Galaksi Tarihi 4
Lance White: Galaksi tarihimizi tekrar keşfetmeye çalışıyoruz,
bir önceki bölümde Galaksi yaratıcısının denetim için yeryüzüne indiğinden
bahsediyorduk sanıyorum, ve bu olay da ........
Andrew Bartzis: 2013’ün Mart’ın 20si ile 22ci günü. Genevo’da
SERN’ü kullanıp gerçekleri saptırmak istediler, tabi ki oyundan atıldılar.
Fotbol maçında olduğu gibi, kırmızı kart gördüler, en... temel kuraları hiçe
saydılar; zaten her zaman kurallara uymayıp onları bozarlardı ama bu defa en
temel olan kuralları bozdular. ‘Galaktik Yükseliş Makinası’ndan çıkarılıp, ‘Mezun
olma zaman -akımı’ndan atılmışlardır. Penaltı her iki tarafa da uygulanmıştır,
Karanlık ve Aydınlık taraf hainlik içinde Galaksi Yaratıcı’sının isteğini
değiştirmeye kalkıştılar, uzun süreden beri iki ayrı kutubu, Karanlık ve
Aydınlığı, Tarafsızlığı hiç dikkate almadan deneyimlediklerinden, kendi
amaçlarını yitirdiler.
Lance White: Tabi ki.... isabetli.
Andrew Bartzis: Işık Varlıklar kapı dışı edildiler - Karanlık
Varlıklar kapı dışı edildiler. Bu noktada Yaratıcı, ‘İçine-girme kuralı’ olarak
bilinen uygulamayı yürürlüğe koydu. Kovulanların bünyelerine yeni ruhlar
yerleştirildi, yeni ruhlar eskilerin hali hazırdaki kontratlarını ve içinde
bulunduğumuz zaman akışı (çizgisi) fonksiyonlarını da üstlendiler. Böylelikle
yönetim sistemindeki ilk değişiklik yapıldı.
Lance White: Ahhh..... wow.
Andrew Bartzis: Yönetim sistemindeki ikinci değişiklik ise;
verilen aradan sonra, ‘içine-girme’ yolu ile yerleştirilen ve ‘Oterite ve
Kontrol’ sisteminin parçası olan bu yeni ruhlar da tarfsız, politik amacı,
ruhsal consepti, dogması olmayan ruhlar ile değiştirilecekler. Bunların temel
görevi ise, bilgi ve çözümü görüp, bizlerin... Canlı Türü olarak Ruh-Kod’larını
tamamlamak.
Lance White: Ohhh - fevkalade!
Andrew Bartzis: ‘Galaktik Yükseliş Makinası’ nın amacı 2.300
Canlı Tür’ünü herzaman birbirleri ile savaşır halde tutup, drama yaratarak tek
Canlı Tür’üne indirgemekti. Başarınca bu Tür’lerin DNA’larını kendi amaçları
doğrultusunda kullanacaklar.
LW: Elbette.... anlamlı...
AB: Bundan dolayıdır bütün bu gezegenler Güneş Sistemine yapılandırılmıştır.
LW: Bizim ‘Güneş sistemi’mizde kaç tane Gezegen var?
AB: 66 tane.
LW: 66 tane mi. Neden bize...12 tane deniyor?
AB: Çünkü, bu gerçekliği yazılan kitaplar (öğretilen) yaratıyor. Daha önce
söylediğim gibi Yıldızları iyi izleyen Toplumlar var, Sümer’lilerin kayıtlarına
baktığımızda, Venüs’ü Mars’ı biliyorlar...herşeyi biliyorlar! Renklerini bile,
suyun olup olmadığını dahi biliyorladı. Yıldızları izleyen toplumlar, ‘Uzaktan
Deneyimleme’ tekniklerini kullanarak bütün bunları bilmekteydiler.
LW: Hmm.... İlginç. Bilim dünyası insan zekasının yerini alacak teknolojiler
üzerinde çalışmalar yapmaktalar, buna ne dersiniz?
AB: Atlantis ve Lemuria’nın batış nedeninin tekrar oluşması. Toplumların
başarısızlığının ve batışının nedeni, herzaman teknolojinin bir nesilden
diğerine aktarılmasında yatmakta. Toplum, Karanlık, Aydınlık ve Tarafsızlık
içinde dengesini bulamamakta. Kendilerine verilen en basit teknoloji ile bile
güçlü bir Varlık olabileceğinin farkına bile varamıyacak özgür iradesi olmayan
‘Oterite ve Kontrol Sistemin’ de söz sahibi olan çok büyük sayıda çok düşük
vibrasyonlu Varlık’lar var. Zaman seyehati teknolojisinin kullanımında olduğu
gibi. Zaman savaşları hakkında bunca zamandan beri konuşmamın nedeni, son 52
Milyon yıldan beri yapılan herşeyin 2011 ile 2014 zaman dilimi için olduğunu
vurgulamak içindir. Gerçekten herşey ama herşey bu zaman dilimi için
yapılmıştır! Havada asılı şehirlerin yaptığı sıçramalar.....herzaman o nokta
için – çalan plak’ı düşün, pikabın iğnesi plak’ın en dışından başlayıp olukların
içinde ilerleyerek....... Galaktik Güneş etrafındaki hareketimiz gibi...en son
bölüme geldiğimizde, pikabın iğnesi teması kesip yukarı kalkar, kol geri gelir
ve tekrar baştan başlar. Bilmem anlaşıldı mı?
LW: Hmm..
AB: Bir askeri bütçemiz var ve bu bütçe altında çok sayıda projeler var..... bunlar
karanlık projeler, derin karanlık projeler – zaman yolculuğu yapan Varlıklar
bunların yapılacağını hep bilmekteydiler...
LW: Elbette...
AB: Dolayısı ile bu tür projeler, parasal destek bulabilmesi için askeri
teşkilatlara dahil edildi. Karanlık teknolojiler üretildi. Teknolojinin hali hazırda çalıştığını Seneto
ve Kongre bile bilmiyordu. Her on yılda gelecekten biri gelip, 1900, 1910, 20,
30, 40’ların başlarında......insanları, mezun olunabilecek zaman- akımında
geçmişe ve geleceğe gönderebilecekleri yeterince paranın ve teknolojinin olup
olmadığını kontrol eder. Bugün yaptıklarını karşılamak için aldıkları parayı
örtbas etmek amacı ile onbinlerce sahte
zaman akımıları yaratmışlardır.
LW: Ahh...kaç tane sahte...pekiala, yaratılan bütün zaman akışları bir noktada
çökmeyecek mi?
AB: Bütün zaman- akımları çöktü, 2011 den bu yana bizler sadece bir zaman akımında
yaşıyoruz....Ancak yaratma gücü olan bizler yeni zaman akışları da yaratabiliriz.
Düşün eğer kolun kesildiyse, yok olan kolunu hala hissedebilirsin, buna
‘hayalet uzuv sendromu’ denir. Eğer 300.000 zaman- akımı olan bir Dünyaya
doğduysan ve bir gün bu zaman - akımları aniden ortadan kaybolduğunda,
varlıklarının farkında olmasan da onlar hala senin bir parçandır.
LW: Eveet...
AB: Ve onları rüya yolu ile geri getirebilirsin. Gemiler, hava Perileri, Bulut
Gemiler tekrar ‘zaman-akımları’ yaratmamızı engellemek için buradalar.
LW: Ahhh... Peki, çok ilginç geliyor. Peki şimdi hala bütün bu kara bütçeler
yapılıyor mu?
AB: Evet, paranın çok büyük kara bir yüzü var.... Bakın neler yaşıyoruz şu
an.....Borsa düşmekte, karanlık tarftan paralar çekilip 3. Boyut matrix’e
yatırılmakta ve kaynakta açıklanmamakta.
LW: Evet, evet.....
AB: Birçok kez tarif ettim, bu olay ‘üç ahbap çavuş’ filmi gibi
olacak......etek gelen rüzgar ile havalanıp iç giysiler görünecek – her zaman
tekrar ve tekrar edecek, örtbas etmeye çalıştıklarında bu defa şakayı yapan ben
olacağım.
LW: Öyleyse bunlar hep görülecek.......
AB: Hali hazırda asıl komik kısmını yaşamadık!
LW: Şu noktaya kadar işin hep angarya kısmını gördük....ve oldukça yoğun (ağır)...göründüğü
kadar, en gülünç kısım ilk köşeyi dönünce görülecek.
AB: Evet. Ve dalgalar halinde olacak....ve sonra, bilinç gevşeyecek. Birlik Bilincinden
geçerek olacak, ardı ardına gelen kahkaha tufanları gibi gelecek.
LW: Papa istifa etti ve bu görevi üstlencek olan son Papa olacağına dair
söylentiler var, Vatikan’nın, dinlerin
ve banka sisteminin ortadan kalkacağı gerçek mi, bu alanlarda neler oluyor?
AB: Onlar da etkilenecekler. Altın’ın sistemde olduğu dönemlerde, parasal
değer kullanılarak yapılan değiş tokuş sistemlerindeki değer değişimi Altın’da
değerini bulurdu. Altın değer
değişiminin ölçütüydü. Değerin
değişimine konu olan bilinç enerjisi altın’daydı. Altın bırakılıp ‘fiat’ para sistemine
(hükümet kararına bağlı basılan kağıt para) geçildiğinde Bilinç ilk kağıt
üzerindeki numaralara sonra sayısal numaralara döndürüldü daha sonra ‘server’
üzerindeki sayılara en sonunda da devasa ‘değişim server’larına döndürerek
değer değişimine yapılan sabotaj tamamlanmış oldu. Hiç karşılığı olmadan fiat
paraları yaratan server’lar bizlerin tüm enerjilerini kendi mekanizmasında
tutar oldu.
LW: Cidden.....
AB: Ve ruhsal kontralarınız banka sistemleri yolu ile yapıldığından, enerjiniz
böyle vergilendiriliyor. Ben hali hazırda banka, devlet ve medya sistemleri
için onları inkar edip geçersiz kılacak bildirimler hazırladım (bu
bildirimlerin sesli okunmasını öneriyor). Banka konusuna gelince, binlerce yıl
önce sabotaj yapılan aile krestlerine (armalara) dayanır (gerçek kişilerin ruhları
çalınarak yapılan sabotaj). Bu insanlar Oterite ve Kontrol sisteminini çok uzun
süre uyguladıklarından özgür iradelerini kaybetmişlerdir; sadece buyruk altında
olup, bütün yaptıkları verilen emirleri yerine getirmek olmuş. Rothschild ve
İngiliz Kraliçesi seviyesinde duruma bakıldığında; Bunların Oterite ve Kontrol
sisteminde kalmak için, özgür iradeleri olduklarından söz edebiliriz.
Kontrakları kırmak için gerekli olan hür iradeleri yoktur. Çünkü Dünyada kontrataları
temsilx eden, kontratları elinde tutan onlardır. Sadece ‘İçine-Girme’ yolu kullanılarak bütün
kontratlar ele geçirilebilinir. Bunu kim yapabilir? En iyisinin iyisinin iyisi:
Sadece Galaksi ‘Baskın Birlikleri’ kendi yaşamalarını riske atıp bu işi
yapabilirler.
LW: Bu olacak planın bir parçası mı? İçine-Girme yöntemini kullanacak olanlar
mı.............
AB: İçine-Girme yöntemi yolu ile kontratların yönetim sistemi ele geçirilecek.
LW: ....Soylu aileleri, Rothschild’ları, Popayı.... da kapsıyacak mı?
AB: Papa, Kardinallar...
LW: Kara Papa’yı da.......
AB: Şimdi, şu andaki Papaya gelince, inancıma dayanarak ve Papanın akaşik
kayıtlarından okuduğuma dayanarak, Papa Brazilya da olan sahısdan farklı bir
kişi değil. Aydınlık veya Karanlık veya Gri kısımlardan her hangi birini
seçebileceği kadar özgür irade verilmiş biri. Şu andan yıl sonuna kadar Kilise
anlayışını yavaş yavaş değiştirebilme şansı tanınan biri. Kilisenin reforma
ihtiyacı var. Kilise her zaman reform içinde olmuştur. Ve yeni durum Kilise’nin
sonu da olmayacaktır. Kilisenin bir formu, bir şekli, her hangi bir şekilde
devamını sürdürecektir çünkü Kilisenin içinde iyi inançlı, iyi insanlar da
bulunmakta.
LW: Doğru.
AB: Ve sadece geleneksel olarak bulunanlar da var, ve bu geleneksel olanların
arasında eğreti ruhlar, gerçekten ruhsal amaçlı olmayıp sadece geleneksel
olanlar var. Reformlarda çözüme
kavuşması gereken konular içinde, sübyencilik ve banka konuları var. Aynı
zamanda bütün bağımsız hükümetler ve dinlerin hükümet gibi işleyen yapılarında
olan yolsuzluk, yakınlarını kayırma konuları da var.
LW: Ohh..... Kesinlikle!
AB: Dini oterite ve yönetim mahalli kiliselere geri dönecek. Yörel papazlar
topluma inançlara uygun servis verebilecek. Şu anda bu servis devlet kurumu
gibi , ‘bu şekilde yapacaksın veya seninle ilişkiyi keseriz’ direktifi ve
baskısı altında yapılmakta.
LW: Vatikan’ın bunca yıldan beri sakladığı gizli sırlara ne olacak.
AB: Oldukça büyük önemi olan konu. Propağanda için kurulmuş büyük kütüpaneler
var. Baskı altında kalmaları halinde, bu tür sahte kayıtların olduğu
kütüphaneleri açacaklar. Sorulacak soru ise şu; Papa gerçek kütüpaneyi açacak
mı? Veya gerçek kütüphane nerede? Gerçek kütüphane şu andaki gerçekliğin
dışında. Dünya dışı teknolojisini şu anda göremediğimiz gibi gerçek kütüphaneyi
de görememekteyiz. 5.283 ayrı Cins’ten oluşan ve birlik ve beraberlik içinde
çalışan İyi Varlıkların oluşturduğu büyük bir güç, burada, şu anda karantina
oluşturmuştur. Karantina, insan DNA’sı ve Dünya insanının ticaretini yapan
yerlerin etraflarında gözle görülmeyen savunma sistemleri oluşturarak büyük
gemilere ışınlama yolu kullanılarak yapılan ticaretin önüne geçmekte. Bu yolla
çok sayıda füze sistemleri çalışamaz hale getirildi, çok sayıda TR3B üçgen
şeklindeki gemiler ortadan kaldırıldı, çok sayıda yeraltı merkezleri boşaltılıp
olumsuz teknolojiler ortadan kaldırıldı. Karanlık güçler başlarına neler
geleceğini bildiklerinden onlar için hayati önemi olan çok sayıda teknolojiler
ürettiler, Dünya’daki görünmeyen ileri silah sistemleri bir bir ortadan
kaldırılmakta. Gerçek Vatikan kütüphanesi de bir muamma, gerçekliğin dışında, nerede
olduğunu sadece Vatikan’daki ruhsal kontratları elinde bulunduranlar bilmekte.
LW: Wow.....Şu anda gördüğün aynı anda, aniden ortadan kayboluyor!
AB: Fakat başka kütüphaneler de var. Sadece Vatikan değil.... gördüğün gibi bu
başka bir pisikolojik oyun. Çinlilerde var, Ruslarda var, Avusturalyalılarda
var. Kütüphanelerin var olduğu, o dönemlerde geleceği görenler tarafından
kristallerde olana Akaşik kayıtlara yazılmıştır.
LW: Gerçeğin daha sonra ortaya çıkarılması için yazılmış....
AB: Kesinlikle.
LW: Gerçekliğin dışında, ulaşılamaz yerlerde saklansa bile sonunda gerçek hiç
bir zaman gizli kalmamakta.
AB: Doğru.
LW: Çünkü Orijinal Akaşik kayıtlar yok edilememekte.
AB: Hayır. Kayıtlarda değişiklik yapılamaz, satırların üzerleri siyah kalemle
karalanıp düzenlenmiş nüshası olabilir.
LW: Bu nasıl olur?
AB: Ruh, Akaşik kayıtlarının bazı bölümlerini isteyerek tekrar gözden geçirip
rutuş yapabilir, dolayısı ile seni scan yapan sistem senin doğum sürecini görmek
istediğinde karalanmış satırlar üzerinde dolaştığından data’nın tuhaf olduğunu
görüp anlamakta güçlük çeker. İşlemi yapan yapay zeka olduğundan, hazırlanan
rapor ne olduğunu tespit için bir sonraki aşamaya, oradanda daha sonraki
aşamaya gönderilir. Ne olduğunu anlaşılamaz
ise, o dönemde çılgınca bir şeyin olduğu kanısına varılır, dolayısı ile işlem
burada biter. Akaşik kayıtlardaki bu tür düzenlemeler kamufle amaçlı yapılır.
Bazen de senin kayıtlarının bir kısmını saklayabilen varlık senin üzerinde eğemen
bir irade kurduğundan dolayı bunu başarabilmiştir. Bu varlık bir noktada senin
üzerinde baskın olmuş ve sen bu noktada özgür iradenden vazgeçmişin. İradeni
geri kazanman uzun sürdüğünden dolayı kayıtlarının bir parçası silinip
reenkarnasyon döngüsüne tıkılıp kalmışın. Bununda anlamı, öldükten sonra sadece
birkaç saat astral dünyada kalıp tam olarak tüm yaşamlarını gözden geçirme
imkanı bulmadan, kıçına bir tekme vurulup tekrar Yeryüzü'ne geri gönderilmek. Kayıtlarının
bir kısmı bu şekilde saklanıldığından dolayı, kontratlarını düzeltme şansın hiç
olmamakta.
LW: Evet anlam kazanmakta....Bundan dolayı çok sayıda insan....
AB: Reenkarnosyana döngüsüne tıkılmış durumda.
LW: Tamamen tıkılmış durumdayız...Ve bu kısır döngü yapay zeka tarafından
kontrol edilmekte ve....
AB: Meşhur Cin’ler.....karar verenler... kimin göçmen olacağı, ve kimin bebek
olacağı konuları, bu varlıkların yaptığı en önemli iş bu. Yüksek titreşime
sahip olan ruhların Dünya’ya gelip gelemeyeceği konusunda karar veren onlar.
Fakat Dünya’ya gelmek için arka kapılar da var, ben bu kapıları kullanarak
Dünya’da bedenlendim. Sistemlerinin kurallarını yıkarak yeryüzüne geldim.
Birçok Ruh da arka kapıları kullanarak gelmekteler. Cinler de durumun farkında,
bundan dolayıdır ki 80’lerde İndigo ve Kristal çocukları ortadan kaldırmak
istediler; bu kadar çok autistic çocukların olmasının nedeni budur, aşılar geliştirilip
bu tür insanlığa hizmet için burada olan çocukların işlevleri engellenmekte.
Yüksek frakanslı Ruhların yeryüzüne gelmeleri sistemdeki boşluklardan dolayı
engellenemediğinden, Yeryüzü’ne geldikten sonra işlevleri değişik yollar ile
engellenmekte.
LW: Arkon'lar nerede kalırlar?
AB: Astral Alemlerde. Mahkeme sistemi bulunmakta. Göçmenlik sitatülerini
belirleyen mahkemeleri var. Arkon'ların ana görevi bundan ibaret.
LW: Doğal enkarnasyon sürecini
düzenleyen onlar olmamalı, bu süreç organik olmalıdı...
AB: Düzenleyen Toprak Ana’nın içgüdüleri olması gerekir.
LW: Evet...
AB: Havada asılı şehirlerin Kuzey Kutup’unda bulunan Toprak Ana’ın Rüya-Alemi
içindeki etkileşimleri sonucu oluşan karar mekanizması, enkarnasyon sürecini
belirler. Ancak orada havada asılı şehirler yok artık.
LW: Kuzey Kutubunda?
AB: Sadece Yeryüzünün bir parça Rüya-Alemi var. Uzun süreden beri düşük
vibrasyonlu Ruhları Yeryüzüne yerleştirerek, Yeryüzünün bilinci sınırlandı.
Uzayın yoğun (karanlık, düşük) enerjisi olan bölümlerinden geçerken, Yeryüzü’nün durumun
oluşmasını engellemek için yapacağı pek bir şey yoktu. Yeryüzü üzerinde yaşam barındırmak zorunda,
düşük vibrasyolu olsalar bile üzerinde oluşan yaşamları beslemek zorunda. Karanlık
güçler gezegenlerin nasıl büyüdüğünü, nasıl yükselip gerilediğini iyi
bildiklerinden Yeryüzü’nün durumunu kendi çıkarları doğrultusunda kullandılar.
LW: Ne kadar süreden beri Arkon'lar Yeryüzü’de bulunmaktalar, 52 Milyon yıl geri
gitmekte mi..?
AB: Eh.. 490.000 yıl önce, Galaksi Yükseliş Makinası kurulduğu zaman ki,
böylelikle 66 ana dramayı çözüme ulaştırmaları mümkün oldu. Arkon'lar 383....385.000 yıl önce belirdi – tarafsız
kişiler atıldıktan sonra. 15 Varlık Tanrı olduğunu sanan fakat kontrol
edilebilen varlıklardan oluşan bir sisteme ihtiyaç gösterdiler.... kontrol edilen
varlıklar olmalarına rağmen, kendilerini Tanrı gibi gören bu Arkon'lar yönetildiklerinin
farkında olamamaktalar. Arkon'ların büyük bir bölümü yüksek vibrasyona sahip olup
Oterite ve Kontrol Sisteminin hakim olduğu başka bir gezegende yakalanıp, teknoloji
merkezlerine getirildi, bedenleri yok edildikten sonra vibrasyonları Birlik
Bilinci düzeyine kadar aniden yükseltilerek oluşturulan yapay zekanın
telkiniyle, kendilerinin Tanrı olduğu bilinçlerine yerleştirildi. Daha sonra
enerjiden oluşan küçük toplara yerleştirilerek uzaya atılıp bizim astral Alemine
zorla enkarne edildiler.
LW: Wow....
AB: İki yaşına geldiklerinde uyanıp, ben Tanrıyım demeğe başlarlar. Fiziksel
yaşamları sürecince kendilerini Tanrı gibi görüp yaşarlar, fiziksel yaşamları
sona erdiğinde Astral Dünyaya getirilirler, hala Tanrı olduklarına inanmaya
devam ederler, Oterite ve Kontrol Sistemi tarafından Mahkeme sisteminde göreve
alınıp, kimin Yeryüzünde bedenlenip bedenlenmeyeceğine karar verirler. Şartlar ve
Koşullar altında kontratlarımıza küçük karekterli yazılar ile ekleme burada
yapılır. Yeryüzü’ne gelmek için kuyrukta bekleyen Ruhlar var, gerçekten çok uzun
bir kuyruk, 52 Arkon’dan oluşmuş kurul kontratları okuyup, şartlar ve koşulları
eklemekle görevli. Senin kimi aradığına bakmaktalar; anneni mi, babanı mı,
kızlarını mı, ilk okul öğretmeni mi, ilk aşkını mı, ilk boşandığın kişiyi mi,
11. boşandığın kişi mi ....... ve sizin
kontratlarınıza küçük karakterli yazılar ile yazılmış kötü alışkanlıklar
eklenmekte, dolayısıla alışkanlıklarınla meşkul olmaktan dolayı bağımsızlığını
aklının ucuna dahi gelmemekte.
LW: Gerçekten; öyle ise, sizi kalıplar içine yerleştirip bağımlılıklar verip
düşkün hale getiriyorlar....
AB: Kötü ilişkiler v.b...
LW: Kötü ebeveyn, sübyancılık, ...v.b.
AB: Evet.
LW: Tamam, peki ne tür varlıklar bu Arkon'lar?
AB: Büyük bir kısmı 5. Boyut, diller kullanılarak bazı şeyleri tam tarif etmek
pek mümkün olmuyor, Göçmenlik mahkemesinde görev yapan 52 Arkon’un dışındakilerin
çok büyük kısmı 4. Yoğunlukta, 5. Yoğunlukta veya 7. Boyuttalar. Oldukça Güçlüler.
Ancak zorla, yapay olarak bu seviyelere getirildiler, bu seviyelerde sürekli
kalamazlar. Arkon'lar ateşin sönmesi gibi gerçekten yavaş yavaş enerjilerini
kaybedip sönmekteler, dolayısı ile görevdekiler sık sık değiştirilmekteler.
LW: Açıkcası, Arkon'lar 15 Varlığın altında bulunmaktalar....
AB: Doğru.
LW: Oyunu götüren onlar..
AB: Seçilip oyuna sokuldular, yönetilmekteler. ‘Kovan Bilinç’liler, tanrı
olduklarını bilinçlerine yerleştiren 15 Varlık tarfından yönetilmekteler - ancak
tanrıların bile vicdanı vardır...(bunların yok), kulaklarına söylenilen bu
küçük fısıltı, bilinçlerine yerleşmiş......
LW: İyi Arkon'lar var mı?
AB: İyi Arkon'lar var. Saflarını değiştirmiş olanlar.... ah, bir çoğu göçmenlik
mahkemesinden alınıp görevlerine son verilmiştir, ne var ki arka kapıları
gösterenler bunlardır, ‘bu işi daha fazla götüremeyeceğim, benim yaşadığım
gezegen milyonlarca yıl önce özgürlüğüne kavuştu ve hala geri dönemiyorum’
diyenlerde bunlardır. Tamam onlar da durumumuzdan sorumlu ama çok büyük
çoğunluğunu affetmemiz gerekir, bunu mutlaka yapmalıyız, Affetmeler hali
hazırda çok büyük ölçülerde oldu zaten. Ama bazılarıda var ki affedilmeleri
mümkün değil..
LW: Mesela?
AB: 15 ÇokBoyutlu Varlıklar ve bazı sadık hizmetkarları ve onların altlarında
olan heybetli yaratıcılar. Biliyormusun, bu Varlıkların üstesinden gelmek pek
kolay olmayacak. Onları tutuklama zamanı geldiğinde mahkemeler kullanılacak,
mahkemeler hali hazırda yozlaşmış durumda. Bu mahkemeler kullanılmamalı, dava
Ruhsal Mahkemelerde görülmeli... Bu mahkemeleri ‘Adaletin Ruhsal Mahkemeleri’
olarak atlandırıyorum. Bu mahkemede, herkezin anlaması için bütün tarih
tarafsızlık içinde sesli okunacak: Bu varlık bunu bunu yaptı, bu varlık 5.000
yıl boyunca sübyenciliği yapan kişi denmeli, dinleyen herkeze, aman Tanrım! dedirtecek
kadar açık ve tarafsız mahkemeler.
LW: uhh, uhh.... Doğru.
AB: Adaletin Ruhsal Mahkemelerinde görülen davalar sonucunda suçlular,
Galaksinin Merkez Güneş’ine geri dönüşüm için götürülecek. Astraea! Antik
Adalet Tanrıçası.
LW: Orası 2. Ölümün olduğu yer mi?
AB: Evet. Ruhsal Geri Dönüşüm (Kaynak’a dönüş).
LW: Yani sen tekrar diriltilebilirsin.....Milyonlarca sene Tanrı rolünü
oynayan kimse yok edilip tekrar Kaynak’a malzeme olabiliyor. Bu da 2. ölüm
oluyor and bu da neden, ihtimalen........
AB: Korku.
LW: Evet bu olabilir.
AB: Ve bu korku bazı Arkon'ların Tam Karanlık güç olmalarını engelliyor, benim ’Alacakaranlığın
Savaşçısı’ satatüsü dediğim...... İyi olmaları halinde bile hala kötü. Her iki
tarafta oynuyorlar, bunu amacı ise; aydınlığın ikilemin derinliklerinde olduğunu
bilmeleri. Eğer oynamaya devam etmeleri halinde çoğu ‘İçine-Girilmiş’ yapılar haline gelecekler.
LW: Bunun olmasını mı istiyorlar?
AB: Evet, çünkü durumlarından kurtulmak.....
LW: Rollerini bırakmak istiyorlar, değil mi?
AB: Oyunda olmak istemiyorlar artık.
LW: Belkide bütün herşeyden bıkmış da olabilirler....
AB: Bıtkınlıktan da öte..... yapışıp kaldılar!
LW: Yapışmak......Sanırım ... herbirimiz yapışıp kaldık. Herbirimiz gerçekten
takılıp kaldık!
AB: Yapıştık (başı ile onaylayarak). Mevzuniyet sınıfları yok.......
LW: Teknik açısından bakıldığında, sanırım şu an oluşan bütün zamanların en
kalabalık mezuniyet sınıfı!
AB: Doğru.
LW: Çok uzun süreden beri mevzun verilmediğine göre...son sınıf öğrencilerin
sayısı da yüksek...Döngünün sonuna geldik gibi.
AB: Eveeet....ve buraya gelmek için Ruhlar birikmiş, sırada beklemekte vede
mevzuniyetimizden önce Ruh-Akrabaları ile görüşmek istemekteler....
LW: Ahhh... öyle mi....
AB: Bu da işin öteki yanı.
LW: Hıımmmm.
AB: Zaman-Akımları savaşlarına geri dönelim: Atlantis ve Lemuria – tam olarak
Lemuria’yı bitirmedik; Kısaca, Lemuria kuruldu.. zaman – akımları arası
sıçramalar yapıyor; sanırım bahsetmekte fayda var, Lemuria’nın son gerileme
döneminde Lemuria ve Atlantis birbirleri ile savaşa girdiklerinde aynı Cins
Varlıklar olduklarının farkına bile varmadılar.
LW: Mnnn...wow.
AB: Tamam? Dolayısı ile son gerileyip batışında, nufusunu geleceğe taşımak
istediler, o anda Lemuria – Atlantis savaşı başladı, çünkü tüm kıtayı bulundukları
zamanın dışına alıp aynı zaman akımının bir başka yerine yerleştirdiler, bunu
yapabilmekteyiler, Tüm kıtanın yeri değişti, yılda birkaç santim değil, aniden
kıtanın yeri değişti. Buraya götürmek istiyorum dendi ve götürüldü, götürülen
yerdeki gerçeklik te duruma uyum sağladı, çünkü enerji ağına da hakimdiler,
dolayısı ile tüm ayarlamaları kolaylıkla yapabilmekteydiler. Atlantis yaşadığı
zamanda aniden bir kıtanın belirmesinden hoşlanmadı, kendilerini Zaman-Akımı
savaşlarının içinde buldular, politik, sosyal, ruhsal, teknolojik kafa atmalara
başladı. Bu tür kafa tutmalar savaş bile sayılamayacak kadar önemsizlerdi.
Kıtanın yer değiştirmasi ile Atlantisin yaşadığı zamana gelen Lemuria halkı
Atlatis toplumu içinde uyum sağladı, ta ki Atlantis politik zirveye ulaşıncaya
kadar. Şimdi, hatırlayalım: ruhsal işkal yozlaşmayı beraberinde getirir, düşük
yoğunluktaki insanlar politikada, bilimde ve teknolojide aktif olurlarsa tam
doruğa ulaşmak mümkün olmaz. Gelen Lemurialılar gelir gelmez Atlantisliler ile
birleştiler ve başka yerlere gitmek için Dünya’dan ayrıldılar, Bu durum
Dünya’nın doğal hali, göçmen alıp göçmen vermek. Medeniyetlerin batışlarında
esas olan toplumun çok büyük bölümünü batışın etkilerinden uzaklaştırmaktır.
Lemuria’nın batışı bilinmekteydi, yine de batışın engellenebileceği konusunda
umutlar vardı. Batışı bilen çok sayıda insan Birlik Bilinci Gücünü ve Işınlama
sistemlerini kullanarak vede zaman yolculuğu aracı yaratarak havada asılı
şehirlerini geleceğe taşıyabildiler. Olumsuz güçlerin enkarnosyonlar yolu ile
Dünyayı işkal etmelerini engellemek için yüksek enerjili Lemurialılar Dünya’yı
tekrar tohumlama imkanı buldular.
LW: Evet, fakat havada asıl şehirler artık yok dediniz?
AB: Şimdi. Bu şehirlerin Kuzey Kutubunda bulunmaları yasaklandı. Atlantis’in 3
yükselişi ve 3 gerilemesi gibi Lemurnia’da da aynı durum görüldü, Uzayın
Aydınlık(hafif) kısmından Karanlık(yoğun) kısmına, sonra Karanlık kısımdan
Aydınlık kısma.... geçişlerden dolayı bu
durum kaçınılmazdı. Atlantis medeniyetinin zirveye ulaştığı zamanlardaki tüm
çabası, Zaman Akımları Savaş’larının sonucundaki istilayı önlemekti. Bu konuda
yapılabilenecek her şeyi yaptılar. İlk yükselişinde, binlerce yıl başkalarının
kıçını tekmelersen başına gelecek olan şey, içlerinden deliye dönmüş olanlar,
aynısını sana yapmak için geri gelecek. Atlantis kitleler halinde saldırgan
göçmenler tarafından istilaya uğradı (enkarne ve göçmen olarak). Bir taraftan bu
negatif varlıklar, diğer taraftan Lemuria’dan gelenler Atlantis’i
güçsüzleştirdi, zamanın bir başka yerinden gelen Lemurialılar, milyonlarca
yıldan beri kayıp olan Ruh-Akrabaları ile birleştiler, düşünün bu çok sayıda kayıp
Ruhların tümü bu matrikse geliyor. Gelen bu göçmenlerin çoğunun Dünyaları imha
edilmiş, harap olmuş, dolayısı ile gelenlerin sağlık durumları iyi olmayıp
tedaviye ihtiyaçları vardı. Lemurialılar Atlantislilerle çifleşerek ‘Şifacı’lar
oluşturdular. Arcturian’lılar ve Orion’lılar ve de Pleiadian’lılar’dan gelen
şifacılar oldu, çünkü milyonlarca değil, milyarlarca şifacıya ihtiyaç vardı.
LW: Vay be......
AB: Bu olay da Galaksi Şifacı Toplumu’nun Dünya’lar arısında paşlaşımını
başlattı....Atlantis medeniyetinin ilk doruğa ulaştığında oldu. Atlantisin ilk
imha edilme sürecindeki gerçek amaç, zaman akımı düzeyinde ‘gerçeklik kontrolu’
idi. ÇokBoyutlu 15 Varlık, ölümcül Asteroid’leri Yeryüzü'ne yönlendirip
şehirlerdeki milyarlarca insanı ve teknolojileri imha ettiler. Hali hazırda
Milyonlarca, Milyarlarca insan Yeryüzü’ne göç ettiğinden 15 Varlık, kırılan cam
kırıklarını toplayıp, başka bir değişle toplumda temizlik yapıp, toplumu hızlı
bir şekilde yenilediler. Amaçları doğrultusunda bunu gerçekliştirdiler, büyük
sayılara ulaşan göçmenleri burada kıstırıp sömürmek. Göçmen dalgalarının
arkasının kesilmeyeceğini bilmekteydiler, aynı durumu belirli aralıklarda
tekrarladılar, Yeni göçmenlerin geldiği zamanlarda büyük felaketler yaratıp hali
hazırdaki toplumun büyük bir bölümünü imha ettiler.
LW: Tabi ki bu da çok sayıdaki mecazi hikayelerin gerçek olduğunu gösteriyor,
bildiğimiz büyük su baskınları, yangınlar,meteor çarpmaları v.b.
AB: İmha, travma sonrası stresi Ruhta kalıcı olarak bıraktı. Atlantisin batışına
dair büyük propagandalar yapmaya başladıklarında, su baskını, Nuh’un felaketi
gibi, ruhumuzdaki korkuyu uyandırmaktalar, çünkü hepimiz imhanın olduğu zamanda
da buradaydık.
LW: Kısa bir ara verip bıraktığımız yerden başlıyacağız...
AB: Atlantis’ten.
LW: Atlantis’ten... Tam olarak!
AB: Başkent şehirlerden, Yeryüzü içindeki boşlukta olan Dünya ve Agarta ağı'ndan bahsedeceğim.
LW: Mükemmel.....bende bunları sormak istemiştim.
Çeviren Naci
Gülşan