Reenkarnasyon Köleliktir
Niye Reenkarne olduğumuzu hiç merak ettin mi? Neden bu kadar kısa yaşantımız var, genellikle, ruhsal yol olarak önümüze konan çok şüpheli dinler ve öğretmenler? Dahası, neden bu dinler hiyerarşik yapılar üzerine inşa edilir? Dünyada neden bu kadar kötülük olduğunu hiç merak ettin mi? Ve neden hep bu kötü karakterler insanların liderleri haline geliyor? Ve reenkarnasyonla ilgili en büyük soru: Neden geçmiş yaşamlarımızı hatırlamıyoruz? Hatırlamıyorsak geçmişimizi nasıl çözebiliriz?
Hayatımız
boyunca, yaşadığımız geçmiş hayatlarımızın sıkıntı ve yansımaları ile uğraşıyoruz,
fakat onları göremiyoruz bile. Eski alışkanlıklarımızdan kalan alışkanlıkları
ve özellikleri taşıyor ve yaşıyoruz, ancak nereden geldiklerine dair hiçbir
fikrimiz yok. Çoğunlukla, şu anda bizi nasıl etkiledikleri konusunda hiçbir
fikrimiz de yok. Bu durumda, içinde bulunduğumuz yaşantımızda bizi etkilemeye
devam eden geçmiş sorunlarımızı nasıl çözebiliriz?
Hangi din
görevlisi ya da ruhsal öğretmen, ve ya kanallama yapan kişi ya da yogi bu
soruyu tatmin edici bir şekilde cevaplamıştır: Neden geçmiş yaşamlarımızı
hatırlamıyoruz? Kim bilir belki de cevap ürpertici olabilir.
İnsanlığın altın
çağında çok uzun ömürlü olduğu Vedik ve Puranik metinlerde anlatılmaktadır.
Hayatlarını derin meditasyonda geçirdiler ve Doğa ile denge ve uyumdaydılar. Sonra bir şey
oldu. Eski efsanelerde, mitlerde ve metinlerde, insanın gerilemesi tarif edilir.
“İnsan, kökeninde
mükemmel olan, oluşumundaki özellikleri yozlaştırmış ilahi bir varlıktır.”
- R. A. Schwaller de Lubicz (Mısır Mucizesi)
- R. A. Schwaller de Lubicz (Mısır Mucizesi)
“Sonra, Kutsal
Çağın yaklaşan sonunu ve yeni bir başlangıcı gördü; yazların çiçeksiz olduğu,
ineklerin daha az süt verdiği, kadınların utanmaz ve erkeklerin güçsüz olduğu,
ağaçların meyvesiz olacağı, balıksız denizleri, yaşlıların yanlış kararlar
verdiği ve yasa koyucularının haksız yasalar çıkardığı çağı öngörerek kehanette
bulundu. savaşçılar birbirilerine ihanet ederse, insanlar hırsız olur ve
dünyada hiç erdem kalmaz”.
- (Badb’ın
Kehaneti) İrlanda Savaş Kraliçesi)
Peki bu gerileme
neden oldu? Bir noktada, gökyüzünden tanrıların geldiğini ve insanların
hayvanları köleleştirilmesi olan tarım ve hayvancılığın öğretildiğini
görebiliriz. Bu bilgi ile şehirler, krallar, hiyerarşik kontrol sistemleri,
ordular, savaş, kölelik ve tanrılara yapılan ibadet ve verilen kurban
sistemleri geldi. Bu insanoğlunun gerilemesi oldu. İnsanlık, Doğa ile olan
denge ve uyumdan uzaklaştı ve böylece erdemini kaybetmeye başladı.
Pekiala bu
bilgiyi gelip insanlara veren bu tanrılar mı? Nereden geldiler? Onlar Dünya'lı
değil. İnsanlığı köleleştirmeye, insan da dahil olmak üzere et ve kan kurbanlığı
talep etmeye geldiler. Kendilerine ibadet edilmeyi talep ettiler. Ve, eski ahitte,
Yehova tüm ırkları yok edecek veya “seçtiği insanlar” tüm ırkları onun adına
yok edecektir denmektedir. Gnostikler bu tanrılara archonlar diyor. Don Juan da
onlara avcılar demekte.
Bu tanrılar
binlerce yıldır Dünya insanından besleniyorlar. Bizim çiftlik hayvanlarına
yaklaşımımız gibi, onlar da bizi kendi sürüsü gibi görüyorlar. Aşağıda olan Yukarıda
da oluyor. Olumsuz duygularımız ve enerjilerimizden ve onlara yapılan ibadetimizden
besleniyorlar. Özellikle kan ve acı çekme sonucu oluşan enerjiyi severler, bu
yüzden insanlar arasında çatışma, şiddet ve savaşlar yaratırlar. Şavaşların
çoğunun dinler arasında olduğuna dikkat edin.
Ama aynı zamanda
bizi dinler, ideolojiler, hükümetler, toplumlar, propaganda, medya, vb. aracılığıyla
kontrol ediyorlar. Bizi kontrol etmenin bir başka yolu da reenkarnasyon yoluyla
gerçekleşiyor. Reenkarnasyon bir kölelik biçimidir. İnsanın gerilemesinden
sonra, insanın yaşam süresi büyük ölçüde kısaldı. Günümüzden kısa bir süre önce,
insanlar sadece 25 ila 40 yıllık kısa bir ortalama yaşam süresine sahiptiler.
Bu, hayatın ne olduğunu anlamak için yeterli bir zaman değil, özellikle de insana
verilen sadece tanrılar ve dinleri olduğu düşünülünce. Bütün yaşamları boyunca
yaptıkları, binbir tür zahmetle ailelerini besleyip çocuklarını büyüttüler ve
sonra öldüler.
Ve geçmiş
yaşamlarımızı neden hatırlamadığımız sorusuna geliyoruz. Bizler sürekli olarak
cehalet içine doğuyoruz ve mevcut olan tek bilgi, tanrıların bize verdiği -
dinler ve ideolojiler. Kısa bir süre sonra, cehalet içinde ölür ve tekrar geri
döneriz. Bu durum herhangi bir hatırlama olmadan SÜRÜnün dağılmasını önleyip
sürüyü bir arada tutar. Özgürlüğünü kazanmak için gerekli olan uygun araçlara
ulaşma imkanı bulunmayan bir ortamda, cehalet içinde hapsedilmiş durumdayız.
Bazen birkaç başarılı ruh kendini özgürleştirebilmekte, ama rahipler
öğretilerinin dağılmasını önleyerek kontrolü ellerine geçirmekteler. Onları saptırarak
dinlere dönüştürmekteler.
Kendimizi gerçek
dünyanın üzerine bir filim tabakası gibi, yapay bir ışıktan oluşmuş yapının
yerleştirildiği bir matriste buluyoruz. Matrix filminde olduğu gibi, biz sadece tanrıları besleyen aküleriz. Kötü
Varlıklara yiyecek olarak doğup öldüğümüz matris, içinde bulunduğumuz acınacak
derece kötü olan durum bu. Ve elbette sürüsünün dağılmasını önleyen onların yardakçıları
da buradalar, Dünya'dalar.
Sıradaki soru:
Ölünce ne olur? Öldüğümüzde, cennet dediğimiz kozmik matrikse, başka bir sahte
ışık yapısına giriyoruz. Ruhlarımız tanrıların bu hapishanesinde kapana
kısılmıştır. Sahte cennetlerden bir süre sonra tekrar aynı döngüye geri
dönüyoruz. Buna samsara tekerleği, doğum ve ölüm döngüsü denir.
Bu hapishaneden
tek kurtuluş, gerçek kimliğimizin farkına varıp uyanmaktır. Tüm yanlış inançları, tanrıları,
melekleri, guruları, vb. Bırakarak, bu sahte tanrıları ibadetimizle, kanımızla,
olumsuz duygularımızla ve düşüncelerimizle beslemeyi durdurup, bütün bu tür oyundan
uzaklaşmalıyız.
“Evreni olduğu
gibi görmek için, ağın ötesine geçmelisiniz. Bunu yapmak zor değil, çünkü ağ
deliklerle dolu. Ağa ve onun birçok çelişkilerine bakın. Her adımda yapıp
bozabilirsiniz. Bir yandan huzur, sevgi ve mutluluk istiyor diğer yandan acı,
nefret ve savaş yaratmak için çok çalışıyorsunuz. Uzun ömür istiyorsun ama çok yiyiyorsun.
Arkadaşlık istiyorsun ama istismar ediyorsun. Bu tür çelişkilerden oluşan
ağınızı inceleyin ve çelişkileri kaldırın – bunları görmeniz çelişkileri
kendiliğinden ortadan kaldıracaktır”.
- Nisargadatta Maharaj
- Nisargadatta Maharaj
Ne olduğunu görmek
için matrise bakın. Her hangi bir kaçış yolu olmadığı düşünülürse, Matris
sağlam ve güçlü görünüyor, ama deliklerle dolu. Açık fikirliyseniz, ayırt edebilecek
ve görecek gözleriniz varsa, bu oyun kartondan yapılmış bir eve benzer, çok
kolay bozulur. Soru; uyanacak mısın, yoksa ağda sürüklenerek doğum ve ölüm
tekerleğinde devam edecek misin?
Bu hapishaneden
kaçmak için kullanabileceğin bir klavyen olmasından dolayı ne kadar şanslı
olduğunu düşün. Tüm dinler, yeni çağ felsefeleri, sahte öğretmenler ve
öğretilerle ne kadar kafa karıştırıcı bir ortamda olduğunu görmen çok zor
olmasa gerek. Bu kafa karışıklığının üzerinde parıldayan birkaç büyük usta var.
Onlardan alabileceklerini al, ama kendi yolunu içsel benliğinde alevlendir.
Hapishaneden kurtul.
Greg Calise
Çeviren Naci Gülşan
Merhaba, siz Ali Murphy.. Ali Murpheus musunuz? 6 Eylül 2018 de yayınlanan videoda Kİ text’in aynısını sayfanızda görüyorum..
YanıtlaSilAli Murpheus burdan almış sanırım uyanış seansı serisinin bir bölümü burdan alınmış
Sil