27 Temmuz 2017

İnsan’nın tarihini şekillendiren önemli olaylar



İnsan’nın tarihini şekillendiren önemli olaylar

Bize öğretilmeyen insanlık tarihine birazcık ışık tutma gayesi ile görmemezlikten gelemediğim küçük bir yazı. M.Ö. 350.000 den başlıyarak, ana başlıklar halinde günümüze gelmekte. Galaksi tarihi ile de ilgili aynı zamanda. 



M.Ö. 350.000
Korku temelli ego kirlenmesi, kontrol edilemeyen yangın gibi bu Evrende yayıldı. Sonunda Yaratıcı Laboratuarında ebedi gerçeklerin temel seviyelerine bile yayıldı.
Kitle duygusu, yıkıcı silahlar ve zihin kontrol teknolojisi geliştirmek için entellektuellerini  kullanmaya başlayan kibirli, öfkeli asiler yığını oluştu.
M.Ö. 300.000
Bu hayat dalgasındaki Varlıklar, bilgilerini bozarak, kötü hale gelmiş çeşitli Varlıklar ile işbirliği içinde bilimi sihirle kaynaştırmaları sonucu aşırı yoruldular.
Garip genetik yumurtlamalar, sihirbazlar tarafından oluşturuldu - tanrıyı oynamaya soyunan bilim adamları, drone orduları haline gelmeye başladı. Spiritüel devre, galaksideki bu kesimden koptu.
Bu durum, bu gezegende devasa küresel tektonik çökmelere ve büyük baskı altında, yeraltı magma rezervuarları okyanus ortasındaki çatlaklar vasıtasıyla kabuğa doğru patlar; bazalt yüklü su kilometrelerce gökyüzüne dağıldı,  Gezegenin sis benzeri atmosferi ile birleşip atmosfer hidrodinamik döngüyü "asal" haline getirdi.

Kıtaların içeriğinin boşaltılmasıyla, sonradan koloniler kurulan geniş yeraltı mağaraları şekillenir; dağ sıraları ve kıtalar yukarı doğru itilir.
Atlantis'in karada olan kısmındaki büyücülük bilimcileri, kristal temelli elektromanyetik manipülasyona sahip bir deneyin binlerce yıl boyunca elektromanyetik  'alt uzay çöküşünü'ne neden olması sonucu hiperuzayda bir çatlak açtı.
'Atlantisliler', Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'nın doğu kıyılarındaki yeraltı mağaralarına sığınarak küresel felaketten kaçmayı başardılar.
Ama çoğu havasızlıktan boğuldu, açlıktan öldü ya da sular altında olduklarından boğuldular.


M.Ö. 250.000
Dünya Dışı Simyacılar, Dünya'yı kötüleşmiş tanrıların yönlendirmesi altında çalışan merkez olarak seçip, Sürüngen Humanoidlerin genel genetikleri üzerinde Sürüngen ve / veya Sürüngen benzeri DNA tabanı kullanarak çalışmalar yapmaktaydı.

Bu reptiloidlerin bazıları, hümanoitler ile kaynaştı, diğer DNA türleri kontrolden çıktı ve isyancı oldu. Düşmüş (karanlık güç olmuş) melekler - astral parazitler – bu Varlıkların kötü güç olarak enkarne olmaları ve başarılı uyumları  - tüketicilik – fiziksel doğalarını var oluşları ile birleştirme.
Bazıları fiziksel kalır ve mevcut yer altı mağaralarına göç ederken diğerleri üçüncü boyuttan çıkarılır... Bu "Sürüngen-kötü Varlıklar" ya da "wre-dracs(?)", zaman zaman, fiziksel özelliklerini asimile etmek için güçlü dünya liderlerin bünyelerini işkal ederler, Böylece doğanın sanal bir sapkınlığı olan üçlü simbiyotik bir Varlık yaratır - bu üçlü de; kötü ruh, Sürüngen ve İnsan ... hepsi bir bütün olarak bir araya getirilmiş ya da bir varlık olarak birleştirilmiş.

Bunların birçoğu gezegenin yüzeyinde kalıyorlar ve insan popülasyonu ile "Karışması" için yöntemler geliştiriyorlar. [moleküler şekil değiştirme, teknotik projeksiyon, lazer hologramları, yüzeysel biyo-fazlama, vb.]

Bunların birçoğu Antartika'ya (o zaman yarı tropikal bir kıta) kaçıyor ve güçlü bir imparatorluk geliştiriyor.


M.Ö. 200.000
İnsanlık uygarlığının merkezi , Orta Asya'nın Gobi bölgesinde olan cafcaflı bir krallıktı.

"Nepheli" olarak bilinen uzun boylu insancıl bir ırkla ittifak halinde mavi gözlü, sarı saçlı insanlar, Antarktika'daki Sürüngen imparatorluğuna karşı savaşmaktaydılar.

Gobi’liler, içlerine yabancı güçlerin sızdığı, tehdit altındaki topluluklarını savunmak için umutsuzca bir tedbirle Antartikalılara karşı deneysel bir süper silah [bir kobalt savaş başlığı?] kullanıyor ve patlama gezegeni eksen hizasından koparıyor ve en ileri kültürleri taş devrine geri gönderiyor, bilimsel sürekliliğini korumak için yeraltından kaçanlar hariç.
Gezegen stabilize olduğunda kutuplar kaymıştı. Gobi, pre-Nordik krallığın kalıntılarını tonlarca kumun altında gömebilen bir çöl haline gelince; Antarktika da donmuştu , her taraf kullanılamayan araziye dönüşmüş ve de bu durum sürüngen imparatorluğunun kalıntılarını tonlarca buzun altına gömer.

Sibirya'daki Mamutların tamamı hemen hemen bir gece içinde donmuşlar.

Ana güç merkezleri paramparça edildiğinde, sürüngen güçleri gezegen bandının dört bir yanındaki gizli karakollarda bir araya gelip yeraltında keşfedilen büyük sağlam mağara sistemlerine sığınmak zorunda kaldılar.

Bu çok düzlemli hidrotermal mağaralar, özellikle Nepal'in bölgesinin altına yerleşmiş ve Hindistanın Benares'inden Manosarowar Gölü'ne, Tibet’e  kadar uzanan büyük bir yeraltı sistemi haline geldi.
Eski Gobi 'Nordik'lerin birçoğu, Moğolistan'ın ve orta Asya'nın altındaki yeni keşfedilen mağara sistemlerine kaçıyordu.

Sürüngenlerde olduğu gibi, 'Nordikler' de, istenmeyen davetsiz misafirlere karşı kendilerini korumak için bu yeraltı alemlerine girişleri dikkatli bir şekilde gizlemekteydi.

Daha aşağılarda, Sürüngen ve Nordik mağara sistemleri kesişmekte ve bu da iki süper güç arasında kaçınılmaz yeraltı çatışmalarına neden olmaktadır.

Diğer Nordikler batıya doğru göç ederler ve sonuç olarak İskandinavlar olacak olan kabileleri doğururken diğer daha fanatik gruplar Hindistan'ı [Hint kıtasının bir kısmının “Aryan” istilası] istila ederler ve onlara “Hindu” geleneklerini, aslında insan ya da gelişmiş teknoloji kullanan dünyadaki “eski astronotlar” olan  “Hindu tanrılarını” getirirler , Sürüngenler ve yer altı "yılan dünyası", Hindular geleneklerinde de görülüyor, bu reptiloidler  'Nagas' olarak adlandırıldı, insan ırkına karşı çok tehditkar uzay yolculuğu yapan Sürüngenlerin yeraltı ırkından biri olarak biliniyor.
Ayrıca, Hindistandaki eski vedic metinler “Vimanas” adlı cıva yakıtlı garip hava gemilerinden  bahseder,  Hatta Aryan Nordic’lerin Hindistan’ı işkalleri sırasında getirdikleri teknolojiden kaynaklanan nükleer savaştan bahseder.   
M.Ö. 150.000
Gobi bölgesinin altındaki Nordik’ler [Agharti krallığı ve başkenti Shambhala Lesser'de] ve Nepal bölgesinin altındaki Reptiloid’ler [Patala'nın yedi seviyeli sürüngen yeraltı dünyası, başkenti Bhoga-vita] önce Asya'nın mağaraları içinde, sonra Amerika ve diğer kıtaların mağaraları içinde birbirlerine karşı bir tür savaşı sürdürmeye devam ettiler; daha sonra havada  egemenlik için, ve nihayet çatışmaları Ay'a ve Mars kadar götürdüler.

M.Ö. 100.000
Nordik’ler ve SOL sisteminin (Güneş sistemimiz) Reptiloid’leri [ve Terra / Earth / Shan] hiperuzay seyahatini keşfeder.

Daha sonra Amerika, HiperUzay'ı Philadelphia Deneyi sırasında nasıl manipüle edeceğini keşfedecekti, Wright Brother'in havadan - daha - ağır uçuşlarından sadece 40 yıl sonra.

HiperUzay’a erişmek nispeten kolay, sorun hiperUzay’ı trajik ve tehlikeli yan etkiler olmadan manipüle etmeye çalıştığında ortaya çıkıyor.

Sonraki 70.000 yılda - anlık yıldızlararası ve boyutlararası yolculukların ortaya çıkması nedeniyle galaksinin geniş bir bölümü ve çeşitli boyutları kolonize edilir.

Dünya üzerindeki yaşam formları "beşikten çıkmayı" başardı.
Çoğu durumda, gezegendeki kitleler, kasıtlı olarak teknolojik karanlık ve yoksulluk içinde tutuldu, özellikle daha kötü niyetli Yıldızlar arası seyahat yapan gruplar tarafından daimi köle sağlamak, bio-genetik kaynak ve orijinal genleri Dünya kökenli olan değişik Uzaylı Grupların zenginliklerden faydalanma amacı ile yapıldı.

Tarih boyunca, düzenli  'beyin göçleri' yolu ile gezegen yüzeyinin sunduğu en zeki zihinleri işe alınmış; bunlar, yer altı, gezegen veya başka boyutlarda çalışan gizli gruplara inisiye edilmişlerdir.
Antartika'da kurulu Nazi / Bavyera uzay kuvveti sonunda, Draco kolektifinin galaksinin 21 yıldızlı sistem bölümünde birden fazla dünyayı köleleştirmesine yardımcı olmaktan sorumlu olacaktı.

Dünyadaki bu zulüm, üçüncü bir parti tarafından - Mısır / Giza çölünün altında mağaralarda bulunan ASTARTE veya ASHTAR kültü (Ashtar Komutanlığıyla hiçbir ilgisi olmayan) tarafından yapıldı.
Daha sonraları Nazi occultist grupları, geleneksel dindarlık unsurları ve gezegenin GERÇEK denetleyicileri olan Uluslararası Bankacılar yakın bağlara sahip olan bu kült, gezegenler arası  'evrimcilerin' bir parçası olan insansı ve Reptiloid tekno - büyücüler arasında bir işbirliği oluşturmaktaydı. Masonik tarzı lodge tarzı organizasyon.

İnsan ve yılan [canavar] ırklarının düşmüş unsurları, efendilerinin 3. boyuttaki madde ve teknolojiyi kullanmaları ve manipüle edebilmesi için Lucifer ustaları tarafından kullanılmak üzere genetiği değiştirilmiş cisimler geliştirmeye başlarlar.

'Grey Yaratıklar' olarak adlandırılanların çoğu tasarlanmış birer Varlıklardır. 3 Yaradılışın düşmüş elementleri: Melekler, İnsanlar ve Canavarlar, şimdi Lucifer'in yaratıcı plana karşı tarihi isyanı ve komplo parçası olarak tamamen işbirliği yapıyorlar.
'Grey’ler' reptiloid, insectoid, humanoid’lerin frankenstein stili bir karışımıdırlar hatta sofistike sibernetik ve implant teknolojisinden oluşan bir bitki - benzeri DNA karışımıdırlar da ve sonucunda oluşan bunları birbirine bağlayan bir grup-bilinci, kontrol ve düşmüş olan çeşitli Varlıklar tarafından kontrol edilip inkarne olan  - Tanrıyı taklit etmek isteyen Satanaku’nun girişimi gibi, kendi ırkını 'yaratmak'.

 Bu bir yaratılış olmamakla birlikte, sadece daha önce yaratılmış olanın sapkınlığıdır.
Gelecek 1000 yılda, mücadele ve iç sabotaj sebebiyle Ashtar Collective'in etkisiz kaldığını görüyoruz, çünkü topluluk bütünlüğünü yeniden kurdu; bu grubu, gökada kudretli imparatorluğun yıkıcı taktiklerinde en önde gelen otorite olarak bıraktı.

M.Ö. 50.000
Ani bir sürpriz saldırıda, Alfa Draconian imparatorluğu Lyra bölgesinde üç Nordic sömürge dünyasını yok etti, diğer birçok gezegenler bu Lyran Savaşları sırasında Draco Borg Collective olarak bilinen bir grup tarafından yıkıldı. Yaptıkları ilk şey öncelikle toplumun her katmanına sızdı ve zihin kontrolünü uygulamak için implantları kullandı.

Daha sonra sistematik olarak kollektif ruh matrisini aşındırıyorlar ve popülasyonu kendi grup belleği kompleksine asimile ederek nüfusun ruh tarihini etkili bir şekilde kendi anılarıyla değiştirerek onları dronlara dönüştürüyorlar.

 Bu kollektifin öğeleri bunu şimdi burada, bu gezegende yapmaya çalışıyor.
Etrafınıza bakarsanız, sadece evde olmayan oldukça çok sayıda insan göreceksiniz, kendileri için en iyiyi bilmemekteler, ancak bencil hırs olarak kendini gösteren, tek amaçla yönlendiriliyorlar.

Birçok dünya liderleri tamamen karanlık güçlerin ve negatif Uzay'lıların kontrolü altındadır, çoğu fiili olarak sibernetik kontrol mekanizmalarının implantı için ameliyat edilmişlerdir.

Bu sistem asimile edildiğinde, bu ilkel akıl kontrol biçimlerine duyarlı olmayan bir grup yönetime geldi ve Sirian Yüksek Komutası'nın bir karakolunu kurdu; rolü o günden beri eğitim ve barıştı.

Lyra'ya yapılan ilk saldırıda 50 milyar erkek, kadın ve çocuk öldü.
Vega Lyra imha edilmekten kurtulur ve savunma yapabilir duruma gelirler ve hayatta kalan mültecilerin bir kısmını yıkılmış dünyalardan alarak kendi Dünyalarında barındırırlar, diğer mülteciler Rigel Orion'a ve Pleiades kümesine kaçarlar ve burada bir çok sayıda dünya oluşturmaya başlarlar. Büyük bir Dünyalar Federasyonu'nun üssü haline gelirler.

Anti-madde [DAL] evreni içindeki birkaç dünya olduğu gibi Hyades ve Andromeda takımyıldızları (Andromeda galaksisi değil) kolonileştirilir.

Bu dönemin son kısımlarında Sirius Çemberi olarak bilinen seçkin bir Yüksek Komutanlık kurulur; üyelik kesinlikle yaratıcıların planına olan değişmez sadakatlerinden dolayı, olumsuz egoya ve düşen gerçeklerin zihin kontrol teknolojisine karşı bağışıklığı olan, ebedi çeşitliliğinden kaynaklanan tekli gruplarla sınırlıdır.
M.Ö. 32.000
Rigel'deki Nordik’ler, Draconian kuvvetleri tarafından büyük miktarda sızmalar sonucu, Sürüngenler ve Grey güçlerine karşı umutsuz bir savaş yürütürler.

Hayatta kalan Nordik’ler ‘Orion açık kümesin’den çıkarılıp Sirius-A'daki Jovian'nın Ay’ı olan Sol, ve Procyon'a sığınırlar.

Diğer insan ırkları dış Orionit sistemlerine kaçarlar, ancak merkezi imparatorluklara yakın oldukları için egemenliklerinin çoğunu Draconian kolektifine teslim etmek durumundaydılar.

Collectif tarafından kullanılan bu halklar, köylülerin bir krala ya da diktatöre hizmet ettikleri gibi, imparatorluğa benzer şekilde, fakat daha büyük ve daha trajik bir ölçekte hizmet ettirilmekteydiler.

M.Ö. 18.000
Orion kümesi, artık Alion Draconian imparatorluğunun otoritesi altındaki "Birleşmiş Orion Dünyaları" tarafından tamamen kontrol edilmektedir; Rigel ve Bellatrix, Orionit güç merkezidir.

Orion’nın alt imparatorluğu hepsi özünde 6 tane olan Orionite `
Grey’ler ve Sirian’lı Nordikler` Yıldız Sisteminden oluşur. Galaksinin bu bölümünde, imparatorluğun fetih için olan parazit şehvetini beslemek için, birçok dünyayı fethedip baskı altında tutmuşlardır, sözü geçen Dünyalar İnsanların atalarının yaşadığı “Köle Gezegenler”di,  atalarımızın dehşet yaşamları “Yaşayan” olarak nitelendirilemesede.
Draco-Orion imparatorluğunun zulümleri, tüm galakside bilinmekteydi ve düşman Federasyonları arasında "kutsal olmayan 6’lı" unvanını kazanmıştır.

Pleiadeans ve Orionitler arasında yıkıcı savaşlar yapıldı. Bütün Dünyalar harap durumdaydı.

Çoğu, Rigel Orion'dan gelen mültecilerin soyundan olan Siriuslar, ihtilaflı bir alan olan Sol'un yakınında bir yıldız kümesi olan ve yaklaşık 21 yaşam- sağlayan yıldız sistemi içeren ve 287 iskan edilmiş Dünya olan bölge için, Orionite’lerle uzun sürecek yıldızlararası çatışma başlar.


M.Ö. 10.000
Draconian kolektifinin temel sistemleri şunları içerir:
• Alfa Draconis
• Rigel Orion
• Epsilon Bootes
• Zeta II Reticuli

Ashtar İttifakının temel sistemleri şunları içerir:
• Sirius-B
• Arcturus
• Aldebaran
• Altair

Birleşik Federasyonun temel sistemleri şunları içerir:
• Taygeta Pleiades
• Tau Ceti
• Vega Lyra
• Procyon

Bu üç şebekeyi daha iyi anlamak için şunları söyleyebilirsiniz:
• Birleşmiş Milletler Federasyonu ana odak noktası ruhsal gelişmedir
• Ashtar İttifakı entelektüel ilerleme ve İsa Mesih idealinin gelişimi üzerine odaklaşmıştır
• ve Draconian'ların madde üzerindeki hakimiyeti
Ruh, zihin ve madde’nin olduğu bir evrende yaşıyoruz.

Bununla birlikte unutulmaması gereken en önemli şey, ruh madde üzerinde dominant’ tır, madde ruh üzerinde değil, (yani, yukarıdan aşağıya doğru akan bir YAŞAM akışı, CAOS'un aşağıdan yukarıya doğru akışı değil).

Gerçek ruhsal YAŞAM'ı taklit etmeye çalışan düşmüş (kötü yola)çeşitli Varlık’lar var.
Onları 'meyveler' inden ve materyalizme olan saplantılarından tanıyorsunuz. Meteryalizmi savunmalarının anlamı, ruhtan vazgeçme. Örneğin, Psiyonik-Elektronik KOLEKTİF'e- ki, bağımlılk elementini, egemenliğini, yaratıcılığını, özgürlüğünü ve kendini ifade etmekten caydıran – teslimiyet ile kurtuluş diye adlandırılan yalancı teslimiyet RUHU, serbest bırakmak yerine, Ruhu öldürme eylimlidir.
Bununla birlikte Federe dünyalar Draconianları Zapt etmek ve dize getirmek zorundadırlar; aksi takdirde Draconian'lar - asi / kötü yola düşmüş melek ustaları gibi sınırsız maddi iştahla motive edilir - Draconian kollektifinin tek engeli olarak görülen Federasyon dünyalarını yok edecektir. Tam galaktik asimilasyon ve fethin yolu.

Müdahaleci güçlerin bağımsız dünyaların egemenlik ve kaderlerine müdahale etmesini önlemek için galakside polis görevi yapanlara özellikle düşman olurlar.


M.Ö. 2.000
Draconian Reptiloid’ler ve Rigelian Grey’ler Procyon'da Nordic kolonisi dünyasına saldırmayı ve fethetmeyi denediler. Başarısız oldular ve hepsinin bir hata ve yanlış anlaşılma olduğu bahanesini kullandılar.

İnanılmaz derecede, Rigelian Greys, Procyon istihbaratının belirli kendilerine hizmetten sorumlu üyelerinin, Orian savaşları sırasında Rigel'deki bir önceki evleri olan dünyalarından zorla atılmalarının bir sonucu olarak kendilerine yapılan zararı telafi etmek için ileri teknoloji alışverişi teklif ederek güvenini kazanır.

Dracos / Greys, Truva atı tipi içten yıkma ve sızma yoluyla Procyon toplumunun her seviyesine erişirler.

Kritik bir noktada, Dracos-Gray’ler ani bir darbe yapıyor ve Procyon onların kontrolüne düşüyor. Birçoğu öldürüldü ve birçoğu, Nordik’ler köle olarak veya deneylerde biyolojik / DNA kaynakları olarak kullanılmak üzere esir alındı.
Bu zihin kontrollü Nordik’lilerin birçoğu, Dünya gezegeni de dahil olmak üzere hedeflenen diğer dünyaların sakinlerinin güvenini kazanmak için kullanılır.

Procyon boyutlararası özgürlük savaşçıları nihayet 20. yüzyılın ikinci yarısında [Yeryüzü-zamanı] halkını özgürleştirdi.

Galaksinin bu sektöründeki üç büyük yıldızlararası süper güçler çok boyutlu olarak genişlemeye devam ediyor, savaşlar başlatılıyor, imparatorluklar yükseliyor ve düşerek unutulmaya başlanıyorlar, bütün medeniyetler tekrar köleleştirilmek için, önce köleleştiriliyorlar ve sonra tekrar özgürleştiriliyorlar.

Ruh ve madde arasındaki savaş devam ediyor. Dünya üzerindeki tarihi başlangıçlarının bilgisini kaybeden birçok Dünya gerçeği keşfetmeye başlıyor.

Bütün gözler Yeryüzü gezegenine ve burada formlaşan galaksiyi sallayan olaylara doğru dönmeye başlar.
Yaratıcı, bozulmuş yaratılışı, yıldızlar arasında dağılmış olan sadık cevherlerin üstün yönlerini kullanarak yeniden uyumlu hale getirmek için gizemli ve müthiş planı ile Dünya'ya odaklanmaya devam eder.

Yaratıcı Tanrılar, kaostaki maddi güçleri yok etmeyi değil, onları temizlemek ve onları bu Evrenin ve ötesinin orijinal planı ve amacı doğrultusunda yeniden bir araya getirmek istemekteler. Bu bireysel başarılır.

Biz, evrenin maddi güçlerini 'uysallaştıran' ve onları ruhla uyumlu hale getiren Tanrı'nın araçlarıyız.

İnsanoğlu başlangıçta bu tür doğaüstü güçlere sahipti, ancak Genesis'in 3. bölümünde anlatıldığı gibi 'yılan' ırkı tarafından işkal edilen kötüye düşmüş yüksek Varlıkların yalanlarına yenik düşerek kaybettirildik.
 
Bu, insanlık içinde şüphe ve korku oluşturdu ve Tanrısal Yaşam akışı ile olan bağlantı, basit inanç bizide koptu ve doğa üzerindeki doğaüstü egemenliğimiz kayboldu ....

M.Ö. 1500
Pleiadean’lılar ile Orionit’ler arasındaki çatışma şu anda dünya gezegeni üzerinde yoğunlaşıyor - stratejik konumu ve kaynakları ve galaktik tarihteki merkezi rolü ile her iki tarafın başarısı ya da başarısızlığının ANAHTARI.

Sirius'ta, Ashtar / Astarte ittifakının Draconian ve Orionite sızdırması, müdahaleci olmayan Androme-Pleiadean'a sadık gruplar tarafından açığa vurulduğunda büyük bir iç savaş patlak verdi.

İttifak içindeki pek çok kişi:
• Özellikle Sirius-A'da kendilerini Androme-Pleiadean Federasyonu üyeleri ile ittifak etmeye başlarlar.
• Sirius-B'de sürüngenler de dahil olmak üzere birçokları kendilerini Draco-Orion Ortaklığı ile ittifak ederler.
50 mil uzunluğunda savaş gemileri bulunan bir Draco-Orion destekli armada, üçüncü Boyut’tan ayrılmamak için Sirius-B'den daha düşük ışık hızlarında ayrılır. [Işık hızını aşmak suretiyle diğer boyutsal gerçeklere aşamalı geçmek daha kolaydır; Bir başka boyutlu moddan üçüncü boyuta dönük gerçeğe aşamalı geri dönüşü sağlanır].

Varacakları yer, uluslararası bankacılık kardeşlik üyesi olan Draco-Orion-SiriusB ittifakının insan temsilcilerinin yeryüzünde kendi üslerinden uygulayacakları bir elektronik Yeni Dünya Düzeni diktatörlüğünü uygulamak için niyetli oldukları SOL (solar sistemi) sistemidir:
http://www.bibliotecapleyades.net
Çeviren: Naci Gülşan

12 Temmuz 2017

Hepimiz Yalancıyız.



Bir başka ilginç makale daha. Kanımca yaşadığımız bu büyük değişimin ÖZÜNde, bize düşen ve üzerinde yeterince vurgulama yapılamayacak kadar önem taşıyan, kendimizi UYANDIRMA ve sonraki yaşam için hazırlama yatıyor. Aşağıdaki makale bu konuda bizlere bir nebze yardımcı olabilir düşüncesindeyim.  



Hepimiz Yalancıyız.

Evet, dürüstlüğünüzle gurur duyarsanız bile, mutlak bir güvenle, içinizde mecazi bir yalan kemiği olduğunu ve bunun sandığınızdan çok daha büyük olduğunu biliyorum.
Belkide başkalarına yalan söylemiyorsunuzdur, fakat kesinlikle kendinize yalan söylüyorsunuz. Ancak endişelenmeyin – ben de dahil hepimiz bunu  yaptık ve bu yüzden kendimize söylediğimiz en yaygın görülen yalanlardan altı tanesinin bir listesini ve bunlara inanmanın getirdiği sonuçları bir araya topladım.
Bu makalenin arkasındaki amaç, kendinizi sahtekar hissetmeniz değil, gereksiz yere inandığınız bazı şeylerin farkına varmanıza yardımcı olmak amacıyla size bir fırsat vererek onu değiştirmek ve umarım, hayatınızı daha da refahlaştırmaktır.

Kendimize, söylemeyi sevdiğimiz altı yalan:

1. Ben Böyle Doğdum

Belirli bir karakter, yetenek ya da fiziksel şeklinizin oluşumu için duyduğumuz gururu göstermek sağlıklı bir ifade şekli olabilir. Ancak atıfta bulunmak istediğim, sunulan değişikliğe veya belirli bir davranışın ispatına açık olmamak. Nedeni, bunun hep böyle olduğuna dair olan inancımızdır, herhalde.

Belirli inançları uzun bir süre muhafaza etmiş olsanız bile, siz de değişiyorsunuz, öğreniyorsunuz ve büyüyorsunuz her gün. Dolayısıyla, kendinizi temsil ettiğini düşündüğünüz şeylere sıkıca tutunmayı bırakın. Var olma yolunuzda tam bir 180 yapmanızı önermiyorum; ben sadece,  değişime daima açık fikirle yaklaşımı teşvik ediyorum.

Sonuçlar: Kapalı bilinçlilik, aşırı inat ve yaşamınızı yalnızca dar ve küçük konforlu bir alanda yaşama riski.

2. Yaşadığımız Dünya Bir Kurtlar Sofrası Dünyası

Bu belirli jargon'u kullanmayı tercih etmememiz gerekir, temsil ettiği şey herkesin özünde bencil olduğu inancıdır ve bunun sonucunda herkesin daima sizin peşinizde olduğu inancı yatmakta. Özellikle iş dünyasında, bu inancı destekleyen gereğinden çok fazla örnekler olabilir, ancak belkide en az bunun kadar yada bundan fazla bunun tersini öneren örnekler te vardır.
Herkese açıkça güvenip, pervasızca hareket etmenizi önermiyorum, aksine bu inancın kendi kendinizi başkalarına kapatmanıza ve herşeyi kendinizin yapmak zorunda olduğunuzu düşündürmesine izin vermeyin. Bu dünyada sizi sadece sevmekle kalmayıp aynı zamanda sizi ve fikirlerinizin gelişmesini isteyen birçok kişi var. Kararlara, herkesin sizi mahvetmeye çalıştığı inancıydan ziyade dengeli bir bakış açısıyla yaklaşın.

Sonuçlar: Algılanan düşmanlara karşı kendinizi korumanın yolu olarak görülen; güvensizlik, yalnızlık ve edepsizlik.

3. Dünyayı Değiştiremezsiniz

Aşırı tepki vermeden önce, Dünya’nın belirli bir konudaki var oluş biçimini tek başımıza değiştirebileceğimizi önermiyorum. Ancak, çoğu zaman çoğumuz yaratıcı fikirlerin önüne duvarlar örmekte veya kendimizi güçsüz hissettiğimizden dünya’ya yardım etmek için oluşan projeleri takip edip  katılmadığımızı belirtmek isterim.

Evet, hepimiz büyük bir denizde küçücük bir balık’ız, fakat dolayısı ile tarihteki en etkileyici figürlerden bazılarıyız. Endişelenmeyin – Nutuk Sandığınızın üzerine çıkıp en gözde ülkünüzü desteklemek için çığlık atmaya başlamanızı beklemiyorum, ancak dünya’ya bakış açınızı değiştirme gücünüzün her zaman var olduğunu fark etmenizi umuyorum. Çünkü özünde, Dünya’yı değiştirebilecek güç olan bu görüş açısı, bildiğiniz tek açı.

Sonuçlar: Tembellik, güçsüzlük ve sayısız harika fikirlerin öldürülmesi.

4. Yarın  / Sonraki Hafta / Bir Sonraki Ay Başlayacağım

Bu kesinlikle en az açıklama gerektirir ve ayrıca en çok inanıp, yaptığımızdan dolayı en çok suçlu olduğumuz yer de burasıdır. İster diyet değişimi, ister yaşam tarzı revizyonu, isterse aylık takvimdeki yapılacak günlük işler listemizi artıran basit bir not olsun, başka bir güne işi ertelemeyi seviyoruz.
Tek bir takvim gününde yapmak istediğimiz her şeyi gerçekleştirmemizi beklemek gerçekçi değilken, yarın için bazı şeyleri sürekli ertelediğimizde, sorun ortaya çıkıyor. Asla daha genç olamazsın ya da yarın ertelediğin işi halledebilmen bugünkünden daha kolay olmayacaktır, bu yüzden şimdi harekete geçmen gerektiğine dair inancını yeniden gündeminize koymaya başlayın!

Sonuçlar: Sağlıksız alışkanlıklar ve dürtü yetersizliği.

5. Eğer  ……………  yaparsam aptal gibi görüneceğim 

Eğer yaptığımız herşey hiç kimse tarafından görülmez ve yaptığımız şeylere hiç kimseyi dahil etmemiş  olsaydık, sezgilerimizle davranmak ve kendimiz olmak konusu bize şaşırtıcı gelebilirdi. Ancak bunun yerine, teşekkürlerin büyük bir kısmını hakeden internet sayesinde, işler ters yöne gitti. Hayatlarımız hiç bir zaman bu denli ifşa edilmemiştir ekranlarda.

Benlik-bilinci’nin kararlarımızı süzmesine izin vermenin sonucu, alay konusu olma korkusundan dolayı, bizi kendimiz olmaktan alıkoymaktır. Bir şey yapmanız sizin için gerçekten önemliyse, istediğinizi yapmanız için gereken cesareti bulmak zor görünebilir, ancak ölünceye kadar korku ve yargı endişesi ile dolu bir yaşam sürmekten çok daha kolaydır.

Sonuçlar: Aşırı düşünce, gücünüzü başkalarına verme ve gerçek kimliğinizi yaşayamama.

6. Çok Geç

-Bunu daha önce fark etseydim.
-Artık benden geçti.
-Şu an yapmanın hiç bir anlamı yok.
-Bir sonraki neslin yapması gerekir.
Kullandığınız sözcükler her ne olursa olsun veya ne kadar yaşlı olursanız olun, anlaşılan hepimiz, basit bir inanç olan “benim için bunları yapmak artık çok geç” e inandığımız için bazı şeyleri zihinsel atık sepetimize atmayı çok seviyoruz. Bazı şeyleri yapmamız için bazen yaş kısıtlamaları sözkonusu olabilir, ancak kenara attığımız şeylerin çoğu, şu anda yaşınız ne olursa olsun, ileri yaşlarda bile hala yapılablir.

Dünya, yaşamının son dönemlerinde çok şeyler gerçekleştirmiş kişilerin örnekleri ile doludur, bu yüzden kendinizi hurdaya çıkarmaktan vazgeçin ve düşlerinizin peşinden gidin!

Sonuçlar: Karamsarlık ve pişmanlık.

Mark DeNicola
Çeviren: Naci Gülşan