8 Mart 2013

Eğer bütün deneyimler diğer paralel gerçekliklerde tekrar deneyimleniyorsa niye Ruh reenkarne olmakta?


Bir önceki çeviriye destek olacağını düşündüğüm başka birinden aynı konu üzerine, Taryn Crimi’den  size aktarıyorum.

Bu soruya cevap vermek için 3 konuya kısaca değineceğiz; paralel gerçeklikler, reenkarnasyon, zaman yanılsaması(illüzyonu). Daha önce paralel gerçeklikler hakkında söylemiş olduğumuz gibi, paralel gerçeklikler sonsuz sayıda olduğu gibi hepsi aynı anda deneyimlenmekteler. Her an yeni bir karar verme durumundasınız, verdiğiniz kararların bazıları su mu çay mı içeyim gibi  oldukça küçük seçimler olduğu gibi bazılarıda evlilik, nerede yaşayacağın, nerede çalışacağın, çocuk sahibi olma gibi önemli büyük kararlar olabilir. Şunu anlamalısınız ki bulunduğunuz gerçeklikte hangi seçimi yaptığınıza bağlı olmaksızın, yapmadığınız bütün diğer olası seçimler de aynı anda diğer gerçekliklerde gerçekleşmekteler (yaşanmakta). Bunun nedeni Ruhunuzun olabilecek bütün olası gerçekliklerde deneyim edinme isteğidir. Dolayısı ile ruhun deneyimleyebileceği her kararın sonsuza yayılması için diğer gerçeklikler yaratılır. Bizim görüş açısından baktığımızda bütün paralel gerçeklikler hali hazırda var ve deneyimlenmekteler. Çünkü zamanı sizin gibi sıra dizin (birbiri ardından gelen) olarak algılamamaktayız. Diğer yandan sizin görüş açınızdan baktığımızda her yeni karar alındığında yeni bir paralel gerçeklik yaratılıyor gibi algılanmakta.
Her bir Ruh aynı gerçekliğe tekrar reenkarne ile başka Dünyalara reenkarne etme arasında karar vermek durumundadır. Ruhun aynı gerçekliğe tekrer gelmek istemesinin amacı, düşük Boyutlara özgün olan ikilemi yaşayıp çok yararlı olan dersler, deneyimler elde etmektir. Süpesiz her bir gerçeklikte hangi Boyutta olursa olsun kendine has çok deneyim yatar,  bizim söylemek istediğimiz, bazı özgün dersler ancak sizin gerçekliğiniz gibi gerçekliklerden alınır. Dersler o gerçekliklerde kendine hastır, başka yerlerden aynı dersler öğrenilemez.
Bütün olası deneyimler hali hazırda deneyimlemiş ise (veya deneyimlenmekte ise) Ruh niye reenkarne olsun? Cevaplamadan önce ‘zaman yanılsamasına’ dönmek istiyoruz çünkü zaman kavramına bakış açısı soruyu algılama açısından çok önemli rol oynamakta. Müsade ederseniz açıklayalım. Bir çoğunuz ‘geçmiş’ yaşamlarını öğrenmek istemekteler; hepinizinde görülen ortak hata, bu deneyimlerin ‘geçmiş’te yapıldığını sanmak. Çoğunuz reenkarnasyonu birbiri ardından gelen, dizisel olduğunu sanıyor, önce eski Mısır’da idim bir sonraki reenkarnasyonum Amerikanın kuzeyi, bundan sonraki Türkiye’de İstanbul’da oldu gibi bir sıralama. Reencarnasyonlarınız size geçmişte olmuş gibi gelsede aslında bütün reenkarnasyonlarınız şu anda, şimdi, bu yazıyı okuduğunuz anda oluyor. Bütün bu geçmiş gibi algılanan zamanlar şu anda, burada varlar. Algılanan zaman farkı vibrasyon ve frekanstan kaynaklanmakta. Çoğunuzun farkında olmadığınız, şu anda, dinozorlar çayırda otlanmaktalar, Kızılderililer çadırlarını kurmuşlar ve aynı anada uzaya bir roket fırlatılıyor, bütün bunlar bu anda ve bulunduğun yerde olmaktalar. Sen onları algılamadığın gibi onlarda senin varlığını algılamamaktalar. Bütün bu olanların birbirinden ayrılması, birbirine karışmaması frekans ve vibrasyon farklığından dolayı olmakta.
Olan biteni daha iyi anlamanızı ümit ederek başka bir örnekleme yapalım. Çok sayıda kağıttan oluşmuş üst üste koyulmuş kağıt destesi düşünün. Her bir kağıdın yüzü farklı zaman dilimlerini temsil etsin(üst üste destelenmiş gerçeklikler/yaşamlar). Şimdi bu üst üste destelenmiş kağıtları, üst üste değilde tam bir daire oluşturacak şekilde dizelendiğini düşünün. Eğer size biri hangi kağıt önce gelir hangi kağıt sonra gelir diye bir soru sorsa ne derdiniz. Cevap vermeniz mümkün olmazdı değil mi? Çünkü kağıtlarda bir öncelik sırası yok. Daire dizin halinde değildir. Reenkarnasyonlarıda örnekteki gibi anlamalısınız.
Düşünme sisteminizin ard arda gelen, dizin halinde olduğunu bildiğimizden, herşeyin aynı anda oluştuğunu anlamanızın ne kadar zor olacağının da farkındayız. Her bir yaşama reenkarne etme kararı aynı anda alınır, her bir yaşam bir bir, ayrı ayrı deneyimlenmez. Bu gerçeği bir çoğunuzun kolaylıkla kabul etmesinin oldukça güç olduğunun farkındayız. Şu an bilincinizi biraz daha geliştirmeye hazır olduğunuzdan ve nelerin olası olduğunu anlamak için sınırlarınızı zorladığınızdan dolayı, amacımız bu tür gerçekleri size aktarıp anlamanızı sağlamak. Biliyoruz ki eğer bu mesajı duymaya hazır olmasanız, bu yazıyı okuyor olmazdınız.  
Yaşadığınız her yaşamın, diğer bütün yaşamlarınız üzerinde etkisi vardır. Şu anda verdiğiniz kararlardan geçmiş, şimdiki ve gelecek yaşamlarınız etkilenir. Etki senin geçmişe gittiğinden değil, geçmiş ve gelecek olmamasından dolayıdır. Bir başka örnek verecek olursak, göle taş attığımızda göldeki su kütlesinde sadece bir su molekülü mü etkilenir? Hayır, sizin her bir yaşamınız gibi, göldeki su molekülleri arasında ayrılık olmadığından, hepsinin birbirleri ile bitişik olmasından dolayı göldeki su kitlesinin tamamı etkilenir. Deneyimlemek için seçtiğiniz ‘zaman dilimleri’ (her bir yaşam) birbirinden ayrı değildir.
Özetler isek, birden fazla reenkarne olmak istemenin sebebi olabildiğince fazla deneyim edinmek. Yaşamda alabileceğin her olası karar bir başka paralel gerçeklikte oluşmakta. Buna rağmen ruhunun birden fazla kişilik seçmesi halinde çok daha fazla olası deneyimlerde bulunması mümkün, bunlar, birden fazla bölgeye, değişik zamanlara, birden fazla aileye doğma gibi seçenekler ile olur. Gördüğünüz gibi her bir yaşamınızda değişik ortamlar ile karşılaşırsınız, mesela aileniz, arkadaşlarınız, refah düzeyiniz, sağlığınız, hırslarınız, ırkınız, dininiz, ülkeniz v.b. değiştiğinde yaşam deneyimleriniz çok büyük ölçüde değişir.
Her bir yeni yaşamınızdaki çabalarınız sonucu daha fazla yeni deneyim elde edilecek ve bu deneyimler her defasında kendilerine has yeni paralel yaşamları oluşturacaklar.
Her bir deneyim bilincinizi geliştirmek için kullanılacak. Daha fazla deneyime izin vermek tüm olan biteni (dolayısı ile O’nu) daha fazla anlamanıza yarayacak. Bilincinizi daha da yükseltmek uğruna, Ruhunuz her zaman yeni ve heyacan verici deneyimleri arayacak. Her zaman söylediğimiz gibi bilincinizi geliştirmenin sonu yok. Öğrenebileceğiniz yeni deneyimler yaratmaya devam edeceksiniz. Sizler ölümsüz varlıklarsınız. Ruhunuz asla ölmez; var olduğunuz sürece gelişmeye devam edeceksiniz. Gelişmeyi durdurmak demek yok olmak demektir. 
Mesajımızın bir şekilde size hizmet ettiğini ümit ederiz.
 Çeviren; Naci Gülşan
Nacizane ; Sanırım, bilincimiz 5. Boyut'a yükselmeden  önce bu konuyu anlayıp özümsemek pek öyle kolay olmayacak.   

5 Mart 2013

ÇokBoyutlu Gerçekler


Onbinlerce yıl süren karanlığın artık yavaş yavaş aydınlandığına tanık oluyorum. Kendimize sık sık hatırlatmalıyız ki onbinlerce süren bu esaret, kölelik birkaç yıl içinde sonlanmayacak. Tek ayağı üzerinde kalan karanlık kabal, illuminati hala direnmekte, tam bilincimizi kazanacağımızın kaçınılmaz olduğunu bilmelerine rağmen kontrolu elinden bırakmamakta. Galaktik ırklar arasında yakında hak ettiğimiz yerimizi alacağız.
Bir önceki gün bana ulaşan emailden aldığım bir kaç satırı sizinle paylaşmak istiyorum,  sis perdesi aralanmakta. Yakın gelecekte yaşayacaklarımıza dair ışık tutulduğunu görmek rahatlatıyor insanı.
Arcturian’ların ana gemisinden verilen mesaj Dr. Suzan Caroll tarfından alındı. ÇokBoyutlu Gerçekler iki başlık altında öğretilmekte;  paralel gerçekler, alternatif gerçekler. Bu bilgi üst Boyutlardan gelmekte. Orijinaline sabit kalarak çeviride ‘Gerçekler’ olarak çevirdiğim,  yaşamlar olarak algılanabilinir. Yani Paralel yaşamlar ve altarnatif yaşamlar olarak. Yaşam demek pek doğru olmasada başlangıçta konunun anlaşılması için belki yardımcı olur düşüncesindeyim, yaşam belirli bir sınırlar (zaman) içinde oluşur oysa üst boyutlarda sınırlama yok, sonsuza kadar giden sadece saf bir enerji (bilinç) var. 

Çoklu Gerçeklik (tekil olmayan, birden fazla olan)
Çoklu gerçekler kavramı, paralel gerçekleri, alternatif gerçekleri ve çokBoyutlu gerçeklerin hepsini  kapsar. Bazı çoklu gerçekler, ifade edilmiş olanla(yaratılmış) aynı frekansında oluşurken bazen de ayrı frekanslarda oluşurlar. Buna rağmen 3. ve 4. Boyut frekanslarında oluşan çoklu gerçeklerin hepsi parelel gerçekler veya altarnatif gerçekler olarak bilinir. Diğer yandan aynı tecrübeye dayalı farklı frekanslarda oluşan gerçekler çoklu gerçeklikler olarak bilinir.
Dünya gezegeni daha yüksek boyutlara kayıyor. Bundan dolayı bütün paralel ve altarnatif gerçekler de biçimlenmenin(formun) daha  yüksek frakansına geçiyor. Ve bütün çoklu gerçekler 3. ve 4. Boyut varyantlarını yukarıya çekiyorlar. Size her bir gerçeklik hakkında kısa açıklamalarda bulunacağız. Açıklamaları içinde bulunduğunuz gerçekliği temel alarak yapacağız, dolayısı ile algıladığınız şu anı temel gerçekçilik olarak adlandıracağız.

Paralel Gerçekler
Hayatınızı değiştirebilecek olan önemli konularda ‘şu veya bu’ kararı verdiğinizde paralel gerçeklik yaratılır. Mesela, işinizi terk ettiğinizde, işe devam etmeniz halindeki gerçekliğe bir paralel gerçeklik oluşturursunuz. Şu anda içinde bulunduğunuz zamanı algılayan SEN, oluşacak olan paralel gerçeği bilmiyorken, ÇOKBOYUTLU SEN (sizin çok boyutlu olan kısmınız)bu durumu bilmekte.
ÇOKBOYUTLU olan SEN Kaynak’tan, Öz’den ayrılıp  form dünyasına girerek, bütün olası deneyimleri denemek için aşağıya doğru çok uzun yolculuk yaptın.  Bilinciniz hali hazırda doğasında olan ‘5. Boyutun Çokboyutlu Kişilik’in ‘çokBoyutlu düşünce’ sistemine geri döndüğünde, temel gerçekliğinizi ve ‘şu veya bu’ seçimlerinizin sonucunda ortaya çıkan bütün paralel gerçeklerinizi, kolaylıkla biranda algılayabileceksiniz. (bu olay 5. Boyuta geçmemiz halinde oluşacak) Bu durumda bütün deneyimlerden edindiklerini  öğrenmiş olacak vede öğrenilenleri Kaynak ile (Tanrı) paylaşacaksınız. (bu durum Kaynak’ın yaradılış isteğine daha fazla katkıda bulunmakta yani dinler açısından baktığımızda, sadece 5. Boyut’a yükselerek Tanrıya daha fazla ibadet etmiş olacağız)
Fiziksel dünyada olan siz ki  ‘Temel Gerçek’liğinizi yaşamaktasınız, büyük bir olasılıkla Paralel ve alternatif gerçeklerin bütün olası versiyonlarının hali hazırda yaşandığının bilincinde değilsinizdir (çünkü 3. Boyut’tayız). Paralel ve alternatif gerçekler arasında fark olduğu gibi ‘temel gerçek’liğindeki kişiliğiniz bütün paralel gerçekliklerinizde de birbirine çok benzemektedir. (şu andaki kişiliğimizden fazla bir sapma yok)    

Altarnatif gerçekler
Diğer yandan alternatif gerçeklerde ‘temel gerçek’liğinize yakın gerçekleri alternatif kişiliklerinizle yaşarsınız. Bundan dolayı alernatif gerçeklikleriniz temel gerçekliğinizle özleştirilebilir, bir  farkla ki o da aynı deneyimleri farklı bir kişilikle yaşıyorsunuz.  Bu şekilde farklı olan kişilikleri keşfeder ve hatta benzer fakat biraz farklı olan olaylarda, kendinin farklı tanrısal özelliklerini de keşfedersin. Durumlar farklıdır çünkü sen farklısın, hepiniz ayrı ayrı kendi yaşamlarını çizer.
Kendi yaşamını nasıl yaratacağın büyük ölçüde bilincinin durumuna bağlıdır. Bilincinin üst düzeylerinde olduğun zaman, doğuştan sende var olan bilgelik, güç ve sevgi ileilişkiye geçersin. Zaten sizin dünyanız gelişme(inkişaf) ve öğrenim yerlerinden biridir. Diğer yandan eğer bilincinizin durumu devamlı korku temelli düşünce ve duygular ile sınırlı ise dünyanız anlaşılmayan çelişkiler, başkaları üzerinde güç kurma çabaları veya çevreyi kaygısızca kirletme ile doludur.
Temel bilinciniz 4. Boyut’un üst kısımlarına ve 5. Boyut’un alt kısımlarına yükseldiği zaman, gelişen bilgeliğiniz sınırsız sevgi ile merkezinize yerleşip paralel ve alternatif gerçeklerin temel gerçekliğinize(şu andaki gerçeklik, bu yazıyı okuduğunuz gerçeklik) sık sık sızmasını sağlıyacak. Bu yolla paralel ve alternatif gerçeklikleriniz her zaman evrimleşme sürecinde olan tek olduğuna inandığın, egonun olduğu SEN i yanına alarak, çokboyutlu SEN ile birleşiyor.  
Aslında algılaman 5. Boyut ve ötesine yükseldiğinde 3. ve 4. Boyut’taki alternatif ve paralel kişiliklerinizin büyük bir bölümünü ön izleme yapabileceksiniz. Nihayetinde alt düzeydeki dünyalardaki geçirdiğiniz zamanlarınızdan öğrendiğiniz bilgilerin çoğuna sahip olabileceksiniz. Daha fazlası, üst Boyutlu ifadenizden baktığınızda tüm yaradılışınızın büyük bir bölümünü yargılamadan görebileceksiniz.
3. Boyut’ta olduğunuz da bütün alternatif ve paralel gerçeklerinizi görmek istememenizin sebeblerinden biri kendi kendini yargılama olasılığıdır. Bu yargılanma sizi yüksek bilinç düzeylerine yükselmenizi engeller. Nitekim yükselenlerin çoğu iyilrştiremeyecekleri alternatif gerçekleri algılamalarını sınırlamayı tercih ederler.
Özetlersek,  Alternatif gerçekler kalın dalları olan ağaç gibidir. Kalın dalların birçoğu büyük fırtınalara dayanıp kırılmaz iken bazı dallar ise kırılmaktalar. Sizin Ruhunuz da ağaç gibi bir çok paralel gerçekliler üretip kendi için olabildiğince çok deneyim imkanı yaratır.
Önemli seçim yaparak yaşamınızı değiştirdiğiniz her anda bir paralel gerçek yaratırsınız. Diğer yandan, alternatif gerçeklerde ise kompleks olan kişiliğinizin(birden fazla olan) birini kullanıp deneyimi  seçersiniz, dolayısı ile bir fiziksel yaşamınızda kişiliğinizin bir çok varsiyonlarını yaşarsınız.  

Çokboyutlu gerçekler
Yüce kimliklerinizle değişik Boyutlarda yaşayan hepiniz ÇokBoyutlu varlıklarsınız. Eğer Fiziksel bir formda iseniz, bu hal diğer Boyutlarda yaşayan kimliklerinizin demir atmış frekansıdır. Çok önce, zaman kavramı daha tasarı bile olmadan önce ÇokBoyutlu olan kişilikleriniz, Kaynaktan ayrılarak 12. Boyuta inmiştir. Frekans tablosunda aşağıya doğru, 3.Boyutun en alt frekansına doğru olan yolculuğunuza  devam ettikçe, her geçtiğiniz frekans gerçeğinde(yaşamlarda) paralel ve alternatif gerçekler yarattınız.
Gerçeklerin herbiri o gerçeğin bir üst frekansından (Boyut) görülüp tam olarak deneyimlenebilir (diğer enerjileri görenleriniz iyi bilir, onun içindir ki yaşadığımız her dakikada bu denli çok gözle görülen ve görülmeyen varlık vardır). Bir üst Boyuttaki gerçeği yaşayabilmek için bilincimizi o frekansa yükseltmek gerekir, böylelikle o frekansın (Boyut) gerçeği ile ilişki kurabiliriz. Sevgili yükselişte olanlar, gördüğünüz gibi siz sadece bedenden ibaret değilsiniz.  SİZ SAF BİLİNÇSİNİZ.  Her gün ne giyeceğinize karar verdiğiniz gibi çokBoyutlu kişiliğiniz de her seferinde hangi forma bürüneceğine karar verir. Bürünmüş olduğu kimlikte ne gerekiyorsa ona göre davranır. Bereket versinki bilincinizi yüksek beyin dalgalarından olan Theta ve Delta dalga boylarına ve ötesine yükseltiğinizde, daha üst dünyalarda bulunan yüksek kimliğinizle bilinçli bir ilişki kurabiliyorsunuz. Üst dünyalarda bulunan kimliğin ne forma ne de yaşama ihtiyacı vardır, saf bir bilinçtir. Yüksek kimliğiniz BİRLİK BİLİNCİN’de bulunur ve bireysel olma gibi hiç bir dileği veya isteği yoktur. Şu anda okuduğunuz bilgiyi veren Arturian’larda bu bilinçte bulunmaktalar.  8. Boyut’tan 10. Boyut’a kadar olan alanda sınırsız sevgi ve çokBoyutlu ışıktan oluşan bir birleşik alanda bulunmaktayız.   

Dünyanın paralel gerçeği
Bizim kahramanlarımız olan sizler, yerküreye tekrar tekrar döndünüz. Çoğunuz  -özü Gaia’nın bünyesinden oluşmuş olan-  bedenlenmelerinizde  Gaia’ı gerçek kimliğine döndürme çabalarınızda başarısız olup öldünüz. Aslında ölmediniz sadece aktif görevden bir süreliğine alınıp daha yüksek kişiliğinize geri döndürüldünüz. Bundan dolayı  size hatırlatmak isteriz ki Gaia anne için çalışıp ölenler aslında ölmedi. Sadece iyileşmeleri için eve geri çağırıldılar. (biraz açmak istiyorum, Gaia Dünya’nın üst Boyuttaki eşi, Ondan bir alt Boyuttaki eşi ise Tara. Dünya ve yerlileri – ki yerli olmayanlar da var – Gaia’dan kopup da oluştu. Dünya insanının hep birlikte aydınlanması  durumunda  yükseliş  olacak dolayısı ile Dünya ve üzerinde yaşayanlar  Gaia’ya geri dönecekler, yukarıda bahsedilen dönme budur. Ölme ise aydınlanmayı başaramama durumu).  
Ölerek eve geri dönmeyi konuşmak için burada değiliz. Eve bilinçli dönüşü gerçekleştirecek yükselişi konuşacağız. Bildiğiniz üzere gerçeğe uyanmamış ve karanlık amaçlı insanların yüzdesi, yükselme bilincine sahip olanlara oranla oldukça yüksek. Şükürler olsun ki yükseliş yolunda olanların sayısı belirli bir oranı bulduğunda bu geçiş sağlanabilecek (tümümüzün aydınlanması gerekmiyecek).
Araba sürerken durup geri istikamette gitmek isterseniz, biraz önce yaptığınız hıza ulaşmak bir süre alacak. Aynı anlamda İnsanlık gidişatını, niyetini değiştirip bir başka istikamete, tahribattan gelişmeye, yöneldiğinde elbette hız kazanması biraz zaman alacak.
Dünyanız başkalarını yönetme, başkaları üzerinde güç kurma modasına alışmış durumda. Bu durum Gaia’yı gerçeğin en düşük frekansına düşürmekteydi. Gerçeği algılamadaki kararınızı değiştiren bu keskin dönüşünüzü(hali hazırda başladı) Yüksek Kişiliklerinizle olan iletişim sağladı. Yüksek kişiliklerinizin vermiş olduğu servis Gaia’yı düşük freakanstan yüksek frekansa geçmesini sağladı.

Bu yoğun oluşum (geçiş) sırasında Paralel gerçeklerin içine çok sayıda filizlenmeler olacak. Dünyanızın İnsanlarına binlerce yıldan beri başkalarının emirlerine itaat etmeleri öğretilmekte, Fakir ol, soru sormadan itaat et,  hastalan ve genç öl gibi. Bu doktirinleştirme Dünyanın bazı bölgelerinde çok baskın. Bu beyni yıkanmışlar yükseliş için bir nevi frenlemeye neden olmaktalar. Doktirin Yükselişi durdurmak için verilen güçlü bir uyuşturucu. Güzel olan sizler hali hazırda istikameti değiştirmiş durumdasınız, size verilen doktrin ise arabanın arkasında sürüklediğiniz  tekerleksiz römork durumunda.
Toplumun büyük bir kısmı yaşamlarını daha yüksek Boyutlara yükseltmek için gerekli olan değişikleri yapmaya hazır olmamalarına rağmen, yükselişe uygun olan sizler kendi paralel gerçekliğinizi yaratmak zorundasınız.  Çok sayıda insan zorluklar ile yaşamda kalma mücadelesi vermekte, diğerleri korku ve nefretle dolu ve diğer bir kısmı ise kontrolü elinden bırakmak istemeyen karanlık kişiler tarafından beyinleri yıkanmış durumdalar. İçlerine işlemiş olan başkaları üzerinde güç kurma güdüsüne sahip olan bu tür karanlık kişilerin bir üst Boyut’a iştikali mümkün değildir.  Bu kıstlama onları pek etkilememekte çünkü başkaları üzerinde sağladıkları güçten oldukça fazla haz duymaktalar, bu haz ile 3. Boyut’taki yaşamlarına devam edecekler.
Asıl kimliğiniz olan ÇokBoyutlu titreşime geri dönmeyi hali hazırda şeçmiş olan ve bizim gözdelerimiz olan sizler, koşulların böyle olmasından dolayı, kendi paralel gerçeğinizi yaratma durumundasınız.  Hali hazırda sizin gerçek frekansınız başkaları üzerinde güç kuranlarla aynı spektrumda olduğundan başlangıçta, gelişmenizin çok yavaş olduğunu hissedebilirsiniz.
Sizin Dünyanız gibi, korku ve baskının hakim olduğu yerlerde yaratılan Paralel gerçeklikler için gerekli olan yeterli ortak gücü elde etmek için, olabildiğince fazla, sizin gibi sevgi temelli diğer İnsanlar ile bir araya gelmeniz gerekmekte.
Sizi temin ederiz, yeni Dünyanız bu paralel gerçekliğin baskın olduğu bir Dünya (gerçeklik) olacak. Bu gerçeklikten başka gerçeklik olmayacak, tıpki şu andaki korku ve baskı temelli gerçeklik nasıl baskın ise.  Umarım şimdi anlamışsınızdır, paralel gerçeklik aldığınız kararlara bağlı, yaptığınız seçimlere bağlı. Bu kararlar yaratıcı gücünüzdür, bunlarda bilincinize yerleşmesine izin verdiğiniz düşünceler ve bünyenizde barındırdığınız duygularınıza dayanır.
Sevgili Yükselişte olanlar, bireysel kişiliğiniz sandığınızdan çok fazla. (kendim diye algıladığımız, ben) Zaman ve boşluk hala sizin herbirinizi ayrı ayrı tutmakta.  Bakış açınızı ÇokBoyutlu kişiliğinize doğru genişledikçe,  içinizde hali hazırda yapılanmış olan bir nevi  ‘asansör’ ün olduğunu fark edeceksiniz, bu asansör sistemi sizi daha yüksek kişiliklerinize kolaylıkla çıkaracak.
Bilinciniz 5. Boyuta yükseldiğinde karşılaşacağınız ilk kişiliğiniz sizin ‘mükemmel tamamlayıcı’ kişiliğiniz olacak. 3. Boyuta doğduğunuzda, Boyutun frekansı ‘mükemmel tamamlayıcı’ kişiliğinizin frekansını da bardıramadığından bu kişiliğiniz 5. Boyutta kalmakta (5. Boyutta olan sen cinsiyetsizdir). Aslında her Dünyaya geldiğinizde kişiliğinizin bir kısmı vucut bulmakta. Yani yarısı 5. Boyut’ta kalmakta. ‘İkiz Alev’ olarak ta adlandırılan her iki kişiliğiniz de bazen bu dostça olmayan 3. Boyuta inmekte. Birinizin veya ikinizin bedenlenmesi halinde yüksek Boyutlardaki bağınızı kaybetmeden birbirinize kavuşmanız mümkün.  Eskiden bedenleşen bu iki ruhun fiziksel Boyutta birbirini bulması çok zor idi, ama şimdi teknolojinin ilerlemesiden dolayı ‘ruhumun eşi’ diyeceğiniz diğer yarınıza kavuşmak kolaylaştı (İnternet, telefon, uçak gibi araçlar ile birbirlerini bulmaktalar. Bazılarımız hep doğru kişiye raslayamadığımızdan yakınır dururuz, bundan dolayı hiç evlenmeyenler de vardır. Bazılarımız da diğer yarısını bulmaktan dolayı tarifsiz bir mutluluk içinde yaşamlarını geçirirler. Şimdi nedenini biliyoruz).   
Sizlerin yarattığı paralel gerçeklik, Gaia’yı  ÇokBoyutlu gerçekliğe dönüştürecek zemini yaratacak, bu da ‘YENİ DÜNYA’ olacak. (Dünya Gaia elementlerinden oluşmuştur, ne zaman Dünyada fiziksel bir değişiklik olsa, değişiklik Gaia’ya yansımakta) Gaia 4.5 Milyar yıldan beri fiziksek formda bulunmakta. Gerçek ÇokBoyutlu durumuna dömesi için Gaia’nın size ihtiyacı var. Her bir Gaia İnsanının(bizlerin)  ÇokBoyutlu kişiliğine dönmesi, Gaia’nın ÇokBoyutlu kişiliğine dönmesine yardım etmekte (büyük ölçekte).  
Gerçekte her zaman ÇokBoyutlu kişiliklerinizle bilinçli bir bağlantı kurduğunuzda, 3. Boyutun  yalanlarının ve ilüzyonlarının üzerinizde hiç bir etkisi olmayacaktır. 3. Boyut Dünyayı mezun olduğun ana okulu gibi göreceksin. Buna rağmen bazen başkalarına yol göstermek vede Gaia’ya yardımcı olmak için hala burada bir beden içinde olabilirsin. Sonuçta bir çoğunuz bir şekilde fiziksel yapınızda nasıl güvenli ve olabildiğince rahat olmayı öğrenmiş durumdasınız. Zaten her zaman sizin gibi yükselişte olanları bulup ilişkiye geçebilme imkanı bulabilmektesiniz.
Tam yükselişinizi hızlandırmanın bir yolu ÇokBoyutlu yüksek kişiliklerinizin biri ile birleşmenizdir. Bazılarınız önce ‘mükemmel Tamamlayıcınız’ ile birleşecek, sonra ‘Yüksek kişilikleriniz’ ile, bazılarınız ise önce Yüksek Kişiliklerinizle sonra Mükemmel Tamamlayıcınızla. 5. Boyutta dizisel zamanlama ve dizisel seçim olmadığından hangisi ile önce birleşmenizin bir önemi olmamakta. Bütün seçimler ve kararlar ŞİMDİ yapılmakta, bunlar da sayısız ÇokBoyutlu Dünyalarınızla kendiliğinden uyumlu olmaktalar, hiç çelişki yaratmamaktalar.  

Öğrendiklerimizi zaman içinde sindirmek umuduyla esen kalın. 
Çeviren Naci Gülşan

İletişim


Bilmiyorum sizler de benim gibi zaman zaman, sebebi ne olursa olsun, duygu ve düşüncelerin kelimelere dökülmesi konusunda şairimiz ile aynı düşünceyi paylaşıyor musunuz?  "Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerin kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum".

Sembol ve işaretlerin kelimelerden daha güçlü olduğunu hissetmişimdir. Düşüncelerimi bu yöne yoğunlaştırdıkça Dünyada olduğu kadar Evrende de kelimelerden ziyade sembollerin çok kullanıldığına tanık oldum.  Aşağıdaki yazı konuşulan dilin aslında algıda sınırlama olduğuna dair Taryn Crimi tarafından alınan kısa bir mesaj.
 Bugün dikkatinizi haberleşme üzerinde yoğunlaştırmak arzusundayız. Birçok insan gerçek duygu, düşünce ve inançlarını yakınlarına bile ifade edemezler. Çoğunuz haberleşmenin kelimeler ile olduğuna inanırsınız. Başkalarını anlamanız için dinlemenin gerekli olduğu öğretilmiştir, aslında anlamak için hissetmek gerek dinlemek değil. 
Kelimeler yolu ile kullanılan dil binlerce yıldan beri gezegeninizde kullanılmaktadır. Anlaşmanın herzaman böyle olmadığını ve kelimelerin gerekli de olmadığını bilmeniz gerekir. Hayvanlar alemine bakarak, sizin gibi konuşulan bir dil geliştirmemelerine rağmen Kuşların birbirleri ile uyum halde hep birlikte kalktıklarına, çok sayıda Balığın sanki sadece bir Balık gibi keskin manevralar, zikzaklar yaparak yüzdüklerine ve Fillerin kilometrelerce uzaklıktan birbirlerini bulduklarına tanık olmaktasınız. Bazılarınız hayvanların ses çıkararak birbirleri ile haberleştiklerini idda edebilirsiniz, bizler de hem fikiriz, ses yolu ile haberleşme sadece kullandıkları yöntemlerden biridir. Söylemek istediğimiz, sesin haberleşmenin gerekli olan bir parçası olmadığıdır. Haberleşme enerji yolu ile, frekans yolu ile olur.
İsteyip istememekle ilintisiz olarak her var olan canlı çıkardığı kendi enerjisini  saklayamayıp diğerleri ile paylaşır. Oluşturduğunuz düşünceler belirli frekanslarda titreşim yaratarak çevrenizdekiler tarafından algılanır. Böyle bir algılama sonucu konuşan birinin doğruyu söyleyip söylemediğini anlarsınız. İçgüdüsel olarak, düşüncenin titreşimlerini algılarsınız, söyledikleri ile karşılaştırıp karar verirsiniz, bunu bilinçsizce, içgüdüsel olarak yaparsınız. Kalbinize, bütün vucudunuza kanı pompalaması için nasıl talimat vermiyorsanız, başkalarının enerjilerini algılamak için onların yaydıkları frekanslarını bilinçli olarak sözlere çevirmek durumunda  da değilsiniz aslında. 
Verilen enerjiyi anlayıp iletişim kurmanın bir başka örneği ise İnsanlar ile hayvanlar arasında olan iletişimi verebiliriz. Sizinle aynı dili konuşmamalarına rağmen evde beslediğiniz hayvanlar ile mükemmel iletişim kuruyorsunuz. Bu iletişim hayvanların sizin konuştuğu dili anladıklarından değil siz ve hayvanlarda ortak olan çevredeki enerjiyi algılama yeteneğinin var oluşundandır. İletişimleri konuşulan bir dile bağlı olamadıkları için hayvanların başkalarının düşüncelerini hissetme yetenekleri daha gelişmiştir.
Bilgilerimizi, sizlere ulaştıran aracılara (medyum) gönderdiğimizde herhangi bir dil kullanmıyoruz. Sadece enerjimizi yolluyoruz, enerji, beyin epifizi (pineal gland) tarafından, alanın ana diline çevriliyor. Herşeye rağmen başkalarının enerjisini algılayan aslında kalptir. Bilinç sadece enerjiyi, alanın(medyum) bilincindeki kelimelere çevirir (ana diline). Kalp hali hazırda bütün dilleri konuşur.  Hepinizin diğer İnsanlar ile olan iletişimi kalp yolu ile olmalı.
Aslında kelimeleri kullanarak haberleşmiyorsunuz. Kelimeler yolladığınz ve algıladığınız enerjiler için bir araçtan öte gitmiyor. Kelimeler sadece enerjileri taşır, kendileri verilen mesajlar değildir. Bu durum hem yazılan hem de konuşulan kelimeler için geçerlidir. Kelimeler kendi hallerinde etkisizdir, onları etkili kılan yüklediğiniz enerjilerdir.
Yüksek Boyutlarda iletişim için dile ihtiyaç yoktur. Düşüncelerimiz anında diğerleri tarfından algılanır. Fiziksel gerçeklikte bulunmayı tercih etmediğimizden dolayı,  bizlerin ne fiziksel  sesi nede sesleri duyacak fiziksel kulakları vardır. Gerçekliğimizi fiziksel olmayan ortamda sürdürürüz. 5 fiziksel duyu çoğu zaman İnsanlar tarafından avantaj olarak algılanır, bu durum 3. Boyut için geçerlidir (kısıtlama), 5. Boyut ve ötesine geri döndüğünüzde fiziksel bedeniniz olmayacak.
Konuşulan dil kullanmadığımızdan, başkaları tarafından yanlış anlaşılmamız da mümkün değildir. Dil kullanılarak yapılan haberleşme türü, kalbin hissettiklerini kelimeler ile tam ifade edememe gibi  sınırlamayı bünyesinde barındırır. Dünyanızdaki münakaşaların bir çoğu farklı fikirler yüzünden değil, doğru anlaşılamamaktan kaynaklanmakta. Dünyanızda ne zaman herkes birbirini doğru anladığında savaşa gerek kalmıyacak.
Dolu dolu algılayıp yaşayamadığınız birçok derin düşünce ve duygular, aslında kelimelerden ziyade enerjiyi algılayarak tam yaşanlır kılınır. Örneğin; çocuğunuza karşı duyduğunuz sevgiyi kelimelerle hiçbir zaman tam ifade edemezken, beslediğiniz sevgiyi çocuğunuz hisseder. Düşünceler hissedilir, duyulmaz.
Buna rağmen Yüksek Boyutlarda farklı fikirler vardır. Bir kısmı konuşarak anlaşma halinde, varılan sonuca dair daha fazla, daha somut detay almak mümkün, diğeri ise bizim savunmamıza katkıda bulunarak, dili kullanmadığında başkaları ile daha önce bulunmadığın kadar daha fazla iletişimde bulunursun (sadece kelimelere döküleni değil, oluşan bütün duygu ve düşünceleri algılıyorsun, oluşacak trafiği düşünmek bile yoruyor). 
Sizin dışınızda, Balinalar, Yunuslar, Maymunlar ve Filler gibi yaşayan diğer canlılar da bir nevi sesli dil geliştirmişlerdir. Bu tür canlılar iletişim için sesli dile tamamen bağımlı olmaktan ziyade zaman zaman bu yolu bir tercih etmekteler  (oysa bizler, anlaşmak için tamamen dile bağımlıyız).
Her bir İnsan, dili kullanmadan, düşünce ve duyguları algılama yolu ile iletişim kurma yeteneğine sahip olarak doğar. Bu yetenek dil öğrenip sadece dile bağlı bir tür iletişim kullanılarak köreltilmekte. Tam olarak köreltildiğini de söylemek mümkün değil, bazılarımız hala bu yeteneği büyük ölçüde kullanırken(medyumlar), bazılarımız ise arada sırada kullanmaktalar(Hanımlarda kullanım sıklığına her zaman tanık olmuşumdur).
Bilinciniz genişlemeye devam ettikçe bu yeteneğinizi tekrar kazanacaksınız, bir kez daha hatırlatmak isteriz, kelimeler sadece araç, düşünce ve duyguları taşımaya yarar. Dinlemek, konuşanı sadece duymaya yarar, anlamak için kalbinizi açmanız gerekir, gerçek iletişim burada yatar.