bir yöntem ise, 10 binlerce uzay gemisi Yeryüzüne işkal için gelip indikleri zaman psişik yötemler ile saldırıp onları yok etmekti.  
Lance White: İnsanlar bizlere benziyorlarmıydı?
Andrew Bartzis: Evet bizler gibiydiler. Lemuria’nın ilk yükseliş ve gerileme zamanlarında büyük dalgalar halinde göçmen gelmekte büyük dalgalar halide de Dünya’dan ayrılmaktaydılar.
Lance White: Savaşların hiç sona ermediği bir durum, saldırı ve yıkım sona erdiğinde karşı saldırı oluyor, tekrar sen saldırıyorsun ve bu böyle devam edip gidiyor, saat rakkası gibi.
Andrew Bartzis: Yeniden yapmak binlerce veya milyonlarca yıl sürebilmekte. Bu zaman süresi içinde o anda olan 2.300 ırkın burunlarına katlanmış gazete ile defalarca vuruldu... gülüyorlar..
Lance White: Bunların hepsini yapan aynı 15 Varlık değil mi?
Andrew Bartzis: Dramatik  ipleri çeken ve diğer Dünyalardaki öfkenin fitilini ateşleyen hep bu 15 Varlıktır. Dolayısı ile daha hızlı toparlanıp, daha hızlı yaralarını sararak daha ağır saldırıya geçebiliyorlar. 
Lance White: Hangi Boyut’ta bu 15 Varlık varlıklarını sürdürmekteler.
Andrew Bartzis: 3’çü 6. Boyut’a, 2’si 7. Boyut’a, 6’sı 8. Boyut’a ve geri kalanı ise 9. Boyut’a ait varlıkladır. 9. Boyut’ta olanlar diğer Evrenlerden gelen 3. Göçmen Kuşağına dahildirler. Geldikleri dönemde Evrenimizde sadece 3 Galaksi vardı. 
Lance White: Kendilerini mahallenin iri kıyım serserileri sanmaktalar herhalde.
Andrew Bartzis: Evet, ben onlara Galasinin mafyası demekteyim, çünkü karanlık ve aydınlık olarak ayrı ayrı olmalarına rağmen aynı anda karanlık ve aydınlık olarak birdirler aynı zamanda... Tarafsız değillerdir, yapmak istedikleri ise hali hazırda yaratıcısı olan Galaksinin yeni yaratıcısı olmak. Sonra Galaksiden Galaksiye geçip onları kuşatarak Evrenin yaratıcısı olmak istemekteler. Bu Evren yaratılırken Evren, 'ÇokluEvren' ile contrat yapıp; Bilinçler yaratıp, evrim ve genişleme içinde olan bir Evren olacağına ve  'Özgür İradeyi' yaşayabilmeleri için başka Boyutlardan göçmenler davet edeceğine dair söz verdi. Özgür iradenin hüküm sürdüğü Evrenimizde özgür iradeyi sınırlamak istemekteler. Bunu da Galaksiden Galaksiye atlayarak bir bir yapmak istemekteler.
Lance White: ‘Kendi Kendine Hizmet’ edenler, içinde bulunduğumuz zaman diliminde, 2011 – 2014, onlarda mı mezun olmak için çalışıyorlar?
Andrew Bartzis: Evet, buna ‘Kendi Yükselişine Hizmet’ adı verilir. Bu kavram bu Evrende üretildi ve özgür irade olmayan diğer Evrenlere yayıldı..., ve herzaman teori olarak kaldı, hiç kimse doğruluğunu kanıtlayamadı, Yeryüzün’de  denenmesi için herşey hazırlandı, hazılık ben bunu başarırım diyen göçmen ruhlar için çekici geldi,  Yeryüzün’ne geldiler. Sözkonusu Varlıklar değişik yerlerden geldiler, daha önce çok büyük Varlıklar olarak tarif ettiklerim bir insan bünyesine sığamadıklarından dolayı kendilerini milyonlarca parçaya bölüp çok sayıda insanda enkarne oldular. Bu Varlıklardan bazıları tamamı ile bu Dünya’ya enkarne olmuşlardır, başka yerlerde parçaları bulunmamaktadır. Diğer  parçaları başka Dünyalarda  bulunan Varlıklar da var. Işık-Varlıkların tahmini, tüm parçaları Dünyada olan bu Varlıkların yükselişi başaramayacağı yönünde. Çünkü kontratları gereği burada olmak zorunda olduklarından Dünya bilinci onları özümseyecek, fakat... ana kontratın yanında alt kontratlar yarattılar - enkarnasyon ağına hakim oldular, defalarca Yeryüzün'de yaşayan canlıları öldürüp değiştirmeye çalıştılar, yapamazlar! Herşey bir noktada başarısızlığa uğrar. Kendi Yükselişine Hizmetin bunlar için anlamı belkide (?); büyük Varlığın parçaları kendi başlarına teker teker yükselip yüksek bilinçli olacak, eğer Dünya’dan uzak parçaları var ise bunlar da tahminimce yikselişi başaracaklar. Bütün yükselmiş parçaları usta Avatarlar olarak daha fazla parçalar üreterek başka Galaksilere gidecek, tekrar tekrar bu döngüyü başlatarak, bölünme hızı gitgide hızlanarak kendilerini çoğalmaya devam edecekler.
Lance White: Ne diyeyim, ilginç bir fikir, sizce böyle bir ihtimal var mı? 
Andrew Bartzis: Akaşik kayıtları yukardan aşağıya, aşağıdan yukarıya aradım, bu konuda sadece konuşmalar var. En ünlü Venus’lü filozoflar toplanıp 72 saatlik bir ateşkes istediler, Karanlık taraftan, Aydınlık taraftan ve Tarafsız olan taraftan filozoflar biraraya geldiler, münakaşa yapmadan sadece fikirlerini ortaya koydular. Trilyonlarca izleyicinin önünde (Bilincinde) her tarafın fikirleri masa üstüne yatırıldı. Konu, Yeryüzün'de oluşan ’Kendi Yükselişine Hizmet’ gerçekten başarıya ulaşacak mı? Filozoflar arasında bunun ne anlama geldiği bile  bilinmemekte, bu durum bu denli yeni. Yanlız, bu 15 ÇokBoyut’lu Varlıklar çok uzun süreden beri ilk Yaratıcıya karşı plan yapmaktalar, bu ilk Yaratıcı da Evrenin Yaratıcısının bir kıvılcımı (bir parçası) olduğuna göre, belkide Evrenin Yaratıcısı onlardan ‘Kendi Yükselişlerine Hizmet’ etmelerini beklemekte, bunu bilmiyoruz? Eğer Yaratıcı böyle olmasını istiyorsa, sebebi anlaşılabilinir, çünkü çok uzun süreden beri bizler sucuklu sandaviç yemekteyiz, o kadar uzun bir zamandan beri bunu yapıyoruz ki bir çoğumuz yediğimizin sucuklu sandaviç olduğunun bile farkında değiliz. Farklı sandaviç yemek istiyoruz artık.. gülüyorlar.. ‘Kendi Yükselişine Hizmet’ in ne olduğunu en büyük yükseliş ustaları dahi bilmiyor, iyi tahminler var ama gerçekten bilmiyorlar.
Lance White: Görünüşe göre..... doğal olarak bir limit olmalı.
Andrew Bartzis: Doğru.
Lance White: Sevgi ve Birlik deneyimi yok mu olacak?
Andrew Bartzis: Olmayacak, sevginin karşıtıdır. Nefret sevgi değildir. Sadece görüş açısı.
Lance White: Evet, milyonlarca yıldan beri gidişatın pek iyiye gittiği söylenemez.
Andrew Bartzis: Onlardan biri değilsen böyle düşünmek yanlış olmaz.
Lance White: 15 Varlığın etkisi yönetici olan bütün geniş ailelerde var.
Andrew Bartzis: Bütün geniş ailelerde, bankası olan... Arması olan aileler ruhsal kontrat yolu ile gaspedilmiştir, bunun kesin garantisi vardır.
Lance White: Bu ailelerin dışında bizlerin bilmediği, royal olmayanlarda vardır...
Andrew Bartzis: Kendilerini saklayanlar ve her kuşakta sadece 10 öğrencinin olduğu mistik okulları kuranlar.
Lance White: Diğer Gezegenler hakkında ne diyorsunuz, Satürn’nun şeytani olduğu söylenmekte.
Andrew Bartzis: Satürn’nun çılgın yönü bu. Güneş sistemimiz sıfırdan inşa edildi. Savaşcı ruha sahip dindarlar oluşturmak için ÇokBoyutlu Varlıklar sahte dinleri yarattılar, bu çalışmaları Satürn de izlemekteydi. Yapılanları gördükten sonra yapılanın çok iyi bir fikir olduğu kanısına vardı, o zamanlar Satürn yüksek Boyut’ta olan gezegendi, oyuna da katılmak istemekteydi, onların yaptığını taklit edip çevresindeki gezegenlerin pozisyonlarını ayarladı. Diğer toplumlardan en güçlü insanları kendine çekti, oyuna girmek istiyordu ve ‘Galaksinin Yükseliş Makinesi’ndaki alacağı yerden emin olmak için drama yarattı, dinsel drama, ruhsal drama, teknolojik drama... şu anda bile bana kem gözle bakmakta, kendi hakkında bu şekilde konuşmamadan hoşlanmıyor... Gelinen bu noktada çok yorgun, çok çok yorgun...hepimiz çok yorgunuz, işimiz bitmiş durumda, ÇokBoyutlu Varlıklar bile çok uzun zamandan beri bu döngünün içindeler, onlarda biliyor artık bitti sadece bu tekrarlayan kalıp içine tıkılıp kalmışlar, ruhsal kontatlar içinde uzun süre kaldıklarından özgür iradenin varlığından bile haberleri yok.
Lance White: Evet,.. evet, oyunu değişterecek olan nedir?
Andrew Bartzis: Bütün herşey bizim nasıl uyanacağımıza bağlı. Ne kadar korku barındırdığımıza, insanlarda ekilmiş olan propaganda tohumlarının ne kadar olduğuna, örneğin bizler yoktan yaratan varlıklarız, asteroid yaratmamız için bizi etkilediklerinde (Bilinç kontrolü) belki asteroidi yaratabiliriz. Yakında Rusya’ya düşen asteroid gerçekti, amacı korku yaratmaktı, Rusya’daki insanlar için korku üretildi. Bu enerjiyi alıp, tekrar korku üretmek amacı ile aynı insanlar üzerine yönlendirdiler ve aynı zamanda olayı izleyen diğer insanlara da yönlendirildi, örneğin youtube”te olayı seyreden yüzbinlerce insan vardı, böylelikle üretilen korku birkaç kez katlanarak büyüdü. Bu Varlıklar Yeryüzü’ne neler olacağı konusunda duyarsızlar, tek düşünceleri en güçlü ruhları tolayıp, karantinanın olmadığı başka gezegenlere giderek oralarda ‘Galaksi Yükseliş Makina’sını kurup oraları da ‘Oterite ve Kontrol’ altına almaktır.
Lance White: Bu konuda sınır tanımadıkları ortada, hali hazırda başarı sağlayıp sağlamadıkları konusunda ne dersiniz?
Andrew Bartzis: Karantina çok etkili şu anda. Uzun süreden beri ne yapılabileceği tartışılıyordu ve karantina tam uygulanmıyordu, M.Ö. 6.000 veya 7.000 yıllarında kaçakçılık başladı, eskiden beri karantina uygulamaları vardı, bu uygulamalar Gezegenlerde yaşayan medyumlar (psychic) tarafından koalisyon içinde yapılmaktaydı, milyonları bulan Medyumların görevleri Yeryüzü'nü savunmaktı. Koruma nöbetleşe yapılmış, belirli gezegenler belirli zamanlarda görevi üstlenmiş daha sonra görev el değiştirip başka gezegenlere geçmiştir, Uzay Gemileri Yeryüzü yakınlarına yerleştirilip görevi üstlenene kadar durum böyle sürmüştür. Medyumlar görevini gemilerden yapmaya başlayınca kaçakçılık kontrol altına alınabildi. Karantinanın yapıldığı o dönemlerde Yeryüzü uzayın en yoğun bölümünden geçmekteydi, yoğunluktan dolayı Solar Sistemine gemiler rahatlıkta girip çıkamamaktaydı dolayısı ile karantinayı yapan gemiler, Yeryüzü uzayın bu karanlık bölümünden çıkana kadar bulunduğu bölgede milyonlarca yıl kalmak zorunda kaldılar, durum çok büyük bir özveriyi gerektiriyordu, ruhsal akrabaları ve kendi ırkları ile birlikte olamıyorlardı, büyük bir ihtimal ile ‘Galaksi Yükseliş Makinası’na da dahil edilmiş olabileceklerinden ve bu sistemden bugüne kadar çıkmak mümkün olmadığından hala bizimleler.
Lance White: Yakın bir zamanda verilen aradan bahsetmiştiniz....
Andrew Bartzis: Evet, 20-22/03/2013’ te bu Galaksinin yaratıcısı gelip aşağıdan yukarıya bütün ruhsal kontratları denetledi. Bugüne kadar yaşamış, buraya tıkılıp kalmış her bireyin kontratı eksiksiz ve tam bir ifade ile okundu, Yeryüzü'nün başlangıcındaki yönetim sistemi geri getirildi, bu da 12 üyeli Konsey. Konsey, Karanlık, Aydınlık (ışık) ve Tarafsız olan üyelerden oluşmuştu. Karanlık olanlar, eğer Tarafsızlar aramızdan ayrılmazsa 10 Milyon insanı öldüreceğiz deyip tehtit etmelerinden dolayı Tarafsız olanları Konseyden uzaklaştırmışlardır. Böylelikle 7 Aydın 5 Karanlık üye kaldı Konseyde. Karanlık güçler daha fazla düşük bilinçli Varlıkları Yeryüzü’ne enkarne etme imkanı buldu, bu şekilde Yeryüzü’nün bilinç düzeyi dahada düşürüldü. Yüksek bilinçli Yeryüzü düşük bilinçlerin gelmesi ile bilinç düzeyini tekrar ayarlayıp düşürmek zorunda kaldı, yoksa bu düşük bilinçlerin Yeryüzü’nde yaşamlarını sürdürmeleri mümkün olamazdı. Enkarnosyon ağı işte bu yolla gasp edilir. Galaksi yaratıcısının denetim yaptığı dönemlerde SERN kullanılarak uydurma rakamlar verilmişti, bunları yapanların hepsi oyun dışına alınmıştır, aynı durum Aydınlık tarafı içinde yapıldı, çünkü o zamanlarda onlar da oldukça kötü işlerle uğraşıyorlardı. Bazı ışık varlıklar Aydınlığın tepe noktasında olduğundan görebildikleri sadece Karanlıktı, çok uzun süreden beri iki kutup içinde kaldıklarından (Aydınlık ve Karanlık), bulundukları yerden Karanlık ile Aydınlık arasındaki Tarafsız kısmı görememekteydiler, çok uzun süre savaştıklarından savaş için savaş yaptıklarının farkında bile değillerdi artık, bu bezginlik içinde savaşı kazanmak için her ne gerekirse yaparım deme durumuna gelmişlerdir ki böyle düşündüğünde sen artık Işık savaşcısı değilsin.  İyileşmeye ihtiyacın var, Kaynağa dönüp (ölüp) duruma değişik açılardan bakman gerekir, bu Karanlığı bırakıp Işık olan Karanlık güçler için de geçerlidir, çünkü, onlar da Işığı yenmenin tek yolu Karanlığı bırakıp Işık olmakta olduğunu sanmaktalar.
Lance White: Eee!
Andrew Bartzis:  İşler daha da karmaşık hale gelmekte; Karanlık varlıklar, Karanlıktan Işığa geçmiş Varlıklar, Yalandan Karanlıktan Işığa geçmiş sahte Işık Varlıklar, her iki tarafa çalışan sahte Işık Varlıklar, Aydınlıktan Karanlığa geçmiş Varlıklar, yalandan Karanlığa geçmiş Varlıklar..... çok aldatıcı bir durum. Ne kadar iyi Aydınlık (Işık) Varlık olursan ol eğer bunu Milyonlarca yıl sürdürüyorsan bıkıp amacını kaybedersin. 
Lance White: Hala gerçek Yükseliş Ustaları var mı? Yoksa hepsi yozlaşmış mı?
Andrew Bartzis: Eğer Yükseliş Ustasının biri bir kitap yazdıktan sonra ölürse, sonraki kitaplar yozlaştırılacaktır. Yazacağı kitabın binlerce yıl yürürlükte olacağını bilen sahte Yükseliş Ustaları da vardır. Yeryüzünde yürüyen Yükseliş Ustası olmaz, bu bir kuraldır. Bunların çoğu kuralı bozmuş ve oyun dışı edilmişlerdir. Bazıları uzlaşmaya yolu bulup, kontrat planlamalarımızda bizlere yardım edip daha güçlü bir Varlık olarak enkarne olmamızı sağlamıştır. Bazılarıda vardır ki yaşamımızı binlerce, on binlerce, milyonlarca yaşam önceden planlayabilmemiz için bize yardım ettiler. Ben bu işi burada, bu anda yapabilmem için çok çok önceden planlamada bulundum, hali hazırda 50 Milyon satranç hamlesi yapmış olan birinden bin hamle daha fazla yapmak zorunda kaldım… (Plana bakın!!?-Naci)
Lance White: Yaptığın az bulunan bir yetenek.
Andrew Bartzis: Bugüne kadar okuduklarım Akaşik kayıtlarda bu gibi insanlara çok rasladım. Bunları ’Özgür Dünya Direniş Gücü’ olarak adlandırıyorum, buradaki amaç, birbirine benzeyen Irkların Ruh-Kodlarının tamamını bulmak ve iş bitince Oterite ve Kontrol'ün bizi esir olarak tutan en önemli yapı mandalı olan ‘Ruh Akrabalarını birbirinden ayırma’ kırılmış olacak. Bütün herkes Ruh bağı olan akrabaları ile birleşecek.
Lance White: Her şey son noktaya, dağılma noktasına ulaşmış gibi görünüyor.
Andrew Bartzis: Dağılmanın zirvesine ulaştı.
Lance White: Şu andan sonra neler olacak, 2014 yılının ‘düşüp ölme’ tarihi olduğu düşünülürse…..
Andrew Bartzis: Aslında isterlerse 20 yıl kadar uzayabilir.
Lance White: Peki.
Andrew Bartzis: Karantina ağı çok güçlü şu anda. Yeryüzü atmosferinde, Dünyanın enerjisini yavaş yavaş yükseltmek için, Yeryüzü'ne yardım eden Uzay gemileri var. Eğer Yeryüzü enerjisi hızlı yükseltilirse, Yeryüzü’de yaşayan bazı Varlıklar yaşamlarını devam ettiremeyip güçsüz düşerler, mevzuneyet sınıfı oluşması istendiğinden bu durum arzu edilmemekte. Dolayısı ile karantina çok iyi çalışmakta. 20 yıl uzatılabilir dediğimde; Yeryüzü’de ‘Olay’ı yaşayacağımız Rüya zamanın ilk iki aşamasını kabul edecek  yeteri kadar Bilincin olması istenmekte.  Bu da bizi Bilincin kabulü daha zor olan kısmına götürecek, o da bütün şehirin ‘herşeyin bir olduğu zamansız anı’nı saniyeden daha az bir süre yaşayıp, tamami ile herşeyi bırakıp, ‘neler oluyor’ demeye kalmadan yükselişi gerçekleştirmesi olacak. M.Ö. 600 yıllarında Maya’lı insanların bir kısmına bu durumu yaşatıldı, bilinçli olarak Yükselişleri sağlandı, fakat  tam Yükseliş yaptırılmadı. Maya’lılar bir başka ‘Oterite ve Kontrol’ sistemine sahip olan canlı Tür’üne satıldı.
Lance White: Woah!.....
Andrew Bartzis: Bu çok kullanılan bir yöntem. Bazı toplumların vibrasyonları hızlı bir şekilde  yükselmesine izin verilir, sonra aniden ipler kesilerek köle olmaları için toplu olarak başka gezegenlere ışınlanırlar.
Lance White: Woah…. Zalimce bir eylem.
Andrew Bartzis: Teknoloji ile değiş tokuş etme. Köle gibi bizi satmazlar artık. Karantina altında olmamız bunun içindir. Karantinanın birçok kademesi var. Kademelerinden en önemlilerden birisi; Yeryüzü'de insanlar tarafından doğal olarak, üretilmeyen, yapay, labaratuarlarda üretilmiş veya başka yerlerden getirilmiş hastalıklar da var.
Lance White: Öyle mi?
Andrew Bartzis: Bu hastalıklar bilerek buraya taşındı. Hastalanan insan Yeryüzü'nden alınıp başka yere götürüldüğünde virüs bütün Galaksiye bulaşıp Trilyonlarca canlıyı öldürebilir. Nitekim de öyle oldu, bir kere değil, iki kere değil, tam onbir kere bu tekrarlandı. Her defasında Trilyonlarca canlı öldü, Milyonlarca değil; Trilyonlarca.
Lance White: Karanlık Güçlerin nanoteknolojiyi geliştirip ‘Yülseliş Aleti’ olarak kullanma olasılığına ne dersiniz. Başka bir değişle nanoteknolojiyi kullanıp fizikselliğimizi hasat edebilirler, uçakların kimyasal ve biyolojik zaralı maddeleri atmosphere bıraktıkları hakkında çok şey söyleniyor (chemtrails).
Andrew Bartzis: İş teknolojiye gelince her zaman teknolojiye ilişik bir korku faktörü vardır. Şu zamanda-şu anda korku teknolojiden çok daha güçlüdür. Teknolojinin yaşamsal önemi vardır. Uçaklardan atılan kimyasallar fiziksel zarardan öte yaratığı korku yolu ile zararlı olmaktadır, aynı zamanda insanların uyanıp bilinçlenmesini de sağlamakta. Fakat korku yaratma tarafı ağır basmakta. Akaşik kayıtlar açısından bakıldığından bu maddelerinin atılmasının amacı Galaktik enerjiyi bloke etmektir. Farklı bir tonda renk üreterek Beyin Epifizini (Pineal bezini) etkilemektir, fluorid ve yiyeceklere eklenen diğer malzemeler ile bilinçlenmemiz engellenmekte. Sessiz hale getirilmekteyiz.  Sizi hasta edip bilinçlenmenizi engelmektir amaçları.
Lance White: Evet, evet…
Andrew Bartzis: Ve sessizliği duyuyorsunuz.
Lance White: Konuk ettiklerimden biri Andrew Norton Webber, eğer distile suyu içersek Pineal bezimizin kalsiti çözülüp atılır dedi.
Andrew Bartzis: Evet olabilir.
Lance White: İnsanların kullanabileceği pratik bir yöntem olabilir bu…
Andrew Bartzis: Bu konuda benim kişisel fikrim nedir biliyormusunuz, bu bir satış metodu.
Lance White: bende öyle olduğunu sanıyordum.
Andrew Bartzis: Bu konu bilerek açığa çıkarılmıştır. İnsanlar oh ne güzel ben Pineal bezimin kalsitinden kurtuluyorum deyip kendilerini avutmak için hazırlanmış bir düzenek. Biliyormusun hala böyle davranıyorsan hala korku içindesin demektir.
Lance White: Doğru…
Andrew Bartzis: Fluorid’in görevi, Pineal bezinde olan suyun toplandığı kesede kristallenme sağlamaktır. Bu Kristal benzeri yapı ise Eterik Uydulardan yayınlanan Skalar dalagalarını alarak bireyin Gizemli Geometrisi olan şehirlerde yerel Rüya Aleminde kalmasını sağlamaktır. (Skalar dalgası elektromaknetik dalga olup bildiğimiz fiziğin dışında çalışır)
Lance White: İyi bir şeye benzemiyor!
Andrew Bartzis: Hayır iyi değil, örnek verelim; her elektrik direğinde olan büyük çöp varili görünümlü kutular, belirli aralıklarla her yöne sinyal yayarak bir ağ oluşturup insanoğlunun Pineal Bezindeki kristallenmeyi etkileyeren burada insanı kapana sıkıştırmışlardır. Dolayısı ile Küresel Rüya Alemine girememektesin.  Evet kalsiti çözmek iyi birşey, unutmamalı durum aynı zamanda korku yaratan alet olarak kullanılmakta. Yapsan da, nalet bir iş yapmasan da.  Günlük yaşamımızda kullandığımız diğer şeyler da zarar vermekte, bunlar arasında, bu odadaki prizler de elektromagnetik alan oluşturmaktalar, eski system kablolar da elektromagnetik alan oluşturup Pineal Bezinin işlevini önlemekteydi…
Lance White: Okey, öyle ise elektrik sisteminde yeni bir değişiklik göremiyeceğiz. Bize elinden gelen herşeyi yapıyorlar..
Andrew Bartzis: Doğru. Direklerin üzerlerindeki elektrik telleri toprağın altına konmalı, kasırga bu tellere onbinlerce defa hasar verdi, hala anlayamadılar mı….. Şirketlerin tek amacı karlılığı arttırmak, neden elektriği direkler üzerinden dağıtmanın kendi yararlarına olmadığını göremiyorlar, cevap seni control etmek için tellerin direkler üzerinde olması gerekiyor!
Lance White: Kesinlikle. Şimdi onların teknolojisi 100 yıl veya daha fazla yıldan beri ………
Andrew Bartzis: Binlerce yıldan beri.
Lance White: Belki de binlerce yıldan beri, evet. Daha büyük Hadron Collider (CERN) yapmak istiyorlar, aynı gurup bilim adamları mı bunu yapmak istiyor?
Andrew Bartzis: SERN’nin original amacı denetlenecek rakamlar üzerinde hile yapmak. Fakat bir başka amacı da var. SERN bir ışınlama cıhazıdır. Kötü Güçler kazanma umutlarını kaybettikleri zaman-o an geldi- Dünya Evrenin yoğun kısmından çıkmadan önce Dünya’yı ışınlamayı deneyecekler. Bu zamandan alıp Evrenin yoğun kısmında kalarak geçmişe, götürebilecekleri en uzak bir zaman dilimine taşıyacaklar. Geri kalan Güneş sistemi de Rüya Alemine girilerek rüya yolu ile aynı zamana götürülenebilecek.
(Video bu noktadan sonraki birkaç cümleden sonra kesildi, söylediği cümleleri bitiremediğinden anlamam mümkün olmadı).  
Çeviren Naci Gülşan

1 yorum:

  1. çok değerli bir bilgiler paylaşmışssınız, size çok teşekkür ederim, bizzat yorum yapmak istedim. <3

    YanıtlaSil