7 Şubat 2016

GALAKSİ TARİHİ 15



Galaksi Tarihi 15

DW: Tekrar hoş geldiniz. Galaksi Tarihçisi Andrew Bartzis ile yapılan reportajın 15. Bölümü. Ne güzel bir soyadı.
AB: Teşekkürler, Yunanca bir soyad, %100 Yunanca.
DW: %100 Yunanca.
AB: Evet. Babam Corinth’li, Annem Patras’tan
DW: Yunanca konuşabiliyor musunuz?
AB: Hayır. O dönemde bana Yunanca öğretmek ailemin önceliği değildi... Cleveland, Ohio da Saint Constantine ve Helen  Kadadralinde Altar sorumlusu olmama rağmen bile.
DW: Sen burada büyüdün ama Anne Baban Yunanistandan geldi?
AB: Savaş sırasında her ikisi de Yunanistanda doğdu – Doğru.
DW: Akıcı bir İngilizceleri olmalı...
AB: Ve Yunancaları, her ikisi de.
DW: Bunu Akaşik Kayıtlarından öğrenemezsin?
AB: Çeviremem, farklı. 3 Boyutlu insan dilleri çok farklı. Sizi sınırlamak için yaratılmışlar; Yunan dili bile sizi sınırlamakta; ama eski Yunan dili sizi sınırlamaz, çünkü  arkasında çok sayıda “semboloji” içermekte...  fakat bu öğretilerin çoğu kayboldu dolayısı ile geçmiş yaşamlarınızda orada değilseniz kayıtlar sizde konuşma isteğini uyandırmıyor gerçekten. Yunanistanda birçok geçmiş yaşamım oldu; Yunanca ile ilişkim daha çok ruhsal düzeyde veya Galaktik düzeyde.
DW: Demek ki fiziksel olarak konuşmuyorsunuz.
AB: Eh, kişisel bir tanımlama, fakat konuştuğumu bir çok kez duydun.
DW: Duydum. Ruhsal dil o muydu?
AB: Türleri-tanımlama dili olabilir, fakat dili konuşuyorum ve boğaz şakram telapatik olarak tercüme ediyor dolayısı ile işitsel.
DW: Eğer bunu tanımlamanızı istersem (bir çok sivri ucu olan el büyüklüğündeki quartz kiristali Andrew’a veriyor) konuştuğunuz dilde bunu nasıl söylersiniz?
AB: (Çıkan sesler İngilizceye çevirilemedi)
DW: İngilizcede bunun anlamı ne olabilir?
AB: Taş bir hayal taşı ve enerjiden oluşan bir alanı var sivri uçlarını sayıp bazı uçların daha güçlü enerji alanlarına sahip olduklarını tarif ediyordum.
DW: Hayal taşı nedir?
AB: Özellikle bu taş, taşa baktığınızda, ki bu taşı burada Shasta Dağında aldık. Bir hayel taşı; Bir Kiristal ve bir Meteordan gelmekte ve bu kiristal Meteor’un içindeki basınç ile oluşmuş, Meteor düştüğünde çok sayıda taş etrafa yayıldı ve bu taş ta günümüze kadar gelen taşlardan biri. Veya, sıkça görülen, başka Dünyalardan gelenler tarafından Dünyanın derinliklerine, yöresel gerçekliği iyileştirmek amacı ile ve Dünyanın kendisinin kiristalleri doğal olarak üretebilmesi için yerleştirilmiş olabilirler.  
DW: Bir önceki bölümde Ruya Aleminden oldukça sık bahsettiniz, dolayısıla bu kiristal yaydığı resenons ile insanların Ruya Alemine girişini mi düzenliyor?
AB: Sivri uçlarından dolayı Ruya Alemine girişite yardımcı oluyor, (sivri uçları göstererek) bunlar    her- yöne- giden alan oluşturuyor...
DW: Sadece biri değil, hepsinin birlikte çalışması bunu oluşturuyor.
AB: Her- yöne- giden alan oluşturuyorlar.
DW: Topluluk halinde..
AB: Doğru. Her- yöne- giden alana sahip olan her bir uç, diğer ucun alanının nekadar büyük ve geniş olacağına karar verir. Eğer bu uca değersem enerjinin her-yöne-giden alan etkisini bozarım; deymem halinde veya parmağımla basmam halinde bu etkiyi bozarım. Eğer bunu kalbin üzerine koyup uyursan, kalbinin enerji alanı, kiristalin her-yöne-gitme alanı tarafından değiştirilir. Ruya Alemi düzeyinde... nasıl söylesem, Ruya Alemindeki gitmek istediğin yere gitmeni engeller. Kristal Dünya dışı tecrubesi yaşatır, Matrix’ten ayırır, dolayısı ile durumu çok kolaylaştırır, ruyalardaki Yeryüzü Bilincine girmenin en kolay yolu, çünkü burası bizlerin ruyaları gördüğü yerdir: Yeryüzü Bilincinde.   
DW: Bu bölümde Sezgi hakkında konuşacaktık, fakat gerçekten çok ilginç soruyu gündeme getirdiniz; soru da şu, Ruya Alemi veya Ruya Gerçeği ile Astral Katmanlar arsındaki fark nedir?
AB: Büyük fark var, çok büyük fark. Astral Katmanlara yerleşmiş çok daha fazla olumsuzluklar var. Ruya Alemlerinde ki bunlar atalarımızın oluşturduğu gerçeklikler, alanlar, olumsuzluk yok, gerçek sevgilerden yaratılmış alanlar. Astral Şehirlerin kendi aralarındaki sınırlar, içlerinde gerçek sevginin barınmasını sağlamakta, çevrelerinde kurallar olmayan “vahşi bölgeler” bulunmakta. Astral Dünya’ya işlevsel bir şey inşa ederseniz, astral veya eterik uydular ve uydu ağları gibi, fiziksel olarak görünmemelerine rağmen çevrelerinde onları koruyan yöresel gerçeklikler içerirler  ve ruhsal tarafta bulunmaktalar. Sonrasında Varlıkların serbesçe dolaşabildikleri koruma olmayan siyah boşluklar var. Bunu Yeryüzü manyetik küresinin en dış katmanı olarak düşünün, Astral düzey bunun ilk 20 mili (32 Km). Atomların arasındaki boşlukta Astral Dünya vardır. 
DW: Vahşi Batı gibi.
AB: Evet.
DW: Ruya gerçeklikleri Astaral düzeyde....
AB: Çok iyi değindiniz, çok sevecen ve Yeryüzünün duyarlı ve bilinçli bir parçası.
DW: Eğer ben... ruhsal guruplardan bahsettiniz; veya tam olarak sorayım, ruya gerçeklikleri gezegene mi, guruplara mı yoksa her ikisine mi ait?
AB: Gruplar gezegenlerin enerji alanları içinde Ruya Alemleri yaratabilirler.
DW: Dolayısı ile bir Ruh Grubunun kuralarını kendileri koyabileceği  başka bir yaratıcı alan.
AB: Doğru.
DW: Bu yerler, doğru yoldan çıkmış veya karanlık gurupların kurabilecekleri korkunç  yerler olabilir mi?
AB: Bu gerçekten çok iyi bir soru. Eskiden, Ruya Alemlerinde yöresel gerçekliklere hasar veren, kötü amaçlar için kullanılan negatif yerler vardı, çünkü yöresel gerçeklikleri işkal ederken herhangi bir Varlığı bu tür iğrenç  yerlere alarak işkence ve istismar edip yaptığın eylemden dolayı da kötü Karma yapmamak çok kolaydı. Bu tür yerlerin çoğu M.Ö. 600 yılarında kapatıldı. Trilyonlarca Ruya Alemi askerleri Yeryüzünün Astral katmanına ve Ruya Alemine giderek negatif Varlıkları temizleyip ışığı getirdiler. 
DW: Anlaşıldı; bütün Ruya Alemlerinde sevginin ve ışığın olması kuralmıdır?
AB: Hayır, bazıları eğitim gerçeklikleri, dolayısı ile kurallar değişik, sonunda size zarar vermeyen deneyimler edinirsiniz.
DW: Hayat Okulu gibi.
AB: Doğru.
DW: Bu Ruya Gerçekliklerini  ben mi yaratıyorum yoksa oralar bana veriliyor mu?
AB: Ataların Gerçekliklerinde, ataların orijinal bilinç kaşifleridir.... bu tür orijinal yerleri onlar kurmuştur, Dünyada yaşamasalar bile ve diğer parçaları başka yerlerde olsa bile, DNA soyları için bu yerleri onlar yarattı. Kapıdan içeri girmek için gerekli olan anahtar senin DNA’ larındadır.
DW: Bu bedene mi özgü yoksa ruhumun gelişimine mi?
AB: Senin ruh ailene ve ruh ailenin atalarına... dolayısı ile Ruhsal Ailen ile DNA bağı olan herkese, Ruhsal Aileler 6 DNA soyu seçebilir, bu 12 veya 22 de olabilir, seçilen bütün DNA soyları Ruya Alemlerinde atalarının gerçekliklerine girebilirler.  
DW: Dolayısı ile benim Ruhsal kökenim, Ruhumun Avatarlarının yaşadığı bütün yaşamlar ve Ruh Gurupları “Ruh Ailesi” olarak isimlendirilmekte.
AB: Doğru.
DW: Bir Ruh Ailesi kaç kişiden oluşur?
AB: Büyük farklılıklar vardır. Sülale olmaya karar verene kadar Ruh Ailesi sadece 2 kişiden oluşabilir.
DW: Her zaman sadece bir kişi olarak mı başlar?
AB: Hayır, her zaman 2 kişi ile başlar. Aile büyüğünün olması gerekir; bunlar aile büyüğüdürler. “İkiz Kıvılcım” yanlış anlaşılmakta (Ruhu ateş gibi düşünmeli). Zaten bunu Lance ile de konuşmuştuk. “Sevgi ve Işık Toplumu” nun amacı gerçekten yanlış anlaşılmış... (Türkçede Ruhun İkizi olarak kabul görmüş kavramı, kanımca İkiz Kıvılcım olarak adlandırmak daha detaylı ve doğru).
DW:  “Ruhun bölünmesi”  değil.... yanlış bilgilendirme.
AB: Hayır.. hayır, yanlış anlaşıldı. Ruh kendini ikiye bölebilir, ayrı ayrı başka gezegenlere enkarne olabilir ve sonra tekrar bir araya gelip çocuk sahibi olabilir ve bu çocuk kendini ikiye bölmüş olan ruh ile birlikte bir soy başlatır vede hepsi bu soyun aile büyüğü olurlar. İşte “Sevgi ve Işık Endüstrisi” hatayı burada yapıyor: bu sizin İkiz Kıvılcımınız, evet, ve dişi ve erkek, fakat Ruh Ailelerinin büyük bölümü böyle oluşmaz, kendisini bölüp çifleşme yolu ile yeni bir Varlık üretmek çok nadir görünür. Kabal’ın zorlama yolu ile yaptığı enkarnasyon bu yolla olur. Anlaşıldı mı? Diğer taraftan, 2 Ruh bir araya gelip “Diğer Ruh Aileleriyle olan kontratları iptal ediyorum ve kendi Ruh Ailemi başlatacağım” diyerek , iki ruh arasında yeni bir kontrat başlatıp yeni bir Ruh Ailesini başlatabilir..
DW: İş ortaklığı gibi.
AB: İş ortaklığı gibi, evet. Bunlar Aile Büyüğü olacaklar. Başlattıkları Ailenin büyüğü; bu Ruh Ailesine enkarne olmak isteyenlere izin vererek, DNA soylarını seçerek, seçtikleri soyların amaçlarına katkıyla, gerçek üzerinde etki yaratacak  yeni tarih oluştururlar.  
DW: Sanki yeni bir şirket kuruyormuşun gibi. Bazıları kar amaçlı, bazıları ise kar amaçlı değil.
AB: Evet, bu şekilde tanımlanabilir.
DW: Çok Boyutlu Varlıklar daha çok “kar amaçlı”.
AB: Doğru.
DW: Bunların yanı sıra çoğu da kar amaçlı değil.
AB: Başkalarına Servis verenler.
DW: Başkalarına Servis. Yeryüzünde olan Ruh Ailelerinin büyüklükleri nedir?
AB: Mmm... büyük bir kısmı 8, 12 ve 16 lı guruplara bönünmüşler. Yüzlece ve binlerce bireyin oluşturduğu guruplar da var.
DW: Binlerce bireyin oluşturduğu guruba köklü, eski bir aile diyebilirmiyiz?
AB: Sayı ailenin eski olmasını gerekli kılmaz, gurupta “Sorunları” olupta guruba yeni katılan “şanslı genç ruh” lar olabileceği gibi çok çok yaşlı ve hiç bir sorunu olmayan ruhlar da olabilir.
 DW: Büyüleyici bir kavram bu; dolayısı ile, kulüp gibi; kulüp yeni üyeler alıyor, eğer ihtiyaçları varsa, başka bir değişle “başkalarına karşı sorumlu olmayan” bir yapı içinde, veya gurup birkaç kişiden oluşuyorsa başka bir gurupla birleşmeye karar verebilir, böylelikle Ruh Grubu büyüyor. Nasıl büyüyor? Yeni üyeler alarak.
AB: Gurubun içinde bilincin genişlemesini esas alarak.
DW: Monad Dyad mı? (Kabaca; Monad 1 anlamında, Dyad ise 1 den ayrılma, çoğalma)
AB: Evet, onun gibi, eğer 7-ışın okuyucu isen, ilk üç; evet: Işın 1, Işın 2, Işın 3.
DW: Dolayısı ile Ruh kendini değişik görünümlerine bölüyor.
AB: Doğru.
DW: Tamam. Diyelim 8, bu 8 farklı versiyon anlamında; veya 1 parça 8’e bölündü, dolayısı ile deneyim ve büyüme yeteneği  8’e katladı.
AB: Doğru.
DW: Ve dolayısı ile 8’e, 12’ye bölünmek gerçekten de çok önemli değil, teoride “bir” aynı işi yapabilir.
AB: Doğru.
DW: Fakat fazla Avatarlar olması... Eee, sadece bir....  doalayısı ile daha fazla Ruhlar oldukça, teorik olarak daha fazla Avatarlar olur.
AB: Doğru. Aile soyundaki Avatarlar Ruhsal Adalet Mahkemeleri kuranlar gibi aile soyuna hizmet vermekteler. İki kişinin böyle bir aile başlattıklarını ve bu ailenin 10.000 yıl sürdüğünü varsayalım. Bütün Ruhları birleştirme (Peygamber) yolunda çok yönlü yaklaşımlarda bulunan ve bu yönde çalışmalar yapan çok sayıda kişiyi bu ailede barındırabilirsin, Gerçek Yeryüzü Adaletini kullanarak, biri yapılmış kontratı başından okuyup, gurubun temasının bozulup bozulmadığını, ve kontratı feshetme bölümünün maddelerinin hala geçerli olup olmadığını veya iptal edildiğini görebilir. Anlıyormusun, arkasında dolandırıcılıklar yatmakta.
DW: Ben şunu anladım; birkaç kişiden oluşan Ruhsal Gurup yolculuğa çıkıyorlar ve bu yolculuktan uzun bir süre geri gelmiyecekler ve başarıları yaptıkları kontratlar ile ölçülecek. Bu kontatlar ruhsal gurupla mı yapılmakta? Yaratıcı ile mi yapılmakta?  Kontratı yaptıkları kim?
AB: Ruhsal Gurupla yapılmakta.
DW: Tabiri caizse, “Amacının dışına çıkıp hile yaparsan, sen ‘Kahraman Yolcusun’” diyorlar, geri geldikten sonra, alacakların....
AB: “Toplam”den daha fazla enerji alır.
DW: Toplam kimdir?
AB: En yüksek biliçleri yolu ile genişlemekte olan ailenin tamamı. Ayrıca bu durum şunun için de geçerlidir, bütün aile Dünyada olduğunda, sadece ailenin bir veya iki ferdi aile bilincinin en gelişmiş düzeylerine girerek bu deneyimi diğer aile fertleri ile paylaşır. Şu andaki durumumuzda, oterite ve kontrol sistemi bizi ruh ailemizden tamamen ayırmıştır, dolayısı ile bu bütünlüğe sahip değiliz. Bütün aile bir araya geldiğinde, aniden bilinç yükselmesi olur çünkü o anda bizler tam şarj olmuşuzdur, bunu bilinçsiz olarak yapmış olsak dahi. Ruhsal ailenin fertleri biribirinden ayrıldıkça, ailenin yüksek bilincine girip diğerleri ile paylaşmayı belki bir veya iki aile ferdi başarmakta, ancak böylelikle “Toplam” parlayarak gelişmekte. 
DW: Ruhsal aile konsepti, veya ruhun “daha varlıklı olması”, “Enerji içinde Yürüme”de kullandığınız çok zengin ruhlar sözünü çok sevdim. Bunu hiç düşünmedim, fakat gerçekten, enerji... zenginliktir; ve çevremizde gördüğümüz her şey Güneş ile ilintilidir, herşey değer yargıları ile ölçebileceğimiz şeylere döndürülmüştür. Fakat enerji  Evrende daha çok şeyler yapmanı, deneyim edinmeni vede aynı zamanda büyümeyi sağlar. Dolayısı ile, Evrende nasıl adaha fazla zengin olunur?
AB: Bilgi, deneyim.
DW: Öyleyse bilgi zenginliktir?
AB: Bilgi geçerli olan para birimi, deneyim ise zenginliktir.
DW: Dolayısı ile senin yerine baltayı sallıyacak kimse yok.
AB: Doğru.
DW: Senin yerine baltayı sallıyacak kimseyi bulamazsın.
AB: Evet.
DW: Bahsettiğiniz 15 Çok Boyutlu Varlıklar, zengin oldular. Belkide, yeryüzünde olan çok zeki insanlar gibi, birçoğumuzdan çok daha iyi olduklarına inanıyorlar, belkide çoğumuzdan daha fazla şeyler yapabilirler ve dolayısı ile daha fazla hakları var.
AB: Doğru.
DW: Sizin haklarınızı sizin elinizden alırlar çünkü siz onlar kadar zeki değilsiniz.
AB: Doğru. Oynadıkları oyunların ne kadar derin ve karmaşık olduğunu anlamanız hemen hemen imkansız.
DW: Çünkü onlar o denli çok keskin zekalı,  olan biteni fark etmeniz bile mümkün olmaz.
AB: Doğru.
DW: Şükürler olsun, sizin bizimle paylaştıklarınıza dayanarak, bazı hakemler ve Baş Yaratıcı dengeyi sağlamak istiyor. Kuralları bozmaya başladıklarında, Baş Yaratıcı durumun farkında oluyor, zamanları bitip oyundan atılıyorlar, ve potansiyel geri dönüşüm malzemesi haline geliyorlar... doğru mu?
AB: Oyundan atılıyorlar veya başkaları bünyelerinin içine girip oyuna dahil oluyorlar.
DW: Fakat bu Çok- Boyutlu- Varlıkların, bünyeye girebilecek başka ruhları nasıl olabilir; anlatmak istediğim, bilinçleri... bu nasıl çalışıyor?
AB: İşin çılgın kısmı bu. Kendinin bağısız özgür iradesi olan bir versiyonunu yarattığında, “Irkların Toplu Bilinçlerinde” limitler vardır. Bedene anlayan, psişik bir Varlık yerleştirebilirsin.... tam olarak, açıklıyacağım: Çok-Boyutlu-Varlıklar ile birlikte, savunma ve karantinanın bir parçası olan ve yüksek güçleri olan bilgisayarlar kullanan başka Irklar vardır, en yüksek Yapay Zeka, sahip oldukları yapay zekanın gücünü tarif etmek oldukça güç, bir Çok-Boyutlu-Varlığı çubuk grafik olarak anlayıp data haline dönüştürmek için 20 en iyi, en büyük Pleiadian Yapay Zekası gerekmekte.
DW: Yüksek düzeyde akıl.
AB: Akıl düzeylerinin nerede olduğunu gösteriyor. Onları anlamaya çalıştığımızda, onlara bir Varlık bile diyemeyiz. Bedene giren  bütün kontratların farkındadır, temel olarak büründüğü bedenin tüm vasıflarına sahiptir.
DW: Dolayısı ile, doğrusu bu Avatarlar Çok-Boyutlu-Varlıkların amaçları doğrultusunda çalışmayacaklar.
AB: Doğru.
DW: Sola gitmeleri  istendiğinde, sağa gidecekler.
AB: Doğru.
DW: Gittikleri yönün aksine gitmeleri için bir baskı altındalar, zarar verici yoldan ayrıldıktan sonra, istedikleri yolda devam edecekler gibi geliyor bana.
AB: İstedikleri  yönde gitme özgürlüklerini tekrer kazanacaklar.
DW: Sanırım sizin daha önce sorduğunuz soru; “Kendi-Kendine-Hizmet olağan üstü yeteneği  mi gerektirir?” Diyelim ki kuralları çinediniz, ancak bunu Kaptan Kirk’ün Uzay Gemisinde kuralları değiştirdiği gibi yaptınız.
AB: Kobayashi Maru (Uzay Gemisi ile ilgili yapılan deney) kuralları değiştirdi. Buna rağmen kazandı! Kuralları değiştiremezsin diye bir şey yok.
DW: Dolayısı ile Çok-Boyutlu-Varlık için bir tür mecaz.
AB: Tamamen doğru.
DW: Bir tür çelişki.
AB: Özgür iradenin hakim olduğu bir Evrende yaşıyoruz, özgür iradeli Evrenlerde kurallar bozulmak için yapılmıştır.
DW: Veya kuralların bozulabileceğini size kimse söylemedi.
AB: Özgür iradeni kullanıp kuralları bozana kadar.
DW: Veya “kuralları bozabilirmiyim?” sorusunu sorana kadar.
AB: Çok doğru.
DW: Hala söylenmediyse.... ilginç olur. Ruhsal guruplara dönersek; bir, iki bireyden oluştuğunu genellikle çift sayılar halınde büyüdüğünü söylediniz.
AB: Hayır, guruptan ayrılıp gurubu tek sayılı yapan ruhlar olabilir, ruh ailelerinin her biri için yapılmış bir matamatiksel hesap yok; buna rağmen, bazı guruplar 3’çer 3’çer, bazıları 9’zar 9’zar büyür, seçtikleri temaya bağlı; sayısal guruplar halinde genişliyorlar.
DW: Sanırım 9’lu bir gurubun olduğunu duydum, sanki 1 ruhmuş gibi 9’lu bir gurupla kanallama yolu ile iletişime geçiyorlardı.  
AB: Bir ruh gurubu olabilir, Psişik teknolojiyi kullanarak, bireyle sürekli ilişki kurmak isteyen bir telapatik iletişim gurubu olabilir. Ben bu tür gurup iletişimleri yaparım, ancak sizlere bu tür formatta sunmam.
DW: Daha önce ruhsal aileleri bir araya getirmek için neleler yaptığımızdan bahsettiniz ve enkarnasyon ağına geldiklerinde ayrılıyorlar (AB: Doğru), sonucunda birbirine bağlı, birleşmiş, güçlü bir gurup olamıyorlar, başlamadan engellenmiş oluyorlar, bunun sonucu da gurup olarak gelişmeleri ve mezuniyetleri engellenmiş oluyor.
AB: Doğru.
DW: Ve amaçtan ayrılıp enerjilerini başka şeyler yapmaya yöneltiyorlar.
AB: Doğru.
DW: Burada tıkılıp kalmamıza rağmen, daha güçlü olmaya mı başladık? Daha bilgili ve akıllı mı olduk veya gelişmesi engellenmiş durumdamıyız?
AB: Mecazi olarak anlatacağım, beysbol ile ilgili bir örnek: Yedek oyuncu kulubenizin içinde topu atan oyuncularınızlasınız, eğer topa vuran 2 solak oyuncuya karşı oyun oynuyorsanız, ve solaklara karşı topu iyi atan 2 oyuncunuzda varsa, solaklara karşı topu iyi atamayanların yerine bu oyuncuları oyuna sürersiniz.... dolayısı ile mecazi anlam? Söylemek istediğim, sanırım ...
DW: Yani gelişmemiz engellenmedi, sadece değişik şeyler öğrendik. Nihayetinde enkarnasyon ağında olan herkes için bu son derece önemli bir deneyim.
AB: Evet.
DW: Ve dolayısı ile, kendi içinde bir bilgelik var o da...
AB: İçinde olup deneyimlemediysen, hiç bir şeyle kıyaslanamaz, benzersiz.
DW: Bütün yaradılış açısından bakınca, bu bilgeliğin oldukçe değerli olduğunu söylüyorsunuz.... homurdanıp dursak bile.
AB: Bizi lotoyu kazananlar olarak gören başka canlılar bile var.
DW: En son oyunda olmak zorundaymışız gibi, beklemesekte, zengin olma açısından baktığımızda lotoyu kazandık.
AB: Ruhsal zenginlik açısından, evet.
DW: Daha önce ruhsal aileleri bilikte bir araya getiriyor olmamızdan da bahsettiniz, ve etkinlikler yaparak bunu nasıl yaptığınızdan söz ettiniz. Ruhsal aileler nasıl bir araya gelir?
AB: Doğal olarak bir araya gelirler. Onlar ile ilişkiye geçtiğiniz zaman demek istedim... hadi diyelim ki, şu anda olduğu gibi “Oterite ve Kontrol Sisteminin” ve “Birlik ve Beraberliğin Olmadığı” bir Dünyada; düğmeyi çevirip bu sistemi kapattık diyelim. Ruhsal aileler doğal olarak birbirine kavuşurlar, Kendiliğinden olması gereken budur, doğal olan budur. Bu Dünyada bizlerin yapması gereken budur. Salkım salkım üzümlerden oluşmuş üzüm bağındaki  üzümler koparılıp birbirinden ayrılıyorlar... üzümler olması gereken yere, sıkma makinesine gitmek için bir sıraya dizilmiş beklemekteyken.
DW: Dolayısı ile her şey birbiriyle ilişkili.
AB: Evet. Nereye gideceğimizi Yeryüzü bilincinden, ruya alemininden geçerek tam olarak bilmektesin.
DW: Dolayısı ile yolundan çıkamıyorsun.
AB: Doğru.
DW: Teorik olarak, eğer 8 bireyden oluşmuş bir ruhsal gurup içindeyseniz ve 8 Avatarınız var ise; bu 8 Avatar Dünyaya enkarne olmuş durumdamıdır yoksa sadece ...
AB: Çoğunlukla Yeryüzünde guruptan sadece bir Avatar olur... ve birkaç düzüne gurup üyeleri vede belkide bir kaç Avatar Dünya dışında bulunur.  Fakat her zaman merkez Avatar vardır. Ve bu Avatar zaman zaman kendi parçalarını diğer bağımsız Avatarlar için eşit olarak böler.  Bunu yapmakla “Kovan Bilici” haline dönüşür. Kontratlar hazırlayarak Kovan Bilincini ayakta tutmak için daha fazla parçalar da üretebilir, böylelikle “Yüksek Benlik” olarak tüm diğer parçaları destekler.    
DW: Fakat eğer Dünyada bizlerin... örneğin ben 8 li olan guruptan biriyim... 8 tane insan olarak enkarne olmuş ruh olduğunu farzederim....burada... bu gezegende ve bu şu andaki varoluştaki amaç, birbirimize rastlayıp birbirimizi tanımak?
AB: Aranızdaki kontratları yerine getirmek için, İlk Okul öğretmenin, ilk aşkın, yaşam boyu aşık kaldığın kişi; bütün bunlar bu deneyimi sana sağlamak için buradalar.
DW: Birbirimize yardım etmek için anlaşma yapmıştık.....
AB: Deneyim yapmanı sağlama.
DW: “Öfkeli karım” olabilir, benim iyi amcam olabilirsin.... falan filan.
AB: Gıcık patronun.
DW: Gıcık patron, doğru! “Olay”yı yaşadıktan sonra bu insanlar... biraraya gelecekler mi?
AB: Evet.
DW: Bir tür yakınlıklıkları, akrabalıkları olacak mı?
AB: Bazıları ruyalarda karşılaşacaklar, birbirlerine “Aman Tanrım nerelerdesin, uzun bir süreden beri seni görmedim” diyecekler.
DW: Sadece ruyalarda mı olacak..
AB: Ruya bittikten sonra uyanacaklar ve ertesi gün birbirlerine rastlayacaklar.
DW: Dolayısı ile herkes bir araya gelecek.
AB: Doğru.
DW: Biraz daha bu konu üzerinde duracağım, çünkü konu çok önemli görünüyor.... 8’li bir gurubum varsa, ve bunlar şu andaki yaşamdaki gibi değişik yaştalarsa, 5 veya 81 yaşındalarsa, sonunda bu gerçeklikte bir araya geldiğimizde, okulda veya Şaman Davulu çalmak için...
AB: Senkron (eşzamanlılık) sizi bir araya getirir ve Yeryüzü yoğunlukların ayrılmasına izin verir. Ruhsal aileler fonksiyonlarını senkron yolu ile gerçekleştirir, kesin, sorgulanamaz bir büyü önünde durmakta. (Senkron’a bilimsel açıklaması olmayan tesadüfler demek kanımca daha doğru).
DW: Heyecanlandırıcı.
AB: Evet, buradaki seminerde bunu gördük...
DW: Gördük, fakat sanırım olan bitene inanmıyorum.
AB: Kesinlikle! 35 kez sana neler oldu bir haftada, bunu inkar edemezsin.
DW: Sanırım, ruhsal aile anlamı tam vurgulanmadı, “ikiz Alev”de olduğu gibi, biliyormusun; herhangi bir nedenden dolayı, ruhsal aile? Hepimizin bir aileye ait olması gibi, doğrumu? Bu”enkarnasyon şeyini” yapan 8 varlık olduğunu varsayalım, sanırım onlar benim ailem; belki de sadece ailemin bir ferdi bu gurupta.  
AB: Doğru.
DW: Bir araya geldiğimizde, bilinçli olarak aynı ruhsal ailenin fertleri olduğumuzu anlayıp bileceğiz, bundan sonra mezuniyet başlıyacak.
AB: Doğru.
DW: Ve mezun oluyor olmamızı hepimiz anladıktan sonra bu son adımda birbirimize yardım edecekmiyiz?
AB: Evet.
DW: Ve ruya gerçekliklerini bizlerin yaratığından emin olabilecekmiyiz?
AB: Atalarımız için.
DW: Atalarımız için, bunun anlamı ne?
AB: Eğer bir ruhsal aile soyu kurmaya karar verdiysen, kurduğun aileden ayrılmaya karar verdikten sonra bu soy başlamış olur.
DW: Oh, anlıyorum.... bir sonraki aşama için. Hali hazırda 25 dakika geçti, galiba bunu anlamak için iyi düşünüp taşınmamız gerekecek, kesinlikle ben bunu yapacağım ... çok yoğun ve verimli oldu. Teşekkürler Andrew. Ben David Waterfall ve Andrew Bartzis ile birlikteyim ve sizi etkileyecek gerçek şeyler hakkında konuşuyoruz, gerçek kişiler, ve Yeryüzü için yeni gerçeklikleri nasıl yaratacağımız hakkında, herşey için teşekkürler!

Çeviren: Naci Gülşan.

GALAKSİ TARİHİ 14



Galaksi Tarihi 14

Bu bölümü ve bu bölümden sonraki birkaç bölümün reportajını Lance White rahatsız olmasından dolayı David Waterfall yapıyor.
David Waterfall: iyi akşamlar, Galaksi Kütüpanecisi Andrew Bartsiz ile birlikte tekrar sizlerleyiz, (el sıkışıyorlar) 14. bölümdeyiz. Ben misafir sunucuyum bu gece; Lance ara verdi ve “mükemmel sorular” sorabilmek için Lance’sin yerine ben damladım.
Andrew Bartsiz: Herşey sorularda. Dolayısı ile benim için ne tür soruların var bu gece?
DW: Galaksi Kütüpanecisi olarak sizin rolünüzü çok merak ediyorum.
AB: Galaksi Tarihçisi... Kütüpanecilik onun içinde olan başka bir görünüm. Anlamını anlamaya başladığımda, kayıtların algılanmaya ihtiyacı vardı, sonuçta bu algılama bana rolumü gösterdi. Dolayısı ile rol ve algılama aynı. Akaşik Kayıt okuyucusu olarak oynadığım rol Kutsal Doğal (tarafsız) Bakış açısının algılanmasıdır (hissi). Okuduğum Akaşik Kayıtlar genelde Yeryüzü duyarlılığının kayıtlarıdır; bu da Yeryüzünde, Merkez (orta) Zaman Diliminde fiziksel Varlık olarak yaşamış olanların sezgilerinin toplamı, Yeryüzünde Üst Zaman Dilimi ve Alt Zaman Dilimi de vardır. Akaşik Kayıtlar Orta (Merkez) zaman diliminde bulununur, Üst Zaman Dilimindeki Avatarların hepsinin sezgileri Mezuniyet Zaman Dilimindedir. Dolayısı ile Akaşik Kayıtları Üst Zaman Dilimi açısından ve Alt Zaman Dilimi açısından da görebilirsiniz, fakat ikiside kutsal ve tarafsızdır aynı zamanda Mezuniyet sürecini anlamanızı sağlar. Galaksi Tarihçisi olmayı seçtiğimde, sunumu kutsal doğal (tarafsız) açıdan yapmam gerektiğini anladım ve sunumun bu açıdan Akaşik Kayıtlarla ilgisinin sabır ile trans olmadan, sanki ilaç alınmış bir izlenim vermeden  yapılması gerektiğini anladım. Sunum; arkadaşları olan, ailesi olan, sevdikleri olan, hobileri olan, bir işi olan normal bir insan tarafından yapılması gerekiyordu. Hala bütün bunları Kutsal Tarafsız açının bir fonksiyonu olarak yapıyorum.... ve Kutsal Tarafsızlığa yerleştikçe Yeryüzü Bilinciyle daha güçlü bir bağ kuruyorsunuz. Yeryüzü Bilinci “Ben seven bir Varlığım ve bütün bunlar benim çocuklarım, fakat içinde olduğumuz bu durum mutlaka sonlandırılmalı” demekte. Ve Galaksi Yaratıcısı’nın görüş açısını getiriyorsun. Galaksi Yaratıcı’sı tarafsızdır, hiç bir kutupluğu yoktur. Kutupluluğu kendi parçaları için mikro Dünya’yı öğrenmek amacı ile yarattı. Kendisinin üstündeki Dünya’yı yaratabilmek için, Mikro Dünya’nın altındaki Mikro Dünya’yı ve onun altındaki Mikro Dünya’yı aynı nedenle yarattı, buda daha fazla Galaksilerin ve daha fazla Evrenlerin yaratılmasına neden oldu. Rol, bakış açısıdır; çünkü rol kayıtların tonlama ile okunması ve  kalplerin kalplerinden yayılan titreşim kullanılarak bir bireyin kendi gerçeği ile iletişim kurma, buda sezgi yolu ile olmakta. Yaptığım programların çoğunda “Kendi sezgini kullan” demişimdir. Sadece belirli bir bilgiye kanal olan insanlar var aynı zamanda diğer tür bilgilere kanal olan insanlar da var. Benim verdiğim bilgileri sindirenler bu bilgilerin başka bilgilere benzemediğini görürler çünkü bilgiler Akaşik Kayıtlardan gelmekte ve bu benim sunumum, benim rolüm de sunumdur.
DW: Daha önce, yaşayan tek Galaksi Kütüpanecisi olduğunuzdan sözetmiştiniz, bu doğru mu?
AB: Şu anın tarihinde.
DW: Tarih dediğinizde bilinen Yeryüzü tarihinden mi bahsediyorsunuz?
AB: Yeryüzü Akaşik tarihi başladığından beri. 20.000 diğer gezegenlerin kayıtlarına ulaşabilmekteyim ve daha önce söyledim, benden önce 3 tane Galaksi Tarihçisi vardı ve hepsi çok kötü bir şekilde öldürüldü.
DW: Dünyada mı, başka bir gezegende mi?
AB: Başka gezegenlerde.
DW: Öyle ise siz “Yeryüzünde ikamet eden” ilk Galaksi Tarihçisiniz. Akaşik Kayıtlarını okurken Kutsal Tarafsız Algılamanızı koruyorsunuz, bunu nasıl yapıyorsunuz, nasıl artı ve eksilere sapmadan bunu başarıyorsunuz, daha doğrusu görünümü karartmadan bunu nasıl başarıyorsunuz?
AB: Netleştirmek için: M.Ö. 28.000 yılından bu yana Dünya’da Galaksi Tarihçisi olmadı. Zaman Savaşları yolu ile zamanın dışından başka yerlerden gelen bir Galaksi Tarihçisi oldu. Yeryüzünün ilk yumurtladığı Galaksi Tarihçisi evet diyerek ben oldum.
DW: Fizikselliğe enkarne olarak.
AB: Burada olmak için diğer tarihçilerin de seçim hakkı vardı ve “Olay” geldiğinde seçim yapacak olan başka tarihçiler de olacak, çünkü bizim tarihimiz iyileşmemiz için çok yaşamsal önem kazanacak. ”Nasıl tarafsız kalıyorsunuz” sorunuzu cevaplandırmak için, enerjinin mekanik fonksiyonları var, bu döngü ile, şu döngü ile, o döngü ile aynı hizada olursa, 3 çü de bisiklet tekerleğinin telleri gibi kusursuz, hiç eksizsiz olur. İşte böyle tarafsız kalabiliyorum, çünkü tarafsız pozisyondan kayıtları okuyorum. Eğer ben böyle dayranırsam, bu dalga formu gibi (ellerini sola doğru hareket ettiriyor) sadece bilgi vermiş olurum. Lance ile konuşurken kamerayı sen kullanıyordun, bilgi akışını görüp hissedebildin. “Zamansızlık“ı yaratıyorum dediğimde, bu bisiklet tekerleğinin sayesinde, düşünce kalıplarım tarafından yaratılan sosyal bir anlaşma olan “zaman”ın enkarne olması önleniyor. (söylediklerinin hepsini anlayabilsek, ne güzel olurdu –Naci)
DW: Eğer doğru anladıysam, bu alanla ilişkiye girerken, herşey dengedeyken, bisiklet tekerleği gibi, tellerden dolayı her yöne giden bir gerilim sözkonusu, bisiklet hareket ettikçe dengede kalmak çok kolay.
AB: Doğru. Veya buz pateni gibi.
DW: Öyle ise, siz hakem misiniz?
AB: Ben sunucuyum.
DW: Dolayısı ile oyuna karışıp, mola veya sen yanlış yapıyorsun demiyorsunuz.
AB: Doğru.
DW: Ve eğer karanlığa hizmet eden biri, söz gelimi, veya kendi kendine hizmet eden biri size soru sormuyormu, eğer sorarsa siz....
AB: Soruyorlar.
DW: Bu durumda sizin sorumluluğunuz ne?
AB: Eğer bu kişi saldırgan değilse, benim enerji alanıma girmemişse ve belirli bir düzeyde saygısı var ise, cevaplıyorum.
DW: Sizin için tam aydınlanmış biri diyebilirmiyiz?
AB: Ben insanım, Oterite ve kontrol sisteminde olan herkes gibi, standart problemleri olan bir insanım.
DW: Yükseliş ustası mısınız?
AB: Hayır
DW: Aydınlandınız mı?
AB: Yeteneğinde ustalaşmak için zaman harcayan herkes gibi aydınlanmış biriyim.
DW: Bir çok insan için olagan olmayan, hiç kimsenin giremediği Akaşik Kayıtlara rahat girme yeteneği normalin dışında değilmi. Bu sizi, demek istediğim, bilgi konusunda konuşurken, bütün kitaplara ve onların içeriklerine ulaşabilirsen, temelde herhangi bir sınava girmen halinde herzaman A + alırsın. Bunun anlamı, siz uyanık veya aydınlanmış biri değilmisiniz?
AB: Hayır. A artı notu almanın hiç bir önemi yok. Kutsal tarafsız okuma yeteneğini kullanarak geçilen sınavın bir fonksiyonu yoktur bir yanından öbür yanına dönmek gibi. Sorunuzun kapsamını anlıyorum ve bütün derinliği ve genişliği göz önünde tutulursa yalın cevap vermek oldukça güç; çünkü bizlerin fonksiyonunu sınırlayan çok sayıda faktör var. Biliyormusun, “aydınlanmış Varlık” ın anlamına “ışık işçileri endüstrisi” ve diğer kuruluşlar çok şeyler ekledi.  Dolayısı ile, aydınlanmış? Herkesin aydınlanmış olması gerekir. Anlaşıldımı? Matrix zekalarının, düşünce ile ulaşabileceğimiz mesafede olması gerekir, eğer Akaşik Kayıtlara ihtiyacımız olursa, bu zeka bize kayıtları okuyabilmeli.
DW: Dolayısı ile herkez Akaşik Kayıtları okuyabilir.... sadece siz değil.
AB: Kesinlıkle herkez okuyabilir. Medyuma bunu yaptırabilirsiniz; kutsal tarfsızlıkta kalarak, buradan geçerek, kayıtları okumak mümkün.
DW: Bu sizin işiniz mi veya herkesin işi mi?
AB: Akaşik Kayıtları okumak isteyen kerkesin işi.
DW: Kayıtları okumanın amacı olan biteni anlamak mı?
AB: Ruhsal kontratları – klavuzdaki 3. bölüm gibi olmalı.... veya 2. Bölüm: Bölümün başlığı; Kontratlarını nasıl okumalısın.
DW: Oh – kontratlar; okey. Temelde, oynanan oyunun kurallarını anlıyormusunuz? 
AB: Kuralları çok iyi anlıyorum; çoğu zaman fazlasıyla....... çünkü kuralların Akaşik Kayıtlarını okuyabiliyorum.
DW: Benim açımdan baktığımda, kayıtları; kuralları, olasılıkları ve diğer insanların kayıtları nasıl kullandıklarını anlamak için kullanabilirim. Veya oyunun nasıl oynandığını görmek; ve yaşam öyküleri gibi kullanırım: diğer insanları seyrederek, dolayısı ile olan biten herbir farklı parçanın yaşam öyküsünü anlıyorsunuz – hikayenin özeti gibi. 
AB: Doğru.
DW: Dolayısı ile Akaşik Kayıtları anlamak ruhumun arzu ettiği son aşama değil.
AB: Doğru.
DW: Gerçi eninden sonunda, ruhsal açıdan geliştikçe, belki daha fazla bilgili ve akıllı olabilirim.
AB: Doğru – bu durumu normal bir alet gibi kullan, çekici veya cep telefonunu kullandığın gibi.
DW: Vasıta gibi.
AB: Doğru.
DW: Galaktik Google gibi.
AB: Doğru. Galaktik arama motoru... nasıl adlandırırsan adlandır. Ruhumun enkarnasyonunda, bütün geçmiş yaşamlarımdaki dramanın farkındayım, bütün ruhsal ailelerde yaşamam ve guruplara ayrılmış olan ruhsal ailelerin gruplaşmalarını anlamam; bütün olan bitenin benim için anlamı var ve mantığa aykırı görünen bu bilmeceyi çözebiliyorum. Beni özel insan yapan da bu, bu bilmeceleri önüme getir, hepsini çözerim.
DW: Bunu nasıl yapıyorsunuz?
AB: İçgüdücel, içgüdüsellikle ilgili. T.V. deki yayına bakıp, arkasında olan 29 kat kontrol mekanizmalarını görebilirim.
DW: 29 gerçekliğe vakıf olupta bu gerçeklikte nasıl kalabiliyorsunuz?
AB: Bunların ötesindeki başka gerçeklere de vakıfım, bunlar şu andaki gerçeklikte demirlememi sağlıyor. Yaptığım bir şaka: herkesi burada tutan, bira, pizza ve sex’tir; insanların tekrar tekrar buraya geri gelmisinin sebebi de budur. Daha ciddi olursak, her gün çok sayıda insan benimle iletişim kurmak istiyor, ortalama 300 ile 400 kişi.
DW: Telefonla mı?
AB: Telefon taşımıyorum çünkü durmadan çalıyor. Numaram kısa zamanda çok insanın eline geçiyor, sonunda yeni telefon numarası almak zorunda kalıyorum. İki yıl önce telefon kullanmayı bıraktım, çünkü bana çok kötü baş ağrısı veriyor ve fiziksel düzeyde üzerimde başka zararlı etkileri de var, bir önceki bölümde de deneyimlediğimiz gibi. Burada olmaktan hoşlanıyorum. Yaptığım işi seviyorum.
DW:  İlginç. Soruyu sormamım asıl amacı, sanırım Dünya Kehanetçilerinin bir geleneği var; insanlar Kehanetçilere “cevabı bulmak” için gidiyorlar, benim açımdan bunu yapmak seni kendini bilmekten uzaklaştırıyor, çünkü senin kullanman gereken keşif gücünü, enerjisini bir başkasına veriyorsun... vermememiz gerekli olduğundan değil, kanımca, “kaynak’ın gerçeği” ile ilgili olan toplumla ilişki kur, çünkü şu bulmacayı çözme yolculuğunun anlamı, akbabanın avlanması gibi, başka kaynakları deniyorsun. Fakat sonuçta, bana verebileceğin bir cevabın olamaz ve gerçekten yüksek dereceden kahanet verebilecek biri bile olsan, hiç bir zaman bana bu cevabı vermezsin çünkü... gizli bilgidir.
AB: Tamı tamına.
DW: Gizli. Dolayısı ile sizin göreviniz herkesin sorduğu “oraya nasıl varırım?” sorusunu cevaplamak değil. Daha çok, “kuralın veya hikayenin hangi bölümü sizin için açık değil, anlaşılır değil veya çapraşık?” Söylediğiniz, bilincimizdeki büyümeyi sınırlayan anlaşmalara kazara veya kasten bağlayan kontratlar gibi.
AB: Tamamen doğru... çok iyi bir açıklama oldu. “Sadece önemsiz şeyleri” öğrenmek isteyen birine bunu ben nasıl açıklarım? Bunun nasıl üstesinden gelirim? Benim doğru ve gerçek yolum ne? Senin için bunlar farklı, çünkü sen Bağımsız bir Varlıksın; oysa ben Kutsal Tarafsız Bakış Açılı Varlığım, senin özgür iradeni ihlal etmem, şekillendirmem ve biçimlendirmem. 
DW: Öyleyse idrak etmek, ayırt etme.
AB: Evet – benim seanslarımda, söyleyemeyeceğim şeyler var. Anlatmak istediğim, Akaşik Kayıtları okumayla Psişik okuma arasında farklılıklar var fakat benim için her ikiside aynı ve bu yeteneğimi her istediğimde kullanabilmekteyim. Dolayısı ile beni farklı kılan: geçmiş yaşamlar ile şu andaki yaşadığımız yaşamın kalıplarını birbiri ile bağlıyabiliyorum. Bu tür kalıpları her zaman görebiliyorum.    
DW: İnsanların mı?
AB: İnsanların ve Dünya dışı Türlerin de, çok sayıda Dünya dışı Türlerinin Kayıtlarını okumaktayım.
DW: Bunu nasıl yapıyorsunuz?
AB: Sadece onlara bakıp... Ruhsal dillerini konuşarak.
DW: Benim böyle bir yeteneğim yok, en azından yapabileceğimi sanmıyorum... aynı zamanda başka bir Varlıkla başka bir Boyutta konuşabiliyorsunuz.
AB: Ve bunu sıkça yapıyorum.
DW: Sıkça. Sizi nasıl arıyorlar; oralarda Skype yok... nasıl?
AB: Psişik iletişim ağı.
DW: Aynı anda sizinle iletişime geçmek isteyen milyarlarca başka Varlıkla nasıl ilişki kuruyorsunuz?
AB: Kollektif bir yapıdalar... kollective bilinç bir alan oluşturur sonra katılmak isteyen diğerleri bu alana girer fakat iletişim sadece kollektif bilinç ile olur, bunu herkes paylaşır.
DW: Cep telefonlarında olan bağlantı noktasına gelmek gibi.
AB: Evet, iletişime geçme ihtiyacı duyarsam, 1200 seçeneğim var fakat tek bir bireyle iletişime girmek istediğimde kollektifin içine girip o bireye kadar inerim, bu arada binlerce bireyin benim tek bir bireyle olan iletişimimi izlediğinin farkındayım, çünkü yapılan tam bir kollektifin içinde oluyor.
DW: İnsan olmayanlar ile çalışmak daha kolay gibi görünüyor çünkü sıraya giriyorlar, çok kibarlar ve sizin yaptığınız, “Sonraki! 29 Numara..” demek, insanlarla olan ilişki daha çok şeyi gerektiriyor.
AB: Ve çok unutkanlar.
DW: Unutmuyorlar dolayısı ile iPhonlara kaydetme ihtiyacı duymuyorlar....
AB: Hayır.
DW: Dolayısı ile direk girebiliyorlar, fakat aynı zamanda çok etkin kullanılmıyor.
AB: İnsanların uyutulduğunu görmüşündür veya ateşten çıkan enerjiyi.
DW: Kesinlikle
AB: Bu enerji alanını kapattığınızda, insanların doğal savunma sistemleri de kapanıyor, uykuya dalmak gibi veya çok sinirli, gergin olmak gibi.
DW: Öğrenilecek çok fazla bilgi var.
AB: Çok fazla bilgi.
DW: Uykuya geçiyorlar.... büyük topluluklarda bunu görüyoruz onlar için çok hassas olan konularda, sadece konu ile meşkul olmaları halinde bile hemen hırçınlaşıyorlar, öyle değilmi, hemen öfkeleniyorlar.
AB: Veya tam tersi, uyuyorlar.
DW: Veya uyuyorlar, göremiyorlar... orada olmasına rağmen göremiyorlar.
AB: Bundan dolayı aşamalar halinde kat kat konuşurum. Yapılan reportaşların bazıları “ürkek, diken üstünde” gibi görülebilir, eğer ilk 3 enerjide yürüme showlarını veya kaydettiğimiz 7 show’u izleyen herkesin hali kazırda anlamış olması gerekir, daha iyi anlaşılabilmesi için aşama aşama, kat kat konuşuyorum, her kat bir sonraki katın daha iyi anlaşılmasını sağlıyor vede ancak %20’sini aktarabiliyorum; buda konunun nekadar derin olduğunu gösteriyor.... ve insanların bana detaylı, şaşırtıcı sorular sormasını gerekli kılıyor. Akaşik Kayıtlar hatırlıyabildiğim sürece benimle, benim içimde; tahmin et? Sorular sormaktan yoruldum artık.   
DW: Hali hazırda bütün sorularını sordun.
AB: Bütün soracaklarımı sordum.
DW: Sizin kontratınız sadece bu yaşam için mi, eğer söyleyebilirseniz? Yoksa “Olay” hakkında konuştunuz, Rüya-Zamanı değişimi hakkında konuştunuz, nasıl bir rol alacaksınız?
AB: Benim için özel olan rol şifacı olmaktır.
DW: Hali hazırda şifacı mısınız?
AB: Hali hazırda şifa veriyorum; her ay çok sayıda insanı şifa yolu ile iyileştiriyorum.
DW: Şifa vermek Galaksi Tarihçisinin yapması gerekenler arasında mı?
AB: Hayır... bunu Kutsal Tarafsızlıkta kalabilmem için yapıyordum.... yaşamım boyunca yapmak istediğim yeteneklerimden biri, Galaksi Tarihçisi de olmak istedim, ama aynı zamanda insanların beni şifacı ve öğretmen olarak da bilmesini istedim.
DW: Öyle ise bu sizin düşüncenizdi.
AB: O benim düşüncemdi, ikilem olan bir Dünyada yaşamımı bu şekilde idame etmek isterim.
DW: Alçak gönüllülük açısından maddeye bağımlı olmamak ki buda Kutsal Tarafsızlıkta yapılanmak için gerekli.
AB: Aynen.
DW: Kanımca, bütün bilgilere ulaşabilen biri olarak, “Biliyormusun, burada ben herkesden zekiyim” diye düşünmemek sizin için oldukça zor olması gerek, ve siz oldukça zengin olabilirsiniz, güç ve mevki sahibi olabilirsiniz. Sanırım herkes için yargıtay görevini de yapabilirsiniz çünkü bilgiyi açabilen anahtarınız var, bunu herkes ister.
AB: Can alıcı nokta burada: uzun zaman önce her şeyi bilmenin gerekli olmadığını öğrendim.. ve sonra öyle bir noktaya ulaşıyorsunuz ki bu Boyut’ta herşeyi bilemiyeceğinizin farkına varıyorsunuz.
DW: Sonsuzluk.
AB: Sonsuzluk..
DW: Sadece devam ediyorsunuz... yürüyorsunuz.
AB: Aynen.
DW: Kararlı bir yürüyüş. Bir sonraki bölümde, sezgi hakkında konuşmak isterim, sanırım bu bir sonraki adım, bu günde bu zamanda Akaşik Kayıtlara ulaşabilmekteyiz, oldukça özel bir durum ve siz de küresel düzeyde insanlar ile daha fazla ilişkiye geçmektesiniz ki bu bizler için özel bir ayrıcalık, ingilizce konuşuyorsunuz ve sanırım bu vidyoları ingilizce olarak yazılı hale getireceksiniz...
AB: Birçok dilde yazılacak.
DW: Değişik dillerde ve Google, dolayısı ile çok sayıda insan okuyup anlar.
AB: Buradayken sezgi hakkında bazı şeyleri eklemek istiyorum. Belirli sorular ile Akaşik Kayıtları okumam için bana gelenler var; Aletleri kullanmasını bilmeyenler var. Sunucu olduğumu biliyorum, Kutsal Tarafsızlığımı ve Akaşik Kayıtlara olan saygımı yitirmeden Kayıtları çeviriyorum. Bu dinleyenin yanlış anladığı anlamına gelmez. Dolayısı ile işin zor olan kısmı, sorulan önemsiz sorular benim için çok kocaman sorular haline gelebiliyor.
DW: Çünkü tam ve açık olarak cevaplamak zorundasınız.
AB: Tamamen öyle.
DW: Gerçekten “Bunu bilmek zorunda değilsiniz, bundan dolayı size kısa cevap vereceğim” diyemezsiniz. Çünkü verilecek en iyi cevabı vermek için yapmış olduğunuz kontratı onurlandırmaz.
AB: Ve kişinin yapabileceği de.
DW: Dolayısı ile “değiştirip” uygun olanı...
AB: Soruyu soran kişi psişik etki altında soruyu sormuş olabilir.
DW: Oh.
AB: Eğer cevabını verirsem soruyu soran kişinin anlayabilmesinin ötesinde bir cevap olur, dil kullandığımda onlara cevap gider, onların özgür iradelerini ihlal etmem ve bunu “medyum kusması” diye adlandırırım. “Işık işçileri endüstrisinde” bunu yapabilecek çok kişi vardır.
DW: Onlar ile konuşmayarak.
AB: Evet... aksine onlarla konuşarak.... dolayısı ile, gerçekten herhangi bir servis vermiyorlar, layıki ile  servis vermek için verdiğin cevapların anlaşılır olmasına dikkat etmek gerekir. Ondan dolayı kademe kademe veriyorum.
DW: Söylemek istediğim şu, verdiğiniz cevap anlaşılmaz ise, iletişim olmaz.
AB: Doğru.
DW: Sanırım buna uyumsuz kavrama deniyor. Dolayısı ile o şahısa gerçekten yardım etmiyorsunuz ve istedikleri derin bilgileri sağlamakla sadece vaktinizi kaybediyorsunuz.
AB: Tamamen doğru.
DW: Oldukça ilginç bir bölüm oldu. 14. Bölümde devam edeceğiz, bir sonraki bölümde sezgi, kavrayış hakkında konuşacağız. Teşekkürler.
AB: Teşekkürler.

Çeviren: Naci Gülşan