Galaksi
Tarihi 3
Lance White: 3. Bölümdeyiz.
‘Olay’dan ve Lemuria’dan bahsediyorduk.
Andrew Bartzis: Lemuria hakkında
biraz daha konuşalım. Havada asılı şehirlerin zaman içinde kurbağa sıçramaları
yaptıklarından bahsediyordum, Diğer canlı Tür’lerin zor ile gelip zaman
şavaşları yaptıkları zaman dilimlerini adeta zımparalayarak düzelmek ve sonuçta
onları durdurmaktı amaçları. Bazılarını
durdurabildikleri noktaya ulaştıklarında, zaman içinde geriye dönüp,
Lemurnia’nın ilk gerilemeye başladığındaki 170 milyar olan nufusun, zaman
savaşlarının yapıldığı bu zaman dilimlerinde tıkılıp kalmamaları için kurbağa
sıçraması yaptılar.... Dünya gerçekten büyük bir gezegendi o zaman. Onca insanı yeni zaman dilimine (akışına)
taşımayı başardılar. Diğer zamanları özellikle gezegenlerin yerlerini
değiştirdikleri zamanları ortadan kaldırdılar. Lemuria’nın ikinci yükseliş
döneminde 85 Milyar insan yaşamaktaydı, ancak bu 85 Milyar orijinal ilk Tür
değildi, çoğu göçmenlerden oluşmuştu, bu göçmenleri Dünya orijinal ilk Tür gibi
bağrına bastı. Göçmen varlıklar gezegenleri dışında seyehat ederken kendi
gezegenleri ‘Oterite ve Kontrol’ altına girdiğinden gezegenlerine geri
dönemediler ve dişi gezegen olan Yeryüzü’ne sığınmak zorunda kaldılar. Eğer
serbest dolaşan Galaktik gezegenin var ise ve her hangi bir şekilde gezegende
yaşayanlar kendi vibrasyonlarının büyük bir kısmını yitirirse, üremek için
klonlama teknolojisini kullanmak zorunda kalırsın. O zamanda Yeryüzüne sığınan
Tür’lerin çoğu çocuk sahibi olamıyorlardı, hamile kalmayı bilmiyorlardı..... Bu
Tür’lerin Yeryüzü'ne gelmesi ile Yeryüzü nufusu yükseldi, aynı zamanda Yeryüzü
bilinci de yükseldi dolayısı ile Solar sistemimizin ve Güneş’imizin bilinci de
yükseldi. Galaktik merkez Güneşin etrafında sipiral dönen Güneş sistemimizi
temsil eden sinüsün bilincinin yükselmesi sonucu, Solar sistemimizin
Galaksimizin Güneş’i etrafındaki dönüşü hızlandı. Bu noktada zaman tekrar
tanımlanır. Bugün algıladığımız zamanla hiç ilgisi olmayan bir zaman algısı
sözkonusu. Bugün kitaplarda okutulan milattan önce 300 bin yılında şu, 200 bin
yılında bu oldu gibi anlatımlar doğru değil, çünkü zaman böyle çalışmıyordu
geçmişte. Şu andaki zaman anlayışını esas alıp tanımlama yapıyoruz, şu andaki
zaman anlayışımız sadece sosyal anlaşmanın sonucudur, bakın kaç tane takvimimiz
var bugün, kaç tane tarih var, Evrensel zaman, Greewich zaman dilimi, kış
zamanı, yaz zamanı ayarlamaları ile oluşan zaman. Zaman Evrensel bir kavram olmayıp sosyal
yaşamımıza uygun bir kavram haline getirilmiş. Zaman, 2011 yılında ne olacağını
bilen, zaman seyehati yapanlar
tarafından sık sık değiştirilmiştir,
dolayısıyla geçmişe yönelik yapılan zamanlama doğru sonuç vermeyecektir, aynı
zamanda yazılı tarihimizi de değiştiren onlardır.
Lance White: Kutsal kitaplar
da dahil mi?
Andrew Bartzis: Birçoğu aslından
saptırılmıştır. Fakat eğer bir din yaratacaksan mutlaka iyilikler de dinin
içinde olmalı. Mutlaka olmalı, yoksa ‘sahtelik’ kendi başına yaratamaz.
Lemuria’nın ikinci yükselişinde ruhsallığın etkisi büyüktü, ..... ki bu
ruhsallık.... dinlerin ilk görünümlerini oluşturdu. O dönemde, ayrı ayrı
cematlar farklı dinleri (kurumları) oluşturdular. Bunların bazıları sex hakkında, bazıları
teknoloji, bazıları ise Birlik Bilinci seyehati hakkındaydı. Hiç teknolojinin
olmadığı, çamurun içinde yaşanılan fakat fiziksel bedenin yüksek DNA teknolojisine sahip olduğundan dolayı
istediğin yere gidip tekrar geri gelip saygı duyduğun çamurun içinde yalın
ayak, hemen hemen çıplak yaşamına devam ettiğin, evini Yeryüzü’nün sana
bahşettiklerini kullanarak yaptığın, sözlü geleneğini yaratıp, ruhların ilk Rüya-Alemi'nde biraraya gelip sonra fiziksel yaşamda
biraraya gelerek yeni Ruhsal akrabalıklar yarattığı bir yaşam vardı. Bütün
bunlar Lemuria Yeryüzü’nün yaradılışının gereği olan işlevine, Evren için tohum
üreten bir Gezegen olduğu gerçeğine geri dönmesini istemekteydi. DNA ilmini yeni veya genç gezegenlere
götürerek ruh akrabaları oluşturup böylelikle daha sonra gidebilecekleri
Dünyalar yaratarak, 'Bilinç Ticareti'ni
Evrene yaymak istemekteydiler. Çünkü bizim Evrenimiz sürekli genişleyen
Evrendir. Lemuria’da Atlantis’te olacağı
gibi teknolojik bir sorun vardır, bu da belirli bir teknolojik seviyeye
geldiklerinde, yeni gelen ruhların, mezun olup ayrılan ruhlarla aynı görüşe
sahip olmamalarıdır (Ulaşılan teknolojiyi kaynayan su gibi düşünürsek, eklenen
soğuk suyun ısıyı düşürdüğü gibi veya göçlerin Türkiyedeki büyük şehirlere
yaptığı zarar gibi). Dolayısıyla teknolojilerden biri olan 'Birlik-mutluluğu
tipi' silaha dönüştürülerek farklı başka bir gerçeklikte kullanılabilir. Bazı zaman dilimlerinde Lemuria 'Oterite ve Kontrol'
altında olan gezegenleri kurtarmak için istemesede bir askeri güç kurarak bazı zaman
dilimlerini sonlandırmak zorunda kalmıştır. Oterite ve Kontrol altında olan
gezegen sayısı 200 bini bulmuştu. Çok ama çok büyük sayıları bulan ruhlar Oterite
ve Kontrol altında yaşam sürmekteydi. Bu durumu durdurmak ve sorunu kaynağından
çözmek gerekiyordu. Bu noktada Dünya’nın köklü, en güçlü şakraları üzerinde
kristallerden yapılan şehirler inşa edildi, yüksek derecede psişik
(medyum-psychic) yeteneği olan 300 bin kadar insan bu kristal şehirlere gelip
uzaktan görme ve deneyimleme tekniklerini kullanarak o Gezegenlerde yaşayan
canlılara saldırıp onları öldürmüşlerdir. İşkali önlemenin tek yolu buydu.
Kullanılan diğer bir yöntem ise, 10 binlerce uzay gemisi Yeryüzüne işkal için
gelip indikleri zaman psişik yötemler ile saldırıp onları yok etmekti.
Lance White: İnsanlar bizlere
benziyorlarmıydı?
Andrew Bartzis: Evet bizler
gibiydiler. Lemuria’nın ilk yükseliş ve gerileme zamanlarında büyük dalgalar
halinde göçmen gelmekte büyük dalgalar halide de Dünya’dan ayrılmaktaydılar.
Lance White: Savaşların hiç
sona ermediği bir durum, saldırı ve yıkım sona erdiğinde karşı saldırı oluyor,
tekrar sen saldırıyorsun ve bu böyle devam edip gidiyor, saat rakkası gibi.
Andrew Bartzis: Yeniden yapmak
binlerce veya milyonlarca yıl sürebilmekte. Bu zaman süresi içinde o anda olan
2.300 ırkın burunlarına katlanmış gazete ile defalarca vuruldu... gülüyorlar..
Lance White: Bunların hepsini
yapan aynı 15 Varlık değil mi?
Andrew Bartzis: Dramatik ipleri çeken ve diğer Dünyalardaki öfkenin
fitilini ateşleyen hep bu 15 Varlıktır. Dolayısı ile daha hızlı toparlanıp,
daha hızlı yaralarını sararak daha ağır saldırıya geçebiliyorlar.
Lance White: Hangi Boyut’ta bu
15 Varlık varlıklarını sürdürmekteler.
Andrew Bartzis: 3’çü 6. Boyut’a,
2’si 7. Boyut’a, 6’sı 8. Boyut’a ve geri kalanı ise 9. Boyut’a ait varlıkladır.
9. Boyut’ta olanlar diğer Evrenlerden gelen 3. Göçmen Kuşağına dahildirler.
Geldikleri dönemde Evrenimizde sadece 3 Galaksi vardı.
Lance White: Kendilerini
mahallenin iri kıyım serserileri sanmaktalar herhalde.
Andrew Bartzis: Evet, ben onlara
Galasinin mafyası demekteyim, çünkü karanlık ve aydınlık olarak ayrı ayrı
olmalarına rağmen aynı anda karanlık ve aydınlık olarak birdirler aynı
zamanda... Tarafsız değillerdir, yapmak istedikleri ise hali hazırda yaratıcısı
olan Galaksinin yeni yaratıcısı olmak. Sonra Galaksiden Galaksiye geçip onları
kuşatarak Evrenin yaratıcısı olmak istemekteler. Bu Evren yaratılırken Evren,
'ÇokluEvren' ile contrat yapıp; Bilinçler yaratıp, evrim ve genişleme içinde
olan bir Evren olacağına ve 'Özgür
İradeyi' yaşayabilmeleri için başka Boyutlardan göçmenler davet edeceğine dair
söz verdi. Özgür iradenin hüküm sürdüğü Evrenimizde özgür iradeyi sınırlamak
istemekteler. Bunu da Galaksiden Galaksiye atlayarak bir bir yapmak
istemekteler.
Lance White: ‘Kendi Kendine Hizmet’
edenler, içinde bulunduğumuz zaman diliminde, 2011 – 2014, onlarda mı mezun
olmak için çalışıyorlar?
Andrew Bartzis: Evet, buna ‘Kendi
Yükselişine Hizmet’ adı verilir. Bu kavram bu Evrende üretildi ve özgür irade
olmayan diğer Evrenlere yayıldı..., ve herzaman teori olarak kaldı, hiç kimse
doğruluğunu kanıtlayamadı, Yeryüzün’de
denenmesi için herşey hazırlandı, hazılık ben bunu başarırım diyen
göçmen ruhlar için çekici geldi, Yeryüzün’ne geldiler. Sözkonusu Varlıklar değişik yerlerden geldiler, daha
önce çok büyük Varlıklar olarak tarif ettiklerim bir insan bünyesine
sığamadıklarından dolayı kendilerini milyonlarca parçaya bölüp çok sayıda
insanda enkarne oldular. Bu Varlıklardan bazıları tamamı ile bu Dünya’ya
enkarne olmuşlardır, başka yerlerde parçaları bulunmamaktadır. Diğer parçaları başka Dünyalarda bulunan Varlıklar da var. Işık-Varlıkların
tahmini, tüm parçaları Dünyada olan bu Varlıkların yükselişi başaramayacağı
yönünde. Çünkü kontratları gereği burada
olmak zorunda olduklarından Dünya bilinci onları özümseyecek, fakat... ana
kontratın yanında alt kontratlar yarattılar - enkarnasyon ağına hakim oldular,
defalarca Yeryüzün'de yaşayan canlıları öldürüp değiştirmeye çalıştılar,
yapamazlar! Herşey bir noktada başarısızlığa uğrar. Kendi Yükselişine Hizmetin
bunlar için anlamı belkide (?); büyük Varlığın parçaları kendi başlarına teker
teker yükselip yüksek bilinçli olacak, eğer Dünya’dan uzak parçaları var ise
bunlar da tahminimce yikselişi başaracaklar. Bütün yükselmiş parçaları usta
Avatarlar olarak daha fazla parçalar üreterek başka Galaksilere gidecek, tekrar
tekrar bu döngüyü başlatarak, bölünme hızı gitgide hızlanarak kendilerini çoğalmaya
devam edecekler.
Lance White: Ne diyeyim, ilginç
bir fikir, sizce böyle bir ihtimal var mı?
Andrew Bartzis: Akaşik kayıtları
yukardan aşağıya, aşağıdan yukarıya aradım, bu konuda sadece konuşmalar var. En
ünlü Venus’lü filozoflar toplanıp 72 saatlik bir ateşkes istediler, Karanlık
taraftan, Aydınlık taraftan ve Tarafsız olan taraftan filozoflar biraraya
geldiler, münakaşa yapmadan sadece fikirlerini ortaya koydular. Trilyonlarca
izleyicinin önünde (Bilincinde) her tarafın fikirleri masa üstüne yatırıldı. Konu, Yeryüzün'de oluşan ’Kendi Yükselişine Hizmet’ gerçekten başarıya ulaşacak mı?
Filozoflar arasında bunun ne anlama geldiği bile bilinmemekte, bu durum bu denli yeni. Yanlız,
bu 15 ÇokBoyut’lu Varlıklar çok uzun süreden beri ilk Yaratıcıya karşı plan
yapmaktalar, bu ilk Yaratıcı da Evrenin Yaratıcısının bir kıvılcımı (bir
parçası) olduğuna göre, belkide Evrenin Yaratıcısı onlardan ‘Kendi
Yükselişlerine Hizmet’ etmelerini beklemekte, bunu bilmiyoruz? Eğer Yaratıcı
böyle olmasını istiyorsa, sebebi anlaşılabilinir, çünkü çok uzun süreden beri
bizler sucuklu sandaviç yemekteyiz, o kadar uzun bir zamandan beri bunu
yapıyoruz ki bir çoğumuz yediğimizin sucuklu sandaviç olduğunun bile farkında
değiliz. Farklı sandaviç yemek istiyoruz artık.. gülüyorlar.. ‘Kendi Yükselişine Hizmet’ in ne olduğunu en büyük
yükseliş ustaları dahi bilmiyor, iyi tahminler var ama gerçekten bilmiyorlar.
Lance White: Görünüşe
göre..... doğal olarak bir limit olmalı.
Andrew Bartzis: Doğru.
Lance White: Sevgi ve Birlik
deneyimi yok mu olacak?
Andrew Bartzis: Olmayacak, sevginin
karşıtıdır. Nefret sevgi değildir. Sadece görüş açısı.
Lance White: Evet, milyonlarca
yıldan beri gidişatın pek iyiye gittiği söylenemez.
Andrew Bartzis: Onlardan biri
değilsen böyle düşünmek yanlış olmaz.
Lance White: 15 Varlığın etkisi
yönetici olan bütün geniş ailelerde var.
Andrew Bartzis: Bütün geniş
ailelerde, bankası olan... Arması olan aileler ruhsal kontrat yolu ile
gaspedilmiştir, bunun kesin garantisi vardır.
Lance White: Bu ailelerin
dışında bizlerin bilmediği, royal olmayanlarda vardır...
Andrew Bartzis: Kendilerini
saklayanlar ve her kuşakta sadece 10 öğrencinin olduğu mistik okulları
kuranlar.
Lance White: Diğer Gezegenler
hakkında ne diyorsunuz, Satürn’nun şeytani olduğu söylenmekte.
Andrew Bartzis: Satürn’nun çılgın
yönü bu. Güneş sistemimiz sıfırdan inşa edildi. Savaşcı ruha sahip dindarlar
oluşturmak için ÇokBoyutlu Varlıklar sahte dinleri yarattılar, bu çalışmaları
Satürn de izlemekteydi. Yapılanları gördükten sonra yapılanın çok iyi bir fikir
olduğu kanısına vardı, o zamanlar Satürn yüksek Boyut’ta olan gezegendi, oyuna
da katılmak istemekteydi, onların yaptığını taklit edip çevresindeki gezegenlerin pozisyonlarını ayarladı. Diğer toplumlardan en güçlü insanları
kendine çekti, oyuna girmek istiyordu ve ‘Galaksinin Yükseliş Makinesi’ndaki
alacağı yerden emin olmak için drama yarattı, dinsel drama, ruhsal drama,
teknolojik drama... şu anda bile bana kem gözle bakmakta, kendi hakkında bu
şekilde konuşmamadan hoşlanmıyor... Gelinen bu noktada çok yorgun, çok çok
yorgun...hepimiz çok yorgunuz, işimiz bitmiş durumda, ÇokBoyutlu Varlıklar bile
çok uzun zamandan beri bu döngünün içindeler, onlarda biliyor artık bitti
sadece bu tekrarlayan kalıp içine tıkılıp kalmışlar, ruhsal kontatlar içinde
uzun süre kaldıklarından özgür iradenin varlığından bile haberleri yok.
Lance White: Evet,.. evet,
oyunu değişterecek olan nedir?
Andrew Bartzis: Bütün herşey bizim
nasıl uyanacağımıza bağlı. Ne kadar korku barındırdığımıza, insanlarda ekilmiş
olan propaganda tohumlarının ne kadar olduğuna, örneğin bizler yoktan yaratan
varlıklarız, asteroid yaratmamız için bizi etkilediklerinde (Bilinç kontrolü)
belki asteroidi yaratabiliriz. Yakında Rusya’ya düşen asteroid gerçekti, amacı
korku yaratmaktı, Rusya’daki insanlar için korku üretildi. Bu enerjiyi alıp,
tekrar korku üretmek amacı ile aynı insanlar üzerine yönlendirdiler ve aynı
zamanda olayı izleyen diğer insanlara da yönlendirildi, örneğin youtube”te
olayı seyreden yüzbinlerce insan vardı, böylelikle üretilen korku birkaç kez katlanarak
büyüdü. Bu Varlıklar Yeryüzü’ne neler olacağı konusunda duyarsızlar, tek
düşünceleri en güçlü ruhları tolayıp, karantinanın olmadığı başka gezegenlere
giderek oralarda ‘Galaksi Yükseliş Makina’sını kurup oraları da ‘Oterite ve
Kontrol’ altına almaktır.
Lance White: Bu konuda sınır
tanımadıkları ortada, hali hazırda başarı sağlayıp sağlamadıkları konusunda ne
dersiniz?
Andrew Bartzis: Karantina çok
etkili şu anda. Uzun süreden beri ne yapılabileceği tartışılıyordu ve karantina
tam uygulanmıyordu, M.Ö. 6.000 veya 7.000 yıllarında kaçakçılık başladı,
eskiden beri karantina uygulamaları vardı, bu uygulamalar Gezegenlerde yaşayan
medyumlar (psychic) tarafından koalisyon içinde yapılmaktaydı, milyonları bulan
Medyumların görevleri Yeryüzü'nü savunmaktı. Koruma nöbetleşe yapılmış, belirli gezegenler belirli zamanlarda görevi üstlenmiş daha sonra görev el değiştirip
başka gezegenlere geçmiştir, Uzay Gemileri Yeryüzü yakınlarına yerleştirilip görevi
üstlenene kadar durum böyle sürmüştür. Medyumlar görevini gemilerden yapmaya
başlayınca kaçakçılık kontrol altına alınabildi. Karantinanın yapıldığı o
dönemlerde Yeryüzü uzayın en yoğun bölümünden geçmekteydi, yoğunluktan dolayı Solar Sistemine gemiler rahatlıkta girip çıkamamaktaydı dolayısı ile
karantinayı yapan gemiler, Yeryüzü uzayın bu karanlık bölümünden çıkana kadar
bulunduğu bölgede milyonlarca yıl kalmak zorunda kaldılar, durum çok büyük bir
özveriyi gerektiriyordu, ruhsal akrabaları ve kendi ırkları ile birlikte
olamıyorlardı, büyük bir ihtimal ile ‘Galaksi Yükseliş Makinası’na da dahil edilmiş
olabileceklerinden ve bu sistemden bugüne kadar çıkmak mümkün olmadığından hala
bizimleler.
Lance White: Yakın bir zamanda
verilen aradan bahsetmiştiniz....
Andrew Bartzis: Evet,
20-22/03/2013’ te bu Galaksinin yaratıcısı gelip aşağıdan yukarıya bütün ruhsal
kontratları denetledi. Bugüne kadar yaşamış, buraya tıkılıp kalmış her bireyin
kontratı eksiksiz ve tam bir ifade ile okundu, Yeryüzü'nün başlangıcındaki yönetim
sistemi geri getirildi, bu da 12 üyeli Konsey. Konsey, Karanlık, Aydınlık
(ışık) ve Tarafsız olan üyelerden oluşmuştu. Karanlık olanlar, eğer Tarafsızlar
aramızdan ayrılmazsa 10 Milyon insanı öldüreceğiz deyip tehtit etmelerinden
dolayı Tarafsız olanları Konseyden uzaklaştırmışlardır. Böylelikle 7 Aydın 5
Karanlık üye kaldı Konseyde. Karanlık güçler daha fazla düşük bilinçli Varlıkları Yeryüzü’ne enkarne etme imkanı buldu, bu şekilde Yeryüzü’nün bilinç
düzeyi dahada düşürüldü. Yüksek bilinçli Yeryüzü düşük bilinçlerin gelmesi ile
bilinç düzeyini tekrar ayarlayıp düşürmek zorunda kaldı, yoksa bu düşük
bilinçlerin Yeryüzü’nde yaşamlarını sürdürmeleri mümkün olamazdı. Enkarnosyon ağı
işte bu yolla gasp edilir. Galaksi yaratıcısının denetim yaptığı dönemlerde
SERN kullanılarak uydurma rakamlar verilmişti, bunları yapanların hepsi oyun
dışına alınmıştır, aynı durum Aydınlık tarafı içinde yapıldı, çünkü o
zamanlarda onlar da oldukça kötü işlerle uğraşıyorlardı. Bazı ışık varlıklar
Aydınlığın tepe noktasında olduğundan görebildikleri sadece Karanlıktı, çok
uzun süreden beri iki kutup içinde kaldıklarından (Aydınlık ve Karanlık), bulundukları
yerden Karanlık ile Aydınlık arasındaki Tarafsız kısmı görememekteydiler, çok
uzun süre savaştıklarından savaş için savaş yaptıklarının farkında bile
değillerdi artık, bu bezginlik içinde savaşı kazanmak için her ne gerekirse
yaparım deme durumuna gelmişlerdir ki böyle düşündüğünde sen artık Işık
savaşcısı değilsin. İyileşmeye ihtiyacın
var, Kaynağa dönüp (ölüp) duruma değişik açılardan bakman gerekir, bu Karanlığı
bırakıp Işık olan Karanlık güçler için de geçerlidir, çünkü, onlar da Işığı
yenmenin tek yolu Karanlığı bırakıp Işık olmakta olduğunu sanmaktalar.
Lance White: Eee!
Andrew Bartzis: İşler daha da karmaşık hale gelmekte;
Karanlık varlıklar, Karanlıktan Işığa geçmiş Varlıklar, Yalandan Karanlıktan
Işığa geçmiş sahte Işık Varlıklar, her iki tarafa çalışan sahte Işık Varlıklar,
Aydınlıktan Karanlığa geçmiş Varlıklar, yalandan Karanlığa geçmiş Varlıklar..... çok aldatıcı bir durum. Ne kadar iyi Aydınlık (Işık) Varlık
olursan ol eğer bunu Milyonlarca yıl sürdürüyorsan bıkıp amacını kaybedersin.
Lance White: Hala gerçek
Yükseliş Ustaları var mı? Yoksa hepsi yozlaşmış mı?
Andrew Bartzis: Eğer Yükseliş
Ustasının biri bir kitap yazdıktan sonra ölürse, sonraki kitaplar
yozlaştırılacaktır. Yazacağı kitabın binlerce yıl yürürlükte olacağını bilen
sahte Yükseliş Ustaları da vardır. Yeryüzünde yürüyen Yükseliş Ustası olmaz, bu
bir kuraldır. Bunların çoğu kuralı bozmuş ve oyun dışı edilmişlerdir. Bazıları
uzlaşmaya yolu bulup, kontrat planlamalarımızda bizlere yardım edip daha güçlü
bir Varlık olarak enkarne olmamızı sağlamıştır. Bazılarıda vardır ki yaşamımızı
binlerce, on binlerce, milyonlarca yaşam önceden planlayabilmemiz için bize
yardım ettiler. Ben bu işi burada, bu anda yapabilmem için çok çok önceden
planlamada bulundum, hali hazırda 50 Milyon satranç hamlesi yapmış olan
birinden bin hamle daha fazla yapmak zorunda kaldım… (Plana bakın!!?-Naci)
Lance White: Yaptığın az
bulunan bir yetenek.
Andrew Bartzis: Bugüne kadar
okuduklarım Akaşik kayıtlarda bu gibi insanlara çok rasladım. Bunları ’Özgür
Dünya Direniş Gücü’ olarak adlandırıyorum, buradaki amaç, birbirine benzeyen
Irkların Ruh-Kodlarının tamamını bulmak ve iş bitince Oterite ve Kontrol'ün bizi
esir olarak tutan en önemli yapı mandalı olan ‘Ruh Akrabalarını birbirinden
ayırma’ kırılmış olacak. Bütün herkes Ruh bağı olan akrabaları ile birleşecek.
Lance White: Her şey son
noktaya, dağılma noktasına ulaşmış gibi görünüyor.
Andrew Bartzis: Dağılmanın
zirvesine ulaştı.
Lance White: Şu andan sonra
neler olacak, 2014 yılının ‘düşüp ölme’ tarihi olduğu düşünülürse…..
Andrew Bartzis: Aslında isterlerse
20 yıl kadar uzayabilir.
Lance White: Peki.
Andrew Bartzis: Karantina ağı çok
güçlü şu anda. Yeryüzü atmosferinde, Dünyanın enerjisini yavaş yavaş yükseltmek
için, Yeryüzü'ne yardım eden Uzay gemileri var. Eğer Yeryüzü enerjisi hızlı
yükseltilirse, Yeryüzü’de yaşayan bazı Varlıklar yaşamlarını devam ettiremeyip
güçsüz düşerler, mevzuneyet sınıfı oluşması istendiğinden bu durum arzu
edilmemekte. Dolayısı ile karantina çok iyi çalışmakta. 20 yıl uzatılabilir
dediğimde; Yeryüzü’de ‘Olay’ı yaşayacağımız Rüya zamanın ilk iki aşamasını kabul
edecek yeteri kadar Bilincin olması
istenmekte. Bu da bizi Bilincin kabulü
daha zor olan kısmına götürecek, o da bütün
şehirin ‘herşeyin bir olduğu zamansız anı’nı saniyeden daha az bir süre yaşayıp,
tamami ile herşeyi bırakıp, ‘neler oluyor’ demeye kalmadan yükselişi gerçekleştirmesi
olacak. M.Ö. 600 yıllarında Maya’lı insanların bir kısmına bu durumu
yaşatıldı, bilinçli olarak Yükselişleri sağlandı, fakat tam Yükseliş yaptırılmadı. Maya’lılar bir
başka ‘Oterite ve Kontrol’ sistemine sahip olan canlı Tür’üne satıldı.
Lance White: Woah!.....
Andrew Bartzis: Bu çok kullanılan
bir yöntem. Bazı toplumların vibrasyonları hızlı bir şekilde yükselmesine izin verilir, sonra aniden ipler
kesilerek köle olmaları için toplu olarak başka gezegenlere ışınlanırlar.
Lance White: Woah…. Zalimce
bir eylem.
Andrew Bartzis: Teknoloji ile
değiş tokuş etme. Köle gibi bizi satmazlar artık. Karantina altında olmamız
bunun içindir. Karantinanın birçok kademesi var. Kademelerinden en önemlilerden
birisi; Yeryüzü'de insanlar tarafından doğal olarak, üretilmeyen, yapay,
labaratuarlarda üretilmiş veya başka yerlerden getirilmiş hastalıklar da var.
Lance White: Öyle mi?
Andrew Bartzis: Bu hastalıklar
bilerek buraya taşındı. Hastalanan insan Yeryüzü'nden alınıp başka yere
götürüldüğünde virüs bütün Galaksiye bulaşıp Trilyonlarca canlıyı öldürebilir.
Nitekim de öyle oldu, bir kere değil, iki kere değil, tam onbir kere bu
tekrarlandı. Her defasında Trilyonlarca canlı öldü, Milyonlarca değil;
Trilyonlarca.
Lance White: Karanlık Güçlerin nanoteknolojiyi geliştirip ‘Yülseliş Aleti’ olarak kullanma
olasılığına ne dersiniz. Başka bir değişle nanoteknolojiyi kullanıp
fizikselliğimizi hasat edebilirler, uçakların kimyasal ve biyolojik zaralı
maddeleri atmosphere bıraktıkları hakkında çok şey söyleniyor (chemtrails).
Andrew Bartzis: İş teknolojiye
gelince her zaman teknolojiye ilişik bir korku faktörü vardır. Şu zamanda-şu
anda korku teknolojiden çok daha güçlüdür. Teknolojinin yaşamsal önemi vardır. Uçaklardan
atılan kimyasallar fiziksel zarardan öte yaratığı korku yolu ile zararlı
olmaktadır, aynı zamanda insanların uyanıp bilinçlenmesini de sağlamakta. Fakat
korku yaratma tarafı ağır basmakta. Akaşik kayıtlar açısından bakıldığından bu
maddelerinin atılmasının amacı Galaktik enerjiyi bloke etmektir. Farklı bir
tonda renk üreterek Beyin Epifizini (Pineal bezini) etkilemektir, fluorid ve
yiyeceklere eklenen diğer malzemeler ile bilinçlenmemiz engellenmekte. Sessiz
hale getirilmekteyiz. Sizi hasta edip
bilinçlenmenizi engelmektir amaçları.
Lance White: Evet, evet…
Andrew Bartzis: Ve sessizliği
duyuyorsunuz.
Lance White: Konuk
ettiklerimden biri Andrew Norton Webber, eğer distile suyu içersek Pineal
bezimizin kalsiti çözülüp atılır dedi.
Andrew Bartzis: Evet olabilir.
Lance White: İnsanların
kullanabileceği pratik bir yöntem olabilir bu…
Andrew Bartzis: Bu konuda benim
kişisel fikrim nedir biliyormusunuz, bu bir satış metodu.
Lance White: bende öyle
olduğunu sanıyordum.
Andrew Bartzis: Bu konu bilerek
açığa çıkarılmıştır. İnsanlar oh ne güzel ben Pineal bezimin kalsitinden
kurtuluyorum deyip kendilerini avutmak için hazırlanmış bir düzenek.
Biliyormusun hala böyle davranıyorsan hala korku içindesin demektir.
Lance White: Doğru…
Andrew Bartzis: Fluorid’in görevi, Pineal
bezinde olan suyun toplandığı kesede kristallenme sağlamaktır. Bu Kristal
benzeri yapı ise Eterik Uydulardan yayınlanan Skalar dalagalarını alarak
bireyin Gizemli Geometrisi olan şehirlerde yerel Rüya Aleminde kalmasını
sağlamaktır. (Skalar dalgası elektromaknetik dalga olup bildiğimiz fiziğin
dışında çalışır)
Lance White: İyi bir şeye
benzemiyor!
Andrew Bartzis: Hayır iyi değil,
örnek verelim; her elektrik direğinde olan büyük çöp varili görünümlü kutular,
belirli aralıklarla her yöne sinyal yayarak bir ağ oluşturup insanoğlunun
Pineal Bezindeki kristallenmeyi etkileyeren burada insanı kapana
sıkıştırmışlardır. Dolayısı ile Küresel Rüya Alemine girememektesin. Evet kalsiti çözmek iyi birşey, unutmamalı
durum aynı zamanda korku yaratan alet olarak kullanılmakta. Yapsan da, nalet bir
iş yapmasan da. Günlük yaşamımızda
kullandığımız diğer şeyler da zarar vermekte, bunlar arasında, bu odadaki
prizler de elektromagnetik alan oluşturmaktalar, eski system kablolar da
elektromagnetik alan oluşturup Pineal Bezinin işlevini önlemekteydi…
Lance White: Okey, öyle ise
elektrik sisteminde yeni bir değişiklik göremiyeceğiz. Bize elinden gelen
herşeyi yapıyorlar..
Andrew Bartzis: Doğru. Direklerin
üzerlerindeki elektrik telleri toprağın altına konmalı, kasırga bu tellere
onbinlerce defa hasar verdi, hala anlayamadılar mı….. Şirketlerin tek amacı
karlılığı arttırmak, neden elektriği direkler üzerinden dağıtmanın kendi
yararlarına olmadığını göremiyorlar, cevap seni control etmek için tellerin
direkler üzerinde olması gerekiyor!
Lance White: Kesinlikle.
Şimdi onların teknolojisi 100 yıl veya daha fazla yıldan beri ………
Andrew Bartzis: Binlerce yıldan
beri.
Lance White: Belki de
binlerce yıldan beri, evet. Daha büyük Hadron Collider (CERN) yapmak
istiyorlar, aynı gurup bilim adamları mı bunu yapmak istiyor?
Andrew Bartzis: SERN’nin original
amacı denetlenecek rakamlar üzerinde hile yapmak. Fakat bir başka amacı da var.
SERN bir ışınlama cıhazıdır. Kötü Güçler kazanma umutlarını kaybettikleri
zaman-o an geldi- Dünya Evrenin yoğun kısmından çıkmadan önce Dünya’yı
ışınlamayı deneyecekler. Bu zamandan alıp Evrenin yoğun kısmında kalarak
geçmişe, götürebilecekleri en uzak bir zaman dilimine taşıyacaklar. Geri kalan
Güneş sistemi de Rüya Alemine girilerek rüya yolu ile aynı zamana götürülenebilecek.
(Video
bu noktadan sonraki birkaç cümleden sonra kesildi, söylediği cümleleri
bitiremediğinden anlamam mümkün olmadı).
Çeviren Naci
Gülşan